Haber Detayı
Belçika'dan İzmir’e yeni bir başlangıç: İkinci elde bir kadın devrimi
Belçikalı gazeteci Melody Büyükkaraca, ikinci el eşyalarla büyüdüğü hayat felsefesini Türkiye’de de sürdürdü. İzmir’de kurduğu kadın topluluğuyla dünyanın farklı ülkelerinden gelen kadınları ikinci el üzerinden buluşturdu; paylaşım, dostluk ve dayanışmayı aynı çatı altında topladı.
Belçikalı gazeteci, çevirmen, emzirme danışmanı, doğal yollarla İngilizce öğretilen bir şirketin sahibi, beş dil konuşan Melody Büyükkaraca, ikinci el hayat yaşayan bir annenin kızı olarak dünyaya geldi.
Çocukluğu, tüm eşyaları ikinci el olan şık evde, hep ikinci el ama en kaliteli, en güzel kıyafetleri giyerek geçti.İkinci el hayatı annesi gibi yaşam biçimi yapan Melody Büyükkaraca, gazeteciliği sürdürürken evlenip Türkiye’ye geldi.
Bebeğini ilk beslediğinde aşık olduğu emzirme konusunda diğer annelere de destek vermek için emzirme danışmanı oldu.
Pandemi geldiğinde işsiz kalan müzik prodüktörü eşi ile birlikte İngilizce çocuk kitapları satmaya başladılar.
Türk anneler çocuklarının yanlış telaffuzlarından etkilenmesi korkusundan söz edince, İngiltere’de doğup büyüyen eşi sesli kitap yapmaya başladı.
Ana dili İngilizce olan kaynaktan İngilizce dinlemenin keyfini alan ailelerin talebi, doğal yollarla İngilizce öğreten bir şirketin oluşumunu getirdi beraberinde.
Aynı dönemde İstanbul’dan İzmir’e yerleştiler.
İzmir’de görümcesi dışında kimseyi tanımayan Melody Büyükkaraca, yeni insanlarla tanışmak, taşındığı evdeki eksiklerini tamamlamak için, kendi ülkeleri dışında yaşayan kadınların üye olduğu bir grup kurdu.
Dünyanın dört bir yanından gelip, İzmir’de geçici yaşam kuran kadınları bir araya getirdi.Yalnızca İngilizce yazışma yapılabilen, iyi durumdaki eşyaların, kıyafetlerin yenisinin en fazla yarısı fiyatına satılabildiği, ürün tesliminde kargo yerine yüz yüze görüşmenin tercih edildiği grup kısa sürede büyüyüp, WhatsApp sınırlarına dayandı.
Bu arada birçok dostluklar kuruldu, taşınanlar eşya sattı, boş evler ucuza döşendi, çocukların oyuncakları başka çocuklara eğlence oldu.Her an yeni bir girişimde bulunabileceğini düşündüren bu sevimli Belçikalı ile kendisini ve ikinci el hayatı konuştuk.-Tam olarak ne iş yapıyorsunuz?Birçok mesleğim var aslında.
Eskiden gazeteciydim ve çevirmendim Belçika'da.
Ondan sonra Türkiye'ye geldim.
Gazeteciliğe devam ettim ama Türkiye ile ilgili değil.
Doğum yaptıktan sonra emzirmeye aşık oldum.
Bunun üzerine bir eğitim aldım, seneler boyunca emzirme danışmanlığı yaptım. “Güle güle meme” diye bir kitap yazdım.
Emzirmeyi bırakma konusunda bir rehber.
Pandemide tabii ki tüm işlerimi online aldım.
Eskiden daha çok ev ziyaretleri yapıyordum.Ve eşimle beraber İngilizce çocuk kitabı satmaya başladık.
Expatlar (Doğduğu ülke dışında yaşayanlar) için.
Çünkü biz de expat olarak zor buluyorduk bu kitapları.
Eşim o yüzden İngiltere'ye gidiyordu kitap getirmek için.
Çok iyi satmaya başladık bu kitapları ama daha çok Türklere sattık.
Ve sürekli bize “Biz nasıl okuyacağız?
Telaffuzumuz doğru değil “diyorlardı.Bu şekilde başka bir iş olmaya başladı.
Eşim müzik prodüktörü olduğu için pandemi zamanı işini kaybetti.
Pandemide konser yoktu tabii ki.
İngilizce sesli kitap yapmaya başladı.
İngilizce Bilen Çocuklar diye bir şirketimiz var şimdi ve 300 aileye eğitim veriyoruz.
Yani bir immersion (Hedef dilin doğal yollarla öğrenilmesini sağlayan öğretim modeli) sistemi kurduk.
Sıfır 5 yaş arası çocuklar, evde her gün ana dili İngilizce olan kaynaktan sesli kitaplar, şarkılar duyuyor.
Küçüklerin doğal yeteneğini kullanıyoruz aslında.-Emzirme danışmanlığını hastanelerde mi yapıyorsunuz?Hayır, çünkü yabancı olarak, hastanelerde çalışmak yasaktı.
Şimdi Türk vatandaşı oldum da.
Daha çok ev ziyaretleri yapıyorum.
Aslında gebelikten itibaren eğitim veriyorum kadınlara.
Çünkü maalesef gebelikten beri yanlış bilgiler duyuyorlar.
Ve hastanede ilk gün doktordan, hemşireden, ebelerden maalesef yanlış tavsiye duydukları için emzirmeye yanlış başlıyorlar.
Aslında ormanda yaşasaydık kimse bizi etkilemezdi.
Bunu sorunsuz yapardık.-Bütün bu işler arasında ikinci el hayatı da düşündünüz…Pandemide İstanbul'dan buraya taşındık.
İstanbul'da böyle birçok grup var.
Genellikle expatlar böyle grup kuruyorlar.
Küçük çocuk kıyafetleri, kitap, yetişkin için kıyafet, her şey var.
Ben buraya taşındığım zaman kimseyi tanımıyordum.
İnsanlarla tanışmak ve ikinci el eşya almak için hemen böyle bir grup kuracağım dedim.
Taşındıktan sonra bir sürü eşyaya ihtiyacınız var.Ben çocukluğumdan beri ikinci el hayatın bir parçasıyım.
Annem 17 yaşındayken başlamış Belçika’da ikinci el kıyafet almaya.
Neden?
Çünkü orada zengin kadınlar sürekli kendine kıyafet alırlar.
Güzel, pahalı markaları, birkaç kere giydikten sonra giymek istemediği için ikinci el dükkanına veriyorlar.
O zaman çok uygun fiyata çok güzel kıyafet satın alabilirsiniz.
Biz küçükken kardeşimle her zaman çok güzel kıyafet giyerdik. “Annen, baban galiba çok para kazanıyor” derlerdi.
Hiç öyle değildi ama diğerlerine göre çok daha güzel kıyafetler giyiyorduk.
Evimizdeki tüm mobilyalar ikinci eldi.
Hiçbir zaman yepyeni bir eşya, kıyafet yoktu evimizde.
O yüzden benim kafam hala öyle çalışıyor.
Bazı şeyler için ben çok para veremem.-Eşiniz de sizin gibi mi düşünüyor?Eşim öyle değil.
Biz çoğu şeyi yepyeni alıyoruz artık.
Ama biliyorsunuz özellikle çocuk kıyafetlerini 6 ay giyiyor en fazla.
İkinci ele satıyorum.
İkinci ele sattığım para ile yine ikinci el, yenisinin yarısı kadar paraya alabilirim.
Yani bu çok güzel.
Bir de çevre dostu bir hareket.
Bu da çok önemli.
Yoksa nereye gidecek?
Çöpe mi atacaksınız?
Ya da birine verebilirsiniz.
Ama birine verdiğiniz zaman o kişi de genellikle çöpe atıyor ondan sonra.
Aslında aynı kıyafet, özellikle iyi markalar 2-3 kişiye gidebilir.-En kolay ne satılıyor?En iyi satanlar, aslında iyi fiyata satanlar.
İyi fiyat derken genellikle yepyeni fiyatın yarısı veya daha az, genellikle daha az.
Yani eşyaya göre değişiyor.
Mesela ayakkabıyı her zaman çok daha ucuza satıyoruz.
Çünkü giyilmiş ve ayakkabı başka bir şey.
Ama bir pantolon, kot pantolon çok iyi durumda.
Çocuğunuz 6 ay kullandı.
Yarı fiyata satarsınız.
Ben dün oğlum için 40 numara marka ayakkabı aldım ikinci el.
Çünkü o da 3 ay giyecek.
Yepyeni almak gerçekten iyi fikir değil.
Biz daha 3 ay önce yepyeni marka spor ayakkabı aldık ve küçük artık.
Tabii ki çocuk kıyafetleri, oyuncakları çok kolay satılıyor.
Kadın kıyafetleri başka.
Kadın denemek ister, mız mız yapar, kolay satılmaz.
Mobilyalar çok iyi satılıyor.
Ben birçok şey alıyorum, birçok şey satıyorum.
Bu grup çok çabuk büyüdü.
Şimdi bin 24 kişiyiz ve dolu şu an.-Grubun özelliği ne?Bu grup neden güzel?
Çünkü bir Dolap, bir Let Go değil.
Oralarda inanılmaz enerji harcıyorsunuz.
Bu kadar enerji harcadıktan sonra da almıyor veya sorun çıkartıyor.
Bu grupta öyle değil.
Satılacak ürünün fiyatı, ne durumda olduğu ve lokasyonu yazılıyor.
Ürünler iyi durumda olmalı, yenisinin en fazla yarısı fiyata satılmalı.
İlgilenirseniz satın alırsınız, ilgilenmezseniz o kişiyi rahatsız etmezsiniz.
Tabii ki bu kuralları korumak başka.-İlk üyeleri nasıl buldunuz?Hatırlamıyorum bile.
Ben genel olarak hayatımda bir şey istediğim zaman bu yöne enerji verdiğim için zaten geliyor.
Bu yüzden birçok kişi gibi ya bunu yapsam ne olacak?
Yapmazsam ne olacak gibi hiç düşünmüyorum.
Ben yapıyorum ve olacağını biliyorum.
Bu yüzden düşünmedim bile kaç kişi olacak?
Oldu işte ama gerçekten hatırlamıyorum.
Ben 5 sene önce taşındım buraya.
Görümcemi tanıyordum sadece.
Başka kimse yoktu.-En iyi alım satım yapanlar kimler?Mesela NATO için çalışanlar, buraya 3 sene için geliyorlar.
Doğal olarak bazı şeylerini olduğu ülkede bırakıyorlar.
Yeni eşya alıyorlar veya ikinci el.
Ve 3 sene sonra çok güzel eşya satıyorlar.
Ama çok çabuk satmak gerekiyor.
Bu yüzden çok uygun fiyata satıyorlar.
Evet.
Ben daha çok bu tarz üye için grup kurmak istedim.
Onun için İngilizce yazışmak zorunluluğu var.Bu arada yönetici, yönetici yardımcısı, kimse para almıyor.
Herkes gönüllü.
Bir de ürünün ulaşımı da daha ucuz oluyor.
Genellikle lokal bir grup olduğu için bir ürün satın aldığınız zaman o kişinin evine gidiyorsunuz, oradan alıyorsunuz.
Kargo pek yapmıyoruz.
Tabii ki yapılabilir, ama tercih etmiyoruz.
Bu şekilde de aslında daha ucuza geliyor.
Bu sayede birçok kişi yeni arkadaş yaptı.
Özellikle bizim gibi taşınanlar, kimseyi tanımayanlar, bu gruba çok minnettar oluyorlar. -Aslında ekonomi insanları biraz zorladı ikinci ele değil mi?Evet, çünkü aslında eskiden Türkiye'de böyle bir şey yoktu.
İnsanlar daha çok yardımcıya verirdi, tanıdığı birine verirdi.
Veya çöpe atardı.
Ekonomi yüzünden çoğu kişi zorlanıyor.
Ama pandemide herkes zorlandığı için Dolap o zaman başarılı olmaya başladı.-Gruba neden erkek almıyorsunuz?Çünkü maalesef Türkiye'de erkek katılırsa, “Selam, ne haber?” diye mesajlar geliyor.
Sadece bu yüzden.
Yoksa, düzgün erkek olsaydı tabii ki katılabilirdi.
Birkaç adam, grupta kadın ismi kullanıyor.
Ticaret için ikinci el ürün toplamaya çalışıyorlar.
Tabii ki her zaman kaba insan olacak ama Türkiye'de kadın nerede varsa bu tarz erkekler var maalesef.-Pek çok insan için ikinci el alıp satmak biraz utanç verici gibi…Bu utanacak bir şey değil.
Neden çalışıyoruz?
Para kazanmamız lazım.
Bana göre utanmanın hiç anlamı yok.
Niye utanırsın ki evinde kullanmıyorsun, birisinin de ihtiyacı var o eşyaya.-Sizce de varlıklı insan daha mı kolay ikinci el alıyor?
Evet, neden?
Ben de onu düşünüyorum.
Neden maddi durumu iyi olmayan ikinci el almaya utanır?
Öyle bir şey var galiba kültürde.
Mesela Belçika'da, Hollanda'da öyle bir şey yok.
Tabii ki her aile için konuşmam ama benim ailem hep öyle yaptığı için bizde kimse utanmıyor.
Utanacak bir şey yok.Zaten çevre dostu bir davranış.
Aslında çok iyi bir şey yapıyorsunuz.
Ve neden utanacağız ki?
Bir de ikinci el sattığınız zaman delikli, yırtık, pis bir şey satmıyorsunuz.
Bu kurallara uygun değil, yani yasak zaten.
İyi durumda kaliteli bir ürün satacaksınız ki siz kullanmıyorsunuz artık ama başka biri kullanabilir diye satıyorsunuz.
Yoksa iyi durumda değilse çöpe atarsınız.
Yani bu aslında.
Ya da görüntüsü yeni de olsa bir başkasının bilmesini İstemiyorlar.-Türkçeniz çok iyi…Anneniz ya da babanız Türk mü?Hayır, ama Türkçe benim 5. dilim.
Ne kadar dil biliyorsanız, yeni dili o kadar kolay öğreniyorsunuz.
Türkçem aslında daha iyi olabilirdi.
Eşim Türk ama İngiltere’de doğup büyüdüğü için biz hep İngilizce konuşuyoruz.
Benim burada İngilizcem de çok gelişti.-Çok da girişimcisiniz…Çünkü ben çok çabuk sıkılan biriyim.
Asla tüm hayatım boyunca aynı mesleği yapamam.
İki defa aynı yoldan geçmek bile benim için sıkıcı oluyor.
Bu yüzden zaten gazeteciliği seçtim.
Çünkü her gün farklı bir konu ile ilgili yazabilirsiniz.
Farklı insanlarla tanışırsınız.
Bir yaratıcılık tarafı var ama aynı zamanda araştıran bir tarafı var.
Bu yüzden ondan sonra emzirme ile ilgilenmeye başladım.İngilizce eğitimi aynı şekilde.
Bizim gibi ailelerde çocuklar üç dil biliyor.
Bizim tüm arkadaşlarımız da öyle.
Tek dil bilen arkadaşım yok.Berrin Tuncel BirerOdatv.com