Haber Detayı

WSJ, SDG’nin sözcüsü oldu
Gündem aydinlik.com.tr
25/10/2025 00:00 (2 ay önce)

WSJ, SDG’nin sözcüsü oldu

Wall Street Journal, DEAŞ’ı bahane edip ABD’nin Suriye’de kalıcı olmasını savundu. Haberde SDG aklandı, işgal ‘güvenlik’ diye sunuldu. ‘ABD çekilirse kaos olur’ propagandası yeniden sahnede.

ABD merkezli Wall Street Journal (WSJ), “İslam Devleti Suriye’de yeniden yükseliyor, ABD’nin bıraktığı boşluğu dolduruyor” başlıklı makalesinde, terör örgütü PYD/YPG’nin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’ni aklayan, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığını meşrulaştıran bir çerçeve çizdi.

Haberde, DEAŞ’ın yeniden “tehdit haline geldiği” ve bunun “Amerikan çekilmesinden kaynaklandığı” iddia edildi.

WSJ, SDG’li teröristleri “ABD ile birlikte İslam Devleti imparatorluğunu çökerten kahraman güçler” olarak tanıttı.

Haberin genel çizgisi, “Amerika çekilirse kaos olur” propagandasına dayanıyor.

DEAŞ’ın yeniden sahneye sürüldüğü anlatı, ABD’nin bölgede kalıcı varlığı için eski formüllerin güncellendiğini gösteriyor.

HABERİN KAYNAĞI SDG Gazete, saldırı sayılarından bölge analizlerine kadar tüm bilgileri SDG kaynaklı verilerle aktarıyor.

DEAŞ’ın “2025’te 117 saldırı düzenlediği” iddiası doğrudan örgüt kayıtlarına dayandırılırken, Şam yönetiminin güvenlik güçlerinin hücreleri çökerttiğine dair açıklaması yalnızca tek cümleyle geçiliyor.

Suriye hükûmetinin terörle mücadelesini yok sayıyor.

WSJ’ye konuşan “ABD’li ve SDG’li komutanlar”, “DEAŞ, Amerikan varlığının azalmasından yararlanıyor.” diyerek, çözümü yeniden Washington’un varlığına bağlıyor.

Böylece DEAŞ tehdidi, Amerikan askerinin bölgede kalması için bir gerekçeye dönüştürülüyor. ‘ABD VARSA GÜVEN VAR’ Haberdeki en çarpıcı bölüm, SDG’nin hâkimiyet alanı Hacin’den verilen izlenimler oldu.

WSJ muhabiri, SDG konvoyuna katıldığını belirterek, “Halk korkuyor, Amerikalı çekilince DEAŞ geri döndü.” mesajını tekrarlıyor. “Bölgesel SDG komutanı Goran Tel Tamir”in “Amerikan güçlerinin çekilmesi DEAŞ’ı teşvik ediyor” sözleri WSJ de manşete taşınıyor.

WSJ’nin yazarı, haberi şu ifadelerle bitiriyor: “Amerikalılar, çoğu SDG ile birlikte, halkı güven veren devriyeler yürütürdü.

Buradaki insanlar Amerikalıları gördüğünde kendini güvende hissediyor.” Irak’ta Felluce’yi, Afganistan’da Kabil’i, Vietnam’da Saygon’u kana bulayan işgalci ABD, WSJ’nin satırlarında “güvenlik gücü” olarak sunuluyor.

Haberdeki dil, ABD’nin Ortadoğu’daki klasik söylemini yeniden sahneye taşıyor: “İstikrar için Amerikan varlığı şart.” Aynı tez, Irak işgalinde “demokrasi getireceğiz” iddiasıyla; Afganistan’da “kadın haklarını koruyoruz” gerekçesiyle ileri sürülmüştü.

Sonuç her seferinde aynı oldu: yıkım, parçalanma, iç savaş.

WSJ şimdi aynı argümanı Suriye sahasına uyarlıyor.

DEAŞ tehdidini büyütüp, ABD’nin “vazgeçilmez güvenlik gücü” olduğunu pazarlıyor.

Suriye ordusunun terörle mücadelesi görmezden geliniyor.

Haberin odağı, yalnızca SDG ve ABD arasında kurulmuş yapay bir güvenlik senaryosu.

SDG’NİN KARANLIK YÜZÜ GİZLENDİ SDG’nin “sivil yönetim” adı altında bölgede uyguladığı keyfî gözaltılar ve baskılar haberde neredeyse hiç yer bulmadı.

Suriye İnsan Hakları Ağı’nın “SDG’nin DEAŞ bahanesiyle yüzlerce sivili gözaltına aldığı” raporu yalnızca bir satırla geçiştirildi.

Buna karşın örgütün kayıpları, devriyeleri ve şikâyetleri sayfalarca işlendi.

Haberde ayrıca, Şam hükûmetiyle SDG arasında planlanan entegrasyon anlaşmasının “güvensizlik nedeniyle aşındığı” ifadesiyle, merkezi yönetimin yetkisizleştirilmesi hedeflendi.

WSJ, bu yolla ABD’nin Suriye’nin doğusunda kurduğu fiili bölünmeyi olağanlaştırdı.

WSJ muhabirinin Hacin’deki gözlemi, haberi propaganda metnine dönüştürdü.

DEAŞ KARTI YİNE SAHNEDE Washington, DEAŞ’ı yıllardır bölgedeki askeri varlığını gerekçelendirmek için kullanıyor.

WSJ’nin bu son haberi, aynı senaryonun yeni perdesi oldu. “Amerikan çekilmesi kaos yaratıyor” tezi, Suriye’nin egemenliğini hedef alan eski politikanın devamı niteliğinde.

Bugün sahada görünen tablo açık: DEAŞ bahanesiyle varlığını sürdüren ABD, Suriye’nin toprak bütünlüğünü parçalayan yapıları koruyor.

ABD Suriye’den çekilmiyor Söylentilerin aksine ABD sahadaki varlığını yeni biçimlerde güçlendiriyor.

Pentagon, Irak’tan çekilen birliklerin önemli kısmını Kuzey Irak’a kaydırdı.

Bu birliklerin “odak noktasının Suriye olacağı” açıklandı.

Böylece ABD, sahadan çıkmak yerine sınırın hemen ötesinde yeniden mevzileniyor.

Suriye’deki bazı üsler kapatıldı ancak aynı dönemde daha stratejik konumlarda, daha donanımlı yeni tesisler kuruluyor.

Deyrizor ve Haseke hattında kurulan bu üslerin amacı, hem petrol bölgelerindeki kontrolü sürdürmek hem de Suriye ordusunun ilerleyişini dengelemek olarak değerlendiriliyor.

SDG’YE MAAŞ ZAMMI Washington yönetimi, sahadaki taşeronu SDG/PYD’ye desteğini artırdı.

ABD hükûmetinin 2026 mali yılı bütçe tasarısı (FY2026) Kongre’den geçti.

Savunma Bakanlığı bütçesi 2025’e kıyasla önemli ölçüde yükseldi: 849 milyar dolardan 961 milyar dolara.

Pentagon, bu bütçeyle küresel operasyonlarını sürdürmeyi ve bölgesel “ortak güçlere” desteği çeşitlendirmeyi hedefliyor.

FY2026 kapsamında Suriye’deki müttefiklere ayrılan pay 130 milyon dolar oldu.

Geçen yıla göre altyapı ve bakım harcamalarında azalma görülürken, maaş ve ödenek kalemleri dikkat çekici şekilde yükseldi.

SDG’ye verilen maaş bütçesi 58,9 milyon dolardan 65 milyon dolara çıktı.

Eğitim ve silah donanımı için 15,6 milyon, lojistik ve tedarik için 32,4 milyon dolar ayrıldı.

Altyapı giderleri 1,5 milyon dolar olarak belirlendi. “Washington D.C.

Başkanlık Yönetim Ofisi” raporuna göre, 2025’te tamamlanan cezaevi ve altyapı yatırımları nedeniyle bazı kalemlerde düşüş yaşandı.

Ancak maaş ve operasyonel ödenek artışları, SDG’nin sahadaki varlığını güçlendirmeyi amaçlıyor.

ABD Kongresi onaylı “DEAŞ’la Mücadele Eğit-Donat Fonu (CTEF)” kapsamında 2016–2025 arasında örgüte 2 milyar dolardan fazla kaynak aktarıldı.

Son aylarda 500’den fazla tır dolusu askerî yardım yapıldı; SDG’ye dron-savar ve hava savunma eğitimi verildi.

Bu destekle YPG/SDG, Suriye’nin kuzeyinde askerî ve siyasî otoriteye dönüştü.

Pentagon bütçesinde SDG’nin yanı sıra Özel Operasyon Timleri (SOT) ve YPG gibi unsurlara da destek planlandı.

Bu güçlerin küçük çaplı baskınlar ve bölgesel istikrar operasyonları yürütmesi öngörülüyor.

FY2026’da beş komando birliği ve SOT güçlerine eğitim ve ekipman desteği sağlanacak. 2016’da kurulan Jaysh Maghawir al-Thawra (MaT), yani “Devrim Komandoları Ordusu”, bugün “Syrian Free Army” (Suriye Özgür Ordusu–SÖO) adıyla ABD denetiminde faaliyet gösteriyor.

SÖO, özellikle ülkenin güneydoğusunda, El-Tanf Üssü çevresinde DEAŞ karşıtı operasyonlarda görev alıyor.

Pentagon raporuna göre grup, “D-ISIS” devriyeleri ve doğrudan müdahale operasyonları yürütüyor.

Tanf Üssü, Suriye, Irak ve Ürdün sınırının kesişiminde stratejik bir noktada yer alıyor. 55 kilometrelik güvenlik çemberi ABD jetleri tarafından korunuyor.

Daha önce Rakka ve El-Hol kamplarındaki bazı DEAŞ’lıların ABD helikopterleriyle Tanf’a taşındığı iddiaları da sahadaki militan ifadeleriyle doğrulanmıştı.

SÖO, Türkiye destekli Suriye Millî Ordusu’ndan (SMO) ayrı olarak doğrudan ABD denetiminde faaliyet gösteriyor.

Bu üs, İsrail’in “Davud Koridoru” projesi için de kritik bir hat üzerinde bulunuyor.

İsrail destekli Dürzi gruplar ile SDG’nin, bu rota üzerinden “insani yardım koridoru” açma girişimleri de gündeme gelmişti.

BARRACK SURİYE’Yİ İŞARET ETTİ ABD’nin bölge stratejisini son olarak Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack dile getirdi.

Barrack, “Gazze’de barışın iki ayağı eksik; Suriye ve Lübnan tamamlanmadan istikrar sağlanamaz” ifadelerini kullandı.

Bu sözler, Washington’ın Suriye ve Lübnan hattını yeniden gündeme aldığı yorumlarına neden oldu.

İlgili Sitenin Haberleri