Haber Detayı

Devrim arabasından dişliler arasında ölüme
Melike güler kadan aydinlik.com.tr
22/09/2025 00:00 (3 ay önce)

Devrim arabasından dişliler arasında ölüme

Devrim arabasından dişliler arasında ölüme

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) 19 Eylül’de ölümle sonuçlanan “çocuk işçi kazaları”na ilişkin rapor açıkladı.

Rapora göre, 2024-2025 eğitim-öğretim yılında en az 72 çocuk işçi hayatını kaybetti.

Bu geçen yıla göre yüzde 10 artış olduğu anlamına geliyor.

Ayrıntılara girmeden önce İSİG’in yöntemini de paylaşmakta fayda var.

İSİG, maalesef Türkiye’de kayıtlı ölümle veya yaralanmayla sonuçlanan iş kazası istatistiklerinin şeffaf olmaması nedeniyle, alternatif veri toplama yöntemleri kullanıyor.

İSİG verileri yerel kaynaklar, medya, işçi ve hekim yakınlarının bildirimlerine dayanıyor.

İSİG “çocuk işçi” kapsamında 18 yaşını doldurmamış bireyleri esas alırken; medyada yer alan ölümlerde 18 yaşı da bu rapora dahil ediyor. *** Acı tabloyu inceleyelim: Son 1 yılda, - Tarım sektöründe 20, - Sanayi sektöründe 19, - İnşaat sektöründe 17, - Hizmet sektöründe 16 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi. *** Maalesef artan kent yoksulluğuyla beraber, OSB’lerde çocuk işçiliğin yoğunlaştığını görüyoruz.

Çocuk işçiliği denince, Türkiye’de çok tartışılan Mesleki Eğitim Merkezlerine (MESEM) değinmeden geçmek, gerçeğin etrafından dolanmak olur.

Hatta işveren düzeni kurmuş!

Böyle deyince mesleki eğitimin karşısında olduğumuz düşünülmesin.

Genç cumhuriyet de kuruluşundan itibaren gündemine mesleki eğitimi aldı.

Eğitimler, özellikle 1940’lı ve 1950’li yıllarda verilen teşviklerle hızla yaygınlaştı. 1960’tan 1980’lere uzanan dönemde ise bu sistemin ülke çapında daha işlevsel hâle getirilmesi ve ulusal bir kimlik kazanması için yoğun çabalar sarf edildi.

KİT’lerde ihtiyaç duyulan nitelikli iş gücünü yetiştirmek amacıyla, istihdam garantili meslekî eğitim merkezleri ve bunlara bağlı çıraklık okulları kuruldu. 1942’de TCDD, kendi personelini yetiştirmek üzere Demiryolu Meslek Okulu’nu açtı.

Bu model başarılı bulunarak ülkenin farklı bölgelerine yayıldı; burada yetişen gençler Devrim otomobilinin üretiminde de görev aldı.

Ama geldik 1990’lardan itibaren benimsenen kalkınma stratejilerine… Bu uygulamalar giderek zayıfladı.

Zaten 24 Ocak 1980 kararlarıyla birlikte, eğitim ve ekonomi alanlarında geri dönüşü olmayan tavizler verilmişti.

Hizmet sektörü ağırlıklı eğitim politikaları sonucunda, 2020’li yıllarda yüz binlerce üniversite mezunu işsiz ortada kalırken biz “Meslek lisesi memleket meselesi!” sloganıyla tanıştık.

Ama uygulamada sınıfta kaldık.

Nasıl mı? *** MESEM’ler son yıllarda sermayenin talebiyle popüler hale gelse de suistimale açık pek çok unsuru da içinde barındırıyor.

Kanunlar bir bir esnetiliyor.

Ayrıntısı için sözü Ulusal Kanal’da Emek Dünyası programı sunarken konuk aldığım Sosyal Politika Uzmanı Bensu Bergamalı’nın araştırmasını anlattığı cümlelere bırakıyorum: “Çeşitli illerde çıraklık meslek okullarının işverenler tarafından kurulduğunu görüyoruz.

İşveren adıyla kurulan okullar var.

Bu okullarda çocuklar haftanın bir günü teorik eğitim alırken 4 günlük pratik eğitimlerini işverenin kendi fabrikasında alıyor.

Sosyal uygunluk denetiminde karşılaştığım bir örnekte çocuk 14 yaşında, işverenin okulunda eğitim alırken, fabrikasında ortacı olarak çalışıyordu.

Denetçiler çocuğun çocuk işçi kapsamında değerlendirmesi yönünde görüş vermesine rağmen çocuk MESEM kapsamında orada olduğu için herhangi bir uygunsuzluk yazılamadı ve fabrika denetimden geçti.

Burada bizi rahatsız eden nokta yerel mevzuata uygun şekilde hareket edilmesi ve MESEM kapsamında çocuğun bir fabrikada olmasının önünde bir engel olmaması.

Çocuklar bir yetişkinden daha zor şartlarda çalıştırılabiliyorlar. 12 saate kadar çalıştırıldıklarını, hafta sonu izinlerinin kullandırılmadığını, resmi tatillerde de çalıştırıldıklarını maalesef görüyoruz.” *** Dün, Devrim otomobillerini yapan çocuklar, bugün sermaye dişlileri arasında can vermeye başladı.

Ülkemizin geleceği de bu dişliler arasına sıkıştı.

O kadar geri bir noktadayız ki, çocuklarımızın sosyal, psikolojik ve fiziksek ihtiyaçlarının karşılanması için atılması gereken adımlara gelemiyoruz.

Tam da bu nedenle, MESEM’ler yeniden düzenlenmeli diyoruz!

İlgili Sitenin Haberleri