Haber Detayı
Zayıflayan ama yok olmayan bir örgüt: DEAŞ yeniden sahaya mı sürülüyor?
Pros&Cons Güvenlik ve Risk Analizi Direktörü Prof. Dr. Serhat Erkmen, terör örgütü DEAŞ'ın geçirdiği dönüşümü ve örgütle mücadelenin hangi çerçevede sürdürülmesi gerektiğini AA Analiz için kaleme aldı.
Pros&Cons Güvenlik ve Risk Analizi Direktörü Prof.
Dr.
Serhat Erkmen, terör örgütü DEAŞ'ın geçirdiği dönüşümü ve örgütle mücadelenin hangi çerçevede sürdürülmesi gerektiğini AA Analiz için kaleme aldı.???????***2013'te kurulan terör örgütü DEAŞ, 2014–2018 yılları arasında terörizm denildiğinde dünyada ilk akla gelen örgüttü. 20 yılı aşkın bir süre farklı ülkelerde kök salmaya çalışan radikal selefi örgütlenmeler Irak'taki çatışmalar ve Suriye'deki iç savaştan beslenerek önceki örneklerden daha farklı bir terör örgütünün ortaya çıkmasına neden olmuştu.
Sözde bir hilafet ve devlet kurma iddiasıyla ortaya çıkan DEAŞ kurulduktan kısa bir süre sonra, ilk olarak Orta Doğu'da ardından da Batılı ülkelerde yaptığı eylemlerle dünyanın gündemine oturmuştu.2016'dan itibaren yoğunlaşan operasyonlar sonucunda örgüt askeri olarak büyük ölçüde yenilgiye uğratıldı.
Örgüt toprak hakimiyetini kaybetti, lider kadrosu hedef alındı ve uluslararası koalisyon tarafından ciddi darbeler aldı.
Bu süreçte Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) başını çektiği askeri harekatlar ve uluslararası alanda farkındalık artışının getirdiği terörle mücadele işbirliğinin önemini yadsınamaz.
Bununla birlikte, 24 Ağustos 2016'da DEAŞ'ın en güçlü olduğu dönemde Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'nin başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı'nın oynadığı rolün altını çizmemek büyük haksızlık olur. 4 bine yakın DEAŞ militanına karşı doğrudan sahada yürütülen ve yaklaşık 7 ay süren operasyon, örgütün Suriye'deki gerilemesinin dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir.Fırat Kalkanı Harekatı'nı takip eden dönemde Irak ve Suriye'de bu örgüte karşı operasyonların artması ve 2019'da örgütün kontrol ettiği son toprak parçasını da kaybetmesiyle birlikte DEAŞ'in yapılanmasında büyük bir değişim oldu.
Ancak aradan geçen 6 yılın sonunda 2025 itibarıyla ortaya çıkan tablo, DEAŞ'ın tamamen ortadan kalkmadığını, aksine farklı bir forma bürünerek varlığını sürdürdüğünü gösteriyor.Bugün DEAŞ artık bir sözde devlet yapısına sahip değildir.
Buna karşılık daha çok hücre tipi örgütlenme, ideolojik propaganda ve yerel kriz alanlarını istismar eden dağınık bir yapıya bürünmüş durumdadır.
Bu durum, örgütün neden olduğu stratejik tehdidini azaltsa da onu daha öngörülemez hale getirmektedir.-Küresel düzeyde DEAŞ: Coğrafi alanları değişti, esneklik kazandıSon yıllarda küresel düzlemdeki terörizm sorununa ilişkin uluslararası raporlar, DEAŞ'in Afrika'nın Sahel kuşağında varlığını sürdürdüğünü ortaya koyuyor.
Afrika'da devlet kapasitesinin zayıf olması, sınır güvenliğinin yeterince sağlanamaması ve ekonomik kırılganlıklar, örgütün yeniden yapılanmasına imkan tanıyor.
Örgütün 2010'lu yıllardaki yükselişini sağlayan Irak ve Suriye'deki varlığı ise önceki yıllara göre çok zayıflamış olsa da tamamen yok olmuş değildir.Örgüt artık bir bölgeyi ele geçirmeye yönelik büyük çaplı saldırılar veya dünya başkentlerini sarsacak büyük eylemler yerine düşük yoğunluklu eylemler, sabotajlar, suikastlar ve propaganda faaliyetlerine ağırlık veriyor.
Özellikle dijital platformlar üzerinden yürütülen propaganda faaliyetleri, bireysel radikalleşmeyi teşvik eden en önemli araçlardan biri haline gelmiş durumda.
Bu durum, terörle mücadelenin yalnızca askeri değil, aynı zamanda ideolojik, finansal ve dijital boyutlarının da güçlendirilmesini zorunlu kılıyor.Örgütün "zayıflamış ancak biçim değiştirmiş hali" onun bir tehdit olmadığını göstermez.
Tersine tehdidin niteliği değiştikçe daha iyi anlaşılması ve yeni mücadele yöntemleri geliştirilmesi gerekiyor.
Merkezi bir yapıdan çok, yerel aktörlere dayalı bir ağ modeliyle hareket eden diğer örgütlerle mücadelede olduğu gibi DEAŞ'e yönelik tedbirlerin çok boyutlu ve çok katmanlı olması gerekiyor.-DEAŞ'ın Türkiye açısından değişen tehdit profiliBugün DEAŞ, Türkiye açısından klasik anlamda kitlesel saldırılar düzenleyen bir yapıdan ziyade, daha çok gizli hücreler ve ideolojik ağlar üzerinden varlık göstermeye çalışıyor.
Özellikle sosyal medya ve kapalı mesajlaşma uygulamaları üzerinden yürütülen propaganda faaliyetleri, örgütün en önemli araçlarından biri haline gelmiş durumda.Bunun yanında Suriye'de kamplarda tutulan radikalleşmiş unsurlar uzun vadeli risk faktörleri arasında yer alıyor.
Bu nedenle Türkiye, yalnızca operasyonel başarıya değil, aynı zamanda önleyici istihbarat, sınır güvenliği ve uluslararası işbirliğine de ağırlık veriyor.Yetkililerin açıklamalarında dikkati çeken bir diğer unsur ise DEAŞ'la mücadelenin artık yalnızca silahlı unsurlarla sınırlı olmadığı yönünde.
Finans kaynaklarının kesilmesi, propaganda ağlarının dağıtılması ve örgütle bağlantılı kişilerin erken aşamada tespit edilmesi, mücadelenin temel ayakları haline gelmiş durumda.-Türkiye'de DEAŞ'a karşı mücadele: Süreklilik gösteren bir güvenlik politikasıTürkiye açısından DEAŞ tehdidinin, yalnızca bölgesel bir sorun değil, doğrudan iç güvenliği ilgilendiren bir mesele olduğu görülüyor.
Türkiye'nin Suriye ve Irak ile uzun sınırlara sahip olması, örgüte büyük bir darbe vurmuş olması nedeniyle onun daima hedefinde olması ve bölgesel istikrarsızlık, Ankara'nın bu örgüte karşı sürekli teyakkuz halinde olmasını zorunlu kılıyor.İçişleri Bakanlığı tarafından açıklanan veriler, bu mücadelenin boyutunu açık biçimde ortaya koyuyor.
Son yıllarda DEAŞ'le mücadele kapsamında yapılan operasyonlarda önemli bir artış var. 2024 ve 2025 boyunca özellikle DEAŞ'a yönelik operasyonlarda artış gözlemlendi.
Açık kaynaklarda yayımlanan verilere bakıldığında 2024'te 2 binden fazla, 2025'te ise 2 bin 500'den fazla kişi DEAŞ'e yönelik operasyonlarda göz altına alındı.
Gerçek sayının daha da fazla olması muhtemel.
İçişleri Bakanlığı'nın resmi açıklamalarına göre Türkiye'nin neredeyse her ilinde eş zamanlı operasyonlar düzenlenerek; örgütün hücre yapılanmaları, finans ağları ve propaganda faaliyetleri hedef alınıyor.
Bu operasyonlarda çok sayıda şüpheli gözaltına alındı ve örgütün Türkiye içindeki hareket kabiliyeti önemli ölçüde sınırlandırıldı.
Son yıllarda Türkiye'de DEAŞ'in terör eylemi gerçekleştirme çabaları büyük ölçüde sınırlandırıldı.
Ancak bazı özellikle bireysel bazda radikalleşmeyi veya küçük grup radikalleşmesini salt güvenlik güçlerinin mücadelesiyle tespit edebilmek imkansız.-Sonuç: Tehdit azaldı ancak ortadan kalkmadı2025 itibarıyla DEAŞ, geçmişteki gücünden uzak olsa da tamamen etkisiz hale getirilmiş bir örgüt değildir.
Aksine, değişen güvenlik ortamına uyum sağlayan, esnek ve dağınık bir yapıya evrilmiştir.
Bu durum, terörle mücadelenin yalnızca askeri yöntemlerle değil; siyasi, toplumsal ve dijital boyutları da kapsayan bütüncül bir stratejiyle yürütülmesini zorunlu kılmaktadır.
Bu nedenle güvenlik politikalarının sürekliliği, uluslararası işbirliği ve erken müdahale kapasitesi, önümüzdeki dönemde de belirleyici olmaya devam edecektir.[Prof.
Dr.
Serhat Erkmen, Pros&Cons Güvenlik ve Risk Analizi Direktörüdür.]Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.