Haber Detayı
Medikal estetikte merdiven altına karşı yeni dönem
Medikal estetik ve kozmetoloji alanında yürürlüğe giren yeni yönetmelik, uygulamaların hekimlik çatısı altında yürütülmesini, denetimin artırılmasını ve hasta güvenliğinin güçlendirilmesini hedefliyor. Sektörde bir yıllık uygulama süreci ne değişti, ne düzeldi? Sorularını da beraberinde getirdi.
İZMİR / EKONOMİ Medikal estetik ve kozmetoloji alanında son yıllarda yaşanan hızlı büyüme, hasta güvenliği, mesleki yetkinlik ve etik uygulamalara ilişkin tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.
Bu kapsamda, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’te yapılan değişiklik, yılın başında Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Yönetmeliğin devreye girmesinin birinci yılı yaklaşırken, sektörde düzenlemenin uygulamaya etkileri merak konusu oldu.
Estetik işlemlerin kimler tarafından, hangi koşullarda ve hangi yetkinlik çerçevesinde yapılacağına ilişkin daha net bir zeminin oluşup oluşmadığı, sektör paydaşları tarafından yakından izleniyor.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sağlık Bakanlığı sertifikalı ve uluslararası akreditasyonlara sahip medikal estetik ve kozmetoloji hekimi Dr.
Hasan Silav, düzenlemenin sektörü disipline etme açısından önemli bir eşik olduğunu belirtti.
Önceki düzenlemede; dermatoloji ile plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi uzmanlarının yanı sıra medikal estetik sertifikasına sahip hekimlerin, gerekli fiziki koşulların sağlanması halinde estetik işlemleri uygulayabildiğini hatırlatan Silav, yeni yönetmelikle birlikte yetkinlik tanımının daha net hale geldiğini ifade etti.
Yeni düzenlemeye göre; tıp eğitimi müfredatı uygun olan ya da onaylı sertifikalı eğitim programlarıyla yetkinlik kazanan hekimler, gerekli fiziki mekân ve asgari tıbbi donanımı sağlayan ruhsatlı sağlık kuruluşlarında estetik uygulamalar gerçekleştirebiliyor.
Bu adımla, uygulamaların kayıt altına alınması ve denetim mekanizmasının güçlendirilmesi hedefleniyor.
Yönetmelik, cerrahi ve cerrahi dışı estetik uygulamalarda yetki sınırlarını da açık biçimde tanımlıyor.
Estetik ameliyatlar, Türkiye genelinde yalnızca plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi uzmanları tarafından yapılabiliyor.
Botoks, dolgu ve benzeri cerrahi dışı medikal estetik işlemler ise ilgili sertifikalara sahip hekimler tarafından, ruhsatlı ve denetime tabi sağlık kuruluşlarında uygulanabiliyor.
Bu ayrımın, hasta güvenliği kadar mesleki sorumlulukların da netleşmesine katkı sağladığı belirtiliyor.
Yönetmeliği olumlu bir başlangıç olarak değerlendiren Dr.
Hasan Silav, uygulamanın daha güçlü yaptırımlarla desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Silav, “Medikal estetik alanında uzun süredir ihtiyaç duyulan bir düzenleme hayata geçirildi.
Bu adım, estetik uygulamaların hekimlik mesleğinin bir parçası olduğunu net biçimde ortaya koyuyor.
Ancak düzenlemenin etkinliği için caydırıcı ve ağır yaptırımlarla desteklenmesi gerekiyor” dedi.
Ruhsatsız ve denetimsiz yapıların sektörün hem güvenilirliğine hem de hasta sağlığına zarar verdiğine dikkat çeken Silav, bu tür uygulamaların sistem dışına çıkarılmasının kritik önem taşıdığını ifade etti.
Dr.
Silav, düzenlemelerin Türkiye’nin sağlık turizmi alanındaki uluslararası itibarı açısından da önem taşıdığına dikkat çekerek, “Türkiye sağlık turizminde ciddi bir potansiyele sahip.
Ancak bu potansiyelin sürdürülebilirliği, güçlü bir denetim ve güven ortamına bağlı.
Devletin düzenleme ve denetim süreçlerini uluslararası alanda doğru şekilde anlatması, marka değerini güçlendirecektir” değerlendirmesinde bulundu.
Sosyal medya üzerinden yürütülen ruhsatsız estetik uygulamalara da değinen Silav, kuaför salonları, ev ortamları ve ruhsatsız mekânlarda yapılan işlemlerin ciddi sağlık riskleri barındırdığını vurguladı. “Kampanya, indirim ve paket fiyat gibi ifadeler, ruhsatlı bir sağlık kuruluşunun iletişim dili olamaz” diyen Silav, bu tür paylaşımların ilgili mercilere bildirilmesinin toplum sağlığı açısından önemli olduğunu söyledi.