Haber Detayı
ÇYDD'den tahliyelere tepki
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), 11. Yargı Paketi kapsamında yapılan tahliyelerin özellikle kadınlar için ciddi güvenlik riski oluşturduğunu belirterek, af düzenlemelerine tepki gösterdi. Yapılan açıklamada, "Af adı altında, suçun niteliği ve toplumsal etkileri gözetilmeden gerçekleştirilen tahliyeler; yalnızca adalet duygusunu zedelemekle kalmamakta, aynı zamanda özellikle kadınlar için yaşamı doğrudan tehlikeye atan bir ortam yaratmaktadır" denildi.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), af niteliği taşıyan düzenlemelerle gerçekleştirilen tahliyelerin, suçun niteliği ve toplumsal etkileri dikkate alınmadan hayata geçirilmesinin kamusal güvenliği zayıflattığını ve özellikle kadınlar için hayati riskler doğurduğunu açıkladı.ÇYDD tarafından 11.
Yargı Paketi kapsamında cezaevinden tahliye edilen bir erkeğin serbest kaldığı gün bir kadını öldürmesine ilişkin yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi:“Türkiye’de yürürlüğe giren 11.
Yargı Paketi ile birlikte, ‘af’ niteliği taşıyan düzenlemeler kapsamında binlerce suçlunun tahliye edilmesi, kamuoyunda derin bir güvensizlik yaratmıştır.
Toplumsal güvenliği doğrudan ilgilendiren bu süreç, ne yazık ki daha ilk günlerinde geri dönüşü olmayan sonuçlar üretmiştir.
Uyuşturucu ticareti suçundan tahliye edilen bir erkeğin, serbest bırakıldığı gün 28 yaşındaki bir kadını katletmesi; plansız ve denetimsiz yürütülen bu tür düzenlemelerin ne denli ağır bedeller doğurabileceğini açık biçimde göstermektedir.Suçla mücadelede temel ilkenin cezasızlık değil, hukukun üstünlüğü ve toplumun korunması olması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.
Af adı altında, suçun niteliği ve toplumsal etkileri gözetilmeden gerçekleştirilen tahliyeler; yalnızca adalet duygusunu zedelemekle kalmamakta, aynı zamanda özellikle kadınlar için yaşamı doğrudan tehlikeye atan bir ortam yaratmaktadır.
Kamusal güvenliği öncelemeyen, risk analizi yapılmadan hayata geçirilen her düzenleme, yeni şiddet döngülerinin önünü açmaktadır.Bugün gelinen noktada, 2025 yılı içerisinde en az 446 kadının, erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybettiğini görüyoruz.
Bu sayı; sistematik bir eşitsizlikten, yetersiz koruma mekanizmalarından ve kadınların yaşam hakkını öncelemeyen politikalardan beslenen yapısal bir soruna işaret etmektedir.
Kadın cinayetleri, yalnızca bireysel suçlar değil; hukuki, toplumsal ve siyasal sorumluluk alanlarıyla doğrudan bağlantılıdır.
Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi’ne bir an önce geri dönülmeli; kadınlara yönelik şiddeti önleyen, suçu karşılıksız bırakmayan ve kadınların yaşam hakkını koruyan bütünlükçü politikalar kararlılıkla hayata geçirilmelidir.Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği olarak, kadınların özgürce konuşabildiği, düşünebildiği, üretebildiği ve korkmadan yaşayabildiği bir dünya için mücadeleyi sürdürüyoruz.
Adaletin, eşitliğin ve yaşam hakkının savunucusu olmaktan vazgeçmeyecek; hukukun gerçekten toplumdan yana işletildiği bir düzen için sorumluluk almaya devam edeceğiz.
Toplumsal eşitlik, ancak kadınların şiddetten arınmış, özgür ve güvende olduğu bir yaşamla mümkündür.”