Haber Detayı
Özel'den Erdoğan'a: Seni gidi siyasi yankesici
CHP'nin Ankara'da düzenlediği "Vesayet Değil Siyaset! Kayyıma, Darbeye Hayır" mitinginde konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslendi. Özel, "Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum. Eğer cesaretin varsa, kaptıkaçtı siyasetçi değilsen, siyasi yankesicilikten medet ummayacaksan Bayrampaşa’ya gel, Beykoz’a gel, Aydın’a gel. Gel, koyalım sandığı, millet versin kararı. Seni gidi siyasi yankesici, seni" dedi.
FOTOĞRAFLAR: SELAHATTİN SÖNMEZ / NEFESAnkara’da on binlerce yurttaş yarın görülecek CHP Kurultayı’nın iptali davası öncesi Tandoğan Meydanı'nda CHP'nin düzenlediği "Vesayet Değil Siyaset!
Kayyıma, Darbeye Hayır" mitingine katıldı."VESAYETE VE DARBEYE HAYIR DEMEK İÇİN BURADAYIZ"Mitingte konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel şunları söyledi:- "Cumhuriyetin kurulduğu ve yüceldiği topraklardayız.
Çankaya Köşkü'yle, Anıtkabir'iyle, meclisleriyle ve meydanlarıyla adeta cumhuriyetimizin yaşayan müzesine, atamızın şehrine hoş geldiniz.Bugün bu tarihi meydanda yine tarih yazıyoruz. 1950'lerde Kıbrıs mitinglerinin, 1959'da büyük işçi mitinglerinin, 6.
Filo'ya karşı bağımsızlık mitinglerinin yapıldığı meydandayız. 70 yıldır haksızlığa direnenlerin meydanındayız.
Bugün de vesayete ve darbeye hayır demek için buradayız.- Bugün de vesayet değil, siyaset demek için buradayız.
Tandoğan Meydanı'nda dün akşam saatlerinde girişler planlandığında '500 bin kişi doldurabilir burayı' dedikleri arama noktalarını bugün altı kere ileriye aldınız.
Milyonlar oldunuz, Tandoğan'a aktınız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.- Bugün burada bir mitingde değil, elbette yine bir eylemdeyiz.
Serbest seçimler için eylemdeyiz, demokrasi için eylemdeyiz.
Bugün burada sadece Cumhuriyet Halk Partililer yok.
İşçiler burada, emekliler burada, kadınlar burada, farklı partilerden demokratlar, sendikalar, sivil toplum örgütleri burada.- Türkiye İttifakı'nın tüm renkleriyle kol kola bu meydandayız.
Bugün vesayet değil, siyaset diyenler burada.
Kayyıma, darbeye hayır diyenler, 19 Mart darbesinden sonra 54. kez bu meydanda direnenler burada."EY ERDOĞAN, TANDOĞAN MEYDANI'NI HİÇ BÖYLE GÖRDÜN MÜ?"- Bu meydan dosta güven, olmayana kaygı veriyor.
Tüm otokratlar meydanlardan korkar.
Demokratlar meydanları doldurur, otokratlar oturdukları köşeden o meydanı izlerler ve titrerler.
Bugün sarayında oturup bu meydandan korkanlar da var, 12 metrelik hücrelerinden bu meydanla coşanlar, bu meydana inananlar da var.- Bu meydana sarayından bakana sesleniyorum: Ey Erdoğan, Tandoğan Meydanı'nı hiç böyle gördün mü?
Meydana varan bütün bulvarlar sonuna kadar dolu, kimse ayrılmıyor, görüyor musun?
Bu meydanda senin gibi korkanlar değil, senden korkmayanlar, zulümden yılmayanlar var.
Bu meydan korkuyu evde bıraktı.
Bu meydan direniyor, bu meydan mücadele ediyor.- Daha dün bu topraklarda Polatlı'da, Haymana'da yaşanan Sakarya Meydan Muharebesi'nin 104. yılıydı.
Atatürk'ün 'Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır.
O satıh bütün vatan toprağıdır' dediği tarihten 104 yıl sonra yine aynı topraklardayız.
Bugün de yine Ankara'da, milli mücadele ruhunun filizlendiği bu meydanda verdiğimiz mücadelenin tek bir hatta değil, tüm vatan sathına yayıldığını ilan etmek için toplandık.- Bir hat olarak sadece Cumhuriyet Halk Partisi'ni savunmuyoruz.
Bu hattı sadece Cumhuriyet Halk Partililer savunmuyor.
Hepimiz, Türkiye'nin bütün demokratları, demokrasiyi, Atatürk'ten emanet cumhuriyeti, İsmet Paşa'nın iktidarı devriyle gerçekleşen çok partili rejimi savunmak üzere hep birlikte bu meydandayız.
İyi ki birlikteyiz, iyi ki güçlüyüz, hep birlikte başaracağız."SEÇİMSİZ BİR DİKTATÖRLÜĞE GEÇMENİN HEVESİ İÇİNDELER"- Kayyıma karşı da sağdan sola hep beraber direniyoruz.
Zeytini korurken de demokrasiyi korurken de Tandoğan'dan ilan ediyoruz ki Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye'nin birinci partisidir, ana muhalefet partisidir.
Ama ne muhalefetin patronudur, ne her şeyin sahibidir.
Bu mücadelede tüm kardeş partilerimizle birliktedir, omuz omuzadır, hepsine müteşekkirdir.- Partimiz yıllarca darbelerin hedefi oldu, kapatıldı, genel başkanlarımız tutuklandı, hapse atıldı.
Ama her zorluğu milletimizle birlikte yendik. 47 yıl sürdü, ikinci parti olduk, birinci parti olamadık, seçimleri kazanamadık.
Ancak demokrasiden şaşmadık.
Rakiplerimize darbe yapıldı, darbecilere değil, demokrasiye sahip çıktık. 47 yıl sabır gösterdik, millete güvendik.- 47 yıl sonra 31 Mart seçimlerinde bir büyük başarıyı, biraz önce alkışladığınız büyükşehir belediye başkanlarımızla, il belediye başkanlarımızla, ilçe, belde belediye başkanlarımızla Türkiye nüfusunun yüzde 65'ine hizmet imkanını yakaladık.
Ve o günden sonra, ilk konuşmamızdan itibaren, 'Bu savaş değil, bu bir yarıştı, bu gece bitti' dedik. 'Bu seçimin kazananı CHP'dir, kaybedeni yoktur' dedik. 'Kimseyi verdiği oya pişman etmeyeceğiz ama vermeyene 'Keşke ben de verseydim' dedirteceğiz' dedik.
Hizmet dedik, yoksula sahip çıkmak dedik. 'Başkanların ceplerinde belediyenin kapısının, kasasının, şehrin altın anahtarı yok, CHP iktidarının anahtarı var' dedik.- İşte hâl böyle olunca, biraz önce sizi selamlayan, alkışlayan başkanlarımız İstanbul'da Ekrem Başkan, Ankara'da Mansur Başkan hep birlikte çalışarak, örnek hizmetlerle milletin gönlüne girince, yapılan anketlerde seçimin çok ilerisinde sonuçlar alınca karşımızdakiler bizim 47 yıl gösterdiğimiz sabrı, metaneti, demokrasiye saygıyı 47 ay göstereceklerdi.
O günden genel seçimlerin takviminin başlamasına 47 ay vardı.
Değil 47 ay, 47 gün hazmedemediler. 47 gün yenilgiyi kabullenemediler.
Daha ilk yenilgilerinde demokrasi direğinden indiler ve dünyadaki diğer otoriterleri örnek alan değil, aşan, onların cesaret etmediği işlere kalkışan bir saldırıya giriştiler.- Önce seçimli otoriterlik kuranlar, şimdi seçimsiz bir diktatörlüğe geçmenin hevesi içindeler.
Atatürk'ten miras cumhuriyete, demokrasiye, sandığa saldırıyorlar.
Çok partili rejime saldırıyorlar.
Bu iktidar demokrasi istemiyor.
Biliyorlar ki demokrasi olsa sandıktan çıkamayacaklar.
Biliyorlar ki adalet olsa kendi suçlarını aklayamayacaklar.
Biliyorlar ki barış olsa bu milleti kutuplaştıramayacaklar.
Ama and olsun ki adaleti de, demokrasiyi de, barışı da biz getireceğiz.
Bu meydanlar getirecek, bu eylemler getirecek, bu direniş getirecek.- Önce iktidar oldular, cumhuriyetin tüm kazanımlarını, fabrikaları, şirketleri özelleştirdiler. 'Sıcak para' dediler, başka bir şey demediler.
FETÖ ile ortak oldular, devletin tüm kadrolarını ele geçirdiler. 2010 referandumuyla FETÖ ile birlikte anayasayı değiştirdiler.
Yargıyı, orduyu, polis teşkilatını ele geçirdiler.
Balyoz'daki, Ergenekon'daki zulümleri bu ülkeye yaşattılar.- Hatırlayın, bu ülkenin Genelkurmay Başkanına, namuslu subaylarına, amirallerine, generallerine, bu ülkenin bilim insanlarına, iş adamlarına uydurdukları bir kumpasla lekeler sürdüler, kumpaslar kurdular.
O tarihlerde bizler 'Ergenekon kumpası, Balyoz kumpası' derken, 'Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, mahcup olacaksınız, darbeyi savunuyorsunuz' diyorlardı.
Sonra şımarttıklarının darbesine maruz kaldılar ve çıkıp 'Milletim de Rabbim de affetsin' dediler."ELLERİNİ FETÖ SABUNUYLA YIKADILAR"- Ellerini FETÖ sabunuyla yıkadılar, güya o günahtan, o kirden kurtuldular. 17-25 Aralık belgeli hırsızlıklarının üzerini örttüler.
Tayyip Erdoğan çıktı dedi ki: 'Para milletin cebinden mi çıkıyor yolsuzluk olsun?' Yani diyor ki: 'İş adamlarından toplanan destek paraları var, bunlar yolsuzluk değil.
Devletin kasasından çıkmıyor.' Ayakkabı kutularından çıkan paraları önce FETÖ'cüler koydu dediler, üç ay sonra faiziyle geri istediler.- 7 Haziran - 1 Kasım arasında bu ülkeyi büyük bir kaosun içine soktular.
Her yerde patlayan bombalardan medet umdular.
Yüzlerce can giderken anket yaptırdılar ve dönüp tekrar iktidarlarını sağlamlaştırdılar. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, OHAL koşullarında, öncesinde, sırasında, sonrasında dünya kadar şaibeyle, mühürsüz oylarla anayasal sistemi değiştirdiler.- 40 yıllık terörün 23 yılının da oldukları halde kendilerini vatansever, barış isteyenleri hain, terörist ilan ettiler.
İşlerine gelince müzakere ettiler, işlerine gelince sivil siyaseti hedef gösterdiler.
Ama hep barışın umudunu da siyasete alet ettiler.
Gün geldi akan kandan medet umdular, gün geldi kanı durduracağız diye siyaset yapmaktan umut buldular.- Karşılarında tarihsel bir tutarlılık içinde, iki şeyin renginin olmadığını bilen, ananın gözyaşında renk aramayan, Kürdün anasıyla Türk'ün anasını ayırmayan, işçinin alın terinde renk aramayan, Alevi'siyle, Sünni'siyle, sağcısıyla, solcusuyla, bütün emekçilerine sahip çıkan, bu ülkenin yarınlarını eşitlikte, adalette gören bir birliktelik var.
O yüzden bu kumpasçılara karşı biz kazanacağız.
Bu meydan kazanacak, Türkiye'nin demokratları kazanacak.- Partimiz 47 yıl sonra Türkiye'nin birinci partisi olmuştur.
AK Parti kurulduğu günden itibaren ilk kez yenilmiştir.
Milletin kararına saygı duyması, hatayı kendinde araması, bizimle hizmette yarışması gerekirken en kötü yola, en berbat yola tenezzül etmiştir.
Millete umut vadedemeyen iktidar, milleti korkutarak, baskı altına alarak ayakta kalmayı tercih etmiş, bunu denemektedir."BASKIYLA YÖNETME TERCİHİNİN AĞIR SONUÇLARIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ"- Bugün Türkiye'de demokrasiyle göreve gelen bir iktidarın demokrasi direğinden inmesinin ve ülkeyi sandıkla değil, baskıyla yönetme tercihinin ağır sonuçlarıyla karşı karşıyayız.
Ne yazık ki iktidara demokratik olarak tehdit olan kim varsa bugün iktidarın hedefindedir.
Bir kişi ve onun yanındakiler iktidarda kalsın diye milletimiz ağır bedeller ödemektedir.- İşte bu anlayış, Cumhurbaşkanı adayını belirleyeceğimiz 23 Mart tarihine giderken, bundan dört gün önce 19 Mart tarihinde Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'nu gözaltına almış, tam dört gün gözaltında tutmuş, 23 Mart tarihi 15 buçuk milyon seçmenle kendisi Cumhurbaşkanı adayı gösterilirken onu demir parmaklıklar arkasına koymuştur.
Buradan hep birlikte seslenmek isteriz ki bizim Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'dur.- Eşinden ayrı, tek çocuğu olan kadın bürokratlarımıza önlerine iddianameler dikilmekte, 'İmza at, Silivri'ye gitme, evladına kavuş' denmekte.
Bu iftiraya direnince uzaktaki cezaevlerine gönderilmekte, 28 kişilik koğuşa 42. olarak yatırılmakta, nöbetleşe uyutulmakta, geri çağırılıp 'At artık imzayı' denmekte.
Anneler, eşler, kardeşler, kayınbiraderler sırf iftira atmak istemeyenleri yıldırmak için, hasta evlatlar sırf babaları tehdit için, şantaj için içeride tutulmakta.
İş adamlarının şirketlerine el konmakta, 'Dededen, babadan gelen şirketi geri istiyorsan, iftiraya imza at' denmektedir."DİRENECEĞİZ"- Aynı FETÖ borsası kurulduğu gibi İBB borsası kurulmuş, adalete araması gerekenler borsalarda pazarlıklara tutuşmuştur.
Bunun için bir kez daha şunu ifade etmek isterim ki Tayyip Erdoğan bundan 180 gün önce şöyle dedi: 'Göreceksiniz, bir aya kalmaz, birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar, ailelerinin gözüne bakamayacaklar.' Şimdi buradan, milyonların içindeyim, on milyonların önündeyim, Ankara'nın ve Türkiye'nin gözünün içine bakarak söylüyorum: Bu dava siyasidir, iddialar iftiradır, arkadaşlarımız masumdur, yapılan darbedir, geleceğin Cumhurbaşkanına, iktidarına darbedir.
Direneceğiz, direneceğiz, direneceğiz.- Arkadayken gördüm, ucu yok, bucağı yok.
Muhteşem bir buluşmada milyonlar olarak Ankara'dayız.
Elbette her birinize ayrı ayrı teşekkür ederken bu kentin Büyükşehir Belediye Başkanı, 19 Mart darbesinden beri hep birlikte verdiğimiz büyük mücadelede Ekrem Başkan'ın en önemli yol arkadaşı, ona en çok sahip çıkanlardan biri Mansur Yavaş Başkanımıza da özel bir teşekkür etmek isterim.- Milleti bu darbeye razı edemediler.
Ülkenin yüzde 75'i, dört kişiden üçü bu yalanlara inanmıyor.
Bu davaların siyasi olduğunu, bunların iftira olduğunu biliyor.
Kendimize güvenimizden hâlen daha yazılamayan iddianamelerin ne kadar boş, söylenenlerin ne kadar yalan olduğunu biliyoruz ve büyük bir özgüvenle tekrarlıyoruz: Buyurunuz, bir iki gün daha açılacak Meclis'te yasal düzenlemeyi yapalım, TRT'de bir kanalı bu mahkemeye tahsis edelim, isteyen bütün özel televizyonlara yayını verelim, iftiralar da canlı yayında atılsın, cevapları da canlı yayında verilsin.
Hodri meydan.- Partimizin belediye başkanlarını sürekli tehdit edenler, yıllar önce gelmiş, müfettişler incelemiş, temiz raporlarını vermiş, yıllar sonra bir suçtan suçlu aramak yerine bir kişiyi suçlu ilan edip ona suç bulmak için didik didik yapanlar artık siyasete doğrudan müdahale noktasındadır.
Aynı iş adamı, aynı iş adamı 378 kez ihale almış.
Bunların 75'i CHP'den, hepsinde soruşturma, başkanlar içeride, 303'ü AK Parti'den kimseye dokunmuyorlar.- MHP'nin Kütahya Belediye Başkanı aynı kişiye ihale vermiş.
Alın onu da getirin, içeri atın, Silivri'de tutun demiyorum.
Dosyasını ayırıp Kütahya'ya yolluyorlar ama bizim Adanalı belediye başkanımızı İstanbul'a getirip Silivri'de yatırıyorlar, dosyalarını yollamıyorlar.
Cumhuriyet Halk Partisi'nden bu iş adamlarının kimi kendinden önce, örneğin Gaziosmanpaşa, kendinden önce ihale alınmış, AK Partililerin oylarıyla gelmiş.
O ihalenin hesabını bizden sorup hapse atıyorlar.- Ama diğer taraftan çalıştığı CHP'li belediyelere gidip 'Sen de çalışmışsın, ya AK Parti'ye atıl ya Silivri'ye yatır.
Ya AK Parti'ye katılacaksın ya Silivri'ye atılacaksın' diyorlar.
Biliyorsunuz bu tehditlere direnen kahramanlar olduğu gibi topuklu bulup tabanları yağlayanlar oluyor."SENİ GİDİ SİYASİ YANKESİCİ"- Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum.
Eğer cesaretin varsa, kaptıkaçtı siyasetçi değilsen, siyasi yankesicilikten medet ummayacaksan Bayrampaşa’ya gel, Beykoz’a gel, Aydın’a gel.
Gel, koyalım sandığı, millet versin kararı.
Seni gidi siyasi yankesici, seni."MANSUR YAVAŞ: CHP’DE KALANLARA KELEPÇE, AKP’YE GEÇENLERE ROZET TAKILIYORMitingte yaptığı konuşmada, tüm engellemelere rağmen CHP’nin Ankara’daki belediye sayısını yükselttiğini belirten Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, “Yapılan engellemelere halkın nasıl cevap verdiğinin örneği Ankara oldu” ifadesini kullandı.
CHP’li belediyelerin engellenmesinin, CHP iktidarı ile sonuçlanacağını vurgulayan Yavaş, “Herkesin adaletten şüphe etmediği güzel günlere ulaşacağız” dedi.Belediye başkanlarının tutukluluğunun adeta eziyete dönüştüğünü ifade eden Yavaş, şu ifadeleri kullandı:- "Belediye başkanlarımızın derhal tahliye edilmesini talep ediyoruz.
Adalet, herkese eşit uygulansın.
Ankara’da eski döneme ait birçok yolsuzluk dosyası verdik.
Hakkında iki kitap dolusu yolsuzluk yazılan bir belediye başkanı hakkında hiçbir işlem yapılmadı.- Ailece Ankara’ya çökmüşler.
Hayatı boyunca çalışmamış çocuğu 600 milyon TL’lik villa yaptı.
Bunlar görmezden geliniyor.
Utanma ve arlanmayı bir kenara bırakmışlar.
CHP’de kalanlara kelepçe, AKP’ye geçenlere rozet takılıyor.”İMAMOĞLU: ‘BEN DEVRİ’ BİTECEK, ‘BİZ DÖNEMİ’ BAŞLAYACAKMitingte Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mektubu da okundu.
CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol’un okuduğu mektupta İmamoğlu, şu mesajları verdi:- "Ankara, Cumhuriyettir.
Ankara, bağımsızlıktır.
Ankara, demokrasidir.
Ankara direniştir.
Ankara, milli iradenin kalbidir.
Ankara, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Milletçe, Cumhuriyet yolculuğuna Ankara’dan çıktık.- İnanıyorum ki, bugün göstereceğimiz kararlılık ve dayanışmayla, çok yakın bir gelecekte, bu ülkeye hep birlikte demokrasiyi getireceğiz.
Hukukun üstünlüğünü, refahı ve bolluğu sağlayacağız.
Hayatın her alanında adalet ve hürriyet hakim olacak.
Çünkü adaletin ve hürriyetin olmadığı yerde insanın değeri bilinmez.
Adaletin ve hürriyetin olmadığı yerde vatanın değeri bilinmez.
Vakti dolanlar, bu ülkeye verecek hiçbir şeyi kalmayanlar gidecek.- Koltuğuna sarılanlar kaybedecek, milletine sarılanlar kazanacak.
Umut verenler, bu ülkeyi güzelleştirecek olanlar, milletine sevgi, saygı duyanlar gelecek.
Ama millet bize hangi yetkiyi verirse versin, bize yapılanları biz kimseye yapmayacağız.
Kendimizi nasıl görüyorsak, herkesi öyle göreceğiz.
Kendimiz için ne istiyorsak, herkes için aynısını isteyeceğiz.- Bu ülkede ‘ben devri’ bitecek, ‘biz dönemi’ başlayacak.
Bir kişi kaybedecek, milletin vicdanı kazanacak.
Güneş her sabah yeniden doğar.
Ama hep birlikte sandıklara koşacağımız o Pazar sabahı, bir başka doğacak ve bu güzel ülke, adaletin, hürriyetin sıcaklığıyla aydınlanacak.
Her şey çok güzel olacak.”TUTDERE: CHP’YE MAHKEME KARARIYLA BİR KAYYUM ATANMASINI DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMİYORUMAdıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, miting öncesinde ANKA Haber Ajansı'na konuştu.
Tutdere, şunları söyledi:- "Bugün Ankara’da bir başka güzel hava var.
İnsanlarımızın, halkımızın ve milletimizin demokrasiye sahip çıkmasının bir göstergesi var burada.
Türk milleti, bütün halkımız demokrasi için çok büyük bedeller ödedi.
Bütün milletimizin ortak talebi hukuk devleti ve demokrasinin sonsuza kadar yaşamasıdır.
Tabi son süreçlerde uygulanan hukuk dışı bir takım uygulamalar, seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyumların atanması, seçilmiş il başkanları yerine kayyum atamaları… Bunları vatandaşımız kabul etmiyor.
Demokrasilerde aslolan milletin iradesidir.- Milletin seçtiği belediye başkanlarının, milletvekillerinin ünvanı, sıfatı ne olursa olsun onların, halk tarafından seçilenlerin günü vakti geldiğinde halk tarafından değerlendirmeleri, görevlerinden el çekmeleri gerekiyorsa halkın, milletin bunu yapmasıdır.
Bugün Ankara’da Tandoğan Meydanı’ndaki bu miting, yeniden demokrasiyi, hukuku ve adaleti dillendirecek.
Bütün milletimiz buradan çıkacak bu güzel talebi dillendirecek.
Dileğimiz, umudumuz Türkiyemize demokrasi olsun, hukuk dışı uygulamalar son bulsun.
Hepimizin beklentisi bu.
İçerde tutuklu bulunan belediye başkanlarımızın da biran evvel özgürlüklerine kavuşmalarını hepimiz bekliyoruz.
Bugünkü mitingte halkın talebi de bu olacaktır.- Cumhuriyetin en temel sütunu olan CHP, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘en büyük eserim’ dediği CHP’ye mahkeme kararıyla bir kayyum atanmasını düşünmek bile istemiyorum.
Bu ülkemiz için, demokrasimiz için doğru olmayacaktır.
Bu kararı verecek insanların da bunu düşünerek hareket edeceklerini biliyorum.
Bu tür uygulamaların millete bir faydası yok, halka bir faydası yok, ülkemize bir faydası yok.
Ülkemize faydası olmayan işlerden de herkesin uzak durması lazım.- Demokrasilerde siyasi partiler vazgeçilmez unsurdur.
Dolayısıyla tüm siyasi partilerin demokratik bir zeminde mücadelesini vermesi, halka hizmet edecek politikalarını sağlayacak bir zeminin devam etmesi gerekiyor.
Dileğimiz, umudumuz yarın mahkemeden adaletli bir kararın çıkmasıdır.
Halkın beklentisi bu davanın reddedilmesidir.
Ben de bir hukukçu olarak CHP’ye şu anda olası bir kayyum uygulamasının olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Bunun Türkiye’ye bir faydası yok.”VAHAP SEÇER: TÜM CHP'LİLERİN TEYAKKUZ HALİNDE OLMASI LAZIMMersin Büyükşehir Belediye Vahap Seçer, mitingine ilişkin ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada şunları kaydetti:- "Son günlerde partimize karşı yoğun saldırılar var.
Daha önce belediye başkanlarımıza, bürokratlarımıza, siyasilere, biliyorsunuz hukuk dışı bazı uygulamalar oldu, tutuklamalar oldu.
Birçok belediye başkanımız, siyasetçi cezaevinde.
Ardından da partimize yönelik, İstanbul İl Başkanlığı ile başlayan şimdi de CHP Genel Merkezi'ne 'acaba bir mutlak butlan mı söz konusu olacak ya da bir geçici kurul bir heyet mi atanacak' tartışması var.- Yarın da 15 Eylül, önemli bir duruşma, bir mahkeme var.
Çıkacak sonuç, aslında Türkiye'nin siyasi tarih için önemli bir sonuç, bir dönemeç, bir dönüm noktası olacak.
Bütün bunları bir araya getirdiğiniz zaman, vatandaşın alandaki bu kalabalık görüntüsü ortaya çıkan tepkiyi ortaya koyuyor.
Bu anlamda da siyasetçi olarak mutluyuz bu kalabalığın olmasından ama keşke antidemokratik uygulamalar olmasaydı, keşke hukuk dışı olaylar olmasaydı.
Biz, şu anda mesaimizi bu işlere ayırmasaydık.- Türkiye'nin sorunlarıyla daha çok ilgilenip bunlarla ilgili bazı sorunları parti olarak dillendirebilseydik, çözüm önerilerimizi ortaya koyabilseydik.
Belediye başkanları olarak, bu kadar korku içerisinde, endişe içerisinde olmayıp bu hukuksuzluklara karşı böyle bir savunma refleksi geliştirmeyip ya da bir endişe içerisinde olmayıp asli işimizi yapıyor olsaydık, vatandaşlarımıza daha çok ki yapıyoruz ama daha çok hizmet yapabilseydik.- Bu kadar konsantrasyonumuz bozulmasaydı, odaklanacağımız konu, belediyeler olsaydı.
Ama bunlar hep bilinçli saldırılar.
Bir strateji uygulanıyor iktidarın eliyle.
Bir üst akıl var, Türkiye'de siyaseti dizayn ediyor İktidarın karşısındaki en büyük güç CHP. 'Önce CHP'yi zapt edelim, derdest edelim, ortadan kaldıralım, paramparça edelim.
Siyasetsiz bir Türkiye, siyasi partisiz bir Türkiye, muhalefetsiz bir Türkiye yaratalım.
Bundan sonra artık seçim yapmaya dahi gerek olmasın.' Böyle bir düşünceyle bir strateji yapılmış.
Adım adım bu oyunlar oynanıyor, bu olaylar gerçekleştiriliyor.
Ama bu oyunları bozacağız.
Bu saldırıları, boşa çıkartacağız.
Bunu birlikte yapabiliriz, bir arada yapabiliriz.
Endişelerimiz var tabii ki.- Bugün burada kalabalıklar var.
Herkesin bizden beklediği 'CHP, birbiriyle kavga etsin, birbiriyle kavga görüntüsü versin.' Provokasyonlara düşmeyeceğiz.
Şiddete asla bulaşmayacağız ama anayasal hakkımızı kullanacağız.
Şiddete bulaşmadan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkımız var.
Toplanma hakkımız var.
Düşüncelerimizi özgürce ifade hakkımız var.
Bunları da sonuna kadar kullanacağız.
Zaten demokrasinin gereği bu.
Bir arada olacağız.
Birlik içerisinde olacağız.
Birbirimizle sorunlarımızı erteleyeceğiz.
Baltaları gömeceğiz.- CHP'yi iri ve diri tutmak zorundayız.
Bunu tüm CHP'lilerin görmesi lazım.
Önce bizi parçalamaya çalışıyorlar.
Aramıza nifak sokmaya çalışıyorlar.
Bunun için kendilerince kullanabilecekleri aparatları da sonuna kadar kullanıyorlar.
Tüm CHP'lilerin bu gerçeği görmesi lazım.
Teyakkuzlu olması lazım.
Gaflet ve delalet içerisinde olmaması lazım.
Bugün burada da bu birliği ve beraberliği, görüyoruz, ziyadesiyle de memnunum."Yarın görülecek CHP'nin 38'inci Olağan Kurultayı ve 21'inci Olağanüstü Kurultayı'nın iptali davasına ilişkin Seçer, şunları söyledi:"Tabi ki yargının ne karar vereceğini bir maç tahmini yapar gibi yapmam söz konusu değil.
Ama umut ediyorum hukuk işler, tarafsız ve bağımsız yargıçlar önce Anayasa'ya göre sonra Siyasi Partiler Kanunu'na göre, Seçim Kanunu'na göre vicdanlarını da ortaya koyarak doğru karar verirler, Türkiye'yi de bu karanlık geceden uyandırırlar.
Sabahın ilk ışıkları ile beraber Türkiye daha mutlu bir Türkiye olur."Miting için gelen Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği'nden (TAYAD) 6 kişi gözaltına alındı.