Haber Detayı
Barış üzerine bir deneme - Av. Ekrem Demiröz
Savaş kabadır, çirkindir ve acımasızdır.
Sava ş kabadır, çirkindir ve ac ımasızdır.
Bir s özle, bir kumpasla ya da provokatif bir davran ışla başlayabilir.
Çünkü sava şın hamurunda yeterince önyarg ı, nefret ve şiddet vardır.
Barış ise zariftir ve kırılgandır.
Varlığı samimiyet ister, empati ister, emek ister.
Eğer barış, s üregelen bir kavgan ın ardından öngörülmü şse s özcüleri de bu olu şuma uygun kişiler olmalıdır.
Ülkemizde “bar ış” iddialı yeni a ç ılım s üreci bu aç ıdan dahi bazı kuşkular barındırıyor.
S üreci ba şlatan kişi, K ürt dü şmanlığından beslenerek siyaset yapan MHP’nin genel başkanı Devlet Bah çeli’dir.
Sürecin muhatab ı ise T ürkler aç ısından nefret objesine d önü şm ü ş PKK’nin lideri Abdullah Öcalan’d ır.
Her iki akt ör de bar ış yapacak halklar arasında duygudaşlık yaratacak bir ge çmi şe sahip değildir.
DEM Parti ise ne yazık ki bu s üreçte yaln ızca aracı konumundadır.
S ürecin garantörü ise daha önce kendisinin ba şlattığı a ç ılımı ç ıkarlarına uygun sonu çlar yaratmad ığı i çin yerle bir eden AKP iktidar ıdır.
Yalnızca temsilcilerin kimliği değil, ülkenin siyasal iklimi de bar ış ça ğrılarına uygun değildir.
PKK üzerinden “bar ış” çabalar ı s ürerken, AKP iktidar ı en g üçlü rakibi olan CHP’ye sava ş a çm ıştır.
Hukukun üstün olmad ığı, demokratik ilişkilerin ise yok sayıldığı bir ülkede hangi olumlu giri şim sağlıklı y ürütülebilir ve halk ın buna inanması sağlanabilir?
TOM BARRACK’IN SÖZLERİ Geldi ğimiz noktada bir soluk alalım ve ABD B üyükelçisi Tom Barrack’ ın s özlerine kulak verelim.
Kendisi diplomat olmad ığı i çin pald ır k üldür konu şuyor ve ne var ne yok ortaya d öküyor.
Bir konu şmasında ülkemize Osmanl ı d önemindeki milletler esas ını önerdi ve ulus devlet olmaktan vazgeçmemizi istedi.
Sözlerinin devam ında ise bu b ölgedeki tüm ulus devletlerin İsrail i çin bir tehdit olu şturduğunu s öyledi.
Hemen ard ından Cumhurbaşkanı Erdoğan K ürtlerin, Türklerin ve Araplar ın ülkemizin kurucu unsurlar ı olduklarını a ç ıkladı.
Bu noktada Suriye’ye bakalım.
Bilindiği gibi Suriye’deki yapısal değişim iktidar tarafından “T ürkiye’nin zaferi” olarak ilan edildi ama ya şanılan olaylar “zaferin” ABD- İsrail ikilisine ait olduğunu g österiyor.
Bunun da oda ğında Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara g örünüyor olsa da gerçek odak PYD- YPG’nin olu şturduğu Suriye Demokrasi G üçleri’dir.
Bu yap ı ABD ve İsrail tarafından desteklenmektedir.
Bu durumda ne ABD ne İsrail bu ilişkiye kem g özle bakmam ızı istemez.
Sonu ç olarak bu durum s ınır ötesi hareketlerimizin de sonu demektir.
Bu ko şullara g öre farkl ı bir pozisyon alamayız.
Ancak Suriye’ye ve el Nusra cephesine çok yat ırım yaptık, eğittik, donattık ve maaşlar ödedik.
Tüm bunlar ın eşliğinde yeni bir stratejiye gereksinimimiz olduğu son derece a ç ık.
Ne var ki bu t ür süreçler san ılandan daha karmaşıktır.
Ancak bazı varsayımlardan ve olasılıklardan s öz edebiliriz.
Varsay ımların ışığında g örünen o ki Abdullah Öcalan’a gerekli itibar sa ğlanacak ve umut hakkı üzerinden kendisine özgürlük verilecek.
Çünkü Abdullah Öcalan’ ın Mazlum Abdi’yi etkileyecek ve y önetebilecek az say ıdaki kişiden biri olduğu varsayılıyor.
Bu nedenle Amerika, Suriye’nin yeni yapılanmasında Abdullah Öcalan’a bir rol vermek isteyebilir.
Sonuçta Öcalan’ ı bize ABD verdi.
İhtiyacı olunca geri istemesinden daha doğal ne olabilir?
AMAÇ GERÇEKTEN BARIŞ MI?
AKP iktidarının hesapları i çin belki de en do ğru olan şey bu gelişmelerden yararlanmaya çal ışmasıdır.
Barış üzerine yaz ı yazıp, barıştan bu kadar uzak bir yazıya her zaman rastlayamazsınız.
Ama en az kusur, bu satırların yazarına aittir.
Çünkü bu giri şiminin asıl amacı barış olsaydı, uzun yıllardan beri hapis yatan ve kesinleşmiş AİHM kararlarına karşın cezaevinde tutulan Selahattin Demirtaş’ın tahliye edilmesi ile işe başlanırdı.
Sonu ç olarak şunu s öyleyebiliriz: Irak’ta ve Suriye’de ya şananlardan sonra T ürkiye için olas ı tehlikeleri g örmemiz gerekir.
Yapmam ız gereken en önemli şey ülkemizin üniter yap ısını korumaya çal ışmak olmalıdır.
Bu nedenle sorunlarımızı emperyalizmin ama çlar ına g öre de ğil, ülkemizin ve insanlar ımızın ç ıkarlarına g öre çözmeliyiz.
Siyasi hesaplar üzerinden de ğil insani hesaplar üzerinden yola ç ıkmalıyız.
Öncelikle birileri arada olmaks ızın konuşmaya başlamalıyız.
Dayatmacı anlayış ve tavırlardan vazge çmeliyiz.
E ğer hepimiz karşımızdakinin hassasiyetine değer verir ve saygı duyarsak bunu başarabiliriz.
Geleceğimiz de budur.
Ç ıkış yolumuz da budur.
Eski Bursa Barosu Başkanı Av.
Ekrem Demir öz