Haber Detayı

Sürekli Açlık Hissi: Uzman Diyetisyen Ayşegül Akkaya Erden’den Hormonal ve Yaşam Tarzı Uyarısı
Gündem haberport.com
29/12/2025 10:47 (1 saat önce)

Sürekli Açlık Hissi: Uzman Diyetisyen Ayşegül Akkaya Erden’den Hormonal ve Yaşam Tarzı Uyarısı

Dyt. Ayşegül Akkaya Erden, sürekli açlık hissinin hormonlar, uyku bozukluğu, stres ve ultra işlenmiş gıdalarla ilişkili olduğunu; çözümün bütüncül yaşam tarzı değişikliği olduğunu vurguladı.

Sürekli açlık hissi giderek yaygınlaşıyor Acıbadem Eskişehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzman Dyt.

Ayşegül Akkaya Erden modern yaşamın hızlanmasıyla birlikte sürekli açlık hissinin birçok bireyin günlük yaşamını etkileyen önemli bir sorun haline geldiğini belirtiyor.

Çoğu insan yeterli porsiyon tükettiğini düşünse de kısa süre sonra yeniden açlık hissettiğini ifade ediyor; bu tablo hem fizyolojik hem de psikolojik bileşenleri içeriyor.

Hormonal dengenin rolü: leptin ve ghrelin Erden’e göre açlık sadece mide boşalması veya enerji düşüşü ile açıklanamaz; leptin ve ghrelin hormonlarının hassas dengesi temel belirleyicidir.

Leptin, yağ dokusundan salgılanarak beyne tokluk sinyali gönderirken, ghrelin mide tarafından üretilip açlık hissini uyarır.

Bu iki hormonun etkileşimi, gün içinde ne kadar yiyeceğimizi ve ne kadar sürede yeniden acıkacağımızı belirler.

Uyku bozuklukları iştahı nasıl etkiliyor Gece geç yatmak, sürekli bölünen uyku ve yeterli derin uykuya erişememe gibi sorunların hormonal dengeyi bozduğunu belirten Erden, bu durumun leptin seviyelerini düşürüp ghrelin seviyelerini yükselterek kişinin tok olmasına rağmen aç hissetmesine ve gün boyu atıştırma isteğinin artmasına neden olduğunu söylüyor.

Kronik uyku bozukluğu enerji dengesini karıştırarak iştah kontrolünü güçleştirir.

Ultra işlenmiş gıdalar ve kan şekeri döngüsü Erden, beslenmede artan ultra işlenmiş gıdaların (paketli atıştırmalıklar, fast food, şekerli içecekler, rafine karbonhidratlar, hazır tatlılar) kan şekerini hızla yükseltip kısa sürede düşürerek tekrar açlık sinyali oluşturduğunu aktarıyor.

Ayrıca bu gıdalar beynin ödül merkezini uyararak tekrar tüketim isteğini güçlendirir; kişi fizyolojik olarak tok olsa bile zihinsel olarak yeme dürtüsünü bastırmakta zorlanır.

Stresin etkisi ve duygusal yeme Günlük yaşamın getirdiği yoğun iş temposu, sosyal ve ekonomik kaygılar ile dijital dünyanın taleplerinin kronik strese yol açtığını vurgulayan Erden, stres anında yükselen kortizol hormonunun özellikle yağlı ve şekerli yiyeceklere ilgiyi artırdığını belirtiyor.

Bu durum, fiziksel açlık olmaksızın rahatlama için yeme davranışını tetikleyerek uzun vadede iştah mekanizmasını bozar ve kontrolsüz kilo alımına yol açar.

Çözüm: Tek yönlü değil, bütüncül yaklaşım Erden, sürekli açlık hissinin sadece yanlış beslenme alışkanlıklarından kaynaklanmadığını; hormon dengesi, uyku kalitesi, stres düzeyi, duygusal durum, zihinle ilişkili yeme alışkanlıkları ve tüketilen gıdaların niteliğinin birlikte rol oynadığını söylüyor.

Bu nedenle bütüncül bir yaklaşım gerektiğini vurguluyor: uyku düzeninin iyileştirilmesi, ultra işlenmiş gıdaların azaltılması, lif ve protein açısından zengin beslenme, stres yönetimi, düzenli fiziksel aktivite ve yeme davranışının farkındalıkla yönetilmesi açlık-tokluk mekanizmasını dengede tutmada kilit adımlar olarak öne çıkıyor.

Sonuç olarak Erden, arkasındaki hormonal, psikolojik ve çevresel unsurlar analiz edildiğinde sorunun yaşam tarzı odaklı çok yönlü düzenlemelerle kontrol altına alınabileceğini; bedenin doğal sinyallerinin yeniden tanınmasının, sağlıklı uyku ve beslenme düzeninin oluşturulmasının ve stres yönetiminin temel rol oynadığını belirtiyor.

ACIBADEM ESKİŞEHİR HASTANESİ BESLENME VE DİYET UZMAN DYT.

AYŞEGÜL AKKAYA ERDEN, "SÜREKLİ AÇLIK HİSSİ, MODERN YAŞAMIN HIZLANAN DÜZENİYLE BİRLİKTE GİDEREK YAYGINLAŞMIŞ VE BİRÇOK BİREYİN GÜNLÜK YAŞAMINI ETKİLEYEN ÖNEMLİ BİR SORUN HALİNE GELMİŞTİR" DEDİ.

İlgili Sitenin Haberleri