Haber Detayı
Kesikbaş “2026 yılında kaynaklar etkin ve doğru şekilde tahsis edilmelidir”
Eskişehir Sanayi Odası (ESO) Başkanı Celalettin Kesikbaş, 2025 yılının sanayici açısından “Dayanıklılığın ve Sabrın Yılı” olduğunu söyledi. Kesikbaş, 2026 yılı beklentileri için ise “Reform, Öngörülebilirlik ve Umut” cümlelerini kullandı. Kesikbaş “Asıl sorunumuz kaynak yetersizliğinden ziyade, kaynakların etkin ve doğru şekilde tahsis edilememesidir” dedi.
ALİ BAŞ/ESKİŞEHİR Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş, 2025 yılının küresel ekonomide artan jeopolitik riskler, daralan dış talep ve yurt içinde uygulanan sıkı finansal koşullar nedeniyle sanayi sektörü açısından son derece zorlu bir yıl olarak geride kaldığını söyledi.
Kesikbaş “Buna rağmen Türkiye ekonomisinin, Orta Vadeli Program’da öngörülen yüzde 3,3’lük büyüme tahmininin üzerinde bir performansla yılı tamamlaması beklenmektedir.
Bu sonuç, özellikle sanayi sektörünün gösterdiği büyük fedakârlığın, sabrın ve dayanıklılığın bir yansımasıdır.
Ancak altını çizmek gerekir ki, mevcut büyüme oranları OVP tahminlerinin üzerinde olsa dahi Türkiye ekonomisinin gerçek potansiyelini yansıtmaktan uzaktır.
Sektörler arasında belirgin bir ayrışma yaşanmakta, sanayi sektörü yüksek maliyet baskıları altında üretimini sürdürmeye çalışmaktadır.
Buna rağmen, sanayiciler olarak sürecin geçici olduğuna inanıyor; finansal istikrarın sağlanması ve enflasyonun öngörülebilir bir patikaya girmesiyle birlikte en büyük kazanımın yine sanayi sektöründe ortaya çıkacağını düşünüyoruz.” Dedi.
Üretimin ve Katma Değerin Gücü Eskişehir sanayisinin tüm bu zorlu koşullara rağmen üretimden kopmadığını, ihracatını ve istihdamını korumayı başardığını belirten Kesikbaş, “ Bugün Eskişehir’de 1.800’ün üzerinde üretici firma faaliyet göstermektedir.
Eskişehir Sanayi Odamız ise 1.500’ü aşkın üyesiyle bu yapının temel taşı konumundadır.
Sanayimizin toplam cirosu 10 milyar dolara, ihracatı ise 4,75 milyar dolara ulaşmıştır.
Eskişehir, dış ticaret fazlası veren ender sanayi merkezlerinden biri olma özelliğini sürdürmektedir. 2026 yılı ihracat hedefimiz ise 5 milyar dolardır.
Sanayinin Gayrisafi Hasıla içindeki payı 1990 yılında yüzde 28 seviyelerindeyken bugün yüzde 40’ın üzerine çıkmıştır. 100 bini aşkın çalışanımızla her üç aileden biri geçimini sanayi sektöründen sağlamaktadır.
Bu rakamlar, sanayinin Eskişehir için yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir omurga olduğunu açıkça göstermektedir.” Görüşüne yer verdi Yüksek Teknoloji ve Stratejik Üretim Avantajı Eskişehir’i Türkiye sanayisinden ayrıştıran en önemli unsurlardan birinin yüksek katma değerli ve teknoloji yoğun üretim yapısı olduğuna da dikkat çeken Kesikbaş, “Toplam ihracatımızın yüzde 30’u orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerden oluşmaktadır.
Bu oranla Türkiye’de lider konumdayız.
Türkiye ortalamasının yüzde 3,9 olduğu düşünüldüğünde aradaki fark çok daha net görülmektedir.
Kilogram başına ihracat değerimiz yaklaşık 1,95 dolar seviyesinde olup Türkiye ortalamasının yüzde 25 üzerindedir.
Uçak, helikopter ve insansız hava araçları motorlarından lokomotif, kamyon ve gemi motorlarına kadar uzanan geniş bir yelpazede üretim yapan Eskişehir, Türkiye’nin motor üretim merkezi konumuna ulaşmıştır.
Bakanlık tarafından onaylı 24 Ar-Ge ve Tasarım Merkezi, 35 milyon metrekarelik alanıyla Türkiye’nin en büyük ikinci Organize Sanayi Bölgesi bu gücü besleyen en önemli unsurlardır.” Görüşlerine yer verdi. 2026: Reform, Öngörülebilirlik ve Umut ESO Başkanı Kesikbaş, 2026 yılı ile ilgili görüşleri şöyle: “Aralık ayında gerçekleştirdiğimiz ESO Ekonomik Beklenti Anketi sonuçları, 2026 yılının belirsizliklerle çevrili olmakla birlikte doğru adımlar atılması halinde toparlanma sürecine girilebilecek bir yıl olacağını göstermektedir.
Sanayicilerimiz finansman, enflasyon ve maliyet baskıları nedeniyle temkinli davranırken; dijital dönüşüm, verimlilik, Ar-Ge ve yeşil dönüşüme yönelen firmalar umut verici bir tablo çizmektedir.
Devletimiz tarafından 2026’nın bir “reform yılı” ilan edilmiş olması, özellikle öngörülebilirliğin artacağına dair beklentilerimizi güçlendirmektedir.
Artık meseleleri daha uzun vadeli bir perspektifle ele almalı; verimliliği ve yapısal dönüşümü ikincil bir gündem olmaktan çıkarmalıyız.
Asıl sorunumuz kaynak yetersizliğinden ziyade, kaynakların etkin ve doğru şekilde tahsis edilememesidir.
Üretmekten Asla Vazgeçmeyen Sanayicilerimize Teşekkürler 2025 yılı zor geçti; ancak ülke olarak bu tür dönemlerle ilk kez karşılaşmıyoruz.
İnancımız odur ki 2026’da belirsizliklerin azaldığı, öngörülebilirliğin arttığı, güven ortamının güçlendiği bir döneme yeniden kavuşacağız.
Bu vesileyle, her koşulda üretimden, ihracattan, istihdamdan ve yatırımdan vazgeçmeyen sanayicilerimize ve büyük bir özveriyle çalışan tüm emekçilerimize yürekten teşekkür ediyorum.