Haber Detayı

İktidarı kutsayan gazetecilik (midir?)
Deniz zeyrek nefes.com.tr
29/12/2025 05:00 (3 saat önce)

İktidarı kutsayan gazetecilik (midir?)

Haberin ve gazeteciliğin ne olduğuna dair, George Orwell’a atfedilen ama 20. yüzyıl boyunca farklı isimlerce farklı versiyonları söylenen bir...

Haberin ve gazeteciliğin ne olduğuna dair, George Orwell’a atfedilen ama 20. yüzyıl boyunca farklı isimlerce farklı versiyonları söylenen bir söz vardır.Mealini “haber birilerini rahatsız eder, rahatsız etmiyorsa reklamdır” diye özetleyebilirim.Değişik kitaplardan dört ayrı versiyonunu derledim:1) Gazetecilik, birilerinin basılmasını istemediğini basmaktır, geri kalan ise halkla ilişkilerdir.2) Bir patronun (yöneticinin) yayınlanmasını istediği reklamdır, onun kâğıttan uzak tutmak istediği ise haberdir.3) Haber birilerinin baskılamak, susturmak istediği şeydir.

Gerisi ise reklamdır.4) Haber birilerinin, bir yerlerin aktarılmasını istemediği şeydir.

Gerisi reklamdır.***Her nasıl ifade edilirse edilsin, bu sözdeki mantık, mesleğimizin tarihini en sade, en çıplak şekilde özetler.Bugünlerde AK Parti iktidarını uzun yıllardır destekleyen bazı meslektaşlarımız “gazeteci iktidarı savunmak zorunda mıdır?” tartışması başlattı.Arkasında ne olduğu, neden şimdi başladığı gibi birçok soruyu bir kenara bırakarak bu faydalı tartışmayı yapmak zorundayız.Bunu yaparken de öncelikle şu soruların cevabını vermeliyiz:Gazeteci iktidarın mı halkın mı temsilcisidir?Gazeteci kimin haber alma hakkını savunur?- Benim cevabım verilmesi zor olan cevaptır:“Gazeteci, iktidarın değil kamuoyunun temsilcisidir.

Onun sadakati devlete, lidere ya da partiye değil; gerçeğe, okura ve izleyiciyedir.Gazeteci, iktidarla ne dost ne düşmandır; sadece bağımsızdır.”“Zor olan” diyorum, zira bu görüşü benimseyen ve yaşatan gazeteciler iktidar tarafından genelde sevilmiyor, hatta düşmanlaştırılıyor.- Bir de otoriter rejimlerin kol gezdiği dönemlerde ortaya çıkan ve sahiplenilen, Türkiye’de de uzun zamandır bir grup tarafından yaygın bir şekilde benimsenen bir başka görüş var:“Gazeteci, ‘devletin bekası’ ve ‘istikrar’ gibi gerekçelerle iktidarın yanında durmalıdır.” Böyle bir durumda gazetecilik ne yazık ki iktidarı eleştiren, rahatsız eden bir faaliyet olmaktan çıkar, iktidarın her icraatını meşrulaştıran bir işlev kazanır.

İktidarın tercihleri, politikaları, yönetimi her zaman doğru kabul edilir.

Gazeteciden bunları anlatması, savunması ve doğruluğu konusunda kamuoyunu ikna etmesi beklenir.***Bir örnek vermek gerekirse,- Bağımsız bir gazeteci, üç liraya yapılacak bir hastane, yol, havaalanı 13 liraya yapılırsa bu gerçeği ortaya çıkarır.

Vatandaşın bütçe hakkını da hesaba katarak ihale süreçlerindeki hataları, israfı, aynı maliyetle elde edilecek daha iyi alternatifleri teşhir eder.Vergileriyle o bütçeyi oluşturan halk adına o hastane projesini denetler.

Konuyu iktidarın konfor alanından çıkarır, vatandaşı gerçeklerle buluşturur.- İktidarı kayıtsız şartsız savunan gazeteci ise hastaneyle ilgili olumlu istatistikleri sıralar ve “iktidar muhteşem işler yapıyor” mesajıyla birlikte 3 liralık işin 13 liraya yapılmasını meşrulaştırır.

İktidara ve iktidar yanlısı gazeteciye göre işin 3 liraya yapılabileceğini anlatan gazeteci, “muhalif”, “tarafgir”, “negatif” ve hatta “iktidara/devlete düşman” olduğunu savunur.Gazeteci olarak yapması gereken, aradaki 10 liralık farkı araştırmak iken, o farkı gösteren gazeteciyi hedef alır.

İktidarın konfor alanının bozulmaması için elinden geleni yapar.Son dönemde bu ve benzeri çok fazla durum Türkiye basın tarihine geçti.***Son tartışmada ortaya atılan sorunun kendisi dahi Türkiye’de gazeteciliğin ne hale geldiğini gösteriyor.Bu kadar rahat ve kendinden emin bir şekilde sorulan “gazeteci iktidarı savunmak zorunda mıdır?” sorusu başlı başına hatalı bir sorudur.Çünkü dünyanın hiçbir yerinde gerçek gazetecilik geleneği bu soruyu ciddiye almaz.Gazeteci iktidarı savunmaz, gazeteci iktidarı denetler.

AK Parti iktidarı, özellikle de son dönemde gazeteciliği “iktidarla uyumlu olma sanatı” gibi görüyor ve pazarlıyor.Gazetecinin lideri ve iktidarın icraatlarını her zaman övmesini, lideri ve onun temsil ettiği devleti her zaman kutsamasını bekliyor.

Bu bakış açısıyla da uyumlu olanı baş tacı yaparak/ödüllendirerek, uyumlu olmayana her türlü sorunu yaşatarak yeni bir medya düzeni kurmak istiyor.***Peki liderin, iktidarın sürekli ve sadece övüldüğü bir gazetecilik/medya düzeni kurulabilir mi?Zor dostum zor!Bugün iktidar cenahında yaşanan tartışma da bunun bir göstergesidir.Kurulan ancak ve ancak bir “halkla ilişkiler ve propaganda birimi” olur ve gazetecilikle propagandayı/reklamı/halkla ilişkileri kolaylıkla ayırt edebilen halk, dijital mecraların sunduğu fırsatları da kullanarak haber alabileceği yeni mecralara yönelir.Mesele kişilerden, biz gazetecilerden ibaret değildir.

Biz gazeteciler bugün varız yarın yokuz.Mesele haberin, gazeteciliğin tanımının kim tarafından yapıldığıdır.

Gazeteciler mi iktidar mı?Mesele haberin sadece iktidarın onayladığı bilgiye indirgenmemesi, gerçeğin tamamının ortaya çıkarılmasıdır.Biz gazetecilere düşen “haber birilerini rahatsız eden şeydir, gerisi reklamdır” tanımını ve gerçek gazeteciliği sonsuza kadar yaşatmaktır.

İlgili Sitenin Haberleri