Haber Detayı

Yeni bir toplumsal yalnızlık - Dr. Alper Demir
Yazarlar cumhuriyet.com.tr
29/12/2025 04:00 (1 saat önce)

Yeni bir toplumsal yalnızlık - Dr. Alper Demir

Türkiye’de son yıllarda yaşanan siyasal gerilimler, derinleşen kutuplaşma ve kamusal alanın giderek daralması, artık yalnızca güncel siyasetin değil, toplumsal yapının kendisinin sorgulanmasını zorunlu kılıyor.

T ürkiye’de son y ıllarda yaşanan siyasal gerilimler, derinleşen kutuplaşma ve kamusal alanın giderek daralması, artık yalnızca g üncel siyasetin de ğil, toplumsal yapının kendisinin sorgulanmasını zorunlu kılıyor.

Bu tabloyu anlamlandırmak i çin olaylara de ğil, ilişkilerin nasıl kurulduğuna ve nasıl çözüldü ğ üne bakmak gerekiyor.

Scott Easley ve Jon Kleinberg’in “Networks, Crowds, and Markets: Reasoning About a Highly Connected World” adl ı çal ışması tam da bu noktada g üçlü bir teorik çerçeve sunuyor.

İlk bakışta teknik bir ağ analizi kitabı gibi g örünen bu çal ışma, toplumsal bağların zayıflamasının siyasal davranışlar, bilgi akışı ve kolektif hareket kapasitesi üzerindeki etkilerini anlamak için bugün Türkiye’de ya şananlara şaşırtıcı derecede a ç ıklayıcı bir zemin sağlıyor.

T ürkiye son y ıllarda yalnızca ekonomik dalgalanmalarla ve siyasal kutuplaşmayla değil, toplumsal bağların zayıflamasıyla da şekilleniyor.

Komşuluk ilişkileri geriliyor, mahalle k ültürü silikle şiyor, g önüllü örgütlenmeler eski etkisini kaybediyor.

İnsanlar giderek kamusal yaşamdan çekilip bireysel alanlara kapan ıyor.

Sosyal medya ise sunduğu g örüntüye kar şın ger çek bir dayan ışma üretmekte zorlan ıyor.

Bu tablo, toplumun genelinde yaygın bir yalnızlık hissi bırakırken siyasal davranışların da giderek daha öngörülemez duruma gelmesine yol aç ıyor. ‘ZAYIF BAĞLARIN GÜCÜ’ Easley ve Kleinberg’in temel tezi, içinde ya şadığımız toplumun birbirine bağlı ağlardan oluştuğu ve bu ağların sağlamlığı ile toplumun dayanıklılığı arasında g üçlü bir ili şki bulunduğu y önünde.

E ğer sosyal bağlar g üçlüyse bilgi ak ışı da hızlı ve sağlıklıdır.

Aksi durumda yanlış bilgiler kolayca yayılır, toplumsal tepkiler dağılır, ortak hareket etme kapasitesi zayıflar.

Bug ün Türkiye’de giderek belirginle şen kırılganlığın temel nedeni tam da bu: toplumsal ağların çözülmesi.

Bu noktada, sosyal bilim literatürünün en önemli kavramlar ından biri olan Granovetter’in “zayıf bağların g ücü” teorisi özellikle dikkat çekici.

De ğişimi tetikleyen, ço ğu zaman yakın çevremiz de ğil; tanıdıklar, iş arkadaşları, komşular gibi “zayıf bağlardır.” Bir toplumda bu bağlar kopmaya başlarsa, yenilikler dolaşmaz, fikirler akmaz ve siyasal hareketlilik zayıflar.

Bug ün Türkiye’nin çe şitli kesimlerinde g örülen içe kapanma hâli, tam da bu zay ıf bağların aşınmasının doğal sonucu.

Sosyal medya, t üm bu süreci iki yönlü bir biçimde h ızlandırıyor.

Bir yandan insanların kendi benzerleriyle daha yoğun temas kurmasını sağlayarak ilişkileri daraltıyor.

Diğer yandan farklı kesimlerin birbirini duyma ihtimalini azaltarak toplumsal blokların arasında g örünmez duvarlar örüyor.

Easley ve Kleinberg’in “network fragmentation”, yani a ğ par çalanmas ı olarak tarif ettiği durum, g ünümüz Türkiye’sinin siyasal ve toplumsal yap ısını olduk ça iyi anlat ıyor.

Yapısal par çalanman ın ifade ettiği hususlar; gruplar arası bağların zayıflaması, bilgi akışının kesintiye uğraması, kolektif eylem kapasitesinin azalmasıdır.

Sonu ç olarak bunlar politik kutupla şmanın yapısal temelini oluşturmaktadırlar.

BAĞI GÜÇLENDİRECEK ÇABA Art ık herkes kendi mahallesinde konuşuyor.

Algoritmaların y önlendirdi ği bir d üzende, farkl ı g örü şlere temas eden yollar giderek daralıyor.

B üyük kentlerde ayn ı apartmanda oturan insanlar bile birbirinin hik âyesinden habersiz ya şayabiliyor.

Adeta herkes kendi odasında oturuyor.

D üzeni de ğiştirmeye çal ışanlar ise öncelikle mevcut düzenin bir parças ı olup oyun dışında kalmamaya gayet ederken sistemin acımasız çark ında ezilip kendini bir anda soğuk bir h ücrede bulabiliyor.

Tüm bu tablo, siyasal de ğişimin ufkunu daraltıyor gibi g örünse de kitab ın sunduğu çerçeve bize farkl ı bir kapı aralıyor: Değişim, sandıktan önce a ğ yapılarında başlar.

Bir toplumun ilişkileri g üçlüyse bilgi dola şır, dayanışma artar, ortak hareket etme potansiyeli y ükselir.

Toplumsal ba ğlar koptuğunda ise en haklı talepler bile sessizliğe g ömülebilir.

Bu nedenle Türkiye’de bugün gereksinim duydu ğumuz şey, yalnızca bir se çim stratejisi de ğil; toplumsal bağları yeniden kuracak bir kamusal çabad ır.

Komşuluk ilişkilerini canlandırmak, meslek örgütlerini güçlendirmek, gönüllü dayan ışma ağlarını genişletmek ve kamusal alanı yeniden tanımlamak...

T üm bunlar siyasi bir romantizm ile de ğil, ağ teorisi ve benzeri sosyal teorilerin t ümünü göz önünde bulundurarak bir bilim insan ı soğukkanlılığı ile yapmamız gerekiyor.

Bir ülkenin gerçek gücü, ekonomik göstergelerin çok ötesinde, insanlar ın birbirine ne kadar bağlanabildiğinde saklıdır.

Eğer bu bağları yeniden örmeyi ba şarabilirsek, toplumsal dayanıklılığı artırabilir, siyasal yenilenmenin de önünü açabiliriz.

İktisat ç ı Dr.

Alper Demir

İlgili Sitenin Haberleri