Haber Detayı

Uludere'de yaşamını yitirenler anıldı
Türkiye cumhuriyet.com.tr
28/12/2025 15:30 (7 saat önce)

Uludere'de yaşamını yitirenler anıldı

Şırnak'ın Uludere ilçesi sınırında öldürülen köylüler, Ortasu köyünde anıldı. Anmaya DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğlları, TBB Başkanı Erinç Sağkan ve CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu gibi çok sayıda isim katıldı.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu köyünde Roboski Katliamı olarak adlandırılan olayın 14’üncü yılında sınırda öldürülen köylüler için düzenlenen anma programına katıldı.

Burada konuşan Hatimoğulları, Roboski'de hayatını kaybedenleri anarak, Roboski'yi unutmadıklarını ve unutturmayacaklarını söyledi.

Ölen 34 kişinin çoğunun çocuk olduğunu hatırlatan Hatimoğlulları, şöyle konuştu: Gülüşleri, oyunları, okulları yarım kaldı.

Sevdaları yarım kaldı gençlerin.

Ailelerine bakmak zorunda kalan, bakmak zorunda olduğu için şu dağları aşarak bir paket tütün, sigara getirmek üzere yola koyulmuşlar.

Türk Silahlı Kuvvetleri o gün yoğun bir bombardımanla 34 insanımızı katletti. 14 yıldır soruyoruz; ‘O gün Milli Güvenlik Kurulu toplantısı vardı.

O toplantıda Roboski gündeme geldi mi?’ Bu açıklanmalıdır.

Aradan 24 saat geçene kadar açıklama yapmadı devlet yetkilileri.

En son yaptıkları açıklamada ‘yanlış istihbarat’ dediler ve ‘operasyon kazası’ dediler.

Ardından ne başsağlığı ne bir özür ne bir dava açmak ne bir sorguya yönelmek...

Bütün bunları göz ardı ederek ‘oldubitti’ dediler.

ROBOSKİ, İNSANLIK KARŞISINDA İŞLENMİŞ BİR SUÇTUR Biz, şayet yanlış ihbarsa, o yanlış ihbarı kim yaptı açığa çıkarılsın istiyoruz.

Şayet yanlış ihbar değilse, doğru ihbarsa, o uçaklara kalkış emri ve vur emri veren açığa çıksın, yargılansın.

Roboski, insanlık karşısında işlenmiş bir suçtur.

Ne bir zaman aşımı olur bunun ne de mevcut iktidarın ve devletin üzerini kapatmaya çalıştığı bir dosya olabilir.

Bunu kabul etmek mümkün değildir.

Bu toplumda yaşayan ötekiler, ikinci sınıf yurttaş sayılanlar, dilleri yok sayılmak istenenler, Roboski’de katledildiklerinde hukuk onlar için işlemez.

Ne yazık ki bu ülkede ikili bir hukuk devam ediyor.

İş Kürt’e gelince, katledilen Kürt olunca görmezden, duymazdan geliyorlar, üstünü örtmek istiyorlar.

Oysa bu, sivil yurttaşlarımıza işlenmiş devasa bir suçtur.

O bombanın emrini verenlerin ismi de cismi de bellidir ve derhal yargılanmalıdır. 50 YILDIR BU TOPRAKLAR KAN AĞLIYOR Biz bugün, barış ve demokratik toplum sürecinden bahsediyoruz.

Barış ve demokratik toplum sürecinin işlemesi için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.

Çünkü 50 yıldır bu topraklar kan ağlıyor, bembeyaz karların üzerine kanlar akıyor.

Coğrafyamız kana doydu.

Artık yeter, barış gelsin.

Bu ülkede onurlu bir barış tesis edilmesinin yolu acılarla, gerçeklerle, tarihle yüzleşmektir.

Hakikatlerin açığa çıkmasıyla bu mümkündür.

Ve biz bir kez daha diyoruz ki ‘Roboski’yle ilgili hakikatin açığa çıkarılması için acilen devlet, hükümet adım atmalıdır.

Ciddi bir özür ve ciddi bir yüzleşmeye ihtiyaç vardır.

Bu topraklarda barışı tesis etmenin yolu bundan geçer’.

Bu topraklarda hangi dinden, milletten, meshepten olursa olsun gelin bütün acılarımızla yüzleşelim, empati kuralım.

Bu empati sürecini siyasi ve hukuki bir kimliğe büründürelim.

İyi niyet sözleri de yetmez.

Gerçi Roboski için onları da duymadık.

Biz kere daha diyoruz ki; ‘Kürt sorunu bir terör sorunu değildir.

Her gördüğünüz Kürt’e Roboski’de olduğu gibi bomba yağdırmak, çözümsüzlüğü üretmenin ta kendisidir.

Kürt sorunu siyasi, toplumsal, sosyolojik bir sorundur ve hukuki yöntemlerle çözülmelidir.

Kürt sorununa şiddet yöntemiyle, onu terör parantezine alarak yapılan her davranış Roboski ve Roboskiler gibi acılarla sonuçlandı.

Ve sonuçsuz kalmıştır bu acılar.

Bu acılar topluma yaşatılıyor ama iktidar ve devlet Kürt sorununu bu şekilde çözmeye kalktığınız sürece sonuçsuz kaldığını bütün deneyimlerle ve pratiklerle gördü.” Hatimoğulları, “Terörsüz Türkiye” sürecinin ikinci aşamasına değinerek, “Biz umut ediyor ve diliyoruz ki; mevcut olan iktidar ve devlet aklı, barış ve demokratik toplum sürecinin ne anlama geldiğini, toplumdaki bu talebi hakiki olarak değerlendirir ve sürecin ikinci aşaması olarak tanımladığımız yasal ve hukuki süreçte gerçek bir çözüme odaklanırlar” dedi.

O ÖLÜM KOKUSUNU UNUTMAK MÜMKÜN DEĞİL Anmaya katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ise şöyle konuştu: Sevgili Roboski'liler, değerli anneler, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyoruz.

Levent Gök'le beraber buradayız.

Levent Gök aynı zamanda Roboski Komisyonu üyesiydi.

Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'in sevgilerini, saygılarını ve taziye dileklerini bir kez daha buradan iletiyorum.

Buraya her geldiğimde 14 yıl önce, yani bundan bir gün sonra ayın 29'unda Uludere Devlet Hastanesi'nde karşılaştığım parçalanmış cesetler, kan ve ölüm kokusu beynimde, hafızamda hep bir kez daha canlanır.

Yani o izi unutmak, o kokuyu unutmak, o ölüm kokusunu unutmak mümkün değil.

Bu adalet gerçekleşene kadar da unutmayacağız tabii ki İKTİDAR YARGIYLA İŞBİRLİĞİ YAPARAK BU KATLİAMI MAALESEF CEZASIZ BIRAKTI Tanrıkulu, savaş araçlarıyla gerçekleştirilen bu katliamdan sonra ilk yapılan açıklamaların sanki bir iş kazası, bir trafik kazası açıklaması gibi olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: Öğleden sonra saat 16.00 gibi yapmışlardı o açıklamayı, hükümet sözcüsü yapmıştı.

Ondan birkaç gün sonra da Sayın Erdoğan hepimizin hafızasına kaydolan bir cümle kurdu: 'Bu ölümler, bu suçu işleyenler Ankara'nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak.

Mutlaka yargı önüne çıkaracağız' dedi.

Katliamdan sadece 3-5 gün sonraydı bu sözleri söylediğinde.

Aradan 14 yıl geçti.

Sonuçta Ankara'nın karanlık dehlizlerinde el birliği ile kaybettiler.

Çünkü siyasal sorumlu kendileriydi.

Dolayısıyla yargıyla işbirliği yaparak bu katliamı maalesef cezasız bıraktılar.

Ama şimdilik bıraktılar.

Komisyonda Levent Gök'le ve diğer üyelerle birlikte saatlerce süren drone görüntülerini izledik.

Bitlis’ten hareket eden, buralara kadar gelen, sınırın diğer tarafına geçip tekrar dönen katırların o drone görüntülerinde nasıl kaçıştığını, çıplak gözle bile oradakilerin sivil olduğunun anlaşıldığını bir kez daha kendi gözlerimizle tespit ettik.

Ama buna rağmen bu katliam, bu insanlığa karşı suç maalesef cezasız kaldı.

KÜRT MESELESİ TAM DA BUDUR, GERÇEKLEŞMEYEN ADALETTİR Biz bu katliamı unutmayacağız.

Bu katliamın sorumlularını bir gün mutlaka yargı önüne çıkaracağız ve hesap soracağız.

Buradan bu katliamı görmeyenlere, bu acıyı anlayamayanlara, barış karşıtlarına tam da buradan sesleniyorum: 'Kürt meselesi yoktur' diyenler, 'Kürt halkı yoktur' diyenler, 'Kürt halkı kimdir' diyenler ve buradan sesleniyorum.

Kürt meselesi tam da budur: Gerçekleşmeyen adalettir, yüzleşmedir.

Hakikattir aynı zamanda.

Bütün bunlar için mücadele edeceğiz.

İNSANLARIN GERÇEĞE ULAŞMA HAKLARINI ONLARA TESLİM ETMENİZ GEREKİR Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ise anmada şunları kaydetti: 14 yıl önce 34 yurttaşımızı kaybettik; 34 yurttaşımız, 19'u çocuk katledildiler.

Zamanın kanayan yaraları kapatmak için iyi bir ilaç olduğu söylenebilir.

Ancak tek başına yeterli olmadığını çok iyi biliyoruz.

Kanayan yaraları kapatmak için öncelikle insanların gerçeğe ulaşma haklarını onlara teslim etmeniz gerekir.

Sonrasında adaletin tesis edileceği inancını onlarda yaratmanız gerekir.

Bunu yaratırsanız ancak ondan sonra aradan geçen seneler derinleşmiş yaranın bir nebze olsun kapanmasına belki katkı sunabilir.

Ancak 14 yıldır benim gördüğüm çıplak gözle bizzat tespit ettiğim burada ellerinde çocuklarının fotoğraflarını tutan ailelerin acısı her geçen gün daha çok artıyor.

Biz umut ediyoruz ki Türkiye'de yargı sistemi bir yerde bu hatadan dönecektir Bırakın o yaranın kapanmasını, maalesef sistem bütün zorbalığıyla bu ailelerin yarasını deştikçe deşiyor.

Anayasa Mahkemesi'nde devam etmekte olan yargısal süreç var.

Son olarak Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezimiz çok nitelikli bir raporlamayı o dosyanın içerisine kazandırdı.

Biz umut ediyoruz ki Türkiye'de yargı sistemi bir yerde bu hatadan dönecektir.

Ve bu işin tüm sorumluları istisnasız yargı önüne çıkartılıp sorumlulukları gereğince bunun hesabını vereceklerdir. 2021'de verdiğimiz sözün arkasındayız.

Bu ailelere bir gün 'Burada yaşanan vahşetin sorumluları gerekli cezayı aldı' diyeceğiz.

Onun için geleceğiz buraya.

O zaman gerçekten bir anma etkinliği yapabileceğiz sizlerle.

Ama şu anda hukuki bir mücadeleyi sürdürdüğümüzün ve sonuna kadar da bu mücadelede Türkiye Barolar Birliği ve barolar olarak bu ailelerin yanında olacağımız kararlılığımızı ifade etmek adına buradayız.

Az önce Sezgin Başkanım ifade etti; Ankara'nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacağının sözü verilmişti bu dosyanın.

Ancak biz 14 senedir elimizde fenerler o karanlık dehlizden bu dosyayı çıkartmaya gayret ediyoruz.

Ama sonunda çıkartacağız.

Çıkartmak zorundayız.

Bu ailelere bir hesap verme zorunluluğumuz var.

Bu ülkenin tüm yurttaşlarının hesap verme zorunluluğu var.

Katliamının sonuçlarıyla yüzleşilmesi bu toplumun buradaki annelere bir borcudur Çünkü şunu unutmamamız gerekiyor.

Bir gün bir yerde yapılan haksızlığa sesimizi çıkartmazsak yarın başka bir yerde aynı haksızlık bize yapıldığında artık yanı başımızda kimseyi bulamayız.

O yüzden Roboski katliamının sonuçlarıyla yüzleşilmesi bu toplumun buradaki annelere bir borcudur.

Ve bu borcun ödenmesi için sadece hukuki süreçler değil, aynı zamanda siyaset kurumunun da elinde enstrümanlar vardır.

Buradan onlara da sorumluluklarını tekrar hatırlatmak isterim.

Şu anda Meclis çatısı altında demokratik siyaset alanının genişletilmesi ve demokratik topluma dair bir süreç yürütülüyor.

Bu sürecin anlamını burada ellerinde fotoğrafları olan annelere de bir sormak gerekir diye düşünüyorum.

Çünkü bir yerde samimiyetten, bir yerde geniş anlamda toplumsal rızanın oluşturulmasından bahsediyorsak öncelikle cezasızlıkla mücadeleyi net olarak ortaya koymak ve herkes için adaleti gerçekleştirmek gerekir.

İlgili Sitenin Haberleri