Haber Detayı

Bush-Putin'in görüşme kayıtları ortaya çıktı... Ukrayna savaşı deşifre oldu
Kayahan uygur odatv.com
28/12/2025 07:20 (2 saat önce)

Bush-Putin'in görüşme kayıtları ortaya çıktı... Ukrayna savaşı deşifre oldu

Kayahan Uygur yazdı...

21’inci yüzyılın ilk çeyreği biterken kimileri için “asla olmaz” sayılan gelişmeler “oluvermeye” devam ediyor.Bu 25 yılda neler olmadı ki? 11 Eylül 2001 terör saldırılarından tutun da Covid salgınına, neoliberalizmin çöküşünden Ukrayna Savaşı’na kadar.

İşte bu son olay geçen hafta ABD’de yayınlanan 3 belge ile yeni bir boyut kazandı.

Bu belgeler ABD eski Başkanı Bush ile Putin arasındaki görüşmelerin kayıtları.Belgeleri okuyunca anlıyoruz ki meğer Batı ile Rusya arasındaki ilişkiler bildiğimiz gibi değilmiş, Rusya Soğuk Savaş’ın en şiddetli günlerinde bile gerçek bir tehdit olmamış.

Hatta Moskova NATO’ya katılmak istemiş ve bunun için gerekli olan koşulları yerine getirmeye hazır olduğunu bildirmiş.

Ama emperyalist çıkarlar barışı engellemiş ve yapılan anti Sovyet ve anti komünist propagandalar milyarlarca insanı aldatmış.BUSH VE PUTİN ARASINDA 3 GÖRÜŞMEABD’de “National Security Archive” (Ulusal Güvenlik Arşivi) adlı bir kurum var. 1985 yılında kurulmuş ve George Washington Üniversitesi'ne bağlı, kâr amacı gütmeyen bir Amerikan derneği.

Amacı, “Freedom of Information Act” (Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası) uyarınca elde edilen, gizliliği kaldırılmış resmî belgeleri internet üzerinden düzenli yayınlamak.İşte bu kurum ABD Başkanı George W.

Bush ile Rus lider Vladimir Putin'in 2001'den 2008'e kadar yaptığı toplantıların ve telefon görüşmelerinin tam metinlerini, bilgi edinme özgürlüğü yasası uyarınca açılan bir dava sonucunda geçen hafta kamuoyuna açıkladı.Kurumun sunuş yazısında belgelerin Rus Devlet Başkanı Putin'in 2001 yılında Bush'un yakın bir müttefiki olduğunu ve terörle mücadele konusunda ortak bir hedefi paylaştıklarını gösteriyor: O dönemde Putin Çeçenistan'a, Bush ise El Kaide'ye odaklanmış, öyle ki Bush, "Sen benim siperimde yanımda olmasını isteyeceğim türden bir adamsın" diye haykırıyor.Bununla birlikte Putin, Bush'un görev süresinin sonunda Irak'ın işgali ve NATO'nun genişlemesi gibi Amerikan politikalarını defalarca sert bir şekilde eleştiriyor.

Bush, 2008 yılında bir telefon görüşmesinde Putin'in "gerektiğinde kararlılık ve sertlik açısından çok etkili" olduğundan şikâyet ediyor ve bu nedenle NATO'nun Bükreş zirvesinde sözlerinde "nezaket" göstermesini rica ediyor, böylece Bush daha sonra Putin'i Soçi'de ziyaret edebiliyor.Bush ile Putin’in konuşmalarını okuduğumuzda Trump’ın bugün Rusya’ya karşı olan tavrında şaşılacak bir şey olmadığını anlıyoruz.

ABD elit kesiminin çoğu, en azından Cumhuriyetçi Parti’yi destekleyenler “baş düşman” olarak Çin’i görmekte ve bu nedenle Rusya’yı yanlarına çekmeye çalışmaktadır.

Azgın azınlık liberal solun sesi medyada çok çıktığı için insanlar benim yıllardır tekrarladığım bu gerçeği kavrayamıyorlar.Bush-Putin görüşmesinde geçen şu diyalog çok ilginç: Bush: "Çin, ikimiz için de uzun vadede en büyük sorundur." Putin: "Sizin için ne mutlu." Bush: "Onlar bizim sınırımızda değiller...".Putin, Bush’u İran’ın nükleer silah elde etmeye çalıştığı konusunda uyarıyor ve Tahran’a bu çabalarında engel olmaya söz veriyor.

Putin, Ortadoğu’da İsrail’in her istediğini yapmaya hazır olduğunu vurguluyor hatta şaka yollu “Eğer İsrail için sünnet olmam gerekiyorsa, bunu yapamam” diyor.BİLİYOR MUSUNUZ?

RUSYA 1954’TEN BERİ NATO’YA KATILMAYA ÇALIŞIYORBelgelere göz atmaya 16 Haziran 2001 tarihli olanından başlayalım:Slovenya'nın Brno kalesinde ilk kez baş başa bir araya gelen Vladimir Putin ve George W.

Bush, yakın ilişkiler kurma isteklerini dile getiriyorlar.

Putin, Bush'a dini inançlarını ve yazlık evindeki yangından kurtulan haçının hikâyesini anlatıyor.

Bu kısa görüşmede, stratejik istikrar, ABM anlaşması (stratejik silahların sınırlandırılması), nükleer silahların yayılmasının önlenmesi, İran, Kuzey Kore ve NATO'nun genişlemesi gibi ABD-Rusya ilişkilerindeki en önemli konular ele alınıyor.

Bush, Rus mevkidaşına Rusya'nın Batı'nın bir parçası olduğunu ve düşman olmadığını düşündüğünü söylüyor.

Bush, “Rusya düşmanımız değil” diye konuşuyor ve Putin “bu söylediğiniz en az 50 yıl değerini koruyacaktır” diyor.Bush ise Putin'in basın özgürlüğüne yaklaşımı ve Çeçenistan'daki askeri müdahaleleriyle ilgili bir soru soruyor.Putin Çeçenistan’daki İslamcı savaşçıların Bush’un bizzat uğraştığı El Kaide’nin, Bin Laden’in öğrencileri olduğunu anımsatıyor.Bush'a Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla ilgili (kendi yorumuna göre) kısa bir tarih dersi veriyor: "Gerçekte ne oldu?

Sovyetlerin iyi niyeti, kendi isteğiyle dünyayı değiştirdi.

Ve Ruslar, binlerce kilometrekarelik topraklarını gönüllü olarak terk ettiler.

Bu daha önce hiç görülmemiş bir şeydi.

Yüzyıllardır Rusya'nın ayrılmaz bir parçası olan Ukrayna terk edildi.

Kazakistan terk edildi.

Kafkasya da öyle.

Hayal etmesi zor, ama bu parti liderlerinin eseri."Putin, Rusya'nın NATO'ya üyeliği konusunu gündeme getiriyor ve Rusya'nın kendisini "dışlanmış" hissettiğini söylüyor.

Rusya'nın sonunda Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'ne katılabileceği fikrini ortaya atıyor.

Putin, Rusya'nın bu çerçevede NATO'nun her genişlemesini kendisine karşı bir hareket olarak gördüğünü vurguluyor.

Daha o zamandan Batı’yı uyarıyor.Vladimir Putin, Sovyetler Birliği'nin 1954 yılında NATO ittifakına katılmak için başvuruda bulunduğunu belirtiyor.

Reddedilme nedenlerinin artık geçerli olmadığını savunarak, "belki Rusya da bir müttefik olabilir" önerisinde bulunuyor ve Rusya'nın " Avrupalı ve Amerika Birleşik Devletleri gibi çok etnikli" olduğunu ekliyor. 1954’de Rusya’nın NATO’ya katılmasının red gerekçeleri Almanya’nın bölünmüşlüğü, Avusturya’nın tarafsızlığa zorlanması, Doğu Avrupa’daki totaliter rejimlerin varlığıyla ve Sovyetlerin BM ile silahsızlanma konusunda iş birliği yapmamasıyla açıklanmış.

Putin, 2001 yılında bu gerekçelerin artık hiçbirinin geçerli olmadığını söylüyor.

O halde neden Rusya NATO’ya alınmayıp, sürekli düşman muamelesi görmüş?

Her şey çok açık.11 EYLÜL ÖNCESİ PUTİN’İN UYARISIPutin’le Bush’un Haziran görüşmelerinde çok ilginç başka bir bilgi daha var: Putin Bush’a ajanlarının ABD yüzünden deşifre olduğunu anlatıyor.

Bush, “basın özgürlüğünün artırılması hakkında konuşalım” derken Putin devam ediyor:“Tabii, ama ben henüz bitirmedim, Afganistan konusunda gerçekten endişeliyim.

Orada Usama bin Laden denen bir adam var.

En iyi ajanlarımı CIA ile birlikte çalıştırdım ama sonra her şey sızdırıldı, kimlikleri açığa çıktı ve şimdi ne tür çılgın planlar yaptıklarını bilmiyoruz.”Bush devam ediyor: “Küçük meseleler için endişelenme, Richard Armitage’a (CIA) baktıracağım, şimdi NATO'yu sınırlarına kadar genişleterek Rusya'ya demokrasi getirmeyi konuşalım.”Putin devam ediyor: “Peki Taliban ve Bin Laden konusunda ne yapmalıyız?”Bush: “Richard Armitage ve George Tenet'e (CİA) sonuna kadar güveniyorum, onlar hiçbir ajanın gizli kimliğini asla sızdırmazlar ve bu Usama denen adamın insanlara zarar vermesini kesinlikle engellerler.”3 ay sonra 11 Eylül olayları yaşandı.

Yani Putin yüzde yüz haklı çıktı.

Üstelik Bush’un çok güvendiği Armitage ve Tenet, tam da bir CIA ajanının gizli kimliğini basına sızdırdıkları “Plame Olayı” ile kötü şöhret kazandılar.

Kovuşturmaya uğradılar, kötü niyetliydiler çünkü ajanın kocasıyla aralarında bir husumet vardı...

Bush'un Putin'e İslamcılara daha nazik davranması ve onlara karşı askeri güç kullanmaması gerektiğini öğretmeye kalkıştığı önceki bölüm de dahil olmak üzere, bu olay tamamen delilikti.

Bugün anlaşılıyor ki Cumhuriyetçi Parti liberallere aldırmadan daha o dönemden Rusya politikasını değiştirmeliydi.RUSYA İRAN’A KARŞI, AVRASYA BİR HİKAYEİkinci belge 16 Eylül 2005 tarihinde.

Putin, Oval Ofis'te ABD Başkanı ile bir araya gelerek, İran ve Kuzey Kore konusunda nükleer silahların yayılmasının önlenmesi ve Rusya-ABD iş birliği konularını ele alan bir toplantı gerçekleştiriyor.Görüşmede, bu iki ülke konusunda tarafların görüşlerinin büyük ölçüde örtüştüğü ortaya çıkıyor.

Aynı tarihlerde ve bugün dahi Avrasyacılık hayallerine kapılanların ne kadar yanlış bir yolda oldukları bu belgeden çok güzel anlaşılıyor.Putin, bu ülkelere karşı mücadeleyi desteklemeye hazır ve istekli bir ortak olduğunu gösteriyor.

Bush, Putin'e "Silahlı fanatiklere ihtiyacımız yok" diyor.

Putin, İran'ın nükleer programına ilişkin Rusya'nın tutumunu ve endişelerini ayrıntılı olarak anlatıyor ve Rusya'nın Bushehr nükleer santrali projesine katılım nedenlerini açıklıyor.Putin, Bush'a ABD'nin küçük boyutlu bir nükleer silah geliştirmekte olup olmadığını soruyor.

Rumsfeld'in bu konuyla ilgili görüşmeleri ayrıntılı olarak açıklamasının ardından Bush, "Rumsfeld az önce tüm sırlarımızı ifşa etti" diye yanıt veriyor.

Putin ise bunların hepsini internette okuduğunu söylüyor.

Ardından Putin ve Bush arasında tipik bir nezaket alışverişi yaşanıyor.

Kuzey Kore'den bahseden Putin, bu ülkeye yaptığı son ziyareti anlatıyor ve aniden Bush'a kendisinin eskiden komünist ideolojiye olan bağlılığını açıklıyor: "Komünist Parti üyesiydim.

Komünizmin fikirlerine inanıyordum.

Onlar için ölmeye hazırdım.

İçsel dönüşümün yolu uzundur.

İnsanlar kendi kabuklarına kapanmışlardır.

Ve çoğu, inançlarında samimidir. "PUTİN, 2008’DE YİNE UYARIYORÜçüncü belge 6 Nisan 2008 tarihli ve Karadeniz kıyısında Soçi yakınlarındaki Bocharov Ruchei'deki Putin'in konutunda yapılan görüşmeyle ilgili.

Bu, Putin ve Bush'un son görüşmeleri.

Ton, iki cumhurbaşkanının tüm konularda iş birliği yapma taahhüdünde bulundukları ve yakın kişisel ilişkilerine bağlılıklarını yeniden teyit ettikleri ilk görüşmelerden tamamen farklı.

Bu görüşme, ABD'nin Gürcistan ve Ukrayna'yı NATO'ya davet etme kampanyasının ardından gerginliğin arttığı NATO'nun Bükreş zirvesinin hemen ardından gerçekleşiyor.Putin nazik bir ev sahibi, Bush ise kibar bir misafir olarak davranıyor, ancak anlaşmazlıklar kaçınılmaz oluyor.

Yine de temel konuları yapıcı bir şekilde ele almayı başarmaları etkileyici.

Putin, Polonya ve Çek Cumhuriyeti'nde füze savunma sistemlerinin konuşlandırılması konusunda Rusya'nın görüşünü açıkça ortaya koyuyor.

Bush, Rusya'nın endişelerini dikkate alıyor, ancak kendi pozisyonunu koruyor.Putin, Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO'ya üyeliğine karşı kararlı muhalefetini yineliyor ve Rusya'nın Ukrayna'daki NATO karşıtı güçlere dayanacağını ve "Rusya'nın yakınında konuşlandırılan askeri üsler ve yeni askeri sistemlerin tehdidine" karşı Ukrayna'da "sürekli olarak sorunlar yaratacağını" açıklıyor.

Putin görüşmede Rusya tarihini, Ukrayna’daki Rusları, bu ülkenin nasıl yapay bir şekilde kurulduğunu anlatarak NATO’nun Ukrayna’ya genişlemesinin savaş nedeni sayılacağını bundan 17 yıl önce açık açık anlatıyor.

Ve bir yandan “Rusya düşman değil” denilirken öte yandan bunun tersini yapmanın çelişkisine işaret ediyor.NATO’ya katılmak dahil her istenileni yapacağını söyleyen, 1991’de liderliğini yaptığı kampı parçalamayı, ülkesini bölmeyi, imparatorluktan vazgeçmeyi kabul ederek samimiyetini de kanıtlayan Rusya ne yapsa ne etse Batı’nın düşmanca tavrını değiştirememişti.

Putin bunu anlatıyor.Bush yanıtında şaşırtıcı bir şekilde, Rus başkanın görüşünü ifade etme becerisine hayranlığını dile getiriyor: "Sizde hayran olduğum şey, bunu NATO'ya söylemekten çekinmemiş olmanız.

Bu çok takdire şayan.

İnsanlar sizi dikkatle dinlediler ve tutumunuzdan hiç şüphe duymadılar.

İyi bir performanstı." diyor.BATI GÖZ GÖRE GÖRE SAVAŞ ÇIKARTTITürk kamuoyunun habersiz olduğu tüm bu bilgiler ışığında açık ve net gerçek NATO’nun en azından 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinin sonuna kadar bir savunma paktı olmadığıdır.

Amacı saldırıdır.Neden bu tarihe kadar diyorum?

Çünkü 2025’ten itibaren ABD ve Avrupa’nın dış politikaları ayrışmıştır.

Trump iş başına gelene kadar NATO’nun ve Batı’nın asıl amacı önce Sovyetler Birliği’ni, daha sonra Rusya ele geçirmek zengin doğal kaynaklarını ve sınırsız topraklarını sömürmektir.

Kapitalist ekonominin doğal olarak gereği budur.

Adolf Hitler’in Nazi partisinden “liberal demokratik” rejimlerin yeşil sol sosyalist partilerine kadar kapitalizmde kurulu düzen siyaseti bundan ibarettir.Şimdi bu durum değişmişse bunun nedeni Çin’in beklenmedik bir ekonomik gelişme göstererek ABD’nin dünya liderliğini tehdit etmesidir.

ABD, Rusya ile siyasi, askeri, ekonomik iş birliğine yaşamsal önemde bir gereksinim duymaktadır.

İşte belgelerin dökülüp saçılmasının ve gerçeklerin açıklanmasının nedeni de budur.

Sibirya’nın petrol, doğal gaz, nadir toprak elementleri dolu eşsiz toprakları ve Arktik yöresinin bilinmeyen zenginlikleri 21’inci Yüzyılın kalanında asıl belirleyici olacak.Odatv.com

İlgili Sitenin Haberleri