Haber Detayı

Yeminli müşavirler arasında hukuk krizi... Yetkisiz şikayetle soruşturma
Yusuf i̇leri odatv.com
27/12/2025 06:35 (1 gün önce)

Yeminli müşavirler arasında hukuk krizi... Yetkisiz şikayetle soruşturma

Yusuf İleri yazdı...

Meslek odaları, kanunla tanımlanmış amaçlar doğrultusunda faaliyet göstermek zorunda olan, kamu kurumu niteliğinde kuruluşlardır.

Bu yapılar, bütçelerini kamu kaynaklarından değil; doğrudan meslek mensuplarının aidatları, katkı payları ve mesleki gelirlerinden karşılar.

Dolayısıyla meslek odalarının varlığı ve işleyişi, meslek mensuplarının ekonomik faaliyetlerine ve emeğine dayanır.

Serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik mesleğine hukuki kimlik kazandıran 3568 sayılı Kanun da meslek odalarının varlık nedenini açık ve tartışmaya yer bırakmayacak biçimde ortaya koymuştur.Kanunun 14’üncü maddesinde meslek odaları; meslek mensuplarının ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleklerin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve iş sahipleriyle olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak, meslek disiplini ve ahlakını korumak amacıyla kurulmuş, tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olarak tanımlanmıştır.

Ancak İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odasının örneğine rastlanmayacak bu ilkelere aykırı keyfilikteki iki uygulamasından söz edeceğim.ALACAĞINI TAHSİL ETMENİN CEZASI OLUR MU?

İlk olayda, sözleşmede yazılı olan alacağını tahsil etmek amacıyla işlem başlatan bir YMM hakkında şikayet dilekçesi verilmiştir.

İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası, bu şikayet üzerine; “ücretini tahsil etmediği hâlde daha sonraki yıllarda işin sürdürülmesi” gerekçesiyle kınama cezası tesis etmiş, bu ceza TÜRMOB Disiplin Kurulu tarafından da onanmıştır.Ne var ki atıf yapılan Ücret Yönetmeliği’nde, “ücretini tahsil etmediği halde sonraki yıllarda hizmet vermeye devam etmek” şeklinde tanımlanmış bir disiplin fiili bulunmamaktadır.

Bu husus tesadüf değildir.

Zira 136 bini aşkın meslek mensubundan hiçbirinin, tüm müşterilerinden ücretini tam ve zamanında tahsil ettiği hâlde bir sonraki yıl hizmet sunmaya devam etmemesi, hayatın olağan akışına ve mesleğin doğasına açıkça aykırıdır.Meslek mensuplarının geçmiş yıllara dönük kayıtları incelendiğinde, bu durumun defalarca ve düzenli biçimde yaşandığı; hatta bazı meslek mensuplarda bir takvim yılı içerisinde dahi 50 ila 100’ü aşkın dosyada görülebildiği bilinmektedir.Bu yönüyle söz konusu ceza, yalnızca bir YMM’ye yönelik bir işlem değildir.

Aksine, bütün bir meslek camiasına yönelik, meslek mensuplarını potansiyel disiplin faili gibi gösteren bir nitelik taşımaktadır.

Hukuken tanımlanmamış bir fiilin cezalandırılması, meslek mensupları üzerinde baskı oluşturmanın ve meslek piyasası üzerinde dolaylı bir kontrol kurmanın aracı haline gelmiştir.Bir başka ifadeyle, disiplin yetkisi; meslek disiplini ve ahlakını koruma amacından uzaklaşarak, müşteri portföylerini yönlendirme, şahsi şirketleri büyütme ve tekrar seçilmeyi güvence altına alma yönünde kullanılan bir araç görünümüne bürünmüştür.

Disiplin cezasına dayanak oluşturan raporun kim tarafından yazıldığı açıklanmamakla birlikte bizzat İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanı tarafından yazılmış olduğu anlaşılmakta bu durum ayrıca hem dikkat çekicidir hem de meslek adına üzüntü vericidir.

TEMSİL YETKİSİ OLMAYAN ŞİKAYET İkinci disiplin dosyası ise ilkinden de dikkat çekici bir tablo ortaya koymaktadır.

Burada da yine, alacağını tahsil etmeye çalışan bir YMM söz konusudur.

Ancak şikayet YMM’nin tasdik hizmeti verdiği sigorta şirketi tarafından değil, şirketin yönetim kurulu başkan vekilinin eşi tarafından yapılmıştır.Şikayetçi, aynı zamanda serbest muhasebeci mali müşavirdir.

Ne var ki şikayet dilekçesinde hem mesleki unvanını hem de şirket yönetimiyle olan bu yakın bağını açıklamamış, bilinçli olarak gizlemiştir.

Buna rağmen, bu durumun İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası tarafından bilindiği anlaşılmaktadır.Şirketle ilgili alacak–verecek ilişkisine sirayet eden, şirketi temsile yetkisi bulunmayan bir kişi tarafından yapılan bu şikayetin, normal koşullarda ön değerlendirme aşamasında dahi işleme alınmaması gerekirken, YMM’den savunma istenmiş, hatta şirkete ilişkin çalışma dosyasının sunulması talep edilmiştir.

Oysa YMM’lerin görevleri kapsamında edindikleri bilgi ve belgelerin, kanunen sır saklama yükümlülüğü altında olduğu ve iş sahibi dışında üçüncü kişilere açıklanmasının hukuken mümkün olmadığı açıktır.

Bu nedenle çalışma dosyasının talep edilmesi, yalnızca usule aykırı bir işlem değil; aynı zamanda mesleki gizlilik yükümlülüğünün ihlaline ve suç oluşumuna yol açabilecek nitelikte bir tasarruftur.SAVUNMADA YER ALAN İDDİALAR VE İNCELEME TALEPLERİ YMM, savunma dilekçelerinde şikayet dilekçesinde ileri sürülen iddialara ayrıntılı şekilde cevap vermiştir.

Bu kapsamda, ilgili şirketin sermaye yetersizliği nedeniyle Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (SEDDK) gözetim ve denetim kapsamına alındığını hatırlatmıştır.

Savunmada ayrıca, şikayetçinin şirketin yönetim kurulu başkan vekili olan eşiyle olan bağı çerçevesinde kaynak aktarımına neden olan işlemlerinden söz etmiş, bu işlemler kapsamında düzenlenen faturaların ise gerçeği yansıtmadığı dolayısıyla sahte veya yanıltıcı belge olup olmadığı yönünden incelenmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Ayrıca, şikâyetçinin, eşinin yönetiminde bulunduğu şirketle kurduğu mesleki (SMMM) bağının mevzuatta yer alan yasaklar çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş; bu hususların İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’na bildirilmesini talep etmiştir.Savunma dilekçesinde ayrıca, şikayetçinin eşi aracılığıyla, İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası başkan yardımcısının ortağı ve yetkilisi olduğu bir şirkete bağımsız denetim hizmetleri kapsamında bağlarına yer verilmiştir.

Bu kapsamda, söz konusu ilişkilerin bağımsız denetim sürecini etkileme, çıkar sağlama ve iş verilmesi karşılığında menfaat temini yönlerinden değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

YMM, bu hususların ilgili disiplin mercilerince incelenmesini ve ayrıca Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumuna bildirilmesini talep etmiştir.SAVUNMA DİSİPLİN SAYILIYOR Bu olayda İstanbul YMM odası, YMM’nin bu şikayet hakkında nasıl bir karar verdiğine savunmasında ileri sürdüğü hususların incelenip incelenmediğine, herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığına dair YMM’ye herhangi bir bilgi verilmemiştir.

Buna karşılık, YMM’nin verdiği iki dilekçenin, aynen ve topluca disiplin sevkine konu edildiği anlaşılmaktadır. “Kopyala–yapıştır” yöntemiyle disiplin sürecine taşınan bu dilekçeler toplamda beş sayfayı aşmakta olup, bu metinlerde yer alan hangi ifadelerin, hangi fiilin, hangi mevzuat hükmüne aykırılık oluşturduğuna dair bir tek satıra veya kelimeye dahi yer verilmemiştir.Başka bir ifadeyle, savunma dilekçelerinin tamamı, somut isnat ve hukuki gerekçe gösterilmeksizin, disiplin sürecinin konusu hâline getirilmiştir.

Oysa dilekçelerde yer alan hususların tamamı, YMM tarafından olgulara dayalı açıklamalar olarak sunulmuştur.Bu yaşananlar nedeniyle, karar alma süreçlerinde görev alanlar hakkında suç duyuruları dahil yasal başvuru yollarına müracaat edildiği görülmektedir.

Bu durum, kişisel bir tercihten ziyade; hukuka aykırı olduğu düşünülen uygulamalar karşısında hukuk devleti ilkesinin doğal bir sonucu olarak değerlendirilmelidir.

Zira kanunla kurulmuş, kamu kurumu niteliği taşıyan meslek kuruluşlarında ortaya çıkan keyfî uygulamaların önüne geçilmesinin yegâne yolu, hukukun öngördüğü denetim ve yargı mekanizmalarının işletilmesidir.

Meslek mensuplarının, hak arama özgürlüğünü kullanmak adına tereddütsüz biçimde yasal yollara başvurması, hem mesleğin saygınlığının hem de kurumsal meşruiyetin korunması açısından zorunludur.Odatv.com

İlgili Sitenin Haberleri