Haber Detayı
Aydınlık Donbass'tan aktarıyor-2: Ukrayna saflarından Rusya saflarına geçen askerler
Donbass turumuza devam ediyoruz. Ukrayna’dan Rusya tarafına geçen bir taburla görüşüp Azovstal çelik fabrikasını geziyoruz. Ertesi gün Zaporijya Nükleer Santrali’ne giderken yol kesiliyor, Rus askerleri dron saldırısı tehdidi aldığını söylüyor. Askerler eşliğinde otele gidip günlerce çıkamıyoruz.
Moskova merkezli “Rusya İçin Gazeteciler” isimli projenin davetlisi olarak, 13 gün süren Donbass ve Kırım turumuza devam ediyoruz.
Donetsk'ten araçlara binerek yarım saat sonra Gorlovka kentine varıyoruz.
Gorlovka kenti unutulamayan bir anıya sahip... 27 Temmuz 2014’te Ukrayna Silahlı Kuvvetleri, Gorlovka sokaklarını Grad roketleriyle vurdu.
Saldırıda, Kristina Juk ve 10 aylık kızı Kira da dahil 22 kişi hayatını kaybetti.
Kristina, kızını kucağında tutarken can verdi.
Şehir meydanında kızına sarılı haldeki fotoğrafı, Donbass halkına yönelik şiddetin sembolü olmuştu.
Gorlovkalı Madonna...
Ziyaretimiz, önceden ilkokul olarak hizmet vermiş, saldırılarda yaşamını yitiren çocuklara adanmış ve müze haline getirilmiş binaya oluyor.
Gorlovka kentinin girişi.
EN TEHLİKELİ ŞEHİRLERDEN BİRİ: GORLOVKA Burada Gorlovka Belediye Başkanı ile bir görüşme gerçekleştiriyoruz.
Başkan, yoğun Ukrayna drone saldırıları nedeniyle şehir turu yapmanın mümkün olmadığını belirtiyor ve bu nedenle yalnızca müzeyi ziyaret edebileceğimizi ifade ediyor.
Belediye Başkanı, Gorlovka’nın Donbass’taki en tehlikeli şehirlerden biri olduğunu, 2014’ten bu yana ağır bombardımana maruz kaldığını ve çatışmalar sırasında halkın tahliye edilemediğini söylüyor. 'Halk, çatışmaların sürdüğü ortamda işlerine ve okullara gitmeye devam ediyor.' diyor.
Ancak Rus kuvvetlerinin şehri kurtarmasıyla ve cephe hattını batıya itmesiyle şehrin artık çok daha güvenli olduğunu belirtiyor.
Şarapnel parçalarından ve mermi kovanlarından hediyelik eşyalar...
Gorlovka kentinde 2014 yılından bu zamana 400 sivil hayatını kaybetmiş.
Bunlardan 27 tanesi yaşları 1 ile 18 arasında değişen çocuk.
Hayatını kaybeden çocukların arkadaşları etrafa saçılan şarapnel parçalarından ve mermi kovanlarından hediyelik eşyalar yapmış. 2014 yılından bugüne Ukrayna ordusunun saldırılarında hayatlarını kaybeden çocuklar...
Daha sonra bize, hayatını kaybeden 27 çocuk anısına hazırlanan ve 20 dakika süren “Gorlovka'nın Melekleri” adlı belgesel gösteriliyor.
Ölen her çocuğun ayrı hayat hikayesini izliyoruz.
Ekibimizden gözyaşlarını tutamayanlar oluyor.
Ardından okulun sığınağına iniyoruz.
Şehirde bir hava saldırısı gerçekleşirse, çocuklar derslerine bu sığınaklarda devam ediyorlarmış.
Sığınağın içinde atıştırmalıklar ve içme suları var.
Şehirden ayrılırken aracımızla ilerlerken, binaların pencerelerinin cam yerine tahtalarla kapatıldığını fark ediyorum.
Apartman sakinleri, olası patlamalarda cam kırıklarının zarar vermemesi için pencereleri tahtalarla koruma altına almış.
Aracımıza biniyoruz ve hava kararmaya başlıyor.
Sokaklar neredeyse tamamen sessiz; hayat durmuş gibi.
Her yer zifiri karanlık, çünkü şehirde drone saldırılarından korunmak için ışık kullanımı neredeyse tamamen kesilmiş.
TÜM DÜNYANIN GÖZÜ BU ŞEHİRDEYDİ: MARİUPOL TÜM DÜNYANIN GÖZÜ BU ŞEHİRDEYDİ: MARİUPOL Ertesi günün ilk ışıklarıyla Donetsk Halk Cumhuriyetine bağlı Mariupol şehrine doğru yola çıkıyoruz.
Mariupol, 2014 yılındaki Maydan darbesinin ardından aşırı milliyetçi ve neo-Nazi grupların kontrolüne girmesiyle stratejik bir kilit nokta haline gelmişti. 9 Mayıs 2014'teki Zafer Günü kutlamaları sırasında Ukrayna ordusunun sivil halka ve kutlamalara müdahale etmesiyle kanlı çatışmalar yaşandı. 2014-2022 yılları arasında şehir, Azov Taburu'nun "karargah şehri" haline getirilmiş; bu süreçte bölge halkının yoksulluk ve işsizlikle mücadele ettiği belirtiliyordu.
Ayrıca Azov Taburu ideolojisinde yer alan çok açık bazı semboller ve tarihsel referanslar nedeniyle neo-Nazi olarak nitelendiriliyordu. 2015 yılında imzalanan Minsk Anlaşması ile bölgedeki çatışmalar bir süreliğine donduruldu. 2022 yılında Rusya'nın başlattığı Özel Askeri Operasyonla birlikte Mariupol, en şiddetli çatışmaların yaşandığı yerlerden biri oldu.
Rus güçleri, aralarında Çeçen güçlerin ve Donbass birliklerinin de bulunduğu gruplarla şehri kontrol altına almak için yoğun operasyon düzenledi.
Şehrin büyük bölümü Rus kontrolüne geçtiğinde Azovstal çelik fabrikası Ukrayna güçlerinin son noktası oldu.
Mariupol - Azovstal Çelik Fabrikası PUTİN'İN 'BİR SİNEK BİLE ÇIKAMAYACAK' DEDİĞİ NOKTADAYIZ: AZOVSTAL ÇELİK FABRİKASI Kente girdiğimizde ilk durağımız Azov Çelik Fabrikası oluyor.
Mariupol’deki Azovstal Çelik Fabrikası, 2022’de neo-Nazi ideolojisiyle anılan Azov Taburu’nun son sığınağı oldu.
Rus ordusu ve Donetsk güçlerinin kuşatmasıyla fabrika tamamen çevrelendi, tüneller ve kaçış yolları kapatıldı.
Mühimmat ve erzak sıkıntısı yaşayan neo-Nazi Azov unsurları, teslim çağrıları sonrası silah bıraktı.
Fabrikadan çıkan birlikler teslim olarak Rus güçleri tarafından esir alındı.
Mariupol - Azovstal Çelik Fabrikası ONLAR ARTIK RUS ASKERİ Mariupol’deki bir savaş müzesini ziyaret ediyoruz.
Burada, Rus ordusu saflarında savaşan Ukraynalı gönüllülerden oluşan ve “Maksim Krivonos” adını taşıyan özel bir askeri taburla bir araya geliyoruz.
Kendilerine Ukrayna ordusundan, Rusya ordusuna nasıl katıldıklarını ve bu kararı nasıl verdiklerini soruyoruz.
Kod adı Eric olan bir asker şu cevabı veriyor: "Benim çağrı adım Eric.
Maksim Krivonos Taburu’nda görev yapan bir operatifim.
Mariupol yerlisiyim; bu şehirde doğdum ve yaklaşık 20 yıl boyunca burada yaşadım.
Özel askeri operasyon başladığında Mariupol’deydim ve saldırıların ilk ayını şehirde geçirdim.
Bildiğiniz gibi saldırılar çok yoğundu.
Daha sonra, güvenilirliğini sorguladığım bazı uluslararası örgütler tarafından tahliye edildim.
Ancak bu tahliye Rusya’nın kontrolündeki topraklara değil, Ukrayna’nın kontrolündeki bölgelere yapıldı.
Ukrayna topraklarında durum değişmiyor.
Tutumunuz ne olursa olsun, sizi Ukrayna vatandaşı olarak askere alıyorlar.
İdeolojilerini paylaşmasanız, kendinizi onlara ait hissetmeseniz ya da bu topraklar üzerindeki yönetimlerini kabul etmeseniz bile, bunu önemsemiyorlar.
Beni de zorla ordularına kattılar ve sonunda 465.
Yedek Tabur’a gönderildim.
Sonradan düşündüm ki, aslında sahip olduğum seçenekleri hiç kullanmamıştım ve bu da beni onların ordusuna sürükledi.
Belki de toprağımda kalmalıydım. 2014’te bile kendi şehrimde kalmalıydım.
İnançlı bir insan olarak, yabancı bir orduya zorla alınmış olmamı bir tür takdir-i ilahi olarak yorumladım.
Çünkü kendi şehrim, toprağım ve insanım için savaşma gibi gerçek bir seçim şansım varken, bunu yapmamıştım.
Şimdi ise bu seçimi yeniden yapma zamanıydı.
Bunu, kendimi sınırın diğer tarafında, Rus mevzilerine —Rusya’nın Belgorod bölgesine nispeten yakın bir noktada— bulduğumda anladım.
Orada sadece birkaç gün görev yaptım.
Bu kısa sürede fırsatı değerlendirerek mayınlı sahadan sürünerek geçtim ve Rus mevzilerine ulaştım.
Çünkü Kiev rejiminin ordusuyla hiçbir şekilde bağlantım olmasını istemiyordum." Ertesi gün Kirilovka'da uyanıyoruz.
Artık Zaporijya Oblastı'ndayız.
Sabahın ilk saatlerinde Energodar’da bulunan Zaporijya Nükleer Santrali'ni ziyaret edeceğiz.
Bu santral Avrupa’nın en büyük, dünya çapında ise ilk 10 nükleer santral arasında yer alan tesis, bölgenin Rus güçlerinin kontrol altına alınmasının ardından Ukrayna birlikleri tarafından kasıtlı biçimde öncelikli askeri hedef haline getirildi.
Santral Rus güçlerinin kontrolüne 4 Mart 2022’de geçmişti.
NÜKLEER SANTRAL YOLUNDA ALARM Zaporijya Nükleer Santrali’ne doğru ilerlediğimiz sırada aracımız Rus askerleri ve yerel polis tarafından durduruldu.
Yetkililer, güzergâh boyunca bir İHA saldırısı hazırlığına dair istihbarat aldıklarını belirterek yolculuğumuza izin vermeyeceklerini bildirdi.
Güvenlik gerekçesiyle yalnızca santral ziyaretinin iptal edildiğini değil, aynı zamanda belirli bir süre otelden çıkmamızın da yasaklandığını ifade ettiler.
Zırhlı araçlar eşliğinde tekrar otele döndük.
Bir gece bekledikten sonra ekip liderinden şu şekilde açıklama geliyor: "Dün, nükleer santrale doğru yola çıkmışken, güzergâh boyunca bir İHA saldırısının hazırlandığına dair bilgi aldık — bölgede 8 drone tespit edilmişti.
Bunun üzerine yerel askeri polis, yeniden toparlanmak için otele geri dönmemizi emretti.
GENELKURMAY BAŞKANINDAN HEYETE ÖZEL TALİMAT "Ardından güvenlik protokolü gözden geçirilmeye başlandı ve belgeler en sonunda Genelkurmay Başkanı General Gerasimov’un önüne ulaştı.
Bugün kendisi, bize güvenli geçiş sağlanması gerektiğini belirten bir belgeyi imzaladı.
Ancak bürokratik mekanizma oldukça yavaş işliyor.
Belge şu anda yukarıdan aşağıya, yerel komuta kademesine doğru ilerliyor ve herkes güvenliğimizi sağlamak ve geçişimizi teminat altına almak için asker ve ekipman tahsis edilmesine dair emri bekliyor.
Biz bekliyoruz, herkes bekliyor.
Herkes durumun farkında ve bunu tamamen anlıyor.
Buna rağmen, uluslararası bir heyet olduğumuz için ordunun bizi koruması yönünde talimat verilmiş durumda.
Mevcut tablo bu.
Tabiri caizse, elimizden gelenin en iyisini yapmak istedik… Umarım Genelkurmay bizi almak için helikopter göndermeye kalkmaz." Bu koşullar altında üç gece boyunca otelden çıkmamıza izin verilmedi.
Otelin çevresi, tam teçhizatlı askerler ve zırhlı araçlarla sürekli kontrol altında tutuluyordu.
Sonunda çıkış izni verildi ve askerlerin eşliğinde Kırım sınırına ulaşıp güvenli şekilde geçiş yaptık.
Devam edecek...