Haber Detayı

MİA, 100 yıllık casusluk kitabını yeniden yayımladı
Gündem ulusal.com.tr
26/12/2025 12:10 (23 saat önce)

MİA, 100 yıllık casusluk kitabını yeniden yayımladı

Milli İstihbarat Akademisi, 1925’te yayımlanan “Zamanımızda Casusluk ve Buna Karşı Mücadele” eserini, arşiv belgeleri ve müze görselleriyle birlikte yeniden okurlarla buluşturdu.

Milli İstihbarat Akademisi (MİA), istihbarat tarihinin dönüm noktalarından biri olarak görülen önemli bir eseri yeniden yayımladı. “İstihbarat Tarihi Neşirleri” kapsamında hazırlanan yayınla birlikte, Aralık 1925’te Hüseyin Rahmi Apak tarafından eski harflerle bastırılan “Zamanımızda Casusluk ve Buna Karşı Mücadele” çalışması tam 100 yıl sonra günümüzle buluştu.

MİA öğretim üyesi Dr.

Serhat Aslaner tarafından yayına hazırlanan çalışma, Türk istihbarat düşüncesinin tarihsel birikimini günümüze taşıma amacı taşıyor.

Yayın; yazarın Milli Amele Hizmet Teşkilatı (MAH) ile ilişkisinin ele alındığı bir giriş bölümünün ardından, orijinal metnin Latin harflerine aktarımını ve günümüz Türkçesine uyarlamasını içeren iki ayrı bölümden oluşuyor.

Eser aynı zamanda, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Arşivi’nden seçilmiş belgeler ile MİT Müzesi envanterinde yer alan görselleri de içeriyor.

İSTİHBARAT DÜŞÜNCESİNDE SİSTEMATİK OLGUNLAŞMA Cumhuriyet’in ilanından kısa süre sonra istihbarat teşkilatını (MAH) yapılandırma çalışmalarının sürdüğü bir dönemde kaleme alınan eser, Türk elitlerinin ve kurucu kadroların istihbarat anlayışının hangi noktaya geldiğini göstermesi bakımından da dikkat çekiyor.

Çalışmada, Trablusgarp Harbi’nden başlayarak Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele boyunca kazanılan savaş deneyiminin; istihbarat düşüncesinin sistematik bir yapıya kavuşmasındaki belirleyici etkisi çeşitli atıflarla vurgulanıyor.

İSTİHBARATA KARŞI KOYMA FAALİYETLERİ Dönemin Moskova ataşemiliteri olan Rahmi Apak’ın kaleme aldığı eser, dünyada Birinci Dünya Savaşı sonrası değişen jeopolitik dengelerin istihbarata yüklediği yeni rollere işaret ediyor.

Kitapta; istihbaratın yalnızca savaş odaklı bir faaliyet olmaktan çıkarak askeri alanlarla sınırlı kalmadığı, kamu ve toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren geniş bir sorumluluk alanına yayıldığı vurgulanıyor.

Bu nedenle istihbarata karşı koyma faaliyetlerinin, devlet kadar vatandaşların da bilinç ve katkısını gerektirdiğinin altı çiziliyor.

CASUSLUK VE CASUSLUĞA KARŞI MÜCADELE Eser “Casusluk” ve “Casuslukla Mücadele” başlıklı iki ana bölümden oluşuyor.

İlk bölümde 1920’li yılların istihbarat yöntemleri, gizli haberleşme, bilgi güvenliği ve istihbarat personelinde bulunması gereken nitelikler ele alınıyor.

İkinci bölümde ise istihbarata karşı koyma faaliyetlerinin kapsamı, sorumluluk alanları ve toplumun her kesimine düşen görevler detaylı şekilde açıklanıyor.

Fransızca, İngilizce, Almanca ve Rusça bilen Rahmi Apak, eserinde bu dillerdeki temel çalışmalara ve farklı ülkelerin istihbarat operasyonlarına geniş yer veriyor.

Özellikle Japon istihbaratının 1905 Rus-Japon Savaşı’ndaki belirleyici rolü kitapta özel bir yere sahip bulunuyor.

İşte metinden bir alıntı...

Bugün milletler ve hükûmetler kendi siyasi, coğrafi ve iktisadi rakiplerini zayıflatmak, alaşağı etmek ve mahvetmek için yalnızca harp zamanında savaşmayı veya çeşitli vasıtalarla çalışmayı yetersiz buluyor.

Milletler sulh zamanında dahi birbirlerinin mezarlarını kazmaktan, birbirlerini mahvedecek tedbirlere gizlice başvurmaktan geri durmuyor.

Sulh zamanında müstakbel düşmanları zayıflatmak, onların kuvvet kazanmalarına engel olmak için alınan tedbirlerden biridir.

Bu düşmanların aleyhine harici siyasi blöfler hazırlamak, iktisaden onları müşkül vaziyete sokacak tedbirlere yeltenmek; bunların dışında bunun kadar zarar verici bir tedbir, düşmanların dâhili bazı sorun ve çatışmalarını ateşlemek, körüklemek veya hiç yoksa icat etmektir.

Bu dâhili müdahaleler de başlıca aşağıdaki maddelere dayanır: 1.

Bir memleket dâhilinde mevcut azınlıkları mensup oldukları hükûmet aleyhine tahrik etmek, 2.

Bazı devlet adamlarını birbirleri aleyhine tahrik etmek, 3.

Bazı mıntıkalarda mevcut iktisadi sorunlardan istifade ederek bu mıntıkalar halkını hükûmetleri aleyhine tahrik etmek, 4.

Siyasi düşünceler üzerine kurulmuş olan siyasi partiler arasındaki ihtilafları üst seviyeye çıkaracak ve kronik hâle sokacak şekilde bu ihtilafları beslemek, 5.

Dinî ve hissî ihtilafları körüklemek, 6.

Memleket dâhilindeki sosyal ve sınıfsal mücadeleyi körüklemek… ilh.

İşte memleketimiz dâhilinde müstakbel düşmanlarımız tarafından, yukarıda zikredilen sahalarda aleyhimize sarf edilecek mesai, tabii müstakbel düşman hükûmetlerin elçilikleri, gezici ve sabit casus teşkilatları… ilh. tarafından yapılacaktır.

Dikkate alınmalıdır ki “Para ve propaganda, mahirane bir surette sarf ve idare edilecek olursa bir halkın ve bir toplumsal grubun kendi menfaatleri aleyhine ayaklanmasını doğurur.” Bu fikir, hükûmetlerin kendi tebaalarının aklıselimini muhafaza edebilmeleri için bile ne kadar tedbirli ve uyanık bulunmaları gerektiğini bize öğretir. (s. 112-113)

İlgili Sitenin Haberleri