Haber Detayı
Zamanın kapısında 2026’yı bekliyoruz
Yeni bir yıla girmek, sadece takvim yaprağının değişmesi değil, insanlık için ortak bir "temizlik" ve "yeniden başlama" arzusudur.
Dünyanın dört bir yanındaki geleneklere baktığımızda, aslında hepimizin farklı yollarla aynı şeyi aradığını görüyoruz: Şans, bolluk ve geçmişin yüklerinden kurtulmak.● İspanyolların 12 üzümü, Danimarkalıların kırık tabakları: Eğer bir yılbaşı gecesi kendinizi İspanya’da bulursanız, saatler gece yarısını vurduğunda her saniye için ağzınıza bir üzüm tanesi atmanız gerekir. 12 ayın her biri için bir şans simgesi...
Öte yandan Danimarka’da, sevdiğiniz birinin kapısında tabak kırmak bir hakaret değil, aksine "seni seviyorum ve yeni yılda sana şans diliyorum" demenin en gürültülü yoludur.
Ne kadar çok kırık porselen, o kadar çok dost ve o derece büyük şans!● Geçmişi yakmak mı, pencereden atmak mı?
Bazı kültürler vedayı daha radikal yaşıyor.
İtalya’nın Bologna şehrinde "il Rogo del Vecchione" geleneğiyle eski yılı temsil eden dev enstalasyon ateşe verilirken; Güney Afrika’da insanlar eski mobilyalarını pencerelerinden atarak geçmişin ağırlığından fiziksel olarak kurtuluyorlar.
Bizler çekmecelerimizi düzenlemeye zorlanırken, onlar hayatlarındaki fazlalıkları kelimenin tam anlamıyla sokağa döküyorlar.● Rengini seç, şansını belirle: Meksika’da ise işin sırrı kıyafetlerin altında gizli.
Giydiğiniz iç çamaşırının rengi, yeni yıldan beklentinizi fısıldıyor: Kırmızı aşk için, sarı mutluluk, yeşil ise zenginlik (bir karışıklık olmasın, tavsiye edilen dolar yeşili).
Belki de bu yüzden yılbaşı alışverişlerinde vitrinler her zaman o meşhur renklerle donatılıyor.● Aynı gökyüzü altında farklı dualar: Japonya’da yeni yılı temiz bir evle (Osouji) karşılamak bir ibadet gibiyken, Kolombiya’da elinde boş bir valizle sokakta koşan birini görürseniz şaşırmayın; o sadece yeni yılda bol bol seyahat etmeyi diliyordur.● Mezarlıkta Yılbaşı: Şili'nin Talca kasabasında halk, yılbaşı gecesini mezarlıkta geçiriyor.
Bu bir korku filmi sahnesi değil; aksine, vefat etmiş aile üyeleriyle yeni yılı birlikte karşılamak için yapılan duygusal bir sadakat gösterisi.
Belediye başkanı kapıları açıyor ve insanlar mumlar eşliğinde yakınlarının mezarları başında bekliyor.Tüm bu geleneklerin bize öğrettiği bir şey var: İnsan, nerede yaşarsa yaşasın, geleceğe dair bir umut besliyor ve yeniden başlamak istiyor.Sonuçta ister tabak kıralım, ister üzüm yiyelim, hepimiz aynı saniyeler içinde "bu yıl daha güzel olacak" demenin peşindeyiz.
Ritüelleriniz ne olursa olsun, yeni yılın size en az İspanyolların üzümleri kadar tatlı, Danimarkalıların tabakları kadar gürültülü bir neşe getirmesini dilerim.Zor bir yıl geliyor diyorlar, moralinizi bozmayın, bolluğu bereketi ile kazasız belasız gelsin, mandalina kabuklarınız çinkoları çabucak kapatsın…