Haber Detayı

Titanik'ten bile daha talihsiz bir son: Sadece birkaç dakikada batan Vasa’nın hikayesi
Chip galeri chip.com.tr
25/12/2025 23:28 (15 saat önce)

Titanik'ten bile daha talihsiz bir son: Sadece birkaç dakikada batan Vasa’nın hikayesi

Bilim insanlarını hala uğraştıran iskeletler, gemide bulunan 40 binden fazla eşya ve dönemin teknik imkansızlıkları... Baltık Denizi'nin derinliklerinde üç asırdan fazla bekleyen Vasa gemisi, sanki dün batmış gibi korunmuş halde yüzeye çıkarıldı.

Dünyanın en meşhur deniz faciası hangisi diye sorsanız, hemen herkesin cevabı muhtemelen “Titanik” olacaktır.

Ancak Titanik, en azından devasa bir buz dağıyla karşılaşana kadar binlerce kilometre yol kat etmeyi başarmıştı.

İsveç tarihinin en büyük hayal kırıklığı olan Vasa ise Titanik kadar “şanslı” değildi ve onun sonunu getiren tek şey hafif bir rüzgar esintisi oldu.

Döneminin en pahalı ve en güçlü silahlarıyla donatılmış gemisi olarak inşa edilen Vasa, İsveç donanmasının gururu olmaya hazırlanıyordu.

Ancak 10 Ağustos 1628’de çıktığı ilk yolculuğu, sadece birkaç dakika içinde trajediyle noktalandı.Gemi, o öğleden sonra oldukça sakin bir havada limandan ayrıldı.

Tegelviken bölgesinden geçerken aniden çıkan bir rüzgar yelkenleri şişirince gemi yan yattı.

Normal şartlarda bu kadar hafif bir sarsıntı büyük bir gemiyi batırmazdı, fakat Vasa’nın alt güvertesindeki top kapakları açık bırakılmıştı.

İçeri dolmaya başlayan tonlarca su, gemiyi hızla dibe çekti.

Kaptan kapakların kapatılmasını emrettiğinde artık her şey için çok geçti.

Görkemli Vasa, henüz bir deniz mili bile yol almadan, kıyıdan sadece birkaç yüz metre uzaklıkta 32 metre derinliğe gömüldü.

Gemideki yaklaşık 150 kişiden 30'u, içeri hapsoldukları için hayatını kaybetti.Peki, bu devasa gemi neden bu kadar kolay devrildi?

Sorun, deneyimli gemi yapımcısı Henrik Hybertsson’un tasarımında saklıydı.

O dönemde gemilerin güvenliğini ölçen modern hesaplamalar henüz keşfedilmemişti ve tasarım hataları genelde gemi suya inince anlaşılıyordu.

Vasa’nın suyun altında kalan gövdesi, suyun üstündeki devasa ağırlığa göre çok küçük kalmıştı.

Bu durum geminin merkezini yukarı taşıyarak onu dengesiz hale getirdi.

Hızlı gitmesi planlanan bu zarif gemi, en ufak bir rüzgarda devrilmeye mahkum bir yapıya dönüştü.Vasa, tam 333 yıl boyunca deniz yatağında sessizce bekledi. 1956 yılında deniz mühendisi Anders Franzén enkazı yeniden keşfedince, tarihin en büyük kurtarma operasyonlarından biri başladı.

Gemiyi yüzeye çıkarmak için gövdesini pinpon toplarıyla doldurmak gibi uçuk fikirler ortaya atılsa da, sonunda yüksek basınçlı su jetleri ve çelik halatlar kullanılarak 1961 yılında gemi tekrar gün ışığına çıkarıldı.

Baltık Denizi’nin soğuk ve az tuzlu suyu gemiyi adeta dondurmuştu.

Çamurla kaplı olmasına rağmen geminin dış cephesi ve yelkenleri şaşırtıcı derecede sağlam kalmıştı.Bugün Stockholm’deki Vasa Müzesi’nde sergilenen gemi, 17. yüzyıldan günümüze ulaşan tek eksiksiz savaş gemisi olarak öne çıkıyor.

Enkazdan çıkarılan 17 iskelet ve 40 binden fazla nesne, dönemin denizcilik hayatına dair eşsiz bilgiler sunuyor.

Bilim insanları hala gemideki kemikleri eşleştirip hayatını kaybedenlerin kimliklerini belirlemeye çalışıyor.Ne yazık ki bu kurtarma ve koruma çalışmaları tamamen sorunsuz geçmiyor.

Geminin ahşabını korumak için özel bir balmumu kullanılsa da, su üstüne çıktıktan sonra ahşabın yüzde 80 oranında zayıflamış olması büyük bir endişe kaynağı haline geldi.

Restoratörler, bu devasa mirası tamamen yok olmadan kurtarmak için zamana karşı bir yarış veriyor.

İlgili Sitenin Haberleri