Haber Detayı

Cumhuriyet için Cumhuriyet!
Yazarlar cumhuriyet.com.tr
25/12/2025 04:00 (2 gün önce)

Cumhuriyet için Cumhuriyet!

1990’ların Muğla’sında, bazı lise öğrencileri arasında özel bir espri ritüeli yer etmişti.

1990’lar ın Muğla’sında, bazı lise ö ğrencileri arasında özel bir espri ritüeli yer etmi şti.

Üzerinde kafa yorduklar ı bir sorundan, ister istemez “işte asıl mesele” dedikleri “ ülkenin durumu” na geldikleri o kritik anda, içlerinden biri ka şını kaldırıp şu can alıcı soruyu sorardı: “Bu ülkeyi biz mi kurtaraca ğız?” Ve bunun üzerine geri kalanlar yekpare bir sesle derhal hayk ırırdı: “Evet, biz kurtaracağız!” Lise yıllarımda benim de zaman zaman i çinde bulundu ğum bu espri rit üelinin, ilerleyen her ya şımda bir espriden çok bir hakikate i şaret ettiğini ö ğrendik çe ö ğrendiğim bir hayat yaşıyorum.

Öyle ki, ya şamımın ge çen her y ılında eğitimli bir insanın, eğitimde başarılı bir insanın hem ülkesi hem içinde ya şadığı ça ğ hem de insanlık i çin ne denli önem ta şıdığına ilişkin çok fazla şey ö ğrendim, ö ğrenmeye devam ediyorum. 2025: 2000’LERİN EN KARANLIK YILI!

Birka ç gün sonra ilk çeyre ğini geride bırakacağımız 21. y üzy ılın en az 23 yılını b üyük bir karanl ık i çinde geçirdik.

Ancak görünen o ki, gelece ğin tarih çileri bu y ılların i çindeki en karanl ık yılı 2025 olarak anacak!

Son perdesi 30 yıl önce verilmi ş bir diplomanın akademik hi çbir gerekçeye dayanmaks ızın iptal edilmesiyle başlayan bu karanlık yıl, ardından saatler sonra ülkenin kalbi say ılan en b üyük kentinin seçilmi ş belediye başkanına vurulan kelep çeyle zirveye ula ştı.

Ve aynı saatlerde akademisyenlerin sahip ç ıkamadığı üniversitesine sahip ç ıkan gen çlerin sokaklarda yank ılanan itiraz sesleri, g özalt ı ve tutuklamalarla sindirilmeye çal ışıldı.

Ancak gen çler sinmedi, anayasal bir hakk ın en barış ç ıl tezah ürü olan protesto haklar ını kararlılıkla kullanmaya devam ettiler.

T üm bu geli şmeler esnasında, kurucu partinin yeni y önetimi, ülkenin gerçek ayd ınları tarafından yıllarca ve defalarca dile getirilmesine rağmen ancak bu noktada kavrayabildiği karşıdevrim tehdidine karşı gen çlere ve protestolara sahip ç ıkıp “miting olmayan mitingler” yapmaya başladı.

Sonra bitmek bilmeyen g özalt ılar, tutuklamalar ve kayyımlarla ge çen günlerin içine at ıldık.

Bir yıl i çinde o kadar fazla sansasyonel durum ya şadık ki, yılın sonuna geldiğimiz bu g ünlerde bile halen ülkemizin üzerinde gezinen yabanc ı İHA’larla konuk bir genelkurmay başkanının hayatına mal olan bir jet u ça ğının d ü şmesine tanık olabiliyoruz.

Anlaşılan o ki, karanlık oyunlar oynayanlar, oynadıkları oyun üzerine bir an durup kafa yormam ızı engellemek i çin şok üzerine şok yaşatmayı bir strateji olarak belirlemiş durumdalar.

Ancak bu stratejinin bu ça ğda ama çlad ığı hedefe ulaşması pek de m ümkün görünmüyor, çünkü her şey ulu orta yaşanıyor ve akıl sahibi her insan gibi biz de ne olup bittiğini gayet iyi anlıyoruz: elbette ayrıntılarda neler yaşandığını, neyin ni çin yap ıldığına ilişkin verilere sahip değiliz; ancak b üyük resim apaç ık bir şekilde ortada duruyor: cumhuriyetimiz, T ürkiye Cumhuriyeti y ıkılmaya çal ışılıyor!

Hem de b ütün kirli ellerin elbirli ğiyle!

Bakınız, kurucu partiye el konulmaya çal ışıldığını g ördü ğ ümüzde, sadece adaletin s ığınağı olması gereken mahkemelerin korkunun kalesi haline d önü şt ü ğ ünü anlamakla kalmad ık, kurucu partinin eski genel başkanının bile bu karanlık oyunun bir par ças ı olabileceğine tanık olduk!

Dahası bunca karmaşanın ortasında, ülkenin en milliyetçi partisi olarak gösterilen bir partinin genel ba şkanı tarafından ter örist ba şına yapılan ça ğrıyı duyduk.

Ve g ün be gün demokrasinin kolu, baca ğı kırılmıyormuş gibi adına “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” denen bir komisyonun var edilişini izledik.

Bir grup ter öristin birkaç silah yakmas ını, Şeyh Sait’i övenlerin demokrasi ve karde şlik nutuklarını, “ter örist ba şı” demek yerine “kurucu önder” denilmeye ba şlanmasını işittik çe i şittik.

Ve daha başka başka operasyonlar, g özalt ılar, tutuklamalar, mahkemeler, el koymalar… Ve t üm bunlar ı ancak bir s üre sonra bir kriz de ğil de bilin çli bir tercih olarak ya şatılan ekonomik darboğazlar i çinde k ıvranırken ve yanı başımızda işgaller ve savaşlar s ürerken, dünyada emperyalizm hiç olmad ığı kadar c üretini art ırırken tam bir g üvensizlik duygusu içinde nefes alamaz haldeyken ya şadık, yaşıyoruz!

HESABA KATILMAYANLARIN HESABI!

İşte şimdi, hapsedilmiş se çimler, pe şkeş çekilmi ş ekonomi, lin ç edilmi ş hukuk ve anayasa ile bombalanmış demokrasi kurumlarının enkazı altında b öyle bir 2025’i geride b ırakmak üzereyken ezilmi ş bir toplumsal s özle şmeyle 2026’ya giriyoruz.

Ve b öyle bir anda ülkenin en önemli ayd ınlarından biri şu s özleri söylüyor bize: “Dilerim tarih, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran partinin, onun y ıkılışına da destek verdiğini yazmaz!” Kuşkusuz yaşadığımız bu s üreç, tarihin sayfalar ına devrimci bir ülkenin devrimin ilke ve de ğerlerine karşı giriştiği en ağır ve en karanlık tasfiye hareketi olarak yazılacak!

Ve bu s öz çok can yak ıcı, b öyle bir zamanda bu ülkeyi kurtaran, cumhuriyeti kuran parti, belki de tarihe cumhuriyeti y ıkmaya eşlik eden parti olarak da ge çecek!

Gerçekten bu çok olas ı, çünkü, zannedilenin aksine cumhuriyetin y ıkım s ürecine verilen gerçek tepkiyi kurucu parti de ğil, kurucu partiye rağmen ayağa kalkan yurttaşlar verdi.

Ve kurucu partiyi bu s üreci sahiplenmeye zorlad ı ve zorlamaya devam ediyor.

Çünkü cumhuriyetin gerçek sahipleri, kurucu partinin çe şitli y öneticileri dahil birtak ım politik akt örler de ğil! 1990’ların o bazı liselileri bir espriden çok bir hakikati dile getiriyorlard ı ger çekten.

Çünkü “Bu ülkeyi biz mi kurtaraca ğız?” sorusunun yanıtı ger çekten de “Evet, biz kurtaraca ğız!” c ümlesinden ibaret!

B İZ, yani cumhuriyet ilkeleriyle yaşayıp, cumhuriyet değerlerini geliştirmek i çin mücadele eden ve en zor zamanlarda da kararl ılıkla cumhuriyeti savunan; t üm bu karanl ık oyunları oynayanların hi ç hesaba katmad ıkları halkı oluşturan, o hep en hafife alınıp asla hafife alınmaması gereken yurttaşlar!

İşte t üm bu yurtta şların seslerini ge çmi şte olduğu gibi bug ün de devrimin ba ş mimarının en b üyük eseriyle ayn ı ismi verdiği Cumhuriyet gazetesi dillendiriyor.

Ve ülkenin en önemli ayd ınlarından biri de tarihe ge çecek o cümlesini bu gazetenin kö şesinde dile getiriyor.

Ve yıllarca A deyip 2025 gelip çatt ığında (kuşkusuz daha öncelerden de) A-olmayan ı savunmaya başlayanlara inat, bir o yanda, bir bu yanda bulunanlara inat, bir basın kurumu olarak belki de tek başına Cumhuriyet gazetesi bug ün ilkeleri ve de ğerleriyle cumhuriyet yurttaşlarının sesi olmaya, onlara ışık tutmaya kararlılıkla devam ediyor, edecek. *** Cumhuriyetimizin mahkeme salonlarının soğuk duvarları arasında tutuklanarak hapsedilmeye çal ışıldığı bug ünlerde, her kar şıdevrim g ücüne inat Cumhuriyet için Cumhuriyet iyi ki var!

Cumhuriyetin yeniden ilkeleri ve de ğerleriyle buluştuğu bir 2026 dileğiyle!

TEKZİP VE TEŞEKK ÜR Bir önceki MESEM Mezarl ığı adlı yazımdaki “Rakamlar çok can yak ıcı! 2024’te 71, 2025’te ise bug üne dek 85 ö ğrenci MESEM y üzünden ya da çocuk ya şta iş çilik yapt ıkları i çin hayat ını kaybetti!” c ümlesini yaz ının hacmini kısaltmak i çin yapt ığım çe şitli d üzeltiler esnas ında yanlış bir şekilde “ ya da çocuk ya şta iş çilik yapt ıkları i çin ” k ısmını ç ıkararak yayınlattığımı ancak bazı okuyucuların yaptığı d önü şler üzerine fark ettim.

Hatadan dolay ı özür diliyor, hatay ı g österen okuyuculara te şekk ür ediyorum.

İlgili Sitenin Haberleri