Pluribus 1. sezonu nasıl bitirdi? Büyük sorular daha yeni başlıyor

Apple TV+’ta yayınlanan ve Breaking Bad’in yaratıcısı Vince Gilligan imzasını taşıyan bilim kurgu dizisi Pluribus, ilk sezon finaliyle birlikte hikâyenin henüz yeni bir evreye girdiğini açıkça ortaya koyuyor.

Zaten ikinci sezon onayının gelmiş olması da bu açıdan iyi bir haber.

Final bölümü, bugüne kadar örülen pek çok anlatı ipliğini bir araya getirirken, aynı zamanda devam sezonu için çok daha sert ve tehlikeli soruların kapısını aralıyor.Uyarı: Bu yazı Pluribus’un birinci sezonuna dair spoiler içermektedir.Bu yazımız da ilginizi çekebilir: Eleştirmenlerin bayıldığı yeni bilim kurgu dizisi: Puanı 100Dünyayı değiştiren virüs: Pluribus’un başlangıç noktasıPluribus’un merkezinde, kökeni dünya dışı olan gizemli bir virüs yer alıyor.

Bu virüs, neredeyse tüm insanlığı birbirine bağlı bir “kolektif bilinç” yapısına dönüştürüyor.

Hive (Kovan) adı verilen bu yapı son derece barışçıl: Üyeleri bir böceği bile öldürmüyor, ağaçtan meyve koparmıyor ve negatif duygular fiziksel acıya yol açıyor.Virüsten etkilenmeyen yaklaşık bir düzine insan bulunuyor.

Bunların en dikkat çekici ikisi, Amerikalı Carol (Rhea Seehorn) ve Paraguaylı Manousos (Carlos-Manuel Vesga).

Sezonun büyük bölümünde fiziksel olarak ayrı olan bu ikili, Kovan’a karşı durma ve dünyayı “eski haline döndürme” fikrinde birleşiyor.Carol’un değişen bakış açısıFinal bölümünde Carol ve Manousos sonunda bir araya geliyor; ancak Carol artık eskisi gibi biri değil.

Bir önceki bölümde Kovan’a yönelik sert tavrı yumuşamaya başlayan Carol, özellikle refakatçisi Zosia (Karolina Wydra) ile kurduğu bağ sayesinde farklı bir noktaya evriliyor.

Final başladığında ikili artık bir çift.Bu durum, dizinin ilk bölümlerindeki Carol portresiyle tam bir tezat oluşturuyor.

O dönem Kovan’a o kadar sert tepki veriyordu ki, güvenlik gerekçesiyle Albuquerque şehri terk edilmişti.Beklenen buluşma, beklenen gibi gitmiyorManousos’un hayal ettiği buluşma ise hiç de planladığı gibi olmuyor.

Dünyayı kurtarmak için yanında duracak eski Carol yerine, konuşmaya bile isteksiz bir karakterle karşılaşıyor.

Bu sahneler, dizinin ikinci bölümünde Carol’un diğer hayatta kalanları ikna edemediği anları tersine çevrilmiş bir dinamikle hatırlatıyor.İki inatçı karakterin Google Translate üzerinden iletişim kurmaya çalışması da işleri daha karmaşık hâle getiriyor.

İlk konuşmalarının ardından Manousos’un kendi kendine mırıldandığı “Harika gidiyor” cümlesi, sahnenin ruh hâlini net biçimde özetliyor.Atom bombası sürprizi ve kırılma anıBölümün sonuna gelindiğinde Carol ve Manousos belli ölçüde ortak bir noktada buluşuyor.

Bunun nedeni, Carol’un Kovan’ın hâlâ onu sisteme dahil etmeye çalıştığını fark etmesi.

Açılış sahnesinde başka bir hayatta kalanın yeni bir yöntemle Kovan’a katıldığını görmemiz de bunun habercisi niteliğinde.Finalin asıl şoku ise Carol’a teslim edilen büyük paketle yaşanıyor: İçinden bir atom bombası çıkıyor.

Sezon boyunca yapılan bazı imaların boşuna olmadığı da böylece netleşiyor.Yavaş tempo, derin dünya inşasıPluribus’un ilk sezonu, izleyici açısından bir öğrenme süreci niteliğinde.

Post-apokaliptik yapımlar çok olsa da, bu denli sakin ve duygusal bir “kolektif bilinç” anlatısı nadir görülüyor.

Dokuz bölüm boyunca Carol’un yeni gerçekliğini kabullenme sürecini izlerken, Kovan’ın nasıl işlediğini de adım adım öğreniyoruz.Bu anlatım biçimi, dizinin yavaş temposunun temel gerekçesi.

Pluribus, dünyasını anlatmadan hikâyesini hızlandırmak istemiyor.İkinci sezon daha hareketli olabilirFinalde ortaya çıkan atom bombası ise ikinci sezonun tonunun değişebileceğine işaret ediyor.

Dizi muhtemelen yine aceleci olmayacak; ancak artık sadece Kovan’ı anlamak yeterli değil.

Masadaki sorular giderek büyüyor:Manousos’un radyo sinyalleriyle bireyleri Kovan’dan ayırma fikri işe yarayacak mı?Kovan, virüsü gönderen varlıklarla iletişim kurmak için neden dev bir anten inşa ediyor?Hayatta kalanlar Kovan’a katılmayı mı seçecek?Yaklaşan gıda krizi nasıl çözülecek?Ve en önemlisi: Carol’un elindeki atom bombası için gerçekten bir planı var mı?Pluribus’un önünde uzun bir yol varPluribus’un kaç sezon süreceği belirsiz olsa da, anlatının en az iki sezona ihtiyaç duyduğu artık net.

Bu yönüyle Apple TV+’ın bir diğer sıra dışı bilim kurgu dizisi Severance’ı hatırlatıyor.

O dizi de özgün fikrini ikinci sezonda daha net bir çerçeveye oturtmuştu.Şimdi soru şu: Pluribus da aynı başarıyı yakalayabilecek mi?

Bunu görmek için biraz daha beklememiz gerekecek.