Haber Detayı
İki farklı dünya: Wi-Fi ve kablosuz interneti birbirine karıştırmayın
Günlük hayatta ikisini de "kablosuz internet" diyerek geçiştiriyoruz ama teknik olarak birbirlerinin yerine geçemiyorlar. Birinde bir pazarlama icadı olan isim gizemi yatarken, diğerinde devasa bir hücre yapısı bulunuyor.
Günlük hayatta birbirinin yerine sıkça kullandığımız Wi-Fi ve kablosuz internet kavramları, aslında perde arkasında birbirinden çok farklı dünyaları temsil ediyor.
Birçok kişi her ikisini de "havadan gelen internet" olarak görse de, çalışma prensipleri ve sundukları imkanlar arasında uçurum var.
Bu ayrımı en basit haliyle evimizdeki tesisata benzetebiliriz: İnternet hizmetiniz eve gelen su hattıysa, Wi-Fi bu suyu odalara dağıtan boru sistemidir; mobil veri ise dışarıdayken satın aldığınız maliyetli şişe sulara benzer.Wi-Fi, aslında mevcut bir internet bağlantısını (fiber veya kablo gibi) router aracılığıyla belirli bir alana yayma teknolojisi olarak tanımlanıyor.
İlginç bir bilgi de bu ismin kökeninde yatıyor; pazarlamacılar, "IEEE 802.11" gibi karmaşık bir teknik ismin akılda kalmayacağını düşünerek "Wi-Fi" markasını yarattı.
İnsanlar bu kısaltmanın ne anlama geldiğini sorduğunda ise "Wireless Fidelity" (Kablosuz Sadakat) yanıtını uydurdular.
Aslında bu isim, sadece pazarlama dünyasının bir icadı olarak literatüre geçti.
Wi-Fi’ın kapsama alanı oldukça sınırlı; iç mekanlarda yaklaşık 45 metre, dışarıda ise en fazla 90 metreye kadar sinyal ulaştırıyor.
Ancak bu dar alan içinde hücresel veriden çok daha hızlı ve stabil bir deneyim sunuyor.
Evdeyken sınırsız internet paketimiz olsa bile Wi-Fi’a geçmemizin sebebi de tam olarak bu güvenilirlik ve düşük maliyet avantajı haline geliyor.Wi-Fi kapsama alanından çıktığınız anda devreye giren "kablosuz internet" ise bambaşka bir altyapı kullanıyor. 3G, 4G ve 5G gibi teknolojilerle tanıdığımız bu sistem, devasa baz istasyonları üzerinden yayın yapıyor.
Kırsal bölgelerde tek bir kule 40 kilometreye kadar alanı kapsayabiliyor.
Cihazınız bu ağa bağlanmak için bir router’a değil, operatörünüzden aldığınız bir SIM karta ihtiyaç duyuyor.
Hücresel veri size müthiş bir taşınabilirlik sunsa da, Wi-Fi kadar istikrarlı bir performans sergileyemiyor.
Hızınız, baz istasyonuna olan uzaklığınıza veya aradaki engellere göre sürekli değişim gösteriyor.
Ayrıca kota sınırları ve roaming ücretleri gibi maliyetler, bu teknolojiyi Wi-Fi’a göre çok daha pahalı bir seçenek haline getirdi.Bazen telefonunuzda Wi-Fi simgesi dolu görünse de internete giremediğiniz anlar oluyor.
Bunun sebebi, Wi-Fi’ın sadece cihazınızla router arasındaki yerel bağlantıyı temsil etmesi.
Eğer router’a gelen ana internet hattında bir sorun varsa, yerel ağınız çalışmaya devam etse bile dış dünyaya kapalı kalıyorsunuz.
Akıllı telefonlar ise artık bu iki teknoloji arasında otomatik geçiş yaparak sizi bu teknik detaylarla uğraşmaktan kurtarıyor.