Haber Detayı
Gizemli Gölge Kütüphaneler: Amerika'nın medeniyeti kurtarma planını sakladığı yer
Soğuk Savaş döneminde inşa edilen "gölge kütüphaneler," nükleer bir saldırı sonrası ABD'yi yeniden canlandırmak için ülkenin tüm bilgi ve kültür mirasını sakladı. Kentucky'deki eski madenlerde veya Kansas ovalarının altında bulunan bu tesisler, bugün modern internetin yedeklenmesi için kullanılıyor.
1950'li yılların Soğuk Savaş paranoyası, Amerika’yı kelimenin tam anlamıyla yeraltına itti.
Olası bir nükleer saldırı sonrası medeniyetin küllerinden yeniden doğmasını sağlamak amacıyla, ülkenin en değerli bilgisi, kültürü ve kolektif hafızası tonlarca kireç taşı ve çelikle korunan devasa yeraltı kasalarına gömüldü.
Bu gizli bilgi kasaları, “gölge kütüphaneler” olarak adlandırılıyordu.Penn State Üniversitesi'nden kütüphane yardımcısı David Brett Spencer'a göre, bu arşivler, şehirler buharlaşsa bile Amerika'nın bilgi ve yasalarının devam edeceğine dair umutla inşa edildi.
Spencer, “Bazı planlamacılar, doğru kayıtları seçersek, hükümetin ciddi bir kesintiye uğramadan devam edebileceğine inanıyorlardı” diyor.Gizlilik içinde, çelik ve taşla güçlendirilerek inşa edilen bu yapılar, nükleer saldırılara dayanacak ve medeniyetin “nasıl yapılır” planlarını koruyacak şekilde tasarlandı.
Bazıları Kansas ovalarının altında, bazıları Pensilvanya dağlarının derinliklerinde veya Kentucky'deki eski madenlerin içinde saklı.
Kansas'taki Lenexa Federal Kayıtlar Merkezi’ndeki “Buz Küpü” adı verilen sıfırın altında sıcaklıkta duran odada, arşivciler bugün bile, bir gün ülkeyi yeniden başlatabilecek kırılgan selüloit film makaralarını koruyor.Bu fikir, II.
Dünya Savaşı'nda kayıtların Alman bombalarından korunmak için taş kasalara saklandığı İngiltere’de ortaya çıktıktan sonra, soğuk savaş döneminde Sovyet nükleer saldırısından korkan ABD’de çok daha geniş bir ölçekte uygulandı.Doom Town testleri ve dijital çağa adaptasyonBilginin korunmasının ne kadar kritik olduğunu anlamak için kütüphaneciler ve askeri yetkililer, 1955 yılında Nevada'da “Çaydanlık Operasyonu” olarak da adlandırılan ilginç bir deney yaptı. “Doom Town” adını verdikleri, mankenler, evler ve kitap raflarıyla dolu sahte bir mahalle inşa ettiler ve bu mahallenin yakınında nükleer bombalar patlattılar.Amerikan Kütüphane Derneği yetkililerinin de tanıklık ettiği bu testler, nükleer patlamaların kağıt, mikrofilm ve fotoğraflar üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçlıyordu.
Testlerin ardından Ulusal Arşivler, ülkenin en değerli kayıtları için yeni, üst düzey korumalar talep etti.
Bunun sonucunda ABD Anayasası ve diğer kurucu belgeler için 55 tonluk dev bir süper kasa satın alındı ve olası bir saldırı durumunda belgelerin anında yer altına indirilmesi için doğrudan Pentagon'a bağlı bir hat kuruldu.
Başkan Harry Truman, bu kasanın Amerika'nın hazinelerini “modern insanın aklının tasarlayabileceği her şeyden daha güvenli” bir şekilde koruyacağını söylemişti.Sonraki on yıllarda bu gölge kütüphanelerin sayısı çoğaldı.
Bazıları için kendi kendine yeten, yani elektrik santrali ve su depoları olan tesisler kurulken, bazıları için Iron Mountain gibi üçüncü taraf şirketlerle anlaşmalar yapıldı. 1980'lere gelindiğinde, bu uygulama sadece devlet kurumları tarafından kullanılmıyordu ve pek çok şirket de bu yaklaşımı benimsedi.
Örneğin, Wrigley sakız tariflerini ve Pizza Hut franchise kayıtlarını yer altı mahzenlerinde saklıyordu.Günümüzde Gölge Kütüphaneler’de neler saklanıyor?Soğuk Savaş döneminden kalma bu depoların çoğu, ilerleyen yıllarda dijital çağa uygun olarak modernize edildi.
Mağaraların doğal düşük nem oranı ve sabit sıcaklıkları, sadece film ve kağıtlar için değil, aynı zamanda sunucular ve sabit diskler için de ideal bir depolama alanı olmalarını sağlıyor.Spencer, “İnternetin içeriğinin çoğu artık gölge kütüphanelerde yedekleniyor” diyor ve ekliyor: “İnterneti bir şey yok ederse, dünyanın tekrar çevrimiçi hale gelmesinde bunlar kilit rol oynayacak.” Kısacası, başlangıçta nükleer bir kabusun sonucu olarak ortaya çıkan bu yeraltı sığınakları, artık modern internet altyapısının ve küresel bilginin güvencesi haline gelmiş durumda.