Haber Detayı

Merz’in çıkışı ve yeni fay hatları... 'Amerikan barışı' Almanya için bitti
Avrupa aydinlik.com.tr
21/12/2025 16:01 (4 gün önce)

Merz’in çıkışı ve yeni fay hatları... 'Amerikan barışı' Almanya için bitti

Şansölye Friedrich Merz’in ‘Pax Americana bizim için artık geçerli değil’ sözleri, Almanya’da yalnızca transatlantik ilişkilerin geleceğini değil; merkez siyaset, savunma sanayi ve muhalefet arasındaki güç dengelerini de yeniden gündeme taşıdı.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin küresel hegamonyacı dünya siyasetindeki rolünü ifade etmek için kullanılan “Amerikan Barışı” (Pax Americana) süreci Almanya’da uzun yıllar boyunca sorgulanmadan kabul edilen bir süreçti.

İlk kez muhafazakâr-merkez siyasetin zirvesinden konu açıkça tartışmaya açıldı.

CDU Genel Başkanı Friedrich Merz, ABD’nin Avrupa güvenliğindeki rolünün eskisi gibi garanti olmadığını ifade ederek “Pax Americana” döneminin sona erdiğini dile getirdi.

Şansölye Merz ayrıca ABD'nin eski Avrupalı müttefiklerinden kalıcı bir kopuş yaşamasına karşı da uyardı.

Merz, Avrupalıların "transatlantik ilişkilerde temel bir değişime" hazırlanması gerektiğini söyledi. "On yıllarca süren Amerikan barışı, Avrupa'da ve Almanya'da bizim için büyük ölçüde sona erdi." dedi.

MERZ’TEN BİR KIRILMA CÜMLESİ Merz’in sözleri, transatlantik ilişkilerde bir kopuş ilanından çok, Almanya ve Avrupa’nın kendi güvenlik sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğine dair bir uyarı olarak okunuyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın giderek daha fazla sorguladığı NATO'yu "mümkün olduğunca uzun süre" korumanın da çok önemli olduğunu sözlerine ekledi.

Ancak bu uyarının siyasal sonuçları, iktidar ve muhalefet arasında sert bir ayrışmaya işaret ediyor.

TEŞHİS ORTAK, REÇETE TERS Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW), Almanya’nın ABD’ye aşırı bağımlı bir dış politika izlediğini uzun süredir savunuyor.

Parti, Ukrayna savaşı bağlamında silah sevkiyatlarına karşı çıkarken, diplomasi ve müzakereyi tek çıkış yolu olarak görüyor.Merz’in tespiti, BSW açısından yıllardır dile getirilen bir argümanın geç de olsa kabulü anlamına geliyor.

Ancak burada yollar ayrılıyor.

Merz, ABD’nin geri çekilme ihtimaline daha fazla silahlanma ve askeri kapasiteyle yanıt verilmesini savunurken; BSW aynı durumdan askeri gerilimin azaltılması ve bağımsız diplomatik girişimlerin güçlendirilmesi sonucunu çıkarıyor.BSW, ABD’ye bağımlılığın Ukrayna savaşıyla birlikte Almanya’yı doğrudan bir çatışma tarafı haline getirdiğini savunuyor.

BSW’ye göre Almanya’nın Ukrayna’ya silah sevkiyatları hem savaşın süresini uzatıyor hem de Berlin–Moskova hattında onarılması zor bir kopuş yaratıyor.

Parti bu nedenle Rusya ile tüm diplomatik kanalların yeniden açılmasını, ateşkes ve müzakere sürecinin Avrupa merkezli bir inisiyatifle başlatılmasını savunuyor.

Merz’in “Pax Americana bitti” tespiti, BSW açısından bu politikanın gerekçesini güçlendiriyor: ABD’nin geri planda kaldığı bir dünyada Almanya’nın Washington’un savaş stratejilerini otomatik olarak takip etmesi yerine, Rusya ile gerilimi düşürmeye odaklanan bağımsız bir çizgi izlemesi gerektiği üzerine yoğunlaşıyor.

BSW’nin X paşlaşımı: Askeri diktatörlüğe boyun eğmeye hayır!

Biz özgürlük, refah devleti ve barıştan yanayız.

NATO'dan ve parçalanmış bir demokrasi anlayışından değil!

ULUSAL ÇIKAR SÖYLEMİ İÇİN YENİ ZEMİN Almanya’nın ana muhalefet partisi olan Almanya için Alternatif (AfD) cephesinde ise Merz’in açıklaması, “önce Almanya” söylemini güçlendiren bir gelişme olarak değerlendirilebilir.

Parti, NATO ve transatlantik kurumlara mesafeli yaklaşırken, Almanya’nın kendi ulusal çıkarlarını merkeze alan bir dış politika izlemesi gerektiğini savunuyor.

ABD’nin artık Avrupa’yı öncelemediği, AfD’nin bu söylemine yeni bir meşruiyet alanı açıyor.

Ancak partinin merkezindeki çelişki, ABD karşıtlığı ve Trump çevreleriyle kurulan ilişkiler arasındaki iki çizgi bu söylemin tutarlı bir dış politika ve stratejiye dönüşmesini zorlaştırıyor.Diğer yandan AfD açısından Merz’in açıklaması, Ukrayna savaşı bağlamında savunulan “Almanya bu savaşın tarafı olmamalı” tezini güçlendiriyor.

Parti, Rusya’ya uygulanan yaptırımların Almanya ekonomisine zarar verdiğini, enerji krizini derinleştirdiğini ve Alman sanayisini zayıflattığını dile getiriyor.AfD, savaşın nedenlerini NATO’nun doğuya genişlemesi ve Batı’nın güvenlik politikalarıyla ilişkilendiriyor.

Bu yaklaşım, partiye yöneltilen “Rusya’ya yakınlık” eleştirilerinin de temelini oluşturuyor.

AfD’ye göre Almanya’nın çıkarı, Moskova ile kalıcı bir düşmanlık yerine, yaptırımların kaldırıldığı ve ekonomik ilişkilerin yeniden tesis edildiği bir normalleşme sürecinden geçiyor.Bu çerçevede Merz’in ifadeleri aynı zamanda “eğer ABD kendi stratejik önceliklerine göre hareket ediyorsa, Almanya da Rusya politikasını Washington’dan bağımsız biçimde yeniden tanımlamalı” yönündeki muhalif siyaseti de doğrulamış oluyor.

AfD’nin sosyal medya paşlaşımı: NATO artık üyelerinin dış saldırılara karşı savunulmasına hizmet etmiyor, sadece ABD'nin hegemonyasını korumaya hizmet ediyor.

GÜVENLİK Mİ, ÇIKAR MI?

Arka planda ise Merz’in çıkışı, savunma politikalarıyla, ekonomik çıkarlar arasındaki ilişkiyi de yeniden gündeme taşıdı.

Merz’in savunduğu çizgi; Rheinmetall, Airbus Defence & Space gibi savunma sanayii devlerinin çıkarlarıyla örtüşüyor.Almanya’da savunma bütçesinin artırılması, NATO yükümlülüklerinin genişletilmesi ve Avrupa çapında ortak silahlanma projelerinin hızlandırılması, bu şirketler için milyarlarca avroluk yeni sipariş anlamına geliyor.

BLACKROCK GÖLGESİ Bu tartışma Merz’in finans dünyasındaki geçmişini de yeniden hatırlatılıyor.

Merz, aktif siyasete dönmeden önce dünyanın en büyük varlık yönetim şirketlerinden biri olan BlackRock’ın Almanya yapılanmasında üst düzey görevlerde bulundu.

BlackRock, doğrudan silah üretmese de küresel savunma sanayi şirketlerinin hisselerine ve savunma fonlarına büyük ölçekli yatırımlar yapan bir aktör.

TARTIŞMA AÇILDI, YANIT HENÜZ YOK Merz’in “Pax Americana bizim için bitti” sözleri, Almanya’da bastırılmış bir dış politika tartışmasını görünür kıldı.

Açıklama, BSW ve AfD’nin uzun süredir dile getirdiği bazı teşhisleri doğrularken, çözüm yollarında derin bir ayrışmayı da ortaya koyuyor.Önümüzdeki dönemde temel soru şu olacak: Almanya, ABD sonrası dönemde güvenliğini NATO ekseninde daha fazla silahlanma ve askeri entegrasyonla mı, yoksa daha bağımsız ve diplomasi ağırlıklı bir çizgiyle mi sağlayacak?

Bu soruya verilecek yanıt, yalnızca dış politikayı değil, Alman siyasetinin güç dengelerini de belirleyecek.

Merz, CDU Genel Başkanı olmadan önce dünyanın en büyük varlık yönetim şirketlerinden biri olan BlackRock’ın Almanya yapılanmasında üst düzey görevlerde bulundu.

MERKEZ BANKASI İLE SİLAHLANMA ARASINDA GERİLİM Avrupa Merkez Bankası (ECB), Avrupa’da silahlanma ve savunma harcamalarının genişlemesi ile kurumun para politikaları arasındaki çelişkilere dikkat çeken bir yazışmayla yeni bir tartışma başlattı.ECB Başkanı Christine Lagarde, Avrupa Parlamentosu üyesi ve BSW Genel Başkanı Fabio De Masi’ye gönderdiği 5 Aralık 2025 tarihli mektupta, artan savunma ve altyapı harcamalarının ekonomik etkileri üzerindeki belirsizliklere vurgu yaptı.

Yazıda, yüksek düzeyde savunma harcamalarının enflasyonu artırdığını, olumlu etkisinin ise kısa vadeli olduğu belirtildi.

MALİ İSTİKRARI BOZUYOR AB Komisyonu’nun ve NATO’nun savunma harcamalarını artırma yönündeki siyasi hedefleri yıllardır gündemde.

Özellikle Avrupa Komisyonu’nun “Readiness 2030” planı kapsamında 2030’a kadar ek 800 milyar avroya varan savunma yatırımı hedefleniyor.

Bu plan, üye devletlerin savunma bütçelerini artırmalarını kolaylaştıracak mali esneklikler içeriyor.Bu açıklama, AB’nin siyasi düzeyde savunma harcamalarını artırma yönündeki güçlü rüzgârı ile Merkez Bankası’nın mali ve fiyat istikrarı konusundaki ihtiyatlı yaklaşımı arasındaki gerilimi yansıttı.

ENFLASYON KONTROL EDİLEMEZ AB içindeki siyasi irade, savunma kapasitesini güçlendirme hedefini öne çıkarırken, ECB ise parasal politikanın görevinin enflasyonu kontrol altında tutmak olduğunu yeniden vurguluyor.

Bu farklı bakış açıları, Avrupa’nın ekonomik ve güvenlik gündeminin önümüzdeki dönemde nasıl şekilleneceğine ilişkin tartışmaları alevlendirmeye aday.

İlgili Sitenin Haberleri