Haber Detayı

Bir masa, üç kıta; göçle kurulan bir yeni yıl sofrası
Gastroda odatv.com
21/12/2025 10:20 (5 gün önce)

Bir masa, üç kıta; göçle kurulan bir yeni yıl sofrası

Noel sofraları hindi ve çam ağacıyla sınırlı değildir. Batı Afrika’da doğup Fransa, İngiltere ve Lübnan arasında büyüyen şef Stosie Madi’nin yılbaşı masası; göç, kimlik ve mutfak hafızasının nasıl iç içe geçtiğini anlatan kozmopolit bir hikaye sunuyor.

Dünyanın birçok yerinde Noel, dini bir ritüelden çok sofra etrafında kurulan kolektif bir hafıza olarak kabul edilir.

Kimi ülkelerde bu hafıza kızarmış hindinin kokusuyla, kimi coğrafyalarda ise baharat, tütsü ve uzun pişen etlerle şekillenir.Batı Afrika’da doğan, Fransa ve İngiltere arasında büyüyen, Fransız-Lübnan-Britanyalı bir ailede yetişen Şef Stosie Madi’nin Noel sofrası da tam olarak bu çok katmanlı hafızayı yansıtır.MİSAFİR LİSTESİ SABİT DEĞİLDİR, SOFRA AÇIKTIRBu sofranın belki de en belirleyici özelliği, sayının hiçbir zaman kesin olmaması.

Yirmi kişi için kurulan masa, kısa sürede kırk kişiyi ağırlayacak şekilde genişler.

Tanıdıklar, yoldan geçenler, “nasıl olsa gelir” denilenler…Bu refleks, Batı Afrika ve Ortadoğu kültürlerinde güçlü bir şekilde yer alan “misafir berekettir” anlayışının mutfaktaki karşılığıdır.

Noel, burada kapalı bir aile yemeği değil; paylaşımın, açıklığın ve kapsayıcılığın sembolüdür.Mackerel sambousekHAMUR İŞİNDEN TÜTSÜYE, AKDENİZ VE AFRİKA AYNI TABAKTALübnan mutfağında sofralar hamur işleri olmadan eksik sayılır.

Küçük kapalı börekler, iç harcı ne olursa olsun, toplulukla yenilen yemeklerin simgesidir.

Batı Afrika’da ise tütsülenmiş balık ve etler, hem saklama tekniği hem de karakteristik bir lezzet kaynağıdır.Bu iki gelenek Noel sofrasında birleştiğinde ortaya çıkan şey, bir tariften çok daha fazlasıdır; coğrafyaların birbiriyle konuşmasıdır adeta.

Akdeniz’in narenciyesiyle Afrika’nın dumanlı aromaları, aynı lokmada buluşur.YAVAŞ PİŞEN ET, ZAMANIN KENDİSİDİROrtadoğu ve Afrika mutfaklarında kuzu, koyun ya da keçi; sıradan bir protein değil, kutlamanın merkezidir.

Özellikle uzun saatler boyunca yavaş pişirilen etler, zaman kavramını sofraya taşır.Bu tür yemekler aceleyle yenmez.

Hazırlık süresi kadar, bekleyiş de ritüelin parçasıdır.

Noel gününde mutfağın ağır ağır yayılan kokusu, misafirlere “burada kalın” mesajı verir.

Sofra sadece karın doyurmaz; zamanı yavaşlatır.KUTLAMANIN EVRENSEL DİLİ, PİRİNÇBatı Afrika’dan Ortadoğu’ya uzanan geniş bir coğrafyada pirinç, tören yemeğidir.

İçine katılan kuru yemişler, nar taneleri, kızarmış soğanlar; zenginliği ve bolluğu simgeler.Bu yüzden Noel masasında pilav, bir garnitür değil, merkezde duran bir anlatıdır.

Her tanesi, farklı bir kültürel katmanı temsil eder.

Parlak renkler ve kontrast dokular, yılın en karanlık günlerinde sofraya bilinçli bir neşe taşır.ROM, ANANAS VE KOLONYAL TARİHİN TATLI İZLERİTatlıya gelindiğinde ise hikaye daha da derinleşir.

Batı Afrika ve Karayipler üzerinden Avrupa’ya taşınan rom, kolonyal tarihin damakta kalan izidir.

Şeker kamışı, ananas ve baharatlar, sömürge ticaretinin mutfaktaki yankılarıdır.Noel tatlıları bu nedenle sadece “keyif” değil, tarihsel bir yüzleşme de içerir.

Sofrada yer alan her aroma, geçmişin izlerini bugünün kutlamasına taşır.Stosie Madi’nin Noel sofrası bize şunu hatırlatır: "Yemek, yalnızca malzeme ve teknikten ibaret değildir.

Göç, aidiyet, hatıra ve paylaşım, tabağın görünmeyen ama en güçlü bileşenleridir."Bu sofra, “Noel yemeği nasıl olmalı?” sorusundan çok daha fazlasını sorar: Birlikte yaşadığımız dünyayı mutfakta nasıl anlatıyoruz?Ve belki de en önemlisi: Sofraya kimleri davet ediyoruz?Kaynak: The GuardianOdatv.com

İlgili Sitenin Haberleri