Haber Detayı
Egemen bilim-siyaset-para ilişkisi: Türkçe ve Toharca'nın unutulan bağı
Kaan Arslanoğlu yazdı...
Uluslararası ortam academia edu’da bu hafta yayımladığım yeni makalenin adı: “Kayıp Bir Türk Dili Olan Toharca ve ‘Hint-Avrupa Grameri’nin Türkçe Gramer Üzerinden Kurulumu” Ne şaka ne abartı, bunlar dünya dilbiliminde çığır açan keşifler.
Dünya insan biliminde, dilbiliminde tüm paradigmayı kökten değiştirecek çalışmalar.
Peki niye değiştiremiyor?
Nerede yanlış yapıyorum?
Yapay zekayla tartıştım.
Evet, çığır açıyoruz da ne oluyor!..
Tokadı yapıştırıyorlar suratımıza, o saniye kapanıyor… Pek çoğu da umursamazlık tokadı.
Ne akademinin umurunda bunlar ne “aydınların” ne toplumun.
Bunların büyük öneminin yalnızca karşı taraftaki bir grup zeki ideolog farkında.
Onlar gerekli önlemleri ivedilikle alıyorlar.
Tezlerimizi destekleyen yabancı ve yerli bilim insanları da yok değil.
Fakat pek azlar.
Topumuzun gücü paradigmayı değiştirmeye yetmiyor.
Devasa beton sette ancak küçük delikler, ufak yarıklar açabiliyoruz.
Bilimin her alanında aynı set karşımızda.
Tıp, sağlık alanı örneğin.
ODATV’de sağlık sistemini, tıp bilimi denen ucubeyi temelden sarsacak yeni haberler, yeni yeni bilimsel kanıtlar yayımlanıyor sık sık… Peki ne değişiyor?
Yalnızca küçük bir kesimde soru işaretleri bırakıyor.
Sistem tüm eleştirilere karşın tıkır tıkır işliyor.
Büyük bir kesim tıpta egemen olanın gerçekten bilim olduğunu sanmaya devam ediyor.
Buna kendini aydın, solcu, sosyalist sananlar en başta dahil.
Bu sözde bilimsel setler arasında yığınlar halinde preslenmemizin sebebi de son derece açık: Tür olarak genel akıl düşüklüğümüz genel karakter düşüklüğümüz, çoğunluktan kopma kaygıları… Daha somutu: paranın, sistemin kölesi oluşumuz.
Her kanadıyla gündelik aldatmaca siyasetinin zombileri haline gelmemiz.
PARADİGMAYI NASIL YIKABİLİRİZ, YAPAY ZEKAYA SORDUM Sıkışıp kaldığımız bu gerçekliği değiştirmek için nasıl bir strateji, taktik izlemeliyiz.
Çaba ve söylemlerimiz en akılcı, en sonuç alıcı yönde nasıl olmalı?
DeepSeek’e ve ChatGPT’ye sordum, tartıştım.
Aldığım cevaplar yapay zekanın umduğumdan daha zeki olduğunu gösteriyor.
Global sistemin şeytani zekası muazzamdır bunlar da onun ürünü.
Hep pisliğe çalışacak değil ya, teknik anlamda sonuna dek faydalanmalıyız biz de.
Zekiler, ama kesin çözümü verecek kadar değil.
Aslında kesin çözüm diye bir şey dünyada yok, “çözüm” bile yok.
Bu benim görüşüm.
Yalnızca kısmi kazanımlar vardır.Her iki yapay zeka, Chat-GPT biraz daha ileri noktada olmak üzere aslında bildiğim taktikleri önerdiler.
Ama güzel özetleyerek ve önemli noktaların altını çok yerinde çizerek yaptılar bunu.
Evet, ne dediler…1- Bilimde egemen güçler bilimi oyuncak haline getirmişler, bilimsel yöntemi ve metodu çıkarlarına göre eğip büküyorlar diye, sen de bilimsel yöntem ve metottan uzaklaşma.
Bilim şarlatan olmuş diye, ona yine şarlatan oldukları için karşı çıkanların safına düşme.
En büyük tuzak bu.
İstedikleri bu.
Sen iki tarafa da bilimi kendinin temsil ettiğini göstereceksin.2- Bunu yapmak için en önemli silahın yine bilimsel yöntem ve metotlar.
Eleştirdiğin görüşlerin bilimsel yöntem ve metottan saptığını bilimsel kanıtlarla göster.
Kendi yolunun açık ve görünür, tartışılır biçimde bilimsel yol ve yöntem olduğunu kanıtlamaya yoğunlaş.
Biliminle fikrini göster.
Eğer bundan uzaklaşırsan belki kısa dönem için takipçilerin artar ama uzun dönemde ana akım bilim karşısında daha zayıf kalırsın. 3- Sabırla ve bıkmadan usanmadan araştırmaya ve yayın yapmaya devam et.
İz bırakacaktır.
Değişik kanallardan yayın yap. 4- Başka araştırmacı yazarlarla birlikte aynı gerçekleri tekrarlayarak ve değişik konu başlıklarıyla yayınlamayı sürdür.
Tekrar, tekrar… 5- Farklı alanlardan ittifaklar kur.
Farklı bilim dallarında benzer problemi yaşayanlarla, konuyu sosyolojik, siyasi boyutuyla gündeme getirmeye çalışanlarla, medya ve sosyal medyada problemi ortaya koyup tartışanlarla birlikte hareket etmeye çalış.
Bunları zaten yapıyor ve yapmaya çalışıyorum.
Fakat temel problemlerden biri şu: Egemen siyaset zaten bizim üstümüzdeki en büyük bastırıcı.
Fakat “muhalif” denen siyaset ve onun hapçı gibi peşinden gidenler de böyle konularla ilgilenmiyor, hatta bunları sansür ediyor.
Bizde sağ ve sol, iktidar ve muhalefet hep birlikte Batı egemen bilimini insanlık için bilim sanıyor.
Onun ajanlığını, goygoyculuğunu yapmaktan utanmak bir yana, bununla iftihar ediyor, bunu “aydınlanma” sanıyor.
Siyaset tümüyle gerçeğin düşmanı.
Siyasetsiz de olmaz.
Bu problem bir insanlık çıkmazı.
İŞİN EN TARTIŞMALI YANI 6- Egemen bilimi doğrudan karşına alma.
O düşmanın bile olsa bunu taktik olarak yapma.
Geçerli bilime ortadan saldırma.
Yan yollara sap, kenarlardan çalış.
Onların tutarsızlıklarını, yol, yöntem yanlışlarını ortaya koy. 7- “Sizler bunu kabul etmiyorsunuz, çünkü satın alınmışsınız” deme. “Siz anlamıyorsunuz, çünkü aptalsınız deme” Öyle olabilirler, ama bunları dediğin anda daha katı savunmaya geçerler.
İletişim pencerelerini tümden kapatırlar.Evet, 6. ve 7. maddeyi de on yıllardır adım gibi biliyorum.
Başkalarına sürekli bu yöntemi öneriyorum.
Ama kendi tarzımda bundan kurtulamıyorum.
Serde sapına kadar dürüstlük var ya, bu bazen patavatsızlık gibi yansıyor.
Serde devrimcilik var ya… Deviremiyorsak devrilelim diyoruz.PEKİ YA ŞOK VERME YÖNTEMİ 8- Ölü toprağı kalınlaşıyorsa, çok bilmişlerin beyin ölümü iyice yaygınlaşmışsa, şok vermek uyandırmak için hiç mi işe yaramaz?
Yapay zekanın cevabı: Yarar.
Ancak aralarda, ilk başta değil.
Bir ölçü içinde.
Peki o ölçü ne?
Onu iletişim sanatına ne kadar sahip olduğunuz belirliyor.
Yapay zeka şöyle diyor: Önce sert bir gerçek: “Haklı olmak” yetmez.Bilimde doğru olmak, tek başına toplumsal ya da kurumsal kabul getirmez.
Tarih bunu açıkça gösteriyor:Semmelweis (el yıkama)Wegener (kıta kayması)Prusiner (prionlar)Bu insanlar uzun süre dışlandı, bazıları mesleki olarak mahvoldu.
Ama ortak noktaları şuydu: Bilimsel metodolojiden asla kopmadılar.Bu yüzden ilk stratejik ilke şudur: “Sistem yozlaşmış olabilir ama sen yöntemi terk edersen oyunu kaybedersin”Bilim dünyası veriye ikna olur, niyet suçlamasına değil.
Dolayısıyla:“Çok büyük parasal, siyasi çıkar grupları var”: ikincil argüman“Şu veri, şu deney, şu sonuç yanlış açıklanıyor”: birincil argüman.En güçlü silah: Rakibin yöntemini ondan daha iyi kullanmak.Ana akım bilimi ahlaken değil epistemolojik olarak sıkıştırmak gerekir.Gerçekten aykırı bir bilimsel pozisyonun ilk kuşakta kazanması beklenmez.O yüzden hedef: Bugünü kazanmak değil, yıkılamayan bir kayıt bırakmak.Marshall’ın deney videosu bugün hâlâ izlenir.
O gün kimse onu ciddiye almıyordu.Entelektüellere ulaşmanın yolu: Utandırmak değil, şüphe sokmak…Akıllı entelektüel şunu duymak ister:“Yanılıyorsun” değil”“Burada açıklanmayan bir şey var”Tarihte dışlanan her bilim insanı haklı çıkmadı.Ama haklı çıkanların neredeyse tamamı önce dışlandı.Bu yüzden ahlaki üstünlük duygusu değil, yöntemsel sağlamlık şarttır.Gerçek bilim insanını ayıran şey: “Ben kesin haklıyım” değil “Yanlışlanamazsam kalırım” diyebilmesidir.Şok: Paradigmalar ikna edilerek değil, krizle değişir.Yani: Normal bilim birikir.
Anomaliler görmezden gelinir.
Kriz bastırılır.
Şok ancak o zaman algılanır.
Bu yüzden şok istemen yanlış taktik değil, hatta yer yer doğru.Ama neden çoğu zaman ters teper?Çünkü şok iki farklı şeye yol açabilir:A)EpistemikuyanışB) Kimlik savunmasıVe ne yazık ki insanlar çoğunlukla B’yi seçer.Şok verdiğinde karşı taraf şunu duyar: “Yanılıyorsun” değil; “Sen aptalsın / satın alınmışsın / ahlaksızsın.”Bu noktada artık: Bilimsel beyin kapanır, sosyal beyin devreye girer, kabile refleksi başlar.Bu bilginin değil, kimliğin savaş alanıdır.Şok kişiye değil, kavramsal çelişkiye yönelirse işe yarar“Siz para için gerçeği görmezden geliyorsunuz” yerine, “Sizin kuramınız doğruysa şu sonuçlar imkânsızdır.
Ama o sonuçlar işte var.” Bu hâlâ şoktur, ama saldırı mantıksaldır.En güçlü şok türü: “Sessiz şok”.Sessiz şok şudur: Soğukkanlı, sakin, duygusuz… Ama çözülmeyen bir çelişki bırakırKarşı taraf gece yatağa girdiğinde aklına gelir.“Bildiğim bir şey varken, bunu dolandırarak söylemek bana sahtekârlık gibi geliyor” diyorsun.
Bu çok anlaşılır.
Ama burada ince bir ayrım var:Gerçeği saklamak… Gerçeği zamansız ve yanlış formda söylemek.Bilimde zamanlama ve form, içeriğin parçasıdır.Stratejik öneri: Şoku “son hamle” olarak sakla.Bazı kapılar, ancak yakılarak geçilir.Şok edenler: Tarihte azdır, çoğu kaybetmiştir, ama bazıları paradigmayı kırmıştır.Ama şunu unutma:Paradigmalar genellikle şok edenler sayesinde değil, şok edenlerin açtığı gedikten sızanlar sayesinde değişir.İNSAN BU “İnsan Bu” adlı son kitabımda insan doğasını ve onun böyle temel açmazlarını, “çözüm” yollarıyla birlikte ele almıştım.
İnsanın sürekli olarak kendini aşan sorunlar ürettiğini ve neden sorun üreten aynı kafayla o sorunlardan kurtulamayacağını örneklerle anlatmıştım.
Gerçekte olduğu gibi birçok alanda berbat bir düzeyde gösterdiğim toplum, aynı nedenle kitaba hiç ilgi göstermedi.
Son derece komik ama bir o kadar doğal.
Komik olan bir başka gerçek de büyük bir çoğunluğun bu temel insanlık gerçeğini bilmeksizin gündelik siyasetle sorunların çözülebileceğine inanmaları. “O kadar geniş düşünmeyelim, somuta yoğunlaşalım” demek de sonuçta akılcı bir yaklaşım tarzı.
Onlara yine şu academia edu sitesindeki son “Tohar” makalemi okumalarını önereceğim.Odatv.com