Haber Detayı
AK Parti'nin Terörsüz Türkiye raporu Meclis'e sunuldu: 4 madde tek hedef! 15 bölüm 60 sayfa
AK Parti'nin, Terörsüz Türkiye çalışmaları kapsamında hazırladığı raporu Başkan ve Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a sundu. 3 aşamalı planın yer aldığı yaklaşık 15 bölüm ve 60 sayfadan oluşan rapor bugün TBMM Başkanlığına da iletildi. 4 başlıkta özetlenen raporda müzakere değil tasfiye sürecinin işlediği ifade edildi. Şehit ailelerinin sürecin kırmızı çizgisi olduğu vurgulanırken Suriye ve Irak boyutu hesaba katılmadan kalıcı güvenlik sağlanamayacağı bildirildi. Raporda demokratikleşmenin güvenliğin alternatifi değil sonucu olduğunun altı çizildi.
AK Parti'nin, TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun çalışmaları kapsamında hazırladığı rapor önce Başkan ve Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a ardından TBMM'ye sunuldu.
AK Parti'nin süreç raporu Başkan Erdoğan'a sunuldu AK Parti, 'Terörsüz Türkiye' hedefi doğrultusunda kurulan Komisyon çalışmaları kapsamında hazırladığı raporu tamamladı.
ÖNCE BAŞKAN'A SONRA TBMM'YE AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, raporu TBMM Genel Sekreterliğine iletti.
Gül, raporu teslim ettikten sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, Terörsüz Türkiye'ye ilişkin AK Parti Grubunun komisyondaki üyelerinin katkıları, Başkan Erdoğan'ın da onayıyla hazırlanan raporu TBMM Başkanlığına sunduklarını bildirdi.
AK Parti'nin 3 aşamalı Terörsüz Türkiye raporu Meclis'e sunuldu Sürecin Türkiye için önemini vurgulayan Gül, kararlı siyaseti ve liderliğiyle yol açan Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'a teşekkür etti. 15 BÖLÜM 60 SAYFALIK RAPOR Raporun içeriğine ilişkin bilgi veren Gül, '15 başlıkta raporumuzu sunduk, 60 sayfalık bir rapor.
Çok yoğun bir çalışmayla tüm komisyon üyesi arkadaşlarımız, partideki yetkili, ilgili kurullarımızla birlikte değerlendirmemizi yaptık.' dedi.
Abdülhamit Gül, raporda yer alan başlıkları da basın mensuplarıyla paylaştı.
Böylece komisyonda üyesi bulunan siyasi parti gruplarının tamamının komisyona raporları sunulmuş oldu.
AK Parti tarafından 4 başlıkta özetlenen raporda müzakere değil tasfiye sürecinin işlediği ifade edildi.
SİLAHLARIN ELDEN DEĞİL ZİHİNLERDEN BIRAKILDIĞI BİR SÜREÇ Raporda silah bırakmanın pazarlık konusu yapılmadığı tespit ve teyidinin şart olduğu belirtildi.
Türkiye'nin terörle mücadelesinde artık yalnızca güvenlik refleksiyle hareket eden bir ülke olmadığı vurgulandı.
Bu sürecin bir 'al / ver' pazarlığı değil; devletin kendi egemenlik alanında, kendi hukukuyla ve kendi tarihsel tecrübesiyle yürüttüğü stratejik bir tasfiye ve uyum süreci olduğu değerlendiriliyor.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'iç cepheyi güçlendirme' çağrısı, yürütülen sürecin ana eksenini belirledi.
Yapılan değerlendirmelerde, hedefin yalnızca silahların susmasıyla sınırlı olmadığı; şiddetin, toplumsal hafızada ve gündelik dilde bıraktığı izlerin de ortadan kaldırılmasının amaçlandığı ifade edildi.
Terörün yıllar boyunca sadece can kayıplarına yol açmadığına dikkat çekilirken, toplumsal kardeşlik duygusuna, ekonomik üretime ve devlet-millet ilişkisine zarar verdiği vurgulandı.
Hazırlanan raporda öne çıkan en önemli başlıklardan biri ise 'tespit ve teyit' mekanizması oldu.
Buna göre devlet, terör örgütünün kendini feshettiğini ve silahların geri dönülemez şekilde imha edildiğini kesin ve somut delillerle doğrulamadan herhangi bir hukuki sürecin başlatılmayacağını net bir şekilde ortaya koydu.
Bu yaklaşımın, hem şehitlerin hatırasına duyulan sorumluluğun hem de hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğu belirtildi.
ŞEHİT AİLELERİ SÜRECİN KIRMIZI ÇİZGİSİ Toplumsal barışın mağduriyetleri yok sayarak değil; adalet duygusunu koruyarak tesis edildiğine dikkat çekilirken AK Parti'nin Terörsüz Türkiye raporunun bu anlayışın özeti olduğu bildirildi.
Sürecin en hassas başlıklarından birinin, şehit yakınları ve gazilere yönelik tutum olduğu vurgulandı.
Yapılan değerlendirmelerde, şehit ailelerini incitecek ya da gazileri rencide edecek herhangi bir adıma kesinlikle alan açılmadığı belirtildi.
Toplumsal barışın, adalet duygusu zedelenmeden inşa edilmesi gerektiğine dikkat çekilirken, bu nedenle devletin aceleci değil; temkinli, ölçülebilir ve denetlenebilir bir yol haritası izlediği ifade edildi.
Gelinen aşamanın, Türkiye'nin terörle mücadelede elde ettiği askeri kazanımları siyasal, hukuki ve toplumsal kalıcılıkla güçlendirme iradesini ortaya koyduğu kaydedildi.
Terörsüz Türkiye hedefinin ancak devlet ciddiyetiyle yürütülen kapsamlı bir tasfiye süreciyle mümkün olabileceği vurgulandı.
Bu sürecin ne duygusal bir barış söylemine ne de kısa vadeli siyasi hesaplara dayandığı belirtilirken, meselenin doğrudan devlet olmanın bir gereği olduğu ifade edildi.
AK Parti tarafından hazırlanan raporun da bu yaklaşımın somut bir göstergesi olduğu kaydedildi.
PAZARLIK DEĞİL TASFİYE SÜRECİ Raporda, yürütülen sürecin bir pazarlık olmadığı; hukuki zemini açık, denetim mekanizmaları güçlü ve tamamen devlet kontrolünde ilerleyen bir tasfiye süreci olduğu vurgulandı.
Raporda, yıllardır kamuoyunda dile getirilen 'gizli anlaşma' iddialarına da net bir yanıt verildi.
Buna göre silahların bırakılması, terör örgütünün feshi ve illegal yapıların tasfiyesi, devletin ilgili tüm kurumları tarafından yürütülecek tespit ve teyit süreçlerinden geçmeden herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacak.
Devletin bu aşamada kesin ve doğrulanabilir veriler olmadan adım atmayacağı açık şekilde ifade edildi.
Metinde dikkat çekilen en önemli unsurlardan biri ise toplumsal barış ile şehit ailelerinin hassasiyeti arasında kurulması gereken denge oldu.
AK Parti'nin, bu dengeyi gözetmeden hiçbir adım atmayacağını raporla güvence altına aldığı belirtildi.
Bu kapsamda sürece özgü, müstakil ve geçici bir kanun önerisinin gündeme getirildiği kaydedildi.
Söz konusu düzenlemenin başka örgütler için emsal teşkil etmeyeceği ve hukukun genel ilkelerini zedelemeyeceği özellikle vurgulandı.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE, TERÖRSÜZ BÖLGE İLE MÜMKÜNDÜR TBMM'ye sunulan raporda Suriye ve Irak boyutu hesaba katılmadan kalıcı güvenlik sağlanamayacağı net biçimde ifade edildi.
Türkiye'nin terörle mücadelede sahada elde ettiği kazanımları siyasi ve diplomatik zeminde kaybetmediği vurgulanırken, Suriye ve Irak boyutuyla şekillenen 'Terörsüz Bölge' stratejisinin bu yaklaşımın tamamlayıcı unsuru olduğu ifade edildi.
Yapılan değerlendirmelerde, Türkiye'nin sınırlarının hemen ötesinde bir terör koridoruna kesinlikle izin vermeyeceğini bir kez daha net biçimde ortaya koyduğu belirtildi.
Söz konusu sürecin Türkiye'yi zayıflatmayı değil; iç cephesini güçlendirmeyi, demokrasiyi terörün vesayetinden arındırmayı hedeflediği kaydedildi.
Demokrasi anlayışının silahların gölgesinde değil, hukuk ve meşruiyet temelinde gelişebileceğine dikkat çekilirken, hazırlanan raporun ana çerçevesinin de bu yaklaşımı esas aldığı vurgulandı.