Haber Detayı
Batı basını yazdı, Kremlin yanıtladı! AMAÇ NE? Karadenizden gelen İHAdan sonra S-400
Amerikan haber sitesi Bloomberg, Türkiyenin F-35 sürecini yeniden canlandırmak amacıyla S-400 hava savunma sistemlerini Rusyaya iade etmek istediğini ileri sürdü. Haberde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın, 12 Aralıkta Türkmenistanda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmede S-400lerin iadesini talep ettiği belirtildi. Peki bu iddianın arka planında ne var? Olası senaryolar neler? Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faik Tanrıkulu ve Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Merve Suna Özcan konuyu değerlendirdi.
Karadenizde kimliği belirsiz bir İHA olayı ve ardından Bloombergin S-400 iadesi iddiası Türkiye ile Rusya arasında yeni bir gerilim senaryosu mu gündeme geliyor?
İddialar, Türkmenistandaki Erdoğan-Putin görüşmesi sonrası ortaya atıldı.
Bu gelişmeler, Ankaranın çok kutuplu dış politikasını nasıl etkiler?
Uzman isimler yanıtladı.Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.
Dr.
Faik Tanrıkulunun ifadeleri şöyle:Bu tür ilişkilerde en temelinde özellikle dezenformasyon oluşturarak bir şekilde kendi kanadına veya kendi bloğuna çekme çabası olduğunu görüyoruz.
Bunu geçmişte de hatırlarsanız, Patriot füzeleri Türkiye'ye verilen bataryaların verilmesi konusunda da benzer durum yaşanmıştı.Birçok Avrupa ülkesi, o zamanki Esad rejimi tehdidi karşısında Türkiye'ye bu bataryaları verme konusunda tereddüt geçirmişti.
Ve Türkiye Rus savaş uçağını da düşürdüğünde, Batıda da bir yönüyle Türkiye'yi tamamen yanında çekerek Rusya'yı bir karşıt rol, aktif rol olarak oynamaya çalıştığını görüyoruz.BATI BASININDAN İLETİŞİM OPERASYONU MU?15 Temmuz'dan sonra Batının Türkiye karşısındaki oynadığı rol, bir daha Türkiye'ye çok kutuplu ve tek bloklu bir ilişkinin ne kadar zafiyet oluşturduğunu doğrudan görmüş oldu.
Dolayısıyla S-400 meselesinin temelindeki 15 Temmuz'daki saldırıda en önemli eksikliklerden bir tanesi hava savunma sistemleriydi.
Nihayetinde bildiğimiz üzere Patriot füzeleri Batı tarafından, NATO ittifakı olmamıza rağmen Türkiye'ye verme konusunda bir hayli diretmişlerdi.
Dolayısıyla Türkiye, bölgedeki bu tehditlere karşı çok kutuplu, çok eksenli bir dış politika izlemeye devam etti.
En nihayetinde S-400'leri almak zorunda kaldığını aleni bir şekilde görmüş olduk.
Ancak ardı ardına Batıda eksen kayması ve Türkiye'yi Rusya'yla yakınlaşma gibi tek taraflı bir blok içerisinde görme çabasının olduğunu gördük.
Bu süreçte değerlendirdiğimiz vakit, Türkiye S-400 seçeneği elindeki mevcutlar içerisinde en yegâne alternatiflerinden biriydi.Dikkat ederseniz geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı da özellikle ifade etti.
Türkiye'yi belli bir veya belli bir bloğa karşı bir cephe oluşturma yönünde yoğun bir dezenformasyon var ve bu yönde olacak olan adımlara Türkiye'nin çizgisi net.
Dolayısıyla Karadeniz'de dronların Türkiye tarafından vuruluyor olması bu yönüyle daha önce de benzer bir tahrik oldu.
Bildiğiniz üzere Türk tankerleri vuruldu.Bu aşamadan sonra Türkiye artık yeri geldiği zaman hangi cepheden olursa olsun, deniz sahasında olan herhangi bir cismi vurmakta tereddüt etmediğini bir defa dünyaya deklare etmiş oldu.-Bloomberg'in S-400 iade iddiası neden tam da Karadeniz'deki İHA olayı ve Türkmenistan zirvesi sonrasına denk getirildi?Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.
Dr.
Merve Suna Özcan şunları kaydetti:Sürece baktığımızda Karadeniz konusunda zaten son birkaç haftadır gerilimin artması, eşzamanlı olarak Türkiye'nin uyarılarını da artırdığı bir dönemi çıkardık.
Karadeniz dediğimiz zaman sadece tarihsel bağlamda bir su havzası değil; aynı zamanda pek çok imparatorluğun güç mücadelesinin yaşandığı, ticaret arterlerinin, bölgesel denge arayışlarının, büyük stratejik kırılmaların yaşandığı bir bölgeden bahsediyoruz.Ve Türkiye, 2022 Şubat ayından bu yana yani savaş başladığından bu yana Montrö kapsamında üzerine düşen bütün görevleri yerine getirerek bölgede seyrüsefer güvenliğini sağlarken, aynı zamanda çatışma alanı ortaya çıkmasını da mümkün mertebe engellemeye, aslında hiçbir şekilde süreç içerisinde çatışmanın yayılmamasını sağlamaya uğraşıyor.
Son derece kırılgan bir alandan bahsediyoruz.Burada son dönemdeki gelişmeler zaten bizim karşımıza hareketlenmenin ya da çatışma bölgelerinin gittikçe yayılmaya başladığını göstermişti.
Ben şunu düşünüyorum: Uluslararası ilişkilerde esasında bu kadar arka arkaya gelen durumlar tesadüf olmayacaktır.
Ama bir yandan dezenformasyona da hiç gerek yok bu bağlamda baktığımızda.
Fakat S-400'ler konusu devreye girdiği an itibarıyla bizim bu konu üzerinde çok daha detaylı düşünmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.Ben bu haber çıktıktan sonra Rus kaynaklarını doğrudan takip etmeye başladım ve bir anda 2019 yılındaki Trump'ın açıklamaları karşıma çıktı.
Trump, 2019 yılında da S-400 uçaksavar füze sistemlerinin satın alınmasını son derece eleştiriyordu ilk başkanlık döneminde ve hatta o dönemde Rusya'dan aldığımız S-400 sistemi için Barack Obama'yı sorumlu tutuyordu.
Çok ilginç gelişmeler.
Hani şimdi biz zaman zaman Trump'tan bu açıklamaları görüyoruz zaten.''CAATSA YAPTIRIMLARININ UYGULANDIĞI BİR GERÇEK''Hep Obama dönemi üzerinden bir söylem, bir Biden dönemi üzerinden söylem var.
Ama günün sonundaki sahadaki gerçeklere bakacak olursak S-400 sistemi bize 10 yıl gibi bir süredir bölge içerisinde bir güvenlik alanı sağlıyor.
Çünkü biz F-35 programından çıkarıldık.
Çünkü bize CAATSA yaptırımları uygulanıyor.Bu noktada bunların her birini bir araya getirdiğimizde Türkiye'nin uluslararası alanda NATO üyesi olmasına rağmen F-35 programından çıkarıldığı, CAATSA yaptırımlarının uygulandığı bir gerçek varsa, kendi güvenlik alanını sağlama konusunda da son derece çok vektörlü ve çok aktörlü bir savunma alanı oluşturma politikası da aynı zamanda meşru hakkı haline geliyor.Sayın Cumhurbaşkanı daha öncesinde S-400 konusuyla ilgili olarak Trump'la Oval Ofis'te bir araya geldiğinde demişti ki, O mevzu gündeme gelmeyecek. demişti.
Gerçekten de S-400'ler üzerinden devam ettirilen bu süreç Türkiye'nin dış politikasında ve aynı zamanda savunma politikasında son derece önemli bir yere sahip.
F-35 programına biz hâlâ tam anlamıyla dönemedik.
CAATSA yaptırımlarını kaldırma sözü veren bir Amerika Birleşik Devletleri buna ilişkin de hâlâ net bir adım atmadı.Dolayısıyla bunlar biraz böyle spekülasyon yaratma ve güvenlik denklemlerinin değiştiği bugünlerde, ki Amerika'nın çok yeni güvenlik stratejisini açıkladığını da unutmamak gerekiyor.
Transatlantik ilişkilerdeki kırılmada yeni bir denge arayışıyla Türkiye'nin acaba süreç içerisinde farklı noktalarda bir güvenlik eksenine kaydırılmasına ilişkin açıklamalar ve gelişmeler olarak mı okumak gerekiyor?
Ben bu noktada belki biraz komplo var gibi geliyor ama çok dikkatli düşünmemiz gereken bir güvenlik alanında olduğumuzu düşünüyorum.Kaldı ki Milli Savunma Bakanlığı'mızın da yapmış olduğu açıklamaya bakacak olursak, özellikle burada düşürülen İHA ile ilgili takip süreci ve meskûn mahal dışında bunun gerçekleştirilmesi, yani emniyetli bir bölgenin arayış içerisinde olması son derece önemli.
Alarm reaksiyon göreviyle yapıldı zaten bu süreç ve önümüzdeki günlerde de büyük ihtimalle İHA parçalarıyla birlikte buradaki durumun ne olduğunu daha net anlayacağız.
Ama biz iki aktöre uyarı verdik Sayın Cumhurbaşkanı'nın da açıklamalarıyla.
Bir tanesi Rusya, bir tanesi Ukrayna.Çünkü çatışma alanının genişlemesi demek sadece bölgede kalmayacak bir süreç.
Afro-Avrasya içerisinde farklı alanlarda farklı sonuçlar doğurabilecek bir gerçeklik ortaya çıkaracak.
İLGİLİ HABER DÜNYA 'Fotoğraf' ile başlayan felaket zinciri!
Filler köylülere saldırdı: 4 ölü...
İLGİLİ HABER DÜNYA Harediler, İsrail polisiyle karşı karşıya geldi: 10 yaralı