Haber Detayı
ABD’nin SDG’ye desteği ‘saatli bomba’
Suriye’de çözümün ‘toprak bütünlüğü’ ve ‘ulusal diyalogdan geçtiğini belirten Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda ayrılıkçı yapıları bilinçli biçimde desteklediğini söyledi. İran’ı ‘kadim dost’ olarak nitelendiren Lavrov, iki ülke arasındaki stratejik ortaklığa vurgu yaptı
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 15 Aralık 2025’te Moskova’da İran devlet medya kurumu “Gosteleradio of İran”a verdiği kapsamlı röportajda, Suriye’den İran’a, ABD ve Avrupa ile yaşanan gerilimlerden bölgesel güvenlik mimarisine kadar uzanan geniş bir çerçevede değerlendirmelerde bulundu.
Röportaj, Moskova’nın özellikle Suriye’de Esad sonrası döneme, Kürt meselesine ve ülkenin toprak bütünlüğüne ilişkin yaklaşımını ayrıntılı biçimde ortaya koyarken, İran’la ilişkiler ve nükleer dosya konusunda da Rusya’nın pozisyonunu açık ifadelerle yansıttı.
SURİYE’DE HEDEF: TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ Suriye başlığında Lavrov, ülkenin toprak bütünlüğü ve uzun süredir eksik kalan ulusal diyaloğa dikkat çekti.
Moskova’ya göre Suriye’deki kırılganlığın temelinde, tüm toplumsal kesimleri kapsayan bir siyasal sürecin hayata geçirilememesi yatıyor.
Lavrov, Kürtler için ayrı bir siyasal-askerî yapı değil, Suriye Devleti’nin egemenliği altında, ulusal diyalog ve siyasal süreçlere entegrasyon öngören bir yaklaşımı savunuyor; ancak bunu “entegrasyon” kelimesini kullanmadan şöyle ifade ediyor: “Tüm temaslarımızda Suriye Devleti’nin birliğinin korunmasının ilkesel önemini mutlaka vurguluyoruz.
Bunun için Aleviler, Sünniler, Dürziler dâhil olmak üzere tüm etnik ve mezhepsel grupları kapsayan, ülke çapında bir ulusal diyaloğa ihtiyaç var.
Bu, Suriye’de uzun süredir eksik olan bir unsurdu.” Bu eksikliğin yalnızca son dönemin ürünü olmadığını belirten Rus Bakan, Beşar Esad’ın iktidarda olduğu yıllar boyunca da eksikliğin giderilemediğini şöyle anlatıyor: “Aslında Suriye’de yaşanan temel sorunlardan biri, ulusal diyalog mekanizmasının hiçbir zaman gerçek anlamda işletilmemiş olmasıdır.
Bu eksiklik, Beşar Esad’ın iktidarı döneminde de giderilemedi.
Ulusal uzlaşı, toplumsal mutabakat ve tüm siyasi ile etnik-mezhepsel güçlerin diyaloğa dâhil edilmesi konusunda pek çok fırsat kaçırıldı.” Lavrov, Rusya’nın Esad yönetimine verdiği desteği de hatırlatarak sözlerine şöyle devam etti: “Beşar Esad ile yakın ilişkilerimiz vardı. 2015 yılında, Şam neredeyse tamamen kuşatılmışken ve muhalefetin saldırıları karşısında düşme riski çok yüksekken hükûmetine yardım ettik.
Orada iki üssümüz vardı: bir hava üssü ve bir deniz üssü.
Son dönemde Suriye’de muharip birliklerimiz bulunmuyordu.
Sahadaki tablo buydu.” ‘BEKLENMEDİKTİ’ “Muhalefetin, Ahmed Şara’nın liderliğinde bu kadar hızlı ilerlemesi beklenmedikti.” diyen Lavrov, “Neredeyse hiçbir ciddi dirençle karşılaşılmadı.
Toprakların bu kadar kısa sürede el değiştirmesi beklediğimiz bir senaryo değildi.” ifadelerini kullandı. ‘ABD AYRILIKÇI EĞİLİMLERİ TEŞVİK EDİYOR’ Rus Dışişleri Bakanı, Suriye’deki en hassas başlıklardan birinin “Kürt meselesi” olduğunu vurguladı.
Bu konunun uzun süredir bölgesel ve küresel aktörler tarafından araçsallaştırıldığına dikkat çeken Lavrov, ABD’yi sert eleştirdi, şunları anlattı: “Kürt meselesi son on beş yıldır sürekli olarak gündemin merkezinde tutuluyor.
Ancak bu, çoğu zaman gerçek bir çözüm arayışından değil, farklı aktörlerin kendi dar çıkarlarını ilerletme çabasından kaynaklanıyor.
Bu mesele pek çok kişi tarafından bilinçli biçimde ‘oynanıyor’. “Amerikalılar, Suriye’nin kuzeydoğusunda Suriye Demokratik Güçleri üzerinden bir alanı fiilen kontrol ediyor.
Bu yapı aracılığıyla ayrılıkçı eğilimler teşvik ediliyor.
Bu politika yeni değil, uzun süredir devam ediyor. “Bu süreç, Suriye’nin geleceği açısından son derece tehlikelidir.
Biz bunu yeni bir ‘saatli bomba’ olarak görüyoruz.
Böyle yapay oluşumlar, sadece bugünün değil, yarının da sorunlarını büyütür. “Etnik ya da mezhepsel başlıkların dış aktörler tarafından bir baskı ve nüfuz aracı hâline getirilmesi, hiçbir zaman kalıcı çözümler üretmez.
Tam tersine, bu tür müdahaleler çatışma potansiyelini artırır ve istikrarsızlığı derinleştirir.” ‘FİLİSTİN DEVLETİ ŞART’ Lavrov, Filistin meselesi hakkında da konuştu; yaşananları uluslararası hukukun sistematik biçimde ihlal edildiği en çarpıcı örneklerden biri olarak tanımladı.
ABD’nin bu süreçte İsrail’e verdiği koşulsuz desteğin krizi derinleştirdiğini söyleyen Lavrov, Filistin Devleti’nin kurulmasının, İsrail ile Arap ve Müslüman ülkeler arasındaki normalleşmenin temel şartı olduğunu hatırlattı. ‘İran pazarlık konusu değil’ Lavrov’un röportajında Suriye kadar geniş yer tutan bir diğer başlık ise İran oldu.
Moskova, İran’a yönelik baskı politikalarını uluslararası hukukun açık ihlali olarak görüyor.
Özellikle nükleer tesislere yönelik saldırılar konusunda tutum net.
Lavrov şunları belirtti: “İran İslam Cumhuriyeti’nin nükleer tesislerine yönelik temelsiz eylemleri, daha önce İranlı siyasal ve askerî şahsiyetlere yönelik suikastları kınadığımız gibi kınadık.
Bunların uluslararası hukukla hiçbir ilgisi yoktur.” Lavrov’un, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (MAE)’nın rolüne ilişkin eleştirileri de dikkat çekici: “MAE’nin yayımladığı raporlar bütünüyle tarafsız ve objektif değildi.
İnce, iki anlama çekilebilecek muğlaklıklar içeriyordu.
Bu raporlar Avrupalılar tarafından İran karşıtı kararların geçirilmesi için kullanıldı.” Rusya’nın İran’ın barışçıl nükleer enerji hakkını koşulsuz savunduğunu vurgulayan Lavrov, “İran İslam Cumhuriyeti, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nın iyi niyetli bir üyesidir ve barışçıl nükleer enerjiye erişim hakkına sahiptir.
Bu hak tartışma konusu yapılamaz.” ifadelerini kullandı. ‘İRAN: KADİM DOST’ Rusya-İran ilişkilerinin altını çizerek Moskova’nın Tahran’ı herhangi bir küresel pazarlığın parçası hâline getirmeyeceğini kaydeden Lavrov, şöyle devam etti: “Büyük bir ülkeyle ilişkiler uğruna, kadim bir dostu ve ortağı ‘satmak’ Rusya’nın politikası değildir.
Böyle bir örnek yoktur. “Rusya ile İran arasında Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması yürürlüktedir.
İran’ı ve onun meşru haklarını desteklemeyi sürdüreceğiz.
İran’ın savaşa değil, diyaloğa dayalı çözüm arayışını tamamen destekliyoruz.” ‘Kişiler değişir devlet kalır’ Lavrov yeni Şam Yönetimi’yle ilişkileri konusunda şunları söyledi: “Kişiler değişebilir, yönetimler değişebilir.
Ancak devlet kalır.
Bizim için temel ilke, Suriye Devleti’nin egemenliği ve bütünlüğünün korunmasıdır.
Şu anda Suriye’deki yeni yönetimle temas hâlindeyiz.
Ahmed Şara Rusya’yı ziyaret etti.
Ben, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin yeni Dışişleri Bakanı ile üç kez görüştüm.
Kurumlar arası heyetler Suriye’yi ziyaret etti.” *Lavrov’un röportajı yarın ‘Batı krizi derinleşiyor’ başlığı ile devam edecek