Haber Detayı
Bir MESEM öğrencisi anlattı: “Patronumun evini taşıdım, tarlasını suladım”
Demir-çelikte çalışan 17 yaşındaki bir MESEM öğrencisi, patronunun tarlasını suladığını, ev taşıdığını ve güvencesiz çalıştırıldığını anlattı. Sistemin çocuk işçiliğini derinleştirdiğini söyledi.
Artı Gerçek- Türkiye’de çocuk işçiliğini derinleştirdiği gerekçesiyle yıllardır eleştirilen Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM), iş cinayetleri, denetimsizlik ve angarya çalıştırma iddialarıyla yeniden gündemde.
Sistemin iç yüzünü anlatan bir MESEM öğrencisi, “Patronumun tarlasını suladım, evini taşıdım.
Bunların hiçbiri eğitim değildi” dedi. 2016’dan bu yana “sermayeye güvencesiz çocuk işçi yetiştirme modeli” olarak tanımlanan MESEM’lerde bilanço ağırlaşıyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi verilerine göre, yalnızca 2024 yılı Kasım ayı sonu itibarıyla çalışırken hayatını kaybeden çocuk işçi sayısı 85’e ulaştı.
Bu ölümlerin en az 15’i, son iki eğitim öğretim yılında MESEM kapsamında çalışan çocuklardan oluşuyor.
Bu tabloya karşı yükselen itirazlar ise baskıyla karşılaşıyor.
MESEM’leri protesto eden öğrenciler gözaltına alınırken, öğretmenlerin ve sendikaların eylemleri de sert müdahalelerle dağıtılıyor. “BİZİ OKULDAN KOPARIP PATRONLARIN YANINA İTTİLER” Demir-çelik konstrüksiyon alanında çalışan 17 yaşındaki bir MESEM öğrencisi, yaşadıklarını Fikir Gazetesi’ne anlattı.
Daha önce sosyal medyada MESEM eleştirileri nedeniyle hakkında soruşturma açılan öğrenci, sistemin okul eliyle dayatıldığını söyledi: “9. sınıfın ilk haftasından itibaren öğretmenler MESEM’i övüyor, oraya gitmemizi söylüyordu.
Bizi okuldan koparıp patronların yanına ittiler.” “NORMAL İŞÇİDEN DAHA UCUZA ÇALIŞIYORUZ” MESEM’lerin patronlar için “ucuz iş gücü deposu” haline geldiğini belirten öğrenci, çocukların deneyimsizliğinin bilinçli biçimde sömürüldüğünü anlattı: “Çalışma hayatını bilmediğimiz için bize söylenen her şeyi yapıyoruz.
Normal bir işçiden çok daha düşük ücretlere, korktuğumuz için ses çıkaramadan çalışıyoruz.
Denetim yok, sendika yok.” ANGARYA DÜZENİ: EĞİTİM DEĞİL, HER İŞ VAR Öğrenci, haftanın 6 günü sabah 08.00’den akşam 18.00’e kadar çalıştığını, mesleki eğitimle ilgisi olmayan işlerde de kullanıldığını söyledi: “Patronumun tarlasını suladım, evine eşya taşıdım, dükkânı süpürdüm, bulaşık yıkadım, depo temizledim.” Bu işler karşılığında ücret almadığını belirten öğrenci, maaşların ise 6 bin 500 lira civarında olduğunu, çoğu patronun devlet katkısı dışında ödeme yapmadığını ifade etti.
DENETİM KAĞIT ÜZERİNDE Mevzuata göre koordinatör öğretmenlerin işyerlerini düzenli denetlemesi gerekiyor.
Ancak öğrenci, bu denetimlerin yapılmadığını söyledi: “Öğretmenimin ayda bir gelmesi gerekiyordu.
Bir kere bile gelmedi.
Defalarca iş kazası geçirdim.
Şikâyet ettiğimizde öğretmenler patronun tarafını tuttu.” Hasta olduklarında dahi baskı gördüklerini aktaran öğrenci, rapor aldıklarında patronların tepki gösterdiğini belirtti. “SENDİKA OLSAYDI BU KADAR ÇOCUK ÖLMEZDİ” MESEM’lerdeki ölümlerin ve kazaların tesadüf olmadığını vurgulayan öğrenci, çözümün örgütlenmeden geçtiğini söyledi: “Bir sendikamız olsaydı bu kadar iş kazası örtbas edilmezdi, bu kadar arkadaşımız ölmezdi.” Genç işçi, sistemin bütün vaatlerini boşa çıkaran şu sözlerle konuşmasını noktaladı: “Çok çalışmak yoksulluğa çare değildir.” (HABER MERKEZİ)