Haber Detayı
Gözler komisyonda, sendika küskün: Asgari ücret hesabında gözden kaçanlar
Milyonların gözü, 2026 asgari ücret zammını belirleyecek olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nunda. Türk-İş çalışmalara katılmayacağını açıkladı. Peki emek kesiminin bu süreçte mücadelesi talepleri ne olacak? Birgün yazarı Hayri Kozanoğlu asgari ücreti 10 maddede anlattı
Her yıl tartışmalarla başlayan asgari ücret görüşmeleri bu yıl emekçilerin göstermelik olarak bile temsil edilmediği bir masada başladı.
Türk-İş, Asgari Ücret Tespit Komisyonu gerçek anlamda adil ve demokratik bir yapıya kavuşturulana kadar çalışmalara katılmayacağını açıkladı.Konuyu kaleme alan Birgün yazarı Hayri Kozanoğlu Türk-İş'in katılmama gerekçelerini ve önerilerini bir dosya halinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’na ilettiğini hatırlatarak "Buraya kadar iyi güzel de üyelerinin üretimden gelen gücünü nasıl seferber edeceğine, ne tür bir eylem takvimi öngördüğüne ilişkin bir bilgilendirme yapılmadı.
Sendikaların “küstüm, oynamıyorum” demek için değil; işçiler adına mücadele etmek, direnmek amacıyla var olduklarını akıldan çıkarmamaları gerekir." dedi.Kozanoğlu, asgari ücret tartışmasında gözardı edilen önemli detayları 10 maddede topladı ve şöyle sıraladı:"1) Asgari ücret istisnai durumlarda uygulanan bir ücret gibi düşünülmelidir.
En düşük becerili, en az deneyimli, en hafif işlerde çalışanlara yapılan bir ödeme şeklinde… Türkiye’de asgari ücret neredeyse ortalama ücret haline geldiğine göre, düzeyi belirlenirken Uluslararası Çalışma Örgütü’nün “yaşanabilecek ücret” kavramı temel alınmalıdır.
Bu çerçevede ele alındığında emekçinin gıda yanında barınma, sağlık, eğitim, ulaşım ve giyim gibi temel ihtiyaçlarını karşılayacak bir düzeyde belirlenmelidir.İSTATİSTİKLERE GÜVEN YOK2) Kamuoyunda asgari ücretin hesaplanmasında kullanılan tüketici enflasyonu (TÜFE) başta gelmek üzere resmi istatistiklere güven yok.
Ayrıca bazı illerde enflasyon sistematik biçimde manşet enflasyonun üzerinde seyrediyor.
Örneğin Kasım 2025 itibarıyla son 12 ayın enflasyonu İstanbul Ticaret Odası’na göre yüzde 36,01 ile yüzde 31,07’lik TUİK enflasyonunun 5 puan üzerinde.
Orta Vadeli Program’da (OVP) 2026 yıl sonu enflasyonu yüzde 16 hedeflenirken IMF’nin tahmini bile yüzde 22’dir.
En son açıklanan, Kasım 2025 reel sektörün 12 ay sonrası enflasyon beklentisi ise yüzde 35,70’dir.
Bu kesim mal ve hizmetlere fiyat tayin edici pozisyonda bulunduğu için beklentileri özel önem taşır.
Ayrıca geçtiğimiz yıl asgari ücret belirlenirken 2025 resmi enflasyon tahmini yüzde 21’di.
Yılın yüzde 30-31 gibi bir oranla kapanacağı bilindiğine göre ücretlilerin 10 puan bir alacağı vardır.
Bu nedenlerle iktidar temsilcilerinin sürekli telkin ettiği, beklenen enflasyona göre ücret belirlenmesinin adil olmamasının yanı sıra, hiçbir objektif dayanağı da bulunmuyor. 2026 asgari ücretinde yukarıda sözünü ettiğimiz tüm etmenlerin göz önüne alınması gerekiyor.3) Asgari ücret dahil, emeklilerinin, kamu çalışanlarının maaş artışları konuşulurken hep yıl sonu tüketici enflasyonu referans alınıyor.
Halbuki yurttaş yıl boyu ortalama enflasyona muhatap oluyor.
Enflasyonun düşme eğilimine girdiği bir süreçte, aritmetiksel olarak ortalama enflasyon hep yıl sonunun üzerindedir.
Nitekim en son açıklanan verilerle Kasım 2025’te ortalama enflasyon yüzde 35,91 iken, 12 aylık enflasyon yüzde 31,07’dir.
Yani 5 puanlık bir fark söz konusudur.
OVP’de de 2026 yıl sonu enflasyonu yüzde 16 hedeflenirken GSYH deflatör artışı yüzde 19,7 ile bundan 3,7 puan daha yüksektir.
Öyleyse rahatlıkla asgari ücret hesaplamasında ortalama enflasyon temel alınmalıdır diyebiliriz.
Ayrıca asgari ücretlilerin ekonomik büyümeden, yaygın benzetmeyle pastanın hacminin artmasından da “refah payı” almaları gereğini bir kez daha hatırlatırız.4) Topluma sürekli ücret artışlarının fiyatları beslediği, yani “ücret-fiyat spiralinin” geçerli olduğu tezi pompalanıyor.
Halbuki araştırmaların açıkça gösterdiği gibi, fiyat artışlarında işçilerin ücret taleplerinden ziyade firmaların fiyatlama davranışları, yani “satıcılar enflasyonu” belirleyici olabiliyor.
Kasım 2025 itibariyle son 12 aydaki fiyat artışları mallarda yüzde 25,19, hizmetlerde yüzde 44,21’dir.
Arada 19 puan kadar geniş bir fark vardır.
Çünkü döviz karlarının düşük seyri sayesinde iç piyasadaki mal fiyatları artışları bir ölçüde dizginlenebilmekte, ancak ticarete tabi olmayan hizmet enflasyonu alıp başını gitmektedir.
Ayrıca Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın açıklamasına göre yastık altı 400 milyar dolarlık bir altın stoku vardır ve bu kesim altındaki fiyat artışları nedeniyle 100 milyar dolarlık bir zenginleşme sağlamıştır. 2025’te enflasyona paralel seyretse de geçmiş yıllarda konut fiyatlarındaki reel artış, tüketim malları ithalatındaki sürekli yüksek seyir, talep canlılığının üst gelir gruplarından kaynaklandığı izlenimini veriyor.
Tüm bu nedenlerle geniş halk kesimlerinin talebinin enflasyonu beslediği, enflasyonun gerileyebilmesi için fedakârlık göstermesi gerektiği tezi ciddiye alınmamalıdır.5) DİSK-AR’ın alışılageldiği gibi büyük bir emek ürünü Asgari Ücret Raporu 2026’ya göre, tüm özel sektör işçilerinin yüzde 53,2’si asgari ücretin altı veya yüzde 10 fazlası arasında kazanmaktadır.
Asgari ücret ve altında ücret alanların oranı genelde yüzde 46,7 iken kadınlarda bu oran yüzde 60,1’e kadar yükselmektedir.
Emek piyasasının genel bir trendi de ücretlerin artan bir oranda asgari ücret düzeyine yakınsaması doğrultusundadır.
Bu nedenle asgari ücret istisnai niteliğini yitiriyor, ortalama ücrete dönüşüyor.
Sonuçta da her yıl biterken toplumun en fazla tartıştığı, sosyal boyutları da bulunan bir sorun haline geliyor.MANŞET ENFLASYON SORUNU6) Asgari ücret görüşmelerinde hep manşet enflasyon verileri temel alınıyor.
Halbuki farklı gelir gruplarının tüketim sepetleri, buna bağlı olarak da yüz yüze kaldıkları enflasyon farklılık sergileyebiliyor.
En son elimizde bulunan TÜİK Hanehalkı Tüketim Harcaması 2024 anketine göre, en yüksek yüzde 20’lik gelir grubu 100 TL’lik gelirinin yüzde 12,8’ini gıdaya, yüzde 22,1’ini konut ve kiraya, toplamda yaklaşık yüzde 35’ini bu iki kaleme harcarken; en düşük yüzde 20’lik gelir gurubu yüzde 30,4 gıda ve yüzde 33,2 konut ve kira gelmek üzere bütçesinin yaklaşık üçte ikisini buralara tahsis ediyor.
TUİK asgari ücretliler için ayrı bir endeks yayımlamadığına göre, en alt grubunu temel alırsak, en son verilerle kiranın son 12 ayda yüzde 63,59 artması, gıdanın her ne kadar Kasım 2025’teki olağandışı düşüşle yüzde 27,44’e gerilese de tüm yıl boyunca manşet enflasyondan yüksek seyretmesi dar gelirlilerin daha yüksek bir enflasyona muhatap olduğuna işaret ediyor.7) Asgari ücretin belli işkollarında daha belirleyici olduğunu biliyoruz.
Ancak bu konuda en yakın veri TCMB’nin 2023 yılı 3.
Enflasyon Raporu’ndaki çalışması.
Kamu çalışanlarını da içeren, tarım dışı sektörlerde istihdam edilenleri kapsayan araştırmaya göre, asgari ücret ve altı çalışanların toplam işgücü içerisindeki ağırlığı yüzde 43,1.
Ancak bu oran kamu yönetimi yüzde 5,8, eğitim yüzde 10,1, finans yüzde 13,3 olmak üzere bazı sektörlerde oldukça düşük.
Ne var ki giyim yüzde 70,5, deri yüzde 69,7, inşaat yüzde 71,4, yiyecek hizmetleri yüzde 73, toptan-perakende ticaret yüzde 64,4 olmak üzere belli alanlarda belirleyici ağırlıkta. 2025 3. çeyrek işgücü verileri sanayide işgücü kaybı yaşanırken hizmetler ve inşaatta istihdam yaratıldığını gösteriyor.
Bu da bize asgari ücretli oranının arttığı izlenimini veriyor.
Unutmayalım ki, ışıltılı AVM’lerde şık görünümlü güler yüzlü tezgahtarlar, kafelerdeki havalı baristalar gibi bize hizmet veren gençlerin hepsi aslında asgari ücrete talim eden emekçilerdir.ASGARİ ÜCRET AÇLIK SINIRININ ALTINDA KALDI8) Halk arasında, “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin” sözü çokça kullanılır.
Ne yazık ki son yıllarda sıklıkla asgari ücret açlık sınırıyla karşılaştırıyor, 2025’in büyük kısmında artık açlık sınırının bile altına gerilediğini gözlemedik.
Gelin şöyle basit bir hesaplama yapalım: Türk-İş’in Kasım 2025 açlık sınırı 29 bin 828 TL.
Bu tutarın aralık enflasyonuyla yüzde 1,5 artacağı varsayımıyla yılı 29 bin 260 TL’den kapatır. 2026 için yüzde 25’lik “makul” bir gıda enflasyon öngörüsüyle 36 bin 575 TL’ye ulaşır.
Asgari ücret konuşulurken asla bu noktanın altına düşülmemesi zorunludur.9) DİSK’in gündeme getirdiği mutlaka göz önüne alınması gereken kriterlerden birisi de asgari ücretin kişi başına milli gelire oranı.
OVP’de 2026 için 77 trilyon 257 milyar TL’lik bir GSYH öngörülüyor.
TÜİK’e göre Türkiye’nin nüfusu 85 milyar 980 bin kişiye ulaşmış durumda.
Bu her bir yurttaş için yaklaşık 90 bin TL’lik bir gelire denk geliyor.
Yarısı ise 45 bin TL ediyor.
Yüzde 40’ı 36 bin TL’nin bile bugün iktidar ve sermaye çevrelerinin yanı sıra, piyasacı ekonomistlerin telaffuz ettiği rakamların oldukça üzerinde bulunduğu görülüyor.10) Asgari ücretin ortalama ücrete yakınsaması aslında ekonominin bütünü açısından da çok sakıncalıdır.
Çünkü insanların mevcut işlerinde bilgi ve becerilerini artırma, teknolojik gelişmeler ışığında yeni mesleklere yönelme veya eğitim süreçleri sayesinde daha iyi ücretler kazanma şevk ve umutlarını törpüler.
İşgücünün üretim sürecinde daha nitelikli bir emek arzı sergileme motivasyonunu aşağı çeker, bu sayede işgücü verimliliğinin artırılması beklentisini de zayıflatır.
Kapitalizmin döngüselliği içerisinde de emekçinin ertesi gün dinlenmiş, sağlıklı ve yeterli düzeyde beslenmiş biçimde işbaşı yapması, vardiya boyunca faturalarını nasıl ödeyeceğini, kredi kartı borcunu hangi manevralarla kapatacağını düşünmemesi beklenir.
Aynı şekilde o çalışanın çocuklarının nitelikli eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanmasının, gelecek kuşakların sağlam ve donanımlı biçimde emek piyasasına katılmasının gözetilmesi de kendileri kadar ülkenin de yararınadır.
Asgari ücret tartışılırken böyle uzun vadeli bir perspektifte düşünülmesi bu nedenlerle de yaşamsal önemdedir."Odatv.com