Haber Detayı
D vitamini her derde deva değil
Daha yüksek D vitamini alımının kalp sağlığını iyileştirebileceği fikri, yıllar önce yapılan gözlemsel çalışmalara dayanıyor. 2011-2013 yılları arasında 25 binden fazla yetişkinin katıldığı VITAL çalışmasında, yüksek dozda takviyenin kardiyovasküler olayları önlemediği bulundu.
D vitamininin kalp krizini önlediğine ilişkin iddialar, basında yeniden gündeme getirildi.
Kalp damar faaliyetleri için sadece küçük-orta miktarda D vitamini yeterlidir.
Daha fazlası daha iyi anlamına gelmez.
Öte yandan araştırmacılar bu temel vitaminin değeri hakkında hâlâ öğrenilecek çok şey olduğunu söylüyor.
Daha yüksek D vitamini alımının kalp sağlığını iyileştirebileceği fikri, yıllar önce yapılan gözlemsel çalışmaların, kanlarında daha yüksek D vitamini seviyesi bulunan kişilerin kardiyovasküler hastalık oranlarının daha düşük olduğunu bulmasıyla ortaya çıktı.
D vitamininin bu etkiyi tetikleyip tetiklemediğini veya sadece bir risk göstergesi olup olmadığını görmek için araştırmacılar, benzer özelliklere sahip kişilerin deney ve kontrol grubuna ayrıldığı çalışma modeli olan randomize, kontrollü çalışmalar yürüttüler. 2011-2013 yılları arasında 25 binden fazla yetişkinin katıldığı VITAL çalışmasında, yüksek doz D vitamini takviyelerinin kardiyovasküler olayları önlemediği bulundu.
VITAL çalışmasının direktörleri, bu konu hakkında bir meta-analiz gerçekleştirdi. 21 randomize çalışmayı inceledikten sonra D vitamini ve kardiyovasküler hastalıklarla ilgili olarak, “D vitamini takviyelerinin kalp hastalığı veya inme riskini önlemede açık bir fayda sağladığını gösteren tek bir çalışma bile bulunmadığını” tespit etti. “Gözlemsel araştırmalarda korelasyon, nedenselliği kanıtlamaz” denildi, randomize kontrollü çalışmalara duyulan ihtiyacın altı çizildi.
BİRDEN FAZLA FAKTÖRLE AÇIKLANABİLİR Gözlemsel çalışmalarda daha yüksek D vitamini seviyelerine sahip yetişkinlerin kardiyovasküler hastalığa yakalanma olasılığının daha düşük olmasının birden fazla faktörle açıklanabileceği belirtildi.
Bunlardan biri egzersiz.
Kalp ve damar sağlığını destekleyen fiziksel aktiviteyle daha fazla zaman geçiren kişiler, tesadüfi güneş ışığına maruz kalma nedeniyle daha yüksek D vitamini seviyelerine sahip olabilirler.
Bir diğeri de beslenme.
Balık ve diğer besin açısından zengin yemekler kalp sağlığını destekler ve genellikle daha yüksek D vitamini içerir.
Üçüncüsü ise iltihaplanma.
İltihaplanma seviyeleri hastalık sinyalleri olarak işlev görebilir ve D vitamini, iltihaplanmadan dolayı daha kolay tükenen bir proteine bağlanabildiğinden, düşük seviyeler, kalp hastalığı gibi kronik durumlar için nedensel bir faktörden ziyade bir gösterge olabilir.
Ancak, yetişkinler yeterli D vitamini seviyelerine ulaştıktan sonra, faydalar plato çizer, diye açıklanır. “Daha yüksek D vitamini alımı veya kandaki D vitamini seviyeleri ile kardiyovasküler hastalık riskinde daha fazla azalma sağlanmaz.” D VİTAMİNİ PROGRAMLARININ DAYANDIĞI VARSAYIM Bazı ülkelerde hükümetler öteden beri gıda zenginleştirme programları uyguluyor.
Bu uygulamanın dayandığı varsayım şudur: kentsel yaşam nedeniyle insanlar yetersiz güneş ışığına maruz kalıyor, giyime ilişkin kültürel tercihler ve cilt kanseri riski de dahil olmak üzere güvenli güneş ışığına maruz kalma seviyeleriyle ilgili endişelerle güneş kremi kullanımı da D vitamininin ağız yoluyla alınmasını gerektiriyor. 1922’de vitaminin keşfi, raşitizmli çocuklarda diyet yetersizliğini belirleme çabası nedeniyle gerçekleşti.
Adolf Windaus, sterollerin yapısı ve vitaminlerle olan bağlantıları üzerine yaptığı çalışmalar nedeniyle 1928’de Kimya Nobel Ödülü’nü aldı.
Günümüzde, bazı ülkelerdeki hükümet gıda zenginleştirme programları ve D vitamini takviyesi tüketimi önerileri, D vitamini eksikliğine bağlı raşitizm ve osteomalaziyi önlemeyi veya tedavi etmeyi amaçlıyor.
D vitamini eksikliğiyle bağlantılı birçok başka sağlık sorunu da var.
YÜKSEK DOZ İYİLEŞTİRMİYOR Bununla birlikte, halihazırda yeterli D vitaminine sahip bireylerde D vitamini takviyesinin yararı henüz kanıtlanmış değil.
Yüksek doz takviyeler, çoğu yetişkinin kalbine orta dozlardan daha fazla fayda sağlamaz.
Ancak araştırmacılar bu temel vitaminin değeri hakkında hâlâ öğrenilecek çok şey olduğunu söylüyor.
D vitamini kemikleri güçlendiren, bağışıklık fonksiyonunu destekleyen, kalbe yardımcı olan ve vücuda birçok başka şekilde enerji sağlayan çok yönlü bir besin maddesidir.
Ancak D vitamini ile ilgili son bulgular açık: Yüksek dozlar, çoğu yetişkin için kalp ve dolaşım sağlığını, orta dozlardan daha fazla iyileştirmiyor.
Kalp damar faaliyetleri için sadece küçük-orta miktarda D vitamini yeterlidir.
Daha fazlası daha iyi anlamına gelmez.
Devam eden araştırmalarda, günde en az 1000 IU orta veya yüksek dozda D vitamini takviyesi alan yetişkinlerin, D vitamini içermeyen plasebo alan yetişkinlere kıyasla kalp krizi, inme veya kardiyovasküler nedenli ölüm riskinde azalma olmadığı saptandı.
DAHA İNCELİKLİ SORULARA ODAKLANDILAR Bütün bu bulgular, D vitamini takviyelerinin birçok sağlık sorunu için düşünüldüğü gibi her derde deva olmadığına dair artan kanıtları destekliyor.
Daha yüksek alımların kanseri, kemik kırıklarını veya düşmeleri önlemediği, diz ağrısını, bilişsel gerilemeyi veya atriyal fibrilasyonu hafifletmediği de bulundu.
Bu nedenle araştırmacılar, vitaminle ilgili daha incelikli sorulara odaklanmaya başladılar.
Örneğin, neden bazı insanlar bundan diğerlerinden daha fazla fayda görüyor?
Takviyeler, kalp hastalığı riski yüksek olanlar gibi belirli popülasyonlara fayda sağlayabilir mi?
Ve yüksek doz D vitamini takviyelerinin otoimmün hastalık risklerini azalttığını gösterdiği göz önüne alındığında, Kovid-19’un şiddetini azaltmaya da yardımcı olabilirler mi?
En iyisi güneşten almak D vitamini, kalsiyum ve fosfatın bağırsak emilimini artırmaktan ve diğer birçok biyolojik işlevden sorumlu, yapısal olarak ilişkili, yağda çözünen bileşikler grubudur.
İnsanlarda bu gruptaki en önemli bileşikler D3 vitamini ( kolekalsiferol ) ve D2 vitaminidir.
Diğer on iki vitaminin aksine, D vitamini yalnızca şartlı olarak gereklidir çünkü güneş ışığının ultraviyole B (UVB) radyasyon bileşenine yeterli cilt maruziyetiyle cildin epidermisinin alt katmanlarında kolekalsiferol sentezi gerçekleşir.
D vitamini almanın en iyi yolu nedir?
Açık havada fiziksel aktivite yaparak güneş ışığına dolaylı olarak maruz kalmak ve yağlı balıklar, takviyeli süt ürünleri ve tahıllar ile ultraviyole ışığa maruz kalmış bazı mantarlar gibi D vitamini açısından zengin gıdalar tüketmek iyi bir başlangıç noktasıdır.
D vitamini diyet, gıda takviyesi ve besin takviyeleri yoluyla da elde edilebilir.
Çoğu insan için cilt sentezi, diyet kaynaklarından daha fazla katkıda bulunur.
Haftada birkaç kez 15 dakika boyunca cildi doğrudan güneş ışığına maruz bırakmak da yeterli olacaktır.
YETERLİ MİKTARDA ALIN FAZLA DEĞİL Araştırmacılar D vitaminine ilişkin araştırmalarını sürdürüyor, yıllardır yürürlükte olan yönergeler ise hâlâ geçerliliğini koruyor. 1-70 yaş arası kişiler için günlük 600 IU D vitamini (çoğunlukla gıdalardan) ve 71 yaş ve üzeri yetişkinler için 800 IU D vitamini alımı öneriliyor.
Günlük üst sınır olan 4000 IU’dan fazla tüketmek aşırı doz olarak kabul edilir ve kanda yüksek kalsiyum seviyeleri veya böbrek taşı gibi olumsuz etkilere yol açabilir.
D vitamini ve kalp hastalığının önlenmesi söz konusu olduğunda, tek ihtiyacınız olan, eksiklik yaşamadığınız orta aralığa ulaşmaktır.
Otoimmün hastalık riskini yüzde 22 azalttı Araştırmacılar, D vitamini takviyelerinin insanlara başka şekillerde nasıl yardımcı olabileceğine odaklanıyor.
Bazıları, yüksek doz D vitamini takviyelerinin romatoid artrit, lupus ve sedef hastalığı gibi otoimmün rahatsızlıkları olan kişilerde bağışıklık fonksiyonunu nasıl destekleyebileceğini inceliyor.
Bu durumda, sonuçlar umut verici görünüyor.
Beş yıl boyunca yüksek dozda D vitamini takviyesi alan yetişkinlerde otoimmün hastalık (bağışıklık sisteminin kendi hücrelerine saldırmasına neden olan hastalıklar) riski yüzde 22 oranında azaldı.
KOVİD YÖNÜNDEN ARAŞTIRILIYOR Harici D vitamininin Kovid-19 enfeksiyonlarının şiddetini azaltıp azaltamayacağı, iyileşme sürecini kısaltıp kısaltamayacağı ve uzun süreli Kovid riskini düşürüp düşürmeyeceği araştırılıyor.
D vitamininin tip 2 diyabet ve kanser hastalarına nasıl yardımcı olabileceği ise diğer çalışmaların odak noktalarını oluşturuyor.
D vitamini takviyesinin kanseri önleyemediği biliniyor.
Araştırmacılar daha yüksek alımın hastalığın ilerlemesini yavaşlatıp kansere bağlı ölümleri azaltıp azaltamayacağını inceliyorlar.
D vitamini takviyesinden fayda görebilecek, olumsuz kardiyovasküler sonuçlar açısından daha yüksek risk altında olan hasta alt gruplarının olabileceği de düşünülüyor.
Bu, kalp krizi, inme veya kalp yetmezliği geçirmiş kişileri içerebilir.
Eğer fayda varsa, D vitamini ve/veya omega-3 takviyeleri için hangi seviyelerin koruyucu bir etki sağlayacağı da araştırmaya muhtaç konular.
EMİLİM MEKANİZMALARI İNCELENİYOR Araştırmacıları ayrıca D vitamininin vücut tarafından ne kadar kolay emilip kullanılabileceğini etkileyebilecek veya gösterebilecek mekanizmaları da inceliyorlar.
Bu değişkenler, her dört ila beş Amerikalıdan birinin yetersiz D vitamini seviyelerine sahip olma riski altında olmasının nedenini açıklamaya yardımcı olabilir.
Örneğin, daha koyu ten rengi, güneş ışığına maruz kalma yoluyla D vitamininin cilt sentezini etkileyebilir. 2011-2014 verilerine göre, siyahi çocuk veya yetişkinlerin yaklaşık altıda biri D vitamini eksikliği riski altındayken, bu oran Asyalı Amerikalılarda 13’te 1, Hispaniklerde 17’de 1 ve beyazlarda 40’ta 1’dir.
Yaşlanma, alerjiler ve Crohn hastalığı ve çölyak hastalığı gibi altta yatan rahatsızlıklar da emilimi bozabilir ve başka etkilere yol açabilir.
Ayrıca sınırlı güneş ışığına maruz kalma, diyet kısıtlamaları ve uzun süreli emzirme de bu etkilere neden olabilir.
D vitamininin magnezyum ve K vitamini gibi diğer besinlerle nasıl etkileşime girdiği ve emilimini ve biyolojik etkilerini nasıl etkilediği, diğer bir araştırma konusu.
Araştırmacılar, vitaminin nasıl metabolize edildiği ve reseptörlere nasıl bağlandığı konusundaki farklılıkları açıklayabilecek genetik bağlantıları da inceliyorlar.
Bütün bu araştırmaların sonunda, kişiselleştirilmiş D vitamini gereksinimlerine göre takviye uygulaması gelişebilir.
Takviyeden en çok fayda gören belirli gruplar da belirlenebilir.