Haber Detayı

Uygulasak da vergilemesek mi?
Melih baş aydinlik.com.tr
15/12/2025 00:00 (1 hafta önce)

Uygulasak da vergilemesek mi?

Uygulasak da vergilemesek mi?

İş dünyasında son zamanların en popüler tartışma konularından biri işletmelerde enflasyon muhasebesi uygulamasına ilişkin yasal düzenleme oldu.

Önce enflasyonu tanımlayalım.

MUHASEBE DÜZENLEMELERİNDE ENFLASYONİST DURUMUN TANIMI  Muhasebe işlemlerinin eşölçünleştirilmesi (standartlaştırılması) için ülkemizin de üyesi olduğu bir uluslararası muhasebe örgütü vardır: Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (International Accounting Standards Board-IASB).

Bu kuruluşun yayınladığı uluslararası muhasebe standartlarından biri de  ‘Uluslararası Muhasebe Standardı (UMS) No 29 Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama’ adlı standarttır.

Bu daha sonra 2005’te ülkemizde ‘Türkiye Muhasebe Standardı (TMS) 29’ adını almıştır.

Bu standarda göre, ‘Yüksek enflasyonlu bir ekonomide, faaliyet sonuçlarının ve finansal durumun düzeltme yapılmaksızın yerel para biriminde raporlanması anlamlı ve faydalı değildir.

Para satın alma gücünü öyle bir oranda kaybeder ki, farklı zamanlarda meydana gelen işlemlerin veya diğer olayların tutarlarının karşılaştırılması, aynı hesap döneminde bile yanıltıcı olur.’ Bu standartta bir ülkedeki enflasyonist durum şöyle tanımlanmıştır: ‘Bu standart, yüksek enflasyonun varlığına ilişkin kesin bir oran tanımlamaz.

Finansal tabloların bu standarda göre düzeltilmesinin ne zaman gerekli hale geleceği konusu bir takdir meselesidir.

Yüksek enflasyon, bir ülkenin, bunlarla sınırlı kalmamak üzere, aşağıdakileri de içeren ekonomik özelliklerince belirlenir:  (a) Nüfusun çoğunluğu servetini parasal olmayan varlıklarda ya da nispeten istikrarlı bir yabancı para biriminde tutmayı tercih eder.

Elde tutulan yerel para, satın alma gücünü korumak üzere hemen yatırıma dönüştürme vb. suretiyle değerlendirilir; (b) Nüfusun çoğunluğu parasal tutarları yerel para biriminden değil, nispeten istikrarlı bir döviz cinsinden dikkate alır.

Fiyatlar da bu döviz cinsinden belirlenebilir;  (c) Kredili satış ve satın almalardaki fiyatlar; süre kısa bile olsa, kredi süresi boyunca satın alma gücünde beklenen zararları karşılayacak şekilde belirlenir; (d) Faiz oranları, ücretler ve fiyatlar bir ‘fiyat endeksi’ne bağlıdır ve (e) Son üç yılın kümülatif enflasyon oranı %100’e yaklaşmakta ya da aşmaktadır.

Yine standartta şöyle denilmiş: Aynı yüksek enflasyonlu ekonominin para biriminde raporlama yapan tüm işletmeler bu standardı aynı tarihten itibaren uygular.

Bu standart, raporlama yapılan para birimine sahip olan ülkede yüksek enflasyonun mevcut olduğunun tespit edildiği raporlama döneminin başından itibaren tüm işletmelerin finansal tablolarına uygulanır.

Tanımdan ve koşullardan anlaşılıyor ki, enflasyon muhasebesini tüm işletmelerimiz uygulamalıdır ki finansal tablo kullanıcılarının tümü işletmenin finansal durumunu doğru ve gerçekçi biçimde görebilsin.

Bu standartlarda vurgulanan önemli bir husus düzenlemelere uygun olarak finansal tablo düzenlenirken ulusal veya uluslararası vergi düzenlemeleri göz önüne alınmaz.

O konu ayrı bir işlem gerektirir.

FİNANSAL TABLO KULLANICILARI KİMLERDİR?

İşletmenin tüm sosyal paydaşlarıdır.

Bunları kısaca sayarsak, ortaklar, çalışanlar (mavi yakalı, beyaz yakalı, çelik yakalı vd.), tedarikçiler, müşteriler, kreditörler, devlet (vergi dairesi vb. merkezi ve belediye vb. yerel organlar), düzenleyici ve denetleyici kuruluşlar (SPK, BIST, BDDK vb), ilgili demokratik kitle örgütleri (sivil toplum kuruluşları!) vd. olarak açımlayabiliriz.

Devletin vergi dairesinin olduğu gibi her sosyal paydaşın kendi çıkarlarına ilişkin olarak işletmenin gerçek finansal durumu hakkında bilgi sahibi olma hakkı olup, işletmenin de bu konuda. finansal hukuk (TTK, SPK vd.) düzenlemeleri açısından yükümlülükleri vardır.

Kısaca söylersek,  işletmenin finansal tabloları sadece vergi dairesi için hazırlanmaz!

Muhasebeciler de (daha doğrusu mali müşavirler de Maliye Bakanlığı elemanı ya da taşeronu / fasoncusu değildir.

ENFLASYON MUHASEBESİ Mİ YENİDEN DEĞERLEME Mİ?

İşletmeler finansal tablolarını düzenlerken yaptıkları işlemler muhasebe kalemlerinin değerlenmesi daha doğrusu yeniden değerlendirilmesidir.

Ancak ülkemizde geçmiş yıllarda kısmî enflasyon muhasebesi uygulaması yasal olarak zorunlu tutulurken adına ‘yeniden değerleme’ denince kavram kargaşası oldu.

Keşke ‘kısmi enflasyon muhasebesi’ denilseydi.

Enflasyon muhasebesi uygulamasında ülkemizde kimi düzeltmeler yapılıp, kimileri yapılmayabilmektedir.

Kuramsal olarak bunu doğru olmadığı görüşünü destekliyorum.

Hesaplar karmaşıklaşıyor, kimi konular net olamadığı için varsayımlar yapılabiliyor vs.

ENFLASYON MUHASEBESİNDE AMAÇ NEDİR?

Enflasyon muhasebesinde amaçlardan biri işletmenin satın alma gücü kaybına ya da kazancına maruziyetini değerlendirmektir.

Bunun için ‘Genel fiyat düzeyi yöntemi’ eşdeyişle tek bir genel enflasyon endeksi kullanılarak tüm hesaplar (parasal varlıklar ve parasal olmayan varlıklar ayrımı temelinde) düzeltilir.

Diğer amaç ise işletmenin sermayesindeki kaybı değerlendirmektir.

Bunun için ‘Cari fiyat düzeyi yöntemi’ kullanılarak her bir hesap kalemi için ayrı bir enflasyon endeksi kullanılarak hesaplar düzeltilir.

Her iki amaç birlikte gözetilerek kimi kalemler için özel endeks kimi kalemler için genel endeks kullanılabilir ki, bu yönteme de ‘karma yöntem’ denilmektedir.

UMS-TMS 29 Standardı esas olarak genel fiyat düzeyi yöntemini salık vermişse de diğer yöntemlerin kullanımına engel koymamıştır.

Vergi Usul Yasası’nda esas alınan kısmî enflasyon ve genel fiyat düzeyi yöntemidir.

Uygulama sektörel istisnaları, ertelemeleri vs. içermektedir.

Eşdeyişle durum arap saçına dönmüştür.

İŞ DÜNYASI ENFLASYON MUHASEBESİ KARŞISINDA NASIL BİR TUTUM ALIYOR?

İş dünyası enflasyon muhasebesine isim de takmış ve ‘teknik vergi’ olarak tanımlıyor ve uygulama ertelensin, ya da uygulama kısmî olsun, ertelenirse gelecek yılda da vergi ile ilişkilendirilmesin istiyor.

Bu kapsamda özellikle İstanbul Ticaret Odası ve MÜSİAD’ın sesini duymaktayız.

Bu taleplerin altında yatan neden özellikle KOBİ’lere ek vergi yükü getirmesi kaygısıdır.

Çünkü büyük işletmelerin ek vergisi çıkmadığı gibi çıkacak zararları gelecek yıl indirim konusu yapma avantajı elde edeceklerdir.

TÜRMOB NE DİYOR?

Mali müşavirlerin örgütü ise bu uygulamanın vergi adaletsizliğine yol açabildiğini söylemektedir.

Aslında pek açıkça dile gelmeyen bir konu da bu çalışmanın ek iş yükü doğuracağı (her ne kadar yazılımlar varsa da elle düzeltmeler gerekebiliyor) ve bunun bedelinin müşteriden eşdeyişle mükelleflerden alınmasının olanaklı olmadığı, ısrarcı olunduğunda müşteri yitimine yol açabileceği hususudur.

HÜKÜMET NASIL BİR TUTUM İZLİYOR?

Hükümet bu konuda bir yasal düzenleme çıkarır beklentisi çok yaygın; eğer çıkart(tırıl)mazsa yeniden getirilen 4.

Dönem geçici vergi dâhil düzeltme yapılması kaçınılmaz gözüküyor.

Bir de Vergi İdaresi ilginç uygulamalar da yapıyor, örnekse özkaynaklara kaydedilen enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan hesapların bir hesaptan başka bir özkaynak hesabına aktarılması biçimindeki değişikliklere cezalı vergi tarhiyatlarına konu oluyormuş!

Özkaynaklardaki herhangi bir kalemi sermayeye eklemeyi yeni yılda yapmazsanız, o kalemin yaratttığı 12 aylık gider etkisinden mahrum kalıyorsunuz. 2023 yılı enflasyon düzeltmesi yapılan arsa-arazi bu dönemde satılırsa ve zarar oluşursa bu vergiden indirilemeyecek zarar (KKEG) niteliğinde olacaktır.

Konu teknik olarak uzayabilir, burada toparlamış olalım.

SONUÇ İşletmeler finansal tabloları aracılığıyla tüm finansal tablo kullanıcılarına gerçek ve doğru bilgiyi zamanında ve eksiksiz sunabilmeli, bu tüm işletmeleri kapsamalı ki ulusal muhasebe hesapları doğru yapılabilsin.

Enflasyon muhasebesi vergi mevzuatının yapışkanlığından kurtarılmalı ve bir muhasebe uygulaması haline getirilmesi sağlanmalıdır.

Bu konuda gerek mükellef gerek mali müşavir eğitimi sağlanmalıdır.

Bu kapsamda devletin ve TÜRMOB’un desteğiyle yazılımlar sıfır hata ile çalışacak hale getirilmelidir.

Muhasebe odaları ‘uzay muhasebesi’ çalışmalarından önce meslek mensuplarının bu konuda eğitimi ve yazılım meselesi konusunu geliştirmelidir.

Enflasyon düzeltmeli tabloda ortaya çıkan kârların vergilendirilmesi meselesi devletin maliye politikası ile ilgili bir husustur.

Uygulanagelen maliye politikasında vergi adaletsizliği ciddi düzeydedir.

Dolaylı vergilerin dolaysızlara göre daha fazla olması, gelir vergisinin kurumlardan alınan vergiye göreli yüksek olması, KOBİ’lerin vergi yükünün BOBİ’lerin vergi yüklerine göreli yüksekliği (büyüklere vergi teşvikleri ve indirimleri düğünlerdeki gibi damadın babasından caboo!) vb. her tür vergi adaletsizliği her daim mevcuttur.

Bunun düzeltilmesi vergi düzeninin çok parametreli bir biçimde yeniden tasarlanması gerekir.

Kısa vadede enflasyon muhasebesi muhasebe bağlamında TMS-29’a göre uygulanmalı, ortaya çıkan hayalî kâr veya zarar vergi düzenlemeleri yapışkanlığından kurtarılmalıdır.

Vergi adaletsizlikleri derinleştirilmemelidir.

İlgilisi konuya ait Ulusal Kanal’daki Tv izlencemizin videosunu izleyebilirler: https://youtu.be/mzL2K9M9tC0?si=BFKUEMrSQQ67V7nh NOT: İşletme yöneticileri işletmelerini enflasyonist koşullarda yönetirken kimi tedbirler almalıdır.

Bu bağlamda bir kaynak önerelim: Ram Charan ve Geri Wiiligan, Enflasyon Resesyon ve Stagflasyon Süreçlerinde Yönetim., Scala Yayıncılık.

İlgili Sitenin Haberleri