Haber Detayı
Türkiye'yi sarsan Dilovası faciasında iddianame hazır! 3'ü çocuk 7 işçi alevler arasında can vermişti
Dilovası'nda bulunan bir parfüm dolum tesisinde 7 kişinin yaşamını yitirdiği patlamaya dair hazırlanan iddianamede, işletme sahiplerinin asli kusurlu olduğu belirtildi. Dört sanık için 7'şer kez müebbet hapis cezası talep edilirken, çok sayıda kişi hakkında bilinçli taksir ve suçluyu kayırma suçlamalarıyla cezalandırma istendi.
Kocaeli'nin Dilovası ilçesine bağlı Mimar Sinan Mahallesi'nde faaliyet gösteren Raciye Kozmetik Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş.'nin parfüm dolum tesisinde 8 Kasım'da yaşanan ve üçü çocuk olmak üzere yedi kişinin hayatını kaybettiği patlamaya ilişkin soruşturmada iddianame hazırlandı.
Olayda altı işçi de yaralanırken, iddianamede tesisin ruhsatsız ve kaçak şekilde işletildiği, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmadığı ve sigortasız işçi çalıştırıldığı belirlendi.
Bu bulgular doğrultusunda tesis sahiplerinin ''asli ve ağır kusurlu'' olduğu ifade edildi. 7 KEZ MÜEBBET HAPİS İSTEMİ İddianamede, Ravive Kozmetik San. ve Dış Tic.
A.Ş. ile LYKKE Kozmetik firmasının yetkili ortakları İsmail Oransal, Ali Atay Oransal ve Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör hakkında, yedi kişinin ölümüne ve yaralanmalara neden olmaları nedeniyle ve suçun üç çocuğa ve üç kadına karşı işlenmiş olması nedeniyle “olası kastla öldürme ve yaralamaya sebebiyet verme” suçundan 7 kez müebbet hapis cezası talep edildi.
İŞ GÜVENLİĞİ VE BİNA SAHİPLERİNE BİLİNÇLİ TAKSİR SUÇLAMASI 8 kişi için ise 'bilinçli taksir'den 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istendi.
Küresel OSGB yetkilisi Ümit Çelik, OSGB müdürü Ünal Aslan, işyeri hekimi Muhammet Dayıoğlu, iş güvenliği uzmanı Seyfullah Çelik, bina sahibi Güven Demirbaş ile yeni malik Özzade Yapı İnşaat şirket yetkilileri Caner Özgür Yıldırım, Özcan Yıldırım ve Özkan Yıldırım hakkında ise “bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçundan dava açıldı. 'SUÇLUYU KAYIRMA' SUÇLAMASI Ali Osman Akat, Onay Yürüklü, Ömer Aktan ve Abdurrahman Bayat hakkında ise Türk Ceza Kanunu’nun 283/1 ve 37/1 maddeleri kapsamında “suçluyu kayırma” suçundan dava açıldığı belirtildi.
Vardiya Amiri 3 kişi hakkında da takipsizlik kararı verildi.
BELEDİYE İÇİN TALİ KUSUR DEĞERLENDİRMESİ Bilirkişi raporunda kaçak yapıya ilişkin denetim yükümlülüğünün yerine getirilmediği, mühürleme ve yıkım işlemlerinin zamanında yapılmadığı gerekçesiyle Dilovası Belediyesi hakkında “idari tali kusur” değerlendirmesi yapılmıştı.
İddianamede belediyenin sorumluluğuna ilişkin yapılan değerlendirmede ise, "Bilirkişi raporunda kusur ve sorumlulukları tespit edilen Dilovası Belediyesi yetkilileri yönünden inceleme ve soruşturma işlemlerinin farklı usullere tabi olması, genel iş bölümü, yine usul ekonomisi ilkesi ve Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen işbu soruşturma dosyasının tamamlanmış olup, işbu dosyanın tarafları yönünden soruşturmanın sürüncemede kalmaması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları Dilovası Belediyesi Başkanlığı ve SEDAŞ yetkilileri) yönünden farklı ve tek dosyadan inceleme/soruşturma işlemlerinin yürütülmesi gerektiğinden tefrik kararı verilerek dosya Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2025/44671 soruşturma sırasına kaydı yapılmıştır.
İnceleme ve soruşturma işlemlerinin tamamlanmasına müteakip birleştirme talepli ek iddianame tanzim edilecektir" denildi.
AVUKATLARDAN 'EKSİK DEĞERLENDİRME' TEPKİSİ Katliamda ailelerini kaybedenlerin avukatı Mürsel Ünder, Halktv.com.tr'ye değerlendirmelerde bulundu.
Ünder, iddianamede şirket yetkilileri hakkında 7 kez olası kasttan suçlama ile iddianame hazırlanmış olmasının olumlu olduğunu belirtti.
Ünder, "Bilinçli taksir suçlamasıyla OSGB ve bina maliklerinin de dosyaya dahil edilmesi açısından esaslı bir problem yok.
Ancak burada önemli bir eksiklik var: Bilinçli taksir suçlaması tek bir suç olarak değerlendirilmiş.
Oysa bunun 7 ayrı öldürme ve 5 ayrı yaralama şeklinde değerlendirilmesi gerekiyordu.
Bu kısım eksik bırakılmış" dedi. "KAMU GÖREVLİLERİ DE SORUMLU" Kamu yetkililerin sorumluluğunu da işaret eden Ünder, "İddianamede çocuk işçilerin çalıştırıldığı tespit edilmiş, dört yıl boyunca hiçbir denetim yapılmadığı ortaya konulmuş ve işçilerin neredeyse tamamının sigortasız çalıştırıldığı belirlenmiştir.
Bu olayda, Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Müdürü’nden başlayarak, Çalışma Bakanı’na kadar, sahada denetim yapma yükümlülüğü bulunan tüm kamu görevlilerinin çok ciddi sorumluluğu vardır.
Bu işçi katliamı, Türkiye’nin en büyük şehirlerinden birinin merkezinde, dört yıl boyunca hiçbir kamu görevlisinin müdahale etmediği, bile bile katliama göz yumulduğu bir yerde gerçekleşmiştir.
Üçü çocuk olmak üzere yedi işçi yanarak can vermiştir.
Bunun hesabını kamu vermek zorundadır" ifadelerini kullandı.