Haber Detayı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ve Zelenski'ye net mesaj verdi: Karadeniz'in hesaplaşma alanı olmaması gerekir
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkmenistan dönüşü uçakta açıklamalarda bulundu. Erdoğan Rusya-Ukrayna arasındaki savaşa değindi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkmenistan ziyareti dönüşü gazetecilerin sorularını cevapladı.
Vladimir Putin ile görüşmesine değinen Erdoğan, Rusya-Ukrayna arasındaki çatışmanın Karadeniz boyutunu değerlendirdi.Putin ile verimli görüşme gerçekleştirdiğini belirten Erdoğan, ''Biz bu savaşın çoktan bitmesi gerektiğini düşünüyoruz; bunu da bütün muhataplarımıza açık bir şekilde söylüyoruz.'' dedi.
Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye'deki durumu da değerlendirdi.PUTİN'E AÇIK BİR ŞEKİLDE SÖYLEDİİşte Cumhurbaşkanı Erdoğan sorulara verdiği cevap:Geçtiğimiz yıl Putin’in Türkiye’ye bir ziyareti bekleniyordu ama ertelendi.
O ziyaret yakın zamanda gerçekleşir mi?
Bir de Türkiye’nin bir kolaylaştırıcı rolü var Rusya-Ukrayna Savaşı uzunca süredir devam eden.
Acaba yakın zamanda tarafları tekrar bir araya getirmek gibi bir girişim görür müyüz?Sayın Putin’le oldukça verimli, kapsamlı, derinlikli bir görüşme gerçekleştirdik.
Görüşmemizde özellikle kendisini her an beklediğimi ifade ettim.
Bunun için de en kısa zamanda bir araya gelmemiz gerektiğini konuştuk.
Kendisi de “sözümü yerine getireceğim” dedi.
Ümit ederim ki en yakın zamanda bu ziyareti gerçekleştiririz.
Bizim Rusya ile ilişkilerimiz günübirlik çıkar hesaplarıyla yürüyen ilişkiler değildir; köklü bir tarih, güçlü bir diplomatik zemin ve karşılıklı güven üzerine kuruludur.
Ağırlıklı olarak savaşı ve barış çabalarını konuştuk.
Türkiye’nin bu meselede nerede durduğunu bütün aktörler gibi Sayın Putin de çok yakından biliyor.
Biz bu savaşın çoktan bitmesi gerektiğini düşünüyoruz; bunu da bütün muhataplarımıza açık bir şekilde söylüyoruz.KARADENİZ KONUSUUkrayna’da ateşkes konusunda bir uzlaşıya varılamıyor.
Hem Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy hem belki üçüncü tarafların müdahil olmasıyla ateşkes sağlanamıyor.
Bir taraftan da bu ateşkes olmazsa çatışmaların daha geniş bölgeye yayılma riski var.
Böyle bir durumda Türkiye’nin yaklaşımı ve öncelikleri ne olur?Konuyla ilgili biliyorsunuz ABD Başkanı Donald Trump devrede.
Trump’ın devrede olmasının yanında bizler de Amerika’yı teşvik ediyoruz.
Dışişleri Bakanımız Hakan Bey’in Amerika’daki ilgililerle sürekli irtibatı devam ediyor.
Bizler de zaman zaman liderlerle telefon diplomasisi yürütüyoruz.
Putin ile yaptığımız bu görüşme sonrası, ABD Başkanı Trump’la da inşallah barış planını da değerlendirme fırsatı buluruz.
Barış uzakta değil, onu görüyoruz.
Tek yapmamız gereken istikametimizi barışın bulunduğu yöne çevirmektir.
Karadeniz’in bir hesaplaşma alanı olarak görülmemesi gerekir.
Böyle bir durum Rusya ve Ukrayna’ya sadece zarar verir, hiçbir fayda sağlamaz.
Karadeniz’de seyrüsefer güvenliğine herkesin ihtiyacı var.
Bu mutlaka sağlanmalıdır.Sayın Trump’la bu Suriye’deki 10 Mart mutabakatı konusunda konuşur musunuz?
Orada nasıl bir takvimin uygulanmasını bekliyorsunuz?Suriye’de 10 Mart mutabakatının hayata geçirilmesi, bölgenin geleceğini yakından ilgilendiren bir süreçtir.
Mutabakatın öngördüğü hedeflere ulaşılması, Suriye için en hayırlı netice olacaktır.
Mutabakatın uygulanmasıyla Suriye’nin toprak bütünlüğü, birliği, beraberliği, istikrarı ve müreffeh geleceğe yürüyüşü tahkim edilecek.
Ayrılıkların, çatışmaların Suriye’ye bir şey kazandırmadığı yakın geçmişte görülmüştür.
Suriye yönetiminin, Suriye’yi oluşturan bütün unsurların bir araya gelmesi vizyonuyla hareket etmesi önemlidir.
Bu yaklaşım kıymetlidir ve desteklenmeyi hak etmektedir.
Suriye hakkında birçok odağın planları olabilir, hayalleri olabilir.
Ancak önemli olan Suriye halkının ortak gelecek tahayyülüdür.
Gerçekçi hayalleri Suriye’nin cefakar halkı kurmaktadır.
Tuzak kuranların oyunlarını bu mutabakatın hayata geçirilmesi bozacaktır.
Biz; Türkmen, Arap, Kürt, Sünni ve Nusayri ayırt etmeden, kardeş Suriye halkının tamamının barışını, huzurunu, refahını istiyoruz. 10 Mart Mutabakatının uygulanması, kuşkusuz, bu iradeyi güçlendirecektir.İSRAİL-GAZZE ATEŞKES AÇIKLAMASIBugünkü konuşmanızda da altını çizdiniz.
Gazze’de kırılgan bir ateşkes söz konusu.
İsrail ikinci aşamaya geçmek için hazırlık yaptığını açıklamıştı.
İsrail Başbakanı Netanyahu ay sonunda Washington’a gidecek.
Trump’ın bir açıklaması vardı; ‘Barış Konseyi için dünya liderleriyle birlikte olacağız, dünya liderleriyle birlikte oluşturacağız’ demişti.
Size bir teklif geldi mi Trump’tan Barış Konseyi için?
Türk askeri Gazze’de istikrar gücünde yer alacak mı?Henüz bize gelmiş bir teklif yok, bir talep de yok.
Böyle bir toplantının yapılacağı istikametinde dedikoduları duyuyoruz.
Yeter ki barış için bu tür toplantılar yapılsın.
Adım atalım, biz her an hazırız.
Öte yandan İsrail’in ateşkes ihlalleri devam ediyor. 11 Ekim’den bu yana 370’i aşkın kardeşimiz şehit oldu.
İsrail ne yazık ki taahhütlerini yerine getirmiyor.
İnsani yardım girişlerinde sıkıntılar sürüyor.
İsrail’in verdiği sözleri yerine getirmesi, ateşkese tam anlamıyla uyması ve Gazze’de hayatın normale dönmesine müsaade etmesi şarttır.
Kış şartları iyiden iyiye kendini hissettirmeye başladı.
Gazze’deki barınma sorunlarını, temel ihtiyaçların karşılanamaması problemini acilen çözmek gerekiyor.
Bunun için ise İsrail’in oluşturduğu güvenlik sorununun ortadan kalkması lazım.
Türkiye hiçbir zaman elini taşın altına koymaktan kaçınmaz.Belçika Savunma Bakanının bir açıklaması gündeme geldi geçtiğimiz günlerde.
Özetle ‘Türkiye’siz güvende olmayız’ diyor Avrupalı Bakan.
Siz de Avrupalı liderlerle sürekli irtibat ve temas halindesiniz.
Avrupa’nın güvenliği konusunda Avrupa’dan önümüzdeki dönemde Türkiye’yi ilgilendiren yeni adımlar bekliyor muyuz?
Atılabilir mi?Şu anda hep bunun heyecanı içerisindeyiz.
Ama Avrupa Birliği üyelik sürecinde biliyorsunuz 50 yılı devirdik.
Bizi bu tür tekerlemelerle maalesef oyaladılar.
Avrupa Birliği’ne daha önce süreçte olmayan ülkeler alındı.
Ama Türkiye ne yazık ki bugün 86 milyon nüfusuyla, sanayisiyle, kapasitesiyle bu kadar güçlü bir ülke olarak Birliğe güç katacakken maalesef AB’ye hala alınmadı.
Oyalama devam ediyor.
Dışişleri Bakanıma ısrarla “Avrupalılarla nerede görüşürsen hep kendilerine bunu hatırlat” diyorum.
Ben de görüştüğüm liderlere hala bunu söylemeye devam ediyorum.
NATO’nun en büyük ikinci kara gücüyüz.
Savunma sanayiinde son yıllardaki atılımlarımız herkesin malumu.
Bu süreçte gizli-açık kısıtlamalarla, hatta ambargolarla karşılaştık, fakat savunma yeteneklerimizi geliştirmeye devam ettik.
Biz dostluk ve müttefiklik bağlarımızın bulunduğu Avrupa ülkeleri ile kazan kazan temelinde her alanda iş birliğimizi güçlendirmeye hazırız.
Avrupa’nın stratejik bir vizyonla ilişkilerimize bakması, onlar açısından da kazanç olacaktır.
Avrupa’dan gelecek adımlar ise bundan sonraki süreci inşa edecektir.Türkiye uzun zamandır yeni anayasayı konuşuyor.
Sivil ve özgürlükçü anayasa konusunda hemen hemen bütün partilerin mutabakatı var, ancak henüz somut bir mesafe kat edilemedi.
Önümüzdeki süreçte yeni anayasayla ilgili somut adımlar söz konusu olacak mı?Biz somut netice almak için yola çıktık.
Soyutta kalırsak bunun bir anlamı olur mu, olmaz.
Şu an itibarıyla da hem sivil, hem özgürlükçü, hem kuşatıcı bir anayasayı yapma arzusu içerisindeyiz.
Bunu yapalım ki, milletimiz de “işte benim anayasam” desin.
Kendi geleceği ile ilgili de herhangi bir endişeye kapılmasın.
Yeni anayasa sözünü AK Parti olarak biz özellikle meydanlarda verdiğimiz gibi, bütün siyasi partiler de millete aynı taahhütte bulunmuştur.
Öyleyse birlikte bu işe sahip çıkacağız.
Hassaten Cumhur İttifakı olarak da yaptığımız çalışmayla bunu başaracağız.
Bu konuda kararlılığımız var.
Bütün bunların yanında yeni anayasa çalışmalarına şu anda partimiz en hazır parti konumundadır.
Sürekli olarak kurduğumuz anayasa çalışmaları ekibi bu işi yürütüyor.
Kendilerinden zaman zaman brifingler alıyorum.
Bütün bunların yanında MKYK, MYK ekibimiz içerisinde sadece bu anayasa çalışmalarını yürüten arkadaşlarımız var.
Bunlarla birlikte de inşallah üzerinde şüpheye yer bırakmayacak, köhnemiş değil, milletimize “her yönüyle benim anayasam” dedirteceğimiz anayasamızı hazırlıyoruz.
Diğer taraftan bu işin takvimi olmaz.
Sürekli çalışırsın ve bu çalışmanın neticesinde de vakti, saati geldiğinde adımı da atarsın.
Bu dönem, bu işin neticeye bağlanacağı dönem olacaktır.