Haber Detayı
Türkiye Gastronomisinin Aynaları
Türkiye gastronomisi, son yıllarda uluslararası sahnede giderek daha güçlü bir ses çıkarıyor. Bu yükselişin en somut göstergeleri ise dünyanın en prestijli iki değerlendirme sistemi olan Michelin ve Gault & Millau.
Her ikisi de farklı yöntemlerle çalışıyor ve farklı kriterlerle ödüller veriyor.Ama ortak noktaları, ülkenin mutfak kültürünü dünyaya taşıyan birer referans olmaları.Bu yıl açıklanan 2026 seçkileri, yalnızca restoranların değil, şehirlerin ve kültürlerin de görünür kılındığı bir tablo sundu.KAPADOKYA’NIN SESSİZ GÜCÜMichelin Rehberi’nin 2026 seçkisi, Türkiye gastronomisi için bir dönüm noktası oldu.İstanbul, İzmir ve Muğla’nın ardından Kapadokya ilk kez listeye girdi.Toplamda 54 yeni restoran seçkiye dahil edildi; böylece rehberin kapsadığı şehir sayısı dörde yükseldi.Tavsiye edilenlerle birlikte Türkiye’deki toplam restoran sayısı 171’e ulaştı.Bu yılın en dikkat çekici gelişmesi, İzmir’deki Vino Locale’in iki yıldıza yükselmesi oldu.Şef Ozan Kumbasar’ın yerel malzemeleri uluslararası dokunuşlarla harmanlayan mutfağı, Michelin müfettişlerini etkiledi.Böylece Türkiye’de iki yıldıza sahip restoran sayısı ikiye çıktı: İstanbul’daki TURK Fatih Tutak ve İzmir’deki Vino Locale.Bu seviye ülke gastronomisinin ulaştığı teknik ve yaratıcı olgunluğun açık bir göstergesi.Bir yıldızlı restoranlar arasında üç yeni isim öne çıktı: Kapadokya’dan Revithia, İstanbul’dan Araf, Muğla’dan Mezra Yalıkavak.Böylece toplam bir yıldızlı restoran sayısı 15 oldu.Revithia’nın unutulmuş tarifleri yeniden yorumlayan menüsü, Araf’ın açık ateş etrafında kurduğu samimi atmosferi ve Mezra Yalıkavak’ın çiftlikten sofraya yaklaşımı, farklı bölgelerin kimliklerini güçlü bir şekilde yansıttı.Michelin’in uygun fiyatlı mükemmel yemekleri ödüllendiren Bib Gourmand kategorisinde ise 16 yeni restoran listeye girdi.Toplam sayı 39’a ulaştı.Kapadokya’dan Babayan Evi, hem Bib Gourmand hem de Yeşil Yıldız alarak sürdürülebilirlik vurgusunu öne çıkardı.Yeşil Yıldız derecesi bu yıl dört restorana verildi: TURK Fatih Tutak, Orfoz, Teruar Urla ve Babayan Evi.Böylece Türkiye’de Yeşil Yıldızlı restoran sayısı 13 oldu.Michelin ayrıca üç özel ödül verdi.Genç Şef Ödülü’nü Muğla’daki Yakamengen III’ün şefi Duru Akgül, Sommelier Ödülü’nü İstanbul’daki Neolokal’in Ersin Topkara, Servis Ödülü’nü ise İzmir’deki Teruar Urla’nın Ezgi Serdaroğlu aldı.Bu ödüller yalnızca mutfak değil, servis ve şarap kültürünün de gastronomi deneyiminin ayrılmaz parçaları olduğunu hatırlattı.SERHAT DOĞRAMACI SAHİP OLDUĞU ÜÇ UNVANLA TARİHE GEÇTİBu yılın en özel hikâyelerinden biri ise Muğla’daki Mezra Yalıkavak’ın şefi Serhat Doğramacı oldu.2025’te Yılın Genç Şefi Ödülü ve Yeşil Michelin Yıldızı alan Doğramacı, 2026’da bir Michelin Yıldızı kazanarak dünyada aynı anda üç unvanı taşıyan ilk şef olarak tarihe geçti.Onun çiftlikten sofraya yaklaşımı, ata mirası teknikleri ve sürdürülebilirlik odaklı vizyonu, yalnızca Türkiye için değil, dünya gastronomisi için de örnek teşkil ediyor.Bu başarı, genç şeflerin ülke mutfağını geleceğe taşıma gücünü gösteren bir dönüm noktası oldu.Michelin’in bu seçkisi, Türkiye gastronomisinin artık yalnızca birkaç şehirle sınırlı olmadığını, ülkenin farklı bölgelerinin özgün kimlikleriyle uluslararası sahnede yer bulduğunu gösteriyor.Kapadokya’nın listeye girmesi, Anadolu’nun derin köklerinin modern gastronomiyle buluştuğu bir anlama sahip.Bu çeşitlilik, ülkenin gastronomi haritasını daha da zenginleştiriyor.ŞAPKALARIN ANLAMIMichelin’den birkaç gün sonra açıklanan Gault & Millau Türkiye 2026 Rehberi, Çırağan Palace Kempinski’de düzenlenen görkemli bir törenle duyuruldu.Bu yıl rehber, gastronomiyle birlikte hospitality sektörünü de kapsayarak genişledi.Toplamda 11 şehirde restoranlar değerlendirildi ve çok sayıda şef ile işletme ödüller aldı.Gault & Millau’nun kendine özgü “toque” sistemi, restoranları 1’den 5’e kadar şef şapkasıyla derecelendiriyor.Bu yıl Türkiye’de farklı kategorilerde çok sayıda restoran şapka aldı.En üst seviyede, 4 Toque “Prestigious Tables” derecesine ulaşan restoranlar, teknik mükemmellikleri ve özgün imzalarıyla öne çıktı.Ayrıca “Yılın En İyi Restoranı” ödülünü Teruar Urla, “Yılın Şefi” ödülünü ise Bodrum’dan Aret Sahakyan kazandı.Gault & Millau’nun ödülleri, yalnızca mutfak değil; tasarım, servis, bar kültürü ve otelcilik gibi alanları da kapsıyor.Bu yaklaşım, gastronomiyi bir ekosistem olarak görmesiyle dikkat çekiyor.Toplamda yüzlerce kişi farklı kategorilerde ödüllendirildi; bu sayı, Michelin’in daha sınırlı ödül yapısına kıyasla çok daha geniş bir kapsama işaret ediyor.Bu rehber, Türkiye’nin gastronomi potansiyelini yalnızca tabaklarda değil, mekânlarda ve deneyimlerde görünür kılıyor.Böylece ülkenin gastronomi kültürünü bütüncül bir çerçevede dünyaya sunuyor.İKİ REHBER TEK YÖNELİMMichelin ve Gault & Millau, farklı yöntemlerle çalışıyor.Michelin daha seçici ve dar kapsamlı; Gault & Millau ise daha geniş ve ekosistem odaklı.Ancak her ikisi de Türkiye gastronomisinin uluslararası görünürlüğünü artırıyor.Bu iki rehber, ülkenin mutfak kültürünü yalnızca lezzet üzerinden değil; kimlik, sürdürülebilirlik ve misafirperverlik üzerinden de tanımlıyor.Türkiye gastronomisi artık yalnızca yerel değil, küresel bir hikâye anlatıyor.Bu hikâyenin iki güçlü anlatıcısı, Michelin ve Gault & Millau, ülkenin gastronomi sahnesini daha da derinleştirmeye devam ediyor.Ama ülkemiz gastronomisinin bu seviyeye gelmesine en büyük katkıyı verenlerden biri olan Türkiye’nin ilk yerli ve milli derecelendirme sistemi İncili Gastronomi Rehberi’nin de hakkını burada teslim etmek gerekiyor.Çünkü İncili Gastronomi Rehberi bu alanda yolu açıp bir farkındalık yaratmasaydı belki de Michelin ve Gault Millau Türkiye’ye hala girmemiş olacaktı.O nedenle ülke gastronomisinin bu noktaya gelmesine emek veren ve ayna olan herkese bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.