Yaşadığımız felaketlerin sebebi

Bugün size Türkiye’nin son yirmi yılını belirleyen ama en az konuşulan bir kırılmasından bahsedeceğim: Merkez medyanın yok edilmesinin yarattığı felâketlerden...Evet, Türkiye’nin en büyük zararlarından biri, belki de fark etmeden içine çekildiğimiz en görünmez erozyon buydu: Merkez medya ve merkez siyasetin tasfiyesi…Bu tasfiyeyi kimin yaptığını tartışmak sorunu çözmez…Tartışmamız ve uzlaşarak mutlaka çözmemiz gereken sorun, merkezden uzaklaşmak…***Bir ülkeye kötülük etmek istiyorsanız önce merkezini dağıtırsınız…Zira merkez; sağduyunun, uzlaşmanın, devlet aklının, toplumsal nefes borusunun adıdır…Merkez giderse geriye sadece bağırış, çağırış, propaganda ve kutuplaşma kalır…Ve biz bunu yıllarca yaşadık…Bugün yeni bir şey oluyor...Muhalif medya, bütün ekonomik zorluklara rağmen merkeze doğru akıyor…Çünkü büyük bir sermaye yükü yok, büyük bir iktidar bağı da yok…Kısacası elleri daha özgür ama bir başka medya grubu var ki…Bugünün en kritik sorusu işte burada yatıyor:“İktidarın alkışçısı olarak yıllarca servet biriktiren yandaş medya da merkeze gelebilecek mi?”***Yandaş medyanın merkeze gelmesi çok zor… Neden çok zor?..Çünkü muhalif medya için merkez, doğal bir ev ama yandaş medya için merkez, bir vicdan muhasebesi, bir hesaplaşma, bir alışkanlıklardan kopuş demek…Yıllarca iktidarın gölgesinde büyüyen, köşe yazarından genel yayına kadar herkes…Bugün kendisine şu soruyu sormak zorunda: “Bu iktidar sonsuza kadar sürecek mi?”Hayır zira hiçbir iktidar sonsuza kadar süremez...

Çünkü hiçbir güç baki değildir…Ve iktidar bu dönemin son demlerine girerken medya için bir tercih anı doğuyor...Benim mesajım şu:Ya merkez olursunuz ya da bu ülkenin yeni döneminde hiçbir yeriniz olmaz…Yandaş medya iki seçenekle karşı karşıya:1- Servetini kısa vadede daha da artırıp, bavulunu toplayıp ülke dışına çıkanlar…2 - Vicdanını, aklını ve gazetecilik onurunu tekrar hatırlayıp merkeze gelenler…İkisinin ortası yok.Çünkü Türkiye yeni bir döneme giriyor… Toplum artık propaganda değil, haber istiyor.Bağıran adam değil, bilgiyi istiyor… Kutuplaştırıcı ses değil, gerçek gazetecilik istiyor…Bu ses geri dönmeliŞimdi hatırlayanlara sorayım:Aydın Doğan’ın sahibi olduğu, Ertuğrul Özkök’ün yönettiği Hürriyet ile Zafer Mutlu’nun yönettiği Dinç Bilgin’in sahibi olduğu Sabah mı?..

Yoksa bugünkü Hürriyet ve bugünkü Sabah mı?..2005 öncesi siyaset mi bugünkü siyaset mi?..***Türkiye yeniden merkez medya ve merkez siyaset günlerine dönebilir mi?..Evet, bunu yapacak gücü var ve bunu yapmalı… Merkez medya ve merkez siyaset yeniden doğmalı çünkü toplum artık yoruldu...

Çünkü siyaset artık kapalı devre çalışamaz…Çünkü dünya, merkeze yakın duran ülkeleri ödüllendiriyor…Sözümün özü canlarım: merkez medya, merkez toplumun sesidir...

Ve bu ses geri dönmeli…