Haber Detayı

TCMB Başkanı Fatih Karahan: Sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz
Ekonomi ekonomim.com
13/12/2025 00:00 (1 hafta önce)

TCMB Başkanı Fatih Karahan: Sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz

TCMB Başkanı Fatih Karahan, fiyat istikrarının sağlanması amacı doğrultusunda aldıkları mesafeyi önemsediklerini belirterek, "Hem kısa dönem göstergeler hem de orta vadeli görünüm, bize dezenflasyonun sürdüğünü ve süreceğini gösteriyor. Bu düşüşün kalıcılığını sağlamak için sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz" dedi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısına katıldı.

Burada yaptığı konuşmada, Merkez Bankası olarak reel sektörle çift yönlü iletişime önem verdiklerini bildiren Karahan, makro ve mikro verilerden yaptıkları analizleri saha görüşmelerinden elde ettikleri bilgilerle desteklediklerini, bu bilgileri hem karar alma süreçlerinde kullandıklarını hem de çeşitli sektörlerdeki durum ve yapısal sorunlar hakkında tespit yapma fırsatı bulduklarını söyledi.

Karahan, bu kapsamda 2025 yılında 2 bin 500’den fazla firmayla, son 5 yılda da yaklaşık 15 bin firmayla görüştüklerini ifade ederek, bu sene bu iletişimi bir adım öteye taşımaya karar verdiklerini ve “Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm” adlı toplantılar yapmaya başladıklarını, yeni yılda da bu toplantılara devam edeceklerini bildirdi.

En önemli öncelik fiyat istikrarı Merkez Bankası olarak üç temel öncelikleri olduğunu, bunların “rezerv yeterliliğini sağlamak”, “kur korumalı mevduat (KKM) bakiyesini azaltmak” ve “fiyat istikrarını tesis etmek” olduğunu anlatan Karahan, Merkez Bankası net rezervlerinde 120 milyar dolardan fazla artış kaydettiklerini, rezervlerin artık günlük bazda takip edilmediğini söyledi.

En önemli önceliklerinin fiyat istikrarı olduğunu dile getiren Karahan, sözlerine şöyle devam etti: “En önemli diyorum çünkü rezerv ve KKM konularının kök sebebi olan yüksek enfl asyon, aynı zamanda vatandaşın alım gücünü ve yaşam standardını düşürüyor.

Bu nedenle ilk olarak enfl asyonu kontrol altına almayı hedefl edik.

Aldığımız tedbirlerle enfl asyonun yüzde 75’i aşmamasını sağladık.

Daha sonra dezenfl asyonu tesis ettik ve geldiğimiz noktada enfl asyonun yüzde 31 seviyesine indiğini görüyoruz.

Fiyat istikrarının sağlanması amacı doğrultusunda aldığımız mesafeyi önemsiyoruz.

Hem kısa dönem göstergeler hem de orta vadeli görünüm, bize dezenfl asyonun sürdüğünü ve süreceğini gösteriyor.

Bu düşüşün kalıcılığını sağlamak için sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz.

Bu dönemde uygulanan politikaların reel sektör üzerine birtakım etkileri söz konusu.

Ancak geldiğimiz noktada ekonomideki büyümenin, kompozisyonun değişerek devam ettiğini görüyoruz.

Karahan, fiyat istikrarı sağlandığında aynı zamanda öngörülebilirliğin de tesis edildiğini bildirerek, “Fiyat istikrarı demek faizlerin kalıcı olarak düşük olması demek ve finans sektörü tarafından uzun vadeli finansmanın uygun koşullarda sağlanabilmesi demek.

Uzun vadeli finansman imkanı ve öngörülebilirlikle birlikte düşük enfl asyon, yatırım ortamında ciddi bir iyileşme sağlar.

Bu iyileşme ile beraber uzun vadeli yatırımlar yapılabilir hale gelir” dedi. “Enflasyonda her grupta iyileşme sağladık” Karahan, enfl asyon düşüşünde önemli olan üç unsurun, “talepte dengelenme”, “fiyatlama davranışlarında normalleşme” ve “enflasyon beklentilerinde iyileşme” olduğunu belirterek, 2022 ve 2023’ün sonlarında enfl asyonun yüzde 64 civarında olduğunu, geçen yılın yüzde 44 ile kapatıldığını ve bu sene de kasım itibarıyla da enfl asyonun yüzde 31’e düştüğünü hatırlattı.

Enflasyonun her kalemde aynı olamayabileceğini bildiren Karahan, “Temel mallarda enfl asyonun manşetin çok daha altında olduğunu görüyoruz.

Kasım itibarıyla bu grupta enfl asyon yüzde 19’un altına geriledi.

Gıda enflasyonu oynak bir görünüm sergilerken, hizmet enfl asyonu ise manşetin oldukça üzerinde seyrediyor.

Bu grupta enflasyon yüzde 44 seviyesinde.

Bu, hizmet enfl asyonunun düşmediği anlamına gelmiyor.

Enflasyonun zirveyi gördüğü Mayıs 2024’e kıyasla, her grupta iyileşme sağladık.

Enflasyon, temel mallarda 38 puan, gıdada 43 puan ve hizmet kalemlerinde 52 puan geriledi” diye konuştu. ■ “ Geleceğin kurucu unsurlarından biri Türkiye olacak” TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, tüm yaşanan gelişmelere rağmen küresel ekonominin oldukça dirençli olduğuna dikkati çekerek, “Küreselleşme süreci ve dünya ekonomisinde hızlı genişleme dönemi, gelişmekte olan ülkelerin yüksek büyüme hızları elde etmesinde kolaylaştırıcı olmuştu.

Ama yavaşlayan bir dünya ekonomisinde ve uluslararası ticaret rotasındaki belirsizlikler nedeniyle bundan sonra ülkelerin büyüme stratejisini sadece ihracat üzerinden kurgulamamaları gereken bir döneme giriyoruz” dedi.

İş dünyasının tüm zamanını kur, faiz, enfl asyon sarmalını yönetmeye ve finansal sıkışıklığı çözmeye ayırmaması, enerjisini uzun vadeli yatırım ve üretim kararlarına yönlendirebilmesi gerektiğini vurgulayan Turan, bu imkanı sağlayacak en önemli koşulun enfl asyonun kalıcı olarak tek haneli seviyeye inmesi olduğunu ifade etti.

Turan, “Piyasa ekonomisinin kurum ve kurallarıyla eksiksiz işlemesini sağlamalı, makroekonomik istikrarı tesis etmeli, yapısal reformları tamamlamalı, şirketlerimizin verimliliğini artırmalı, teknoloji geliştirme ve inovasyon kapasitemizi yükseltmeli, eğitim sistemimizi dünyayla yarışır hale getirmeli, kadınların potansiyelini açığa çıkartmalarının önünü açmalıyız.

Geleceğin kurucu unsurlarından birisi mutlaka T ürkiye olacak, olması gerekiyor.” ■ Enflasyon iniş trendini yakaladı Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Ömer Aras, Türkiye’nin savunma sanayisindeki yatırımları ve üretimiyle Avrupa’nın yeni savunma yapılanmasında önemli rol oynayabileceğini bildirdi.

Enfl asyonun tek haneli rakamlara düşmesinin önemini hazirandaki konuşmasında vurguladığını anımsatan Aras, “Uygulamakta olduğumuz ve destek verdiğimiz enfl asyonla mücadele programı enfl asyonda iniş trendini yakaladı.

Bu trendin kesintisiz devam etmesi için etkili para ve maliye politikaları önem taşıyor” dedi.

Türkiye’nin bölgesel kapasitesini koruyarak Avrupa ağlarına entegrasyonunu derinleştirebileceğini vurgulayan Aras, şunları kaydetti: “Türkiye-AB ilişkisi yeni bir dönemin eşiğinde.

Bu yeni dönemde mesele yalnızca ‘Türkiye AB’ye girecek mi?’ değil, Avrupa’nın geleceğinde Türkiye’nin nerede duracağı sorusudur.

Cevabı biz vereceğiz.

Dönüşen dünyada AB ve Türkiye ancak birlikte ilerlediğinde rekabet gücünü artırabilir, hukuk, eşitlik ve çevre gibi ortak değer ve önceliklerle geleceği şekillendirecek bir güç olabilirler.

Şimdi bu gerçeği yeni bir dille yeniden yazma zamanı.

Bunu başarabilirsek ülkemizin kalkınması için çok önemli bir adım atmış olacağız.”  

İlgili Sitenin Haberleri