Haber Detayı

‘Adile’den kalan acı tat: Çağan Irmak’ın hezeyanları ve gişenin zarureti
Gözen esmer aydinlik.com.tr
12/12/2025 16:57 (2 hafta önce)

‘Adile’den kalan acı tat: Çağan Irmak’ın hezeyanları ve gişenin zarureti

‘Adile’den kalan acı tat: Çağan Irmak’ın hezeyanları ve gişenin zarureti

Son dönemde Türk sinemasında biyografi akımı başladı.

Bergen, Müslüm, Naim, Demir Kadın: Neslican, Atatürk, Aybüke: Ben Öğretmen Oldum, Cem Karaca’nın Gözyaşları akla ilk gelenlerden.

Bu filmlerin bir iki tanesini hariç tutarsak pek çoğu da başarısız ama gişeye oynayabilmiş filmler.

İnsan “Türkiye’de hikâye mi bitti yoksa yapımcı ve yönetmenler daralan sinema ekonomisinde güvenli limanlar mı arıyor?” diye soruyor haliyle.

Zira senaryo hazır, hikâye zaten etkileyici, seyircinin dikkatini çekmemek imkânsız.

Üstelik biyografi filmlerinde prestij kazanmak ve gişe yapmak çok kolay.

Yeter ki seyirci beyaz perdedeki “o ünlü isim” ile bağ kurmuş olsun.

Nermin Yıldırım’ın kaleme aldığı ve Çağan Irmak’ın yönetmen koltuğunda oturduğu Adile son dönemin popüler oyuncularını bir araya getirmeyi başardı.

Meltem Kaptan, Seda Bakan, Levent Can, Özgürcan Çevik, Tarın Ündüz, Serhat Tutumluer gibi isimler filmde yer aldı.

Adile, usta oyuncunun karşılaştığı tüm zorluklara rağmen yılmadan ilerleyişini konu ediniyor.

IRMAK’IN HEZEYANLARI Film, Türk tiyatrosu ve sinemasının usta ismi Adile Naşit’in acılarla ve zorluklarla dolu olan hayatına ayna tutmak istese de bunu pek de başarabilmiş gözükmüyor.

Yönetmen, korku unsurlarını bile filme eklemeye çalışmış.

Ayrıca Adile’nin hayatında yaşadığı her kayıpta deniz kenarında bir rüya halinde görünmesi bıkkınlığa yol açıyor.

Kumdan kale metaforu seyircinin adeta kafasına vuruluyor.

Filmin bu sahnelerinde Irmak’ın hezeyanlarına tanık oluyor seyirci.

ADİLE İLE GİŞEYE OYNAMAK Ünlü oyuncuları bir araya getirerek gişeye oynayan filmde, karakterlerle özdeşlik kurmak epey zor oldu.

Özellikle Tarık Akan, Kemal Sunal ve Halit Akçatepe canlandırmalarının gerçekle hiçbir alakası olmadığını söyleyebiliriz.

Kemal Sunal’ın sadece iki kısa sahnede figüran gibi gösterilmesi dikkat çekici.

Halit Akçatepe’nin ise neredeyse repliği yok.

Hiç değilse seyirciye Yeşilçam’ın nostaljisini hissettirmesi beklenen film bu anlamda tam bir hayal kırıklığı oldu.

Limon ve sirke atışması dışında Yeşilçam’a dair pek bir şey göremedik.

Filmin en etkileyici yanı Adile Naşit’le Münir Özkul’un dostluğunu gördüğümüz anlar oldu.

Adile’yi canlandıran Meltem Kaptan’ın verdiği emeğe de ayrıca bir parantez açmak gerekir.

Kaptan filmin gala gecesinde verdiği röportajda “Çok büyük bir sorumluluk ve yük hissettim.

Her şeyi bırakıp çalışmam lazım diye düşündüm.” demişti.

Gerçekten de sorumlu davranmış.

Film boyunca tek özdeşlik kurulabilen karakter Adile Naşit oldu.

Fakat bu bir filmin başarısı açısından yeterli mi?

Takdir seyircinin.

Adile maalesef çekim tarzı, oyunculukları, kullanılan imgeleri, zaman atlamalarıyla acı ve postmodern bir tat bırakıyor.

Adile Naşit gibi büyük bir değerimizin hayatı gişe değirmeninde öğütüldü gitti hiç yoktan.

İlgili Sitenin Haberleri