Haber Detayı

DEM Parti'nin CHP'ye tepkisi dinmiyor
Gündem aydinlik.com.tr
12/12/2025 07:20 (2 hafta önce)

DEM Parti'nin CHP'ye tepkisi dinmiyor

PKK lideri Abdullah Öcalan'ı ziyaret eden komisyona üye vermeyen CHP'ye, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'dan bir tepki daha geldi. Bakırhan, 'Cumhuriyet Halk Partisi'ne çok şaşırdım. Çünkü yönetime iddiası olan, şansı olan bir siyasi parti…' ifadelerini kullandı.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan,  Ekol TV'ye konuk oldu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Öcalan'la yapılan görüşmeye katılmama kararına bir kez daha tepki gösteren Bakırhan, şunları kaydetti: "Cumhuriyet Halk Partisi orada olmalı ve sormalıydı.

Varsa eleştirileri yapmalılardı.

Ben, tabii Cumhuriyet Halk Partisi'ne çok şaşırdım.

Çünkü yönetime iddiası olan, şansı olan bir siyasi parti… 100 yıllık bir mesele; Cumhuriyet’in hemen kuruluşuyla başlayan ve aslında Cumhuriyet Halk Partisi’nin de sorumluluğu olan bir meseledir.

Türkiye’nin kurucu partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu meseleye doğrudan dahil olması, yol açan, ön açan, katkı sunan, kapsayıcı bir yaklaşımla hareket etmesi gerektiğini düşündüğüm için çok şaşırdım.

Bunlar ileride telafi edilebilir." 'ŞAŞKINLIKLA İZLİYORUZ' "Kimse çözüme ilişkin bir program ortaya koymuyor.

Bir çözüm ortaya koymuyor.

Karşılıklı olarak herkes birbirinin söylemini, pratiğini eleştiriyor.

Tamam, bütün siyasi partiler açısından eksikler, yanlışlar söyleniyor.

Peki doğru nedir?

Doğru çözüm hangisidir?

Nasıldır?

Bu soruların cevabını biz Kürtler, DEM Parti olarak şaşkınlıkla izliyoruz. 'Şu şöyle olmalıydı, bize önceden haber verilmedi.' Tamam, verilmedi diyelim, kabul ettik.

Verilseydi ne olacaktı?

Deseydin ne yapacaktın?" 'HAZIRLIKLI OLMASI GEREKMEZ MİYDİ?' "Eleştiri var ama 100 yıllık bir meselede gündeme gelsin ya da gelmesin, bu süreç olsun ya da olmasın Türkiye’yi yönetme iddiası olan siyasi partilerin hazırlıklı olması gerekmez mi?

Düşünün, eğitimin ya da sınavın ana konusu budur; ama ana konuya hiç girilmiyor.

Ana konuya ilişkin düşünceler söylenmiyor.

Sağdan soldan tali meselelerle yanıtlar dolduruluyor.

Vallahi bu sınıftan, bu dersten geçilmez.

Toplum bu dersten geçer not vermez." 'BAHÇELİ'NİN ÇIKIŞI DEVRİMSEL' Bahçeli, "Terörsüz Türkiye" adı verilen süreçteki çıkışlarının "devrimsel" olduğunu belirten Bakırhan, sözlerine şöyle devam etti: "Bence Sayın Bahçeli’nin çıkışı devrimsel bir çıkıştır.

Bunu siyaset olarak söylemiyorum; biz asla böyle siyaset yapmayız.

Çok önemliydi.

Sayın Bahçeli’nin çıkışı ve Öcalan’ın ona vermiş olduğu yanıt bence kıymetlidir.

Türkiye buradan yükselmelidir, buradan doğru ilerlemelidir.

Birbirimizi döverek, birbirimizin söylemlerine takılarak… Kelimelerle, noktalarla, virgüllerle Türkiye toplumunun gündemini kaplamaya çalışanlar görülüyor.

Kimse zannetmesin Kars’ta oturan, Zêri-Tekemê bir Kürt kimin ne söylediğini bilmiyor.

İnsanlar çok iyi okuyor." 'PKK VE SONUÇLARINI ORTADAN KALDIRACAK YASA GEREKLİ' Silah bırakan PKK'lılara yönelik atılacak adımlara dair de değerlendirmelerde bulunan Bakırhan, şöyle konuştu: "Şu anda yapılacak tek şey, partilerin raporlarını toplayıp gerçekten kapsayıcı, onurlu bir dönüşü sağlayan ve bir daha silahın, çatışmanın olmayacağı bir sürecin altyapısını oluşturacak yasaların çıkmasını sağlamak.

Yani onurlu bir dönüş sağlamak gerekiyor.

Amaç odaklı ve bütüncül, umut hakkı dahil olmak üzere...

Yani bir meseleyi tartışıyoruz.

Bir meseleyi çözmeye koyulduğumuz bu süreçte 'İçinde şu yararlanır, bu yararlanmaz, bu yararlanamaz' gibi tartışmalar bence toplumda algı oluşturmaya dönük yaklaşımlar." "PKK ve sonuçlarını ortadan kaldıracak bir yasa olması gerekiyor.

En başında ayrıştırıcı bir yaklaşımla 'şunlar, bunlar şu kadar, diğerleri bu kadar' şeklinde bir ayrım yapmak bence doğru değil.

Belki Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden ortaya çıkmış bir örgüt; şimdi kendisini feshediyor. 40 yıllık sonuçları var.

İçeride olan, sürgünde olan, yargılanan, silahı bırakan… Bütüncül bir yaklaşımla meseleye yaklaşmak gerekiyor.

Yani sonuçlarını ortadan kaldıran bir düzenlemeye ihtiyaç var. 50 yıllık bir silahlı örgütte kimin eline silah alıp almadığını nereden bileceğiz?

Bunu nasıl ölçeceğiz?

Bunu önerenlere aslında sormak lazım.

Zaten herkes eline silah almış, katılmış da; kim kullandı, kim kullanmadı nasıl ayırt edeceğiz?

İkincisi; bir örgüt kendisini feshediyorsa 'yönetici, orta kademe, alt kademe' gibi ayrımların ne anlamı kalır?

Nasıl tartışılır, nasıl formüle edilir bilmiyorum ama sonuçta bunlar örgütün yöneticileridir."

İlgili Sitenin Haberleri