Haber Detayı

Yaptırımlar ‘denetimli’ kalktı
Gündem aydinlik.com.tr
12/12/2025 00:00 (2 hafta önce)

Yaptırımlar ‘denetimli’ kalktı

Sezar yaptırımlarının kaldırılması bir rahatlama değil; Suriye’de yeni bir gerilimin başlangıcı. Türkiye dışlanıyor, ABD koşullu bir denetim mekanizması kuruyor, Şam-SDG hattı tıkalı, İsrail ise savaşa hazırlandığını söylüyor.

Suriye dosyasında son bir hafta içinde art arda yaşanan diplomatik ve askerî gelişmeler, bölgesel ve uluslararası aktörlerin pozisyonlarını tahkim ettiğini gösteriyor.

BAE merkezli Fox-Press’in sahadaki temaslara dayandırdığı analizine göre, özellikle aralık ayına girilirken yürütülen çok taraflı görüşmelerde Türkiye’nin ağırlığının azaldığı, Ankara’nın Suriye’nin geleceğine dair kritik başlıklarda belirleyici aktörler arasında görülmediği ileri sürüldü.

Haberde, Şam ile SDG arasında ABD ve Avrupa’nın gözetiminde sürdürülen güvenlik ve yönetim düzenlemeleri tartışmalarının yeni dönemin eksenine yerleştiği; Londra, Paris ve Washington’un, sahada fiilî kontrol sağlayan yapılar üzerinden ilerleyen bir “pragmatik düzen” arayışına yöneldiği ifade edildi.

Bu tablonun, Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna ilişkin öncelikleriyle örtüşmediği; Batılı başkentlerin SDG’nin askeri ve siyasi kapasitesini Suriye’nin çözüm denkleminin vazgeçilmez unsurlarından biri olarak gördüğü değerlendirilmesine yer verildi.

Fox-Press’e göre özellikle son haftalarda yapılan güvenlik toplantılarında SDG’nin gelecekteki statüsü, Şam ile olası entegrasyon modelleri ve ABD’nin dayattığı dört yıllık izleme mekanizmasının işleyişi, masanın ana başlıkları hâline gelirken; Türkiye’nin öncelik verdiği “SDG’nin silahsızlandırılması ve Fırat’ın doğusundan çekilmesi” başlığının Batılı aktörler tarafından gündemin merkezine yerleştirilmediği gözlemleniyor.

Bu gelişme, Ankara’nın Suriye denkleminde diplomatik olarak çevrelendiği iddiasını güçlendiren unsurlar arasında gösteriliyor. 180 GÜNDE BİR RAPORLANACAK Bu iddialarla eş zamanlı olarak ABD Temsilciler Meclisi, Suriye’ye yönelik Sezar yaptırımlarının, her yıl Pentagon bütçesiyle birlikte çıkarılan “Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası” (NDAA) kapsamına eklenen bir maddeyle yürürlükten kaldırılmasına onay verdi.

ABD’de savunma politikalarını ve askeri harcamaları belirleyen bu yasa, Kongre’nin onayladığı en kapsamlı düzenlemelerden biri olduğu için, Sezar yaptırımlarının kaldırılmasının da bu paket içinde geçirilmesi Washington’un konuya verdiği siyasi ağırlığın göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Ancak Washington’un adımı “mutlak bir kaldırma” değil, sıkı denetim içeren koşullu bir çerçeve oluşturuyor.

Yasaya eklenen dört yıllık mekanizma gereği, Suriye'deki gelişmeler her 180 günde bir raporlanacak.

Terörle mücadele, yabancı unsurların tasfiyesi, azınlık haklarının korunması ve iç güvenlik yapısının yeniden düzenlenmesi bu sürecin temel ölçütleri arasında.

ABD Hükûmeti, bu alanlarda gerileme tespit edilmesi halinde bireysel yaptırımların yeniden devreye sokulabileceğini bildiriyor.

Buna karşın karar Şam’da memnuniyetle karşılandı; Dışişleri Bakanlığı, adımı “ekonomik nefes alanının genişlemesi” olarak nitelerken, Dışişleri Bakanı Esad Şeybani bunu Suriyelilerin direncinin ve yeni dönemin diplomasisinin bir zaferi olarak değerlendirdi.

SDG İLE ANLAŞMAYA BAĞLANMIŞ Fox-Press’in bir başka haberinde ise yaptırımların kaldırılmasının Şam’ın SDG ile anlaşmasına bağlandığı iddia edilmişti.

Habere göre Washington, söz konusu anlaşmayı Suriye’nin iç güvenlik mimarisinin ana ölçütü olarak değerlendiriyor.

Özerk yapıya siyasi temsil alanı açılması, yabancı silahlı unsurların devlet kurumlarından arındırılması ve iç güvenlik bölgelerinin yeniden düzenlenmesi bu çerçevenin kritik unsurları arasında.

Bu nedenle yaptırımların kaldırılması, “siyasi bir jest” olmaktan ziyade, SDG ile işbirliği ekseninde ilerleyen koşullu bir normalleşme olarak tanımlanıyor.

Ancak ABD’nin bu çerçeveyi güçlendirme çabalarına karşın sahadaki siyasi süreç aynı doğrultuda seyretmiyor.

PKK/PYD’ye yakın North Press, SDG ile Şam yönetimi arasında yürütülen temasların çıkmaza girdiğini yazdı.

Temkin ve güvensizlik nedeniyle sürecin “donmuş” durumda olduğu belirtilirken, Türkiye’nin baskısının yanı sıra ABD, Rusya ve İran rekabetinin anlaşmanın uygulanmasını daha da zorlaştırdığı savunuluyor.

Özerk Yönetim temsilcileri de 10 Mart anlaşmasında hâlâ resmî bir belgeye imza atılmadığını, yalnızca sözlü mutabakatların konuşulduğunu itiraf ediyor.

İSRAİL SAVAŞ DİYOR Bölgedeki tabloyu daha da karmaşık hale getiren bir diğer gelişme ise İsrail cephesinden gelmişti.

Birkaç gün önce Diaspora İşleri Bakanı Amichai Chikli, Suriye ile savaşın “kaçınılmaz” olduğunu söyledi; Şam’daki askerî geçitte atılan Gazze yanlısı sloganların İsrail açısından kabul edilemez olduğunu savundu.

Dün de İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Washington’da yaptığı açıklamada, Tel Aviv ile Şam arasında bir güvenlik anlaşması ihtimalinden “her zamankinden daha uzak” olduklarını ifade etti.

Saar, Suriye’nin “yeni talepler” ileri sürdüğünü, iki taraf arasındaki uçurumun genişlediğini söyledi.

İran’ın bölgedeki temel tehdit olduğunu savunan Saar, Hizbullah’ın Lübnan’da egemenliğin önündeki tek engel olduğunu savunarak İsrail’in gerekirse müdahale dışında seçenek bırakılmadığı mesajını verdi.

İlgili Sitenin Haberleri