Haber Detayı

Hollywood’da sıtma ve ölüm
Tunca arslan aydinlik.com.tr
12/12/2025 00:00 (2 hafta önce)

Hollywood’da sıtma ve ölüm

Hollywood’da sıtma ve ölüm

Hollywood’da işlerin yolunda gitmediğini, dünyanın en büyük sinema endüstrisinde ciddi bir daralma yaşandığını çokça yazdık ve söyledik.

Geçen 18 Nisan’da bu köşedeki yazımın başlığı “Hollywood küçülürken dünya büyüyor” idi ve bizzat Amerikan sinema sektörünce açıklanan veriler üzerinden ortaya çok ciddi bir gerileme tablosu çıkıyordu.

Hemen ardından 9 Mayıs’ta “Trump da itiraf etti: Hollywood ölüyor” başlıklı bir yazı kaleme aldım.

Bizzat ABD başkanı, yüzde 20 oranında küçülmek zorunda kalan Hollywood’un “çok hızlı bir ölüm süreci” içinde olduğunu dile getiriyordu.

ABD’nin silah endüstrisinden sonra en çok önem vererek koruyup kolladığı sinema endüstrisindeki bu kötü gidişat, ülke içi ve dışındaki genel gerilemeden ayrı düşünülemezdi elbette.

NETFLIX’İN WARNER BROS.

GİRİŞİMİ Netflix’in Hollywood’u Hollywood yapan temel ve köklü stüdyolardan Warner Bros.’u satın alma girişiminde bulunması bu tablo içinde anlam kazanıyor.

Daha önce de pek çok şirket satın alma ve birleşmenin gerçekleştiği bu dev endüstride ilk kez bir dijital platform, büyük-major şirketlerden birine el atmış durumda.

Teklif edilen miktar, 82.7 milyar dolar.

Netflix’in teklifi açıklandıktan sonra el yükselten Paramount’un Warner Bros.’a önerdiği miktar ise 108.4 milyar dolar.

Milyar dolarların havada uçuştuğu bu pazarlık sürecinde satış için şimdi anlaşma sağlansa bile rekabet hukuku ve anti-tekel yasalarına uygunluk açısından en az bir yıllık inceleme süresinin geçmesi beklenecek.

NETFLIX BÜYÜMEZSE ÖLÜR Bu gelişme ilk bakışta, 82.7 milyar doları gözden çıkaran Netflix açısından büyük bir başarı ve büyüme hamlesi gibi görünse de o cephede de işlerin yolunda gittiği söylenemez. 2007’de kurulan, sinema salonlarındaki klasik seyir alışkanlıklarını değiştirerek evde, bilgisayarda, tablette, cep telefonunda film seyretme “kültürünü” yaygınlaştıran bu dijital platformun, kuruluşu 1920’ye dayanan Warner Bros. gibi dev bir şirketi satın alma girişimi, kendi açısından da bir anlamda ölümü görüp sıtmaya razı olmak gibi bir şey aslında.

Seyirciye her gün yüzlerce film ve dizi sunan bu platformda vasat Amerikan beğenisini aşan kaliteli bir örnek bulmak, samanlıkta iğne aramak gibi bir şey.

Yüzlercesi arasında dişe dokunur, sinema tarihinde iz bırakmış ya da bırakacak film sayısı 5’i 10’u geçmemekte.

Gerisi büyük çoğunlukla ıvır zıvır, çerçöp.

Yani dijital film platformları arasındaki rekabet düşünüldüğünde Netflix de büyümek, arşivini genişletmek zorunda.

Büyümediği takdirde öleceğini bilen Netflix’in, Warner Bros.’un devasa içerik kataloguna göz dikmekten başka çaresi yok. “Harry Potter”lara, “Yüzüklerin Efendisi” serisine, “Süpermen”, “Batman”, “Joker” filmlerine, “Matrix”e, “Mad Max”e ve yanında Stanley Kubrick başyapıtlarına, klasikleşmiş pek çok filme sahip olmak, Netflix için hayatta kalmanın öncelikli koşulu.

YEDİNCİ SANATIN VİCDANI Şimdiden Amerikan sinema endüstrisinde tepkilere yol açan, Beyaz Saray’ın rahatsızlığının dile getirildiği, “Terminatör”ün, “Yaratık”ın, “Titanic”in, “Avatar”ın yenilikçi yönetmeni James Cameron’un “felaket” olarak nitelediği bu satın alma girişiminin Hollywood’un dertlerine derman olmayacağı, tam tersine yeni dertler yaratacağı çok açık.

Sinemanın büyüsü biraz daha kaybolacak, beyazperde yerine küçük ekran alışkanlığı artacak, iki saatlik bir filmi tek seferde değil de en az beş altı sefer kesintiye uğrayarak, bazen ertesi güne erteleyerek seyretmek alışkanlığı artacak, sinema salonları biraz daha güç kaybedecek… İşin olumlu tarafından bakıldığında ise Amerikan bağımsız sinemasının, küçük ve orta ölçekte bütçelere sahip filmlerin, “Sundance” gibi bağımsız film festivallerinin değerinin daha iyi anlaşılacağı söylenebilir.

Yedinci sanatın vicdanı açısından mesele, ölümü görüp sıtmaya razı olmamakta. 

İlgili Sitenin Haberleri