Tahvil faizleri 16 yılın zirvesinde

Küresel tahvil getirileri, 2009’dan bu yana görülmemiş seviyelere yükselerek kritik ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı öncesinde yatırımcıların faiz indirim döngülerinin sona erdiği yönündeki kaygılarını yansıtıyor.Bloomberg’in uzun vadeli devlet tahvillerini izleyen endeksi, 16 yılın en yüksek seviyesine ulaşırken, para piyasası fiyatlamaları da bu görüşü destekliyor.

Piyasa katılımcıları, Avrupa Merkez Bankası’ndan (ECB) artık neredeyse hiç faiz indirimi beklemezken, Japonya’da bu ay kesin gibi görülen bir artışa ve Avustralya’da gelecek yıl iki çeyrek puanlık yükselişe işaret ediyor.Fed’in bugün faiz indirmesi beklenen ABD’de bile görünüm hızla değişiyor.

Yatırımcıların para politikasına, enflasyona ve mali disipline dair daha temkinli hale gelmesiyle 30 yıllık Hazine tahvillerinin getirisi yeniden tırmandı.PİYASALARDA HAYAL KIRIKLIĞIFed’in izlediği enflasyon göstergelerinden biri eylül ayında yüzde 2,8’e yükselerek merkez bankasının hedefinin neredeyse bir puan üzerine çıktı.

Bir sonraki Fed Başkanı’nın bağımsızlığına ilişkin endişeler, bazı yatırımcıların Hazine tahvili eğrisine risk primi eklemesine yol açarken, 1,8 trilyon dolarlık bütçe açığını kapatmak için yapılacak borçlanmalar da tahviller üzerinde baskı yaratıyor.PGIM baş yatırım stratejisti Robert Tipp, yatırımcıların faiz indirim döngülerinin sona erme ihtimaline uyum sağlamaya çalıştığını belirterek “Birçok gelişmiş piyasada ‘hayal kırıklığı’ yaşanıyor” değerlendirmesini yaptı.TAHVİLLERDE BASKI ARTIYORPiyasalardaki yön değişimi, geçen yıl büyümeyi desteklemek amacıyla başlatılan ve küresel hisseleri rekor seviyelere taşırken tahvil fiyatlarını da yukarı çeken faiz indirim döngüsünün yakında sona ereceğine dair artan inancı yansıtıyor.

Yatırımcılar artık küresel büyüme görünümünü, Donald Trump’ın ticaret savaşının yol açtığı enflasyon risklerini ve Tokyo’dan Londra’ya artan kamu borçlarını dikkatle değerlendiriyor.Bloomberg'in makro stratejisti Skylar Montgomery Koning, “Artan bütçe açıkları, yükselen makro belirsizlik ve hisse–tahvil korelasyonunun bozulması nedeniyle yatırımcılar daha yüksek bir risk primi talep ediyor.

Tahviller artık eskisi kadar çeşitlendirme avantajı sağlamıyor” dedi.Japonya’dan Almanya’ya uzun vadeli tahvil getirileri artarken, özellikle uzun vadeli borçlanma kağıtları, artan ihraç beklentileri nedeniyle daha fazla baskı altında.

Japonya ve İngiltere, yatırımcı talebindeki değişime yanıt olarak kısa vadeli borçlanmayı artırıyor.FED TOPLANTISI ÖNCESİ ABD TAHVİLLERİ ODAKTAFed’in üçüncü kez üst üste faiz indirmesinin beklendiği toplantı öncesinde ABD tahvilleri mercek altında. 10 yıllık getiriler, eylül ayından bu yana görülen en yüksek seviyelerde seyrediyor.

Bu durum, ABD’nin artan borç yüküne ve Fed Başkanı Jerome Powell’ın mayısta sona erecek görev süresinin ardından yerini kimin alacağına dair belirsizliğe işaret ediyor.Beyaz Saray Ulusal Ekonomik Konsey Direktörü Kevin Hassett’in ön plana çıktığı belirtilirken, Hassett’in Trump’ın düşük faiz tercihine yakın olduğu ifade ediliyor.TwentyFour Asset Management portföy yöneticisi Gordon Shannon, “Son günlerde daha zayıf dolar, dikleşen getiri eğrisi ve riskli varlıklardaki yükselişle birlikte ‘Hassett işlemi’ fiyatlandı.

Ancak piyasalar bunun ne kadar ileri gidebileceği konusunda temkinli; zira Hassett liderliğindeki bir Fed bile kalıcı enflasyon tarafından kısıtlanabilir” dedi.TAHVİL PİYASALARINDA BASKI SÜRECEKTahvil piyasaları şimdilik borçlanma maliyetlerindeki baskının devam edeceğini işaret ediyor.

Almanya’nın gelecek hafta 52 milyar Euro'luk rekor savunma harcamasına onay vermesi beklenirken, Japonya’nın pandemiden bu yana en büyük harcama paketinin etkileri hâlâ analiz ediliyor.

Avustralya Merkez Bankası Başkanı Michele Bullock ise faiz indirimi ihtimalini neredeyse tamamen dışlayarak, ülkenin tahvil getirilerini gelişmiş ülkeler arasında en yüksek seviyeye taşımış durumda.Pendal Group gelir stratejileri yöneticisi Amy Xie Patrick son durumu şöyle değerlendirdi:“Bu getiri hareketi, dünyanın gelecek yıl daha genişlemeci bir mali politika izleyeceği ve bunun da daha güçlü bir büyüme beklentisi yarattığı anlayışıyla ilgili.”