Haber Detayı

TÜRKONFED Başkanı’ndan mali yük uyarısı: ‘Bekle gör’le direniyoruz, yeni vergiler bu direnci kırmasın
Ekonomi dunya.com
08/12/2025 00:00 (2 hafta önce)

TÜRKONFED Başkanı’ndan mali yük uyarısı: ‘Bekle gör’le direniyoruz, yeni vergiler bu direnci kırmasın

İş dünyasının zorlu ve uzun süreli ekonomik koşullara rağmen bu dönemde ‘bekle gör’ stratejisiyle direncini sürdürdüğünü söyleyen TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, “Beklentimiz yeni kısıtlar değil, adaletli ve istikrarlı bir oyun alanı. Vergi politikaları bir cezalandırma değil, üretimi teşvik eden bir çerçeveye dönüştürülmeli” dedi.

Nurdoğan ARSLAN ERGÜN Türk iş dünyasının zorluklara ve krizlere karşı geleneksel olarak dirençli olduğunu söyleyen Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, ancak bu kadar ‘zorlu’ bir sürecin dayanma gücünü kırdığını söyledi.

Özellikle KOBİ’lerin her şeye rağmen üretmeye ve istihdam yaratmaya devam ettiğini belirten Sönmez, bu noktada kamudan beklentilerini “yeni mali yüklerle bu direncin kırılmaması” olarak açıkladı.

Bu noktada 2026’nın ikinci çeyreğinde uygulamaya alınacak Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ne (TES) işaret eden Sönmez, “TES uzun vadede sosyal güvenlik sistemini güçlendirebilir.

Ancak kısa vadede işletmeler için yeni bir mali yük anlamına geliyor.

Bu yükün kademeli uygulanması ve işveren katkısının vergi avantajlarıyla dengelenmesi şart” dedi.

Sistemin devreye alınmadan önce sektör bazında etki analizlerinin yapılmasını ve kademeli geçiş takvimi belirlenmesini öneren Sönmez, şunları söyledi: “İş dünyasının omzuna yeni vergi yükleri eklenirse bu durum üretim ve istihdam çarklarını yavaşlatabilir.

Bu nedenle İş dünyası olarak beklentimiz yeni kısıtlar değil, adaletli ve istikrarlı bir oyun alanı.

Vergi politikaları bir cezalandırma olmamalı, aksine üretim ve istihdamı teşvik eden bir çerçeveye dönüştürülmeli.”“Vergi sistemi öngörülebilir olmalı”2026’da büyükşehirlerde nüfusu 30 bini aşan ilçelerde faaliyet gösteren esnafın, basit usulden gerçek usule geçirileceğini de hatırlatan Sönmez, bu düzenlemenin küçük işletmeleri KDV mükellefiyeti, geçici vergi ve stopaj gibi yeni yükümlülüklerle karşı karşıya bırakacağına işaret etti.

Türkiye’de vergi tabanının hâlâ dar ve dolaylı vergilerin yüksek olduğunu dile getiren Sönmez, “Bu yapı hem gelir dağılımında adaleti hem de rekabet eşitliğini zedeliyor.

Kayıtlı, vergisini düzenli ödeyen işletmeler sistemin yükünü taşıyor.

Kayıt dışı faaliyetler haksız avantaj sağlıyor.

Bu noktada iş dünyası olarak bizim de iğneyi kendimize batırmamız gerekiyor.

Bu kültürü oturtmalı, ‘af çıkar’ beklentisine kapılmadan üzerimize düşeni yapıp vergilerimizi ödemeliyiz.

Bu ülkede yaşamanın bir bedeli var.

İş dünyası da bu bedeli layıkıyla ödemeli.

Tüm bu nedenlerden dolayı öncelikle adil, sade ve öngörülebilir bir vergi sistemine ihtiyacımız var” diye konuştu.

Sönmez’e göre, dolaylı vergilerin toplam vergi gelirlerindeki payı yüzde 65’lerden beş yıl içinde yüzde 50’nin altına düşürülmeli.

Bu, gelir dağılımında adaleti ve kayıtlı ekonomiyi güçlendirir. “Nakit akışı yönetimi zora girdi”2025 yılının ilk 11 ayındaki reel sektörün durumunu da değerlendiren Süleyman Sönmez, “Bu yılın 2024’ten daha iyi olmasını bekliyorduk ama 2023 ve 2024 yıllarından belirgin bir farklılık göstermedi.

Genel olarak ekonomik sorunlar büyüdü.

Enflasyonun yüzde 30’lu seviyelere yaklaşması ve faizlerdeki sınırlı düşüş, yılın olumlu yanları olsa da, bu düşüş kredi faizlerine yansımadığı için işletmelerin üzerindeki yük devam etti” dedi.

Hala yüksek seyreden faiz oranlarının, işletmelerin günlük nakit akışı yönetimini zorlaştırdığını ifade eden Sönmez, “Faiz indirimlerinin kredi faizlerine yansımaması, durumu daha da ağırlaştırdı.

Artan maliyetler, üretim yapan şirketler üzerinde ciddi bir baskı yarattı.

Belirsizlik ortamı nedeniyle yatırım iştahı zayıfladı ve birçok işletme belirsizliği aşmak için bekle-gör pozisyonuna geçti.

Cirodaki artışların büyük ölçüde enflasyondan kaynaklandığı için reel büyüme sınırlı kaldı” tespitlerini paylaştı.

Bu ortamda fiyatlama mekanizmalarının da sekteye uğradığını kaydeden Sönmez, “Sahadan alınan veriler, son üç yıldır en çok dile getirilen finansmana erişim sorununun değişmediğini ve maalesef giderek daha fazla arttığını gösteriyor” dedi. “Kısa vadeler, yatırımın önünde engel”KOBİ’lerin yaşadığı temel finansman sorunlarından birinin de vade sorunu olduğunu anlatan Sönmez, şöyle devam etti: “Finansmana erişimde vadenin de uzaması gerekiyor.

Yatırım yapacaksanız faiz yüksek ve 36 ay çok kısa vade.

Vadelerin kısalığı, günü kurtarmaya yardımcı olsa da yatırım iştahı için yeterli değil. 36 ay gibi vadelerle uzun soluklu yatırım yapılamaz.” Piyasadan alacaklar konusunda da vadelerin kısaldığını söyleyen Sönmez, “Çektir, senettir çok dönüyor, çok da konuşuluyor ama orada vadeler kısaldı.

Çünkü öz sermayesi ile bir noktaya kadar.

İşletme sermayesi, girdi maliyetleri üste gelince vadeler kısaldı.

Bu iflas ve kapanmalarda bunun da etkisi var” değerlendirmesini yaptı.‘Batanlar zombi’ denildi ama bu kadar çok zombimiz yok!Son üç yıldır kapanan işletme oranında artış eğilimi olduğunu söyleyen Süleyman Sönmez, “Yılın ilk 10 ayında kapanan şirket sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10.7 arttı.

Eğer tasarruf önlemleri artırılsa ve finansmana erişim kanalları açık tutulsa yüzde 10.7 gibi yüksek bir orana çıkılmayabilirdi.

Batanlar zombi şirketler deniliyor ama bu kadar çok zombimiz yok.

Şirketlerdeki kapanmaları sadece iflas olarak değerlendirmemek gerekiyor.

Özellikle 10-15 kişilik küçük işletmeler finansmana erişebilse dahi maliyetlerini karşılayamayabiliyor.

İş sürdürülebilir olmaktan çıkınca da iflas etmeden kapatma yoluna gidiyorlar.

Şirketlerde yaşanan bir tökezleme o çalışanlar için de büyük kayıp anlamına geliyor” diye konuştu.Anadolu’ya ‘fabrika yapan TOKİ’ çağrısı Türkiye’nin bölgesel gelişmişlik farkları en yüksek ülkelerden biri olduğunu söyleyen Süleyman Sönmez, İstanbul’un kişi başı geliri, Doğu Anadolu’nun iki katından fazla.

Bugün bazı bölgelerde üretim maliyetleri Avrupa ortalamasını geçmiş durumda.

Tek tip ücret politikası, verimliliği düşük bölgelerde istihdamı azaltıyor.

Bölgesel ücret uygulaması, üretim maliyetlerini dengeleyerek yeni yatırımları Anadolu’ya yönlendirebilir.

Özellikle deprem riski nedeniyle Marmara Bölgesi’ni tenhalaştırmamız, sanayi kümelenmesini diğer bölgelere de yaymamız gerekiyor.

Bu kapsamda ‘fabrika yapan TOKİ’ modeli özellikle Anadolu’da hayata geçirilmeli.

Bu sayede kısıtlı sermaye ile iş yapan KOBİ’ler, sermayelerini makine ve işletmeleri için kullanarak daha verimli ve kaliteli üretim yapabilir, ikiz dönüşümün desteğiyle girişimlerinin başarılı olma şanslarını artırabilir” dedi. “Destek verdik artık nefesimiz yetmiyor”Ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele programının iş dünyasındaki etkilerine değinen Süleyman Sönmez, “İş dünyası ve çalışanlar gerekli sabrı gösterdi.

Fakat bu çok uzun sürdü.

Ekonomi yönetimine ve programa desteğimiz tam ama artık nefesimiz yetmiyor.

Yalnızca para politikaları ile bu mücadelenin yeterli olması mümkün değil.

Mutlaka para politikalarını destekleyecek yapısal reformların da eş zamanlı yapılması gerekiyor.

Bu reformların en kıymetlisi ise kamu maliyesindeki tasarruf” dedi.TÜRKONFED’den KOBİ finansmanı için 5 öneri1-Kredi mekanizmalarının çeşitlendirilmesi: Geleneksel bankacılığın ötesine geçen finansman modelleri desteklenmeli.

Özellikle üretim yapan KOBİ’ler için hedefli ve düşük faizli yatırım kredileri tasarlanmalı.

KGF’nin bu süreçte daha aktif rol üstlenmesi sağlanmalı.2-Teminat yapısının esnetilmesi: Taşınır teminat rejimi, özellikle yeni girişimler ve teknoloji firmaları için işlevsel hale getirilmeli.

İhracat potansiyeli, sipariş sözleşmeleri, alacaklar ve fatura gelirleri gibi “geleceğe dönük” varlıklar teminat olarak kabul edilmeli.3-KOBİ’lerin finansal okuryazarlık ve kurumsallaşma düzeyinin artırılması.4-Makroekonomik istikrar ve öngörülebilirlik: Öngörülebilir ve tutarlı makroekonomik politikaların hayata geçirilmesi hem risk primlerini düşürecek hem de finansmana erişimi kolaylaştıracak. 5-Bölgesel farklılıkların gözetildiği finansal programlar: Anadolu’daki KOBİ’ler, büyük şehirlerdeki işletmelere kıyasla daha sınırlı kaynaklara erişiyor.

Bu nedenle bölgesel kredi programları daha kapsayıcı hale getirilmeli.

İlgili Sitenin Haberleri