Haber Detayı
Eğitimdeki kriz sınıfta değil anaokulunda başlıyor
Almanya'nın Hessen kentinde 1100 ilkokul öğretmeni, çocukların en temel becerilerden yoksun okula başladığını belirterek ‘daha çok öğretmen ve 20 kişilik sınıflar istiyoruz’ talebinde bulundu. Eğitimci Celal Aydemir, bu taleplerin mevcut koşullarda uygulanabilir olmadığını görüşünde.
Almanya’nın Hessen eyaletinde 1100 ilkokul öğretmeninin imzalayarak Kültür Bakanlığı’na sunduğu uyarı mektubu, ülkenin eğitim sistemindeki sorunlarını bir kez daha görünür kıldı.
Öğretmenler, çocukların ayakkabı bağlamaktan kalem tutmaya kadar en temel becerilerden yoksun biçimde okula başladığını, dil ve dikkat eksikliklerinin ise ciddi bir boyuta ulaştığını yazdı.
Hessen Eğitim ve Bilim Sendikası’nın (GEW) hazırladığı metinde, sınıf mevcutlarının 20 öğrenciyle sınırlandırılması, daha çok öğretmen ve psikolog istihdam edilmesi talep edildi.
Ancak Ruhr Öğretmenler Derneği eski Başkanı Celal Aydemir, bu taleplerin mevcut koşullarda uygulanabilir olmadığını görüşünde.
Çünkü bakanlıklar öğretmen açığını kapamaya yönelik politika geliştirmiyor.
Aydemir’e göre sorunun temelinde, yıllardır ihmal edilen okul öncesi eğitim bulunuyor.
ÖĞRETMEN AÇIĞI VAR Öğretmenlerin sınıfların 20 öğrenciye düşürülmesi talebini değerlendiren Aydemir, mevcut tabloyu rakamlarla anlattı: “Şu anda Almanya genelinde 15 binden fazla öğretmen açığı var.
Sınıf mevcutlarını 20’ye indirmek istiyorsanız 50 bin kadar da yeni öğretmene ihtiyaç doğar.
Yani mevcut açık üç kat artar.
Bu koşullarda böyle bir talebi uygulamak mümkün değil.”Aydemir’e göre en önemli sorun, öğrencilerin ilkokula hazır olmadan başlaması: “Çocuk makas tutamıyorsa, kalem kontrolü yoksa, 100 kelimelik bir söz dağarcığıyla okula geliyorsa öğretmen ne yapabilir?
Anaokullarında öğretmen eksikliği var.
Sorunun kaynağı çocuk okula gelmeden önceki süreç.” ASIL KRİZ ANAOKULLARINDA Aydemir, Almanya’daki anaokulu sisteminin ihtiyaca cevap veremeyecek ölçüde tıkandığını söyledi.
Özellikle Kuzey Ren-Vestfalya gibi büyük eyaletlerde çocukların dört yıl önceden kayıt yapılsa bile anaokulunda yer bulamadığını hatırlattı: “Bir çocuk doğduğu gün hem nüfusa hem anaokuluna kayıt edilse bile dört yaşına geldiğinde gidebileceği bir anaokulu garantisi yok.
Böyle bir ortamda çocuk okul öncesi hiçbir hazırlık almadan ilkokula başlıyor.”Anaokullarındaki sınıf mevcudunun da fazla olduğunu söyleyen Aydemir, “Okul öncesinde bir eğitimcinin aynı anda en fazla 5 çocukla ilgilenmesi gerekir.
Şu an gruplar 12–15 kişi.
Böyle olunca motor becerileri gelişmiyor, sosyal davranış yerleşmiyor, dil gelişimi desteklenemiyor.
Bu çocuklar ilkokula geldiğinde her şey için geç kalınmış oluyor.” dedi.
Aydemir, göçmen ailelerin sistem bilgisi eksikliği nedeniyle çocukların anaokuluna daha da geç katıldığını, bunun da dil gelişimindeki farkı büyüttüğünü söyledi.
AVUSTURYA’DAKİ UZAKLAŞTIRMA CEZALARI NEDEN ARTTI?
Eğitim ile ilgili dikkat çeken bir gelişmede Avusturya’da yaşandı.
Avusturya’da öğrenciler için verilen geçici uzaklaştırma kararları üç yılda üç katına çıktı.
Avusturya Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) soru önergesine verilen yanıt tabloyu ortaya koydu. 2023/24 eğitim-öğretim yılında toplam 2 bin 13 kez öğrenciler hakkında geçici uzaklaştırma kararı verildi.Peki cezalar neden arttı?
Aydemir, bunun eğitim başarısızlığının doğal bir sonucu olduğu görüşünde. “Çocuk derste başarılı değilse kendisini sınıfın bir parçası gibi hissetmiyor.
Bu da saldırganlık, akran zorbalığı, ısırma, vurma gibi davranışlara dönüşüyor.” diyen Aydemir, özellikle de psikolojik desteğin çok önemli olduğuna dikkat çekti.
Psikolojik desteğin yetersiz olduğunu düşünen Aydemir, “Almanya özelinde düyünürsek 600–700 öğrencinin olduğu bir okulda bir tane bile psikolog yok.
Bu çocuklar önce psikolojik destekle güçlendirilmeli ceza bunun yerini tutamaz.” dedi. ‘ÇOCUĞU GÖNDERMEK ÇÖZÜM DEĞİL SORUN BAŞKA OKULA TAŞINIR’ Uzaklaştırma ve başka okula yönlendirme cezalarına kişisel olarak çok sıcak bakmayan Aydemir, “Çocuk saldırgansa burada çözülmesi gereken bir sorun var demektir.
Onu başka okula gönderdiğinizde sorun çözülmez, aksine büyür.
Çocuk kendisini dışlanmış hisseder, yeni okulda daha sert davranışlar gösterir.” değerlendirmesi yaptı.
Aydemir’e göre çözüm, okullarda kalıcı psikolojik destek ve aile danışmanlığı birimleri: “Sadece çocuk değil, aile de desteğe ihtiyaç duyuyor.
Suriye ve Afganistan’dan gelen ailelerin yaşadığı travmalar, Almanya’daki kuralları ve kültürü bilmemeleri çocuklara doğrudan yansıyor.
Bu ailelere rehberlik edilmezse okulda sorunlar kaçınılmaz.” ‘SİSTEM ÖĞRETMENİ YALNIZ BIRAKIYOR’ Aydemir, öğretmenleri suçlamanın kolaycı bir yaklaşım olduğunu belirterek, sınıflarda 30–35 öğrencinin bulunduğu bir ortamda üç problemli öğrenci olduğunda ders yapmanın imkânsızlaştığını ifade ederek “Bu tür davranış bozukluklarını sınıfta öğretmenin tek başına çözmesini beklemek gerçekçi değil.
Sistem öğretmeni yalnız bırakıyor.” dedi.