Haber Detayı
Ufkun ötesine davet: Ömer Uluç’un zamanları aşan yolculuğu
Sanatın nabzı bazen bir serginin içinde değil, o serginin insanı götürdüğü eşikte atar. Ömer Uluç’un “Ufuk Çizgisinden Öteye” seçkisi de tam böyle bir eşik… Sergiyi gezmek için 12 Aralık son gün…
Günün telaşıyla adımlarım hızlanır bazen, ama bazı sergiler vardır ki insanı daha kapıdan içeri adım atmadan yavaşlatır, zihnini başka bir ritme taşır.
Artaş Holding sponsorluğunda gerçekleştirilen “Ufuk Çizgisinden Öteye” sergisi de böylesi bir karşılaşma sundu bana.
Çünkü burada yalnızca bir sanat seçkisi değil, modern zamanın seyyahı 2010 yılında kaybettiğimiz Ömer Uluç’un zihninden evrene doğru açılan bir yolculuk var.
Küratörler Öykü Özsoy Sağnak ve Nilay Dursun, asistan küratör Naz Uğurlu Benek ile birlikte, Uluç’un üretimindeki dönüşümleri ve çeşitliliği büyük bir özenle görünür kılmış. 1960’lardan 2010’a uzanan 300’ün üzerinde yapıt, sanatçının hem kendine hem dünyaya sorduğu bitmeyen soruların birer izi gibi salonlara yayılıyor.
Bir zanaatkâr–düşünür Serginin en etkileyici yanlarından biri, Uluç’un malzemeyle kurduğu sınırsız ilişki… Kâğıt üzerine desenler, çizimler, tuval üzerine akrilikler, kolajlar ve heykeller arasında dolaşırken, kauçuk, keçe, PVC, alüminyum, akrilik levha gibi alışılmadık malzemelerin ardından yükselen bir ses var: “Sanatın sınırı yoktur, yalnızca yönü vardır.” Uluç o yönü, her dönemde yeniden tayin eder gibi çalışmış.
Figürleri, hayvanları, mitolojik ve doğadışı varlıkları; ironisi, mizahı ve isyanıyla birlikte kendi renkli evrenine çağırıyor.
Modern hayatın gezgini 1931 doğumlu sanatçı, Robert Kolej’den sonra ABD’de aldığı mühendislik ve resim eğitimini, dünyanın farklı coğrafyalarında nefes alan bir sanatsal serüvene dönüştürdü.
Paris, Londra, Meksika, Nijerya… Her yolculuğun ardından geriye, insan–hayvan–doğa üçgeninin tuhaf ama tanıdık gerilimini taşıyan bir imge hafızası bıraktı.
Belki de bu yüzden Uluç’un işleri, bir hikâyenin tam ortasında karşılaşılmış bir sahne gibi hissediliyor: Hem tanıdık hem de tekinsiz.
Sergi, sanatçının bu çok katmanlı kişiliğini görünür kılarken, izleyiciyi de “zaman ve mekân ötesi” bir deneyime çağırıyor.
Son gün: 12 Aralık Bazen bir sergiyi görmek için doğru zaman, takvimdeki son güne yaklaşırken gelir.
Belki acele etmeli değil, acele etmeden gitmeli… Çünkü Ömer Uluç’un dünyasına girildiğinde, zamanın kendi ritmine çekiliyorsunuz zaten.
Eğer son haftaya bıraktıysanız, bilin ki henüz bitmedi: “Ufuk Çizgisinden Öteye”yi görmek için 12 Aralık son gün.
Sanatın o geniş ufkunu, Uluç’un renkleri, mizahı ve sorgulayan zekâsı eşliğinde yeniden düşünmek isteyen herkese, yılın kapanışında kaçırılmayacak bir karşılaşma.
Doğunun izinde evrensele açılan bir mimari serüvenYaşam Keyfi