Haber Detayı
Yapay zeka ve demiryolu çılgınlığı
Yapay zeka ve demiryolu çılgınlığı
Yapay zekâ balonu sürüyor.
Teknoloji medyasının “Muhteşem Yedilisi”, yapay zekâ şirketleriyle birlikte ABD borsasını yükseltmeye devam ediyor.
ABD’de piyasa değeri en yüksek ilk on şirket, S&P-500 endeksinin toplam piyasa değerinin yüzde 40’ından fazlasını elinde tutuyor ve bu şirketlerin hisse fiyatları, kaydedilen kâr artışının çok üzerinde yükselmeyi sürdürüyor.
Büyük ABD “hiper ölçekleyicilerinin” (YZ geliştirme şirketleri) son kazanç raporları, gelir artışının güçlü kaldığını gösteriyor; ancak serbest nakit akışı hızlanan sermaye harcamaları tarafından adeta emiliyor.
Bu nedenle bu firmalar, YZ geliştirme yarışını sürdürebilmek için kiralama yöntemine ve yeni borçlanmaya yöneliyor.
Yapay zekâya yatırım yapan şirketler, geçen yılın S&P 500 getirilerinin yüzde 75’ini, kazanç büyümesinin yüzde 80’ini ve sermaye harcaması artışının neredeyse yüzde 90’ını temsil ediyor.
Küresel yapay zekâ altyapı yatırımı 2025’te yaklaşık 400 milyar dolara yaklaştı; 2030’a kadar toplam harcamanın 5–7 trilyon doları aşabileceği tahmin ediliyor.
Bu yatırımın yaklaşık yüzde 60’ı yarı iletkenlere ve bilgisayar donanımına gidiyor; bu seviyede yatırım, ticari kullanımına yeni başlayan bir teknoloji için eşi benzeri görülmemiş bir durum.
Bilgi teknolojisi yatırımının ABD ekonomik faaliyetinin tek sürükleyicisi olduğu iddiası tamamen doğru değil.
Veri merkezlerine giren ekipmanın önemli bir kısmı ithal edildiğinden, bu durum GSYH’ye olumsuz yansımalar yaratıyor.
Yine de “silikon dağı” yükselmeye devam ediyor.
BENZERLİKLER Yapay zekâ balonu –ki gerçekten bir balondur–, 1840’larda Britanya’da ve 1870’lerde ABD’de yaşanan “demiryolu çılgınlığı” ile dikkat çekici benzerlikler taşıyor.
O dönem demiryolları, ulaşımı ve seyahati dönüştürecek güçlü bir yeni teknoloji olarak görülüyor ve verimliliği artıracağı düşünülüyordu.
Bu nedenle 1840’lar boyunca Britanya’da, ardından 1870’lerde ABD’de, şirketler peş peşe yeni hatlar açarak hisse senetlerinde büyük bir spekülasyon yarattı; bunun doruk noktası ABD’de kıtayı boydan boya geçen demiryolu hattının tamamlanmasıydı.
Birleşik Krallık’ta mania 1846’da zirveye ulaştı.
O yıl, toplam 9.500 millik (15.300 km) yeni demiryolu hattı için 263 parlamento yasası çıkarıldı.
Yetkilendirilen demiryollarının yaklaşık üçte biri hiç inşa edilmedi; şirketler ya kötü mali planlama nedeniyle çöktü, ya daha büyük rakipler tarafından satın alındı ya da yatırımcıların parasını başka işlere aktarmak için kurulmuş dolandırıcı yapılar olduğu ortaya çıktı.
DEMİRYOLLARININ ABD KAPİTALİZMİNE ETKİSİ 1860’lardan 1900’e kadar olan dönemde kıtalararası demiryolu hatları Amerika’yı dönüştürdü.
Batının nüfuslanmasına yardım etti ve Britanya’daki gibi, halka açık anonim şirket modeli olan yeni bir kapitalist işletme biçimini geliştirdi.
Demiryolu, ABD’nin iki okyanusa birden açılan bir süpergüce dönüşmesine katkı sağladı ve modern finansı kökten değiştirdi.
Tarihçi Richard White’ın Railroaded adlı eserinde yazdığı gibi, demiryolları hem başarıları hem de başarısızlıklarıyla “modernliği yarattılar”; arkalarında “iflaslar, iki depresyon, çevresel zarar, finansal krizler ve toplumsal çalkantılar” bıraktılar.
Yapay zekâ yatırım patlaması henüz 19. yüzyıldaki demiryolu yatırımı ölçeğine ulaşmadı; o dönem toplam yatırım ABD GSYH’sinin yüzde 6’sına denk geliyordu.
Bugün yapay zekâ veri merkezleri yatırımı GSYH’nin yüzde 1,2’sine, bilgi işleme yatırımları ise yüzde 4’üne tekabül ediyor.
Ama bu seviyeye yaklaşmakta.
BALONUN PATLAMASI: 1847 VE 1873 KRİZLERİ “Demiryolu çılgınlığı” sonunda borsa balonunun patlamasıyla bitti.
ABD’de 1873 paniğinin tetikleyicisi, ülkenin önde gelen yatırım bankası Jay Cooke & Co.’nun batışıydı.
Cooke, Kuzey Pasifik Demiryolu projesini finanse etmeyi üstlenmişti; ancak ilk transkıtasal hat tamamlanmış ve kapasite fazlası ile demiryolu tahvillerine duyulan güvensizlik, Kuzey Pasifik’in tahvil fiyatlarını düşürmüştü.
Cooke’un firması Eylül 1873’te çöktü, bu da borsa paniğini tetikledi ve 1890’lara kadar sürecek küresel bir depresyona yol açtı.
Marx, o dönemde ABD demiryolu şirketlerinde yoğunlaşan hisse senedi yatırımlarının, sermaye yoğunlaşmasını ve kredi sermayesinin dünya çapında spekülatif bir ağ içinde dolaşımını “benzeri görülmemiş” biçimde hızlandırdığını yazdı.
Demiryolu hisseleri düşünce tüm piyasa çökmüş ve ekonomi bunalıma girmişti.
Britanya’da balon 1847’de patladı.
Marx bunu yaklaşık 20 yıl sonra Kapital’in üçüncü cildinde analiz ederek “büyük demiryolu dolandırıcılığı” olarak adlandırdı.
Demiryolu şirketlerinin vaat ettiği devasa kârlar abartılıydı; yatırımcılar beklediklerinden çok daha düşük kârlılık seviyelerine para yatırmıştı. 1840’larda Britanya’da ortalama kâr oranı zaten düşüşteydi ve 1844 yazından itibaren demiryolu yatırımcıları olağanüstü kârlar bekliyordu.
Bu beklentiler 1847’de çöktü.
YZ’DE KÂRLILIK SORUNU VE BORÇLANMA Bugün de benzer bir sorun var.
Yapay zekâya yapılan devasa yatırımlar beklenen getiriyi sağlamazsa, ciddi bir borsa düzeltmesi yaşanabilir.
Bir YZ çöküşünün resesyona yol açma mekanizması, büyümenin ani düşüşünden değil, yatırımların beklenen getiriyi verememesinden kaynaklanacaktır.
Şimdilik teknoloji sektöründe iyimserlik sürüyor.
Meta CEO’su Mark Zuckerberg, Meta’nın kodunun yarısının bir yıl içinde yapay zekâ tarafından yazılacağını öngörüyor.
Ancak şu ana kadar çoğu şirket yatırımlarından neredeyse hiç fayda görmedi.
MIT’nin yaygın alıntılanan bir araştırmasına göre, bugüne kadar üretilen üretken yapay zekâ projelerinin yüzde 95’i, verimlilik artışı ya da kâr açısından hiçbir getiri sağlamıyor.
Gerekli yatırımı haklı çıkarmak için veri merkezi gelirlerinin yıllık 20 milyar dolardan 2 trilyon dolara çıkması gerekiyor.
Bain & Company’ye göre mevcut gelirler bu seviyenin 800 milyar dolar altında kalacak.
Bu farkın borçlanma ve hisse ihracı yoluyla doldurulması gerekecek.
Yapay zekâ varlıklarına yatırım giderek borçlanmayla finanse ediliyor.
OpenAI’nin veri merkezi ortaklarının OpenAI’ye yönelik yatırımlar için yaklaşık 100 milyar dolar borçlanacağı tahmin ediliyor.
SoftBank, Oracle ve CoreWeave şu ana kadar en az 30 milyar dolar borç aldı; ayrıca bir banka grubu Oracle ve Vantage’a 38 milyar dolar daha kredi vermek için görüşüyor.
Blue Owl Capital gibi yatırım grupları ile Crusoe gibi altyapı şirketleri de OpenAI ile yaptıkları anlaşmalara dayalı olarak 28 milyar dolarlık kredi taşımakta.
Borç verenler ve tahvil sahipleri kaygılanmaya başladı ve Oracle’ın borçlarını ödeyememe riskine karşı daha yüksek temerrüt sigortası alıyor.
OLASI BİR ÇÖKÜŞÜN KÜRESEL YANSIMALARI IMF’nin eski başekonomisti Gita Gopinath, dot-com dönemindekine benzer bir yapay zekâ borsa çöküşünün ABD hanehalkının yaklaşık 20 trilyon dolar, dünya genelinde ise 15 trilyon dolar servet kaybetmesine yol açacağını hesaplıyor.
Bu miktar tüketici harcamalarını boğmaya ve küresel bir resesyona neden olmaya yeter.
Ancak bazıları, mali çöküş olsa bile, ayakta kalan en iyi şirketlerin yapay zekânın tüm sektörlerde uygulanmasıyla büyük verimlilik artışları sağlayacağını ve üretkenlikte dev bir sıçrama yaşanacağını savunuyor.
Nitekim 1873 paniği demiryolu hisselerini çökertip derin bir durgunluğa yol açmış olsa da, sonunda ABD kıtalararası bir demiryolu ağına sahip oldu.
Benzer şekilde Britanya’da da 1840’lardaki çöküşün ardından yaşanan 1850’lerin uzun genişlemesi, o dönem inşa edilmiş 6.000 millik demiryolu ağının üzerine oturdu.