Haber Detayı

Ketçabın şaşırtıcı tarihi; fermente balıktan kırmızı ikonik sosa uzanan yolculuk
Gastroda odatv.com
12/09/2025 09:50 (3 ay önce)

Ketçabın şaşırtıcı tarihi; fermente balıktan kırmızı ikonik sosa uzanan yolculuk

Bugün sofraların vazgeçilmezi olan ketçap, aslında domatesle değil, fermente balık sosuyla başladı. Çin’den İngiltere’ye, oradan ünlü markaların devrim yaratan katkısız formülüne uzanan bu kırmızı şişenin inanılmaz hikayesi şaşırtıcı detaylarla dolu.

Parlak kırmızı, kıvamlı, tatlı-acı bir sos… Patates kızartısından hamburgere, en sevdiğimiz yemeklerin üzerine cömertçe sıkılan o ikonik lezzet: Ketçap.

Buzdolabının en karanlık köşelerinde bile mutlaka bir şişesi saklanır; kapak açıldığında çıkan o tanıdık ses sofralara eşlik eder.

Bugün Amerikan mutfağının sembolü haline gelen ketçap, aslında sandığınız gibi Amerika’da doğmadı.Ketçabın kökeni, Hokkien Çincesindeki “kê-tsiap” kelimesine dayanıyor.

Bu isim, fermente balıktan yapılan keskin aromalı bir sosa veriliyordu.

Ticaret yollarıyla Vietnam’dan Güneydoğu Çin’e yayılan bu sos, 17. yüzyılda İngiliz tüccarların ilgisini çekti.

İngiltere’ye dönen gezginler, Asya’da tattıkları bu güçlü lezzeti kendi mutfaklarında yeniden yaratmaya çalıştılar.İngilizlerin ilk denemeleri bugünkü ketçaba hiç benzemiyordu.

Mantar, ceviz, istiridye ve hamsi gibi malzemelerle hazırlanan bu erken tarifler koyu renkli, akışkan soslardı ve daha çok çorbalara, etlere ve balıklara aroma katmak için kullanılıyordu.

Hatta Jane Austen bile mantar ketçabını favorisi olarak anmıştı.

Ancak o dönemde tariflerde büyük bir eksik vardı: Domates.KIRMIZI KETÇABIN DOĞUŞUDomatesin sahneye çıkışı 1812’de, bahçıvan ve bilim insanı James Mease’in yazdığı ilk domates ketçabı tarifinde oldu.

Domatesi “aşk elması” diye adlandıran Mease, püre haline getirdiği domatesleri baharat ve brendiyle buluşturdu.

Fakat bu ilk tarifte sirke ve şeker yoktu.

Yine de ketçabın popülerliği hızla arttı; çünkü doğru işlenirse uzun süre bozulmadan saklanabiliyordu.Ama işler o kadar da sorunsuz değildi. 19. yüzyılda ketçap üretimi çoğu zaman hijyenden uzaktı.

Domateslerin kısa hasat süresi, üreticileri posayı kötü koşullarda saklamaya zorluyor, ortaya çıkan ürünler bakteri, maya ve küfle doluyordu.

Ünlü Fransız gastronom Pierre Blot, 1866’da ticari ketçabı “pis ve çürümüş” olarak tanımlayacak kadar ileri gitti.Daha sonra ketçap şişelerinde sağlığa zararlı katkı maddeleri de belirdi: Rengini güzelleştirmek için kömür katranı, bozulmayı geciktirmek için sodyum benzoat… Ancak halk bu katkılardan giderek daha çok rahatsız olmaya başladı.

İşte bu noktada sahneye hem bir reformcu hem de bir girişimci çıktı.Dr.

Harvey Washington Wiley, doğal üretimi savunarak benzoatlara savaş açtı.

Ona destek veren kişi ise Pittsburgh’lu genç bir girişimciydi: Henry J.

Heinz. 1876’da Heinz kendi ketçabını piyasaya sürdü.

Sırrı, olgun kırmızı domatesleri kullanması ve sirke oranını artırarak koruyucu ihtiyacını ortadan kaldırmasıydı.

Böylece katkısız, güvenli ve lezzetli ketçap üretti.

Tüketiciler bu ürünü benimsedi ve Heinz kısa sürede pazarın lideri oldu. 1905 yılına gelindiğinde, şirket tam 5 milyon şişe ketçap satmıştı.Zamanla yemek kitaplarından ev yapımı ketçap tarifleri silinip gitti.

Çünkü hiç kimse Heinz’ın yarattığı tadı yakalayamıyordu.

Amerikalılar için ketçap artık sadece bir sos değil, mutfağın vazgeçilmez bir parçasıydı.

Bugün yılda yaklaşık 10 milyar ons ketçap tüketiliyor; bu da kişi başına üç şişeden fazla demek.

Raflarda hazır bulabilecekken kim uğraşsın ki evde yapmaya?Odatv.com

İlgili Sitenin Haberleri