Haber Detayı
Bir neslin Hafize Anası Adile Naşit’in gerçek ismi ortaya çıktı! Meğer annesi...
’Kuzucuklarım’ diye başlayan ve kahkahasıyla hepimizi güldüren Adile Naşit’in hayatını anlatan ’Adile’ filmi vizyona girdi. Filmin gösterime girmesiyle birlikte, usta oyuncu hakkında yapılan aramalar da arttı. Özellikle gerçek ismini duyanlar büyük şaşkınlık yaşadı. Meğer Adile Naşit’e o ismi annesi vermiş...
'Tosun Paşa'da Tellioğulları'nın anası, 'Hababam Sınıfı'nda haylaz öğrencilerin merhametli kurtarıcısı Hafize Anası, 'Bizim Aile'de turşuyu sirkeyle seven anne figürü… Her rolüyle gönüllere taht kuran Adile Naşit, sıcaklığı, doğallığı ve samimiyetiyle bir neslin hafızasında silinmez izler bıraktı. 'Kuzucuklarım' hitabıyla hafızalara kazınan, kahkahasıyla milyonları güldüren Adile Naşit'in hayatını konu alan 'Adile' filminin vizyona girmesiyle birlikte usta oyuncunun hayatı da yeniden gündeme geldi.
Bir neslin anne, anneanne olarak benimsediği Adile Naşit aslında bir takma isimdi.
Gerçek adı Adela Özcan olan sanatçının bu ismi, birçok kişi tarafından halen bilinmiyor.
TİYATRO KÖKENLİ BİR AİLENİN ÇOCUĞU 'Naşit' soyadı ise, Türk tiyatrosunun önemli isimlerinden olan babası Naşit Özcan'dan geliyor.
Babasının vefatı nedeniyle konservatuvara devam edemeyen Adela, yine de babasını tanıyan isimlerin desteğiyle Şehir Tiyatroları'na adım attı.
İSMİNİ ANNESİ VERDİ Tiyatrocu bir ailede büyüyen Adile Naşit'in annesi de sanatçı Amelya Hanım'dı.
Anne tarafından Ermeni, baba tarafından Rum kökenli olan Annesi Amelya Hanım'ın isteğiyle, doğduğunda kendisine 'Adela' adı verilmişti.
Türk sinemasının ve tiyatrosunun gülen yüzü Adile Naşit'in perde arkasında derin acılarla dolu bir hayat yaşadığı bir kez daha ortaya çıktı.
EN BÜYÜK DAYANAĞI EŞİYDİ Tiyatrocu eşi Ziya Keskiner, 32 yıl boyunca Adile Naşit'in en büyük dayanağı, hayat arkadaşı ve omuz omuza mücadele ettiği insan oldu.
Çift evlendiğinde Adile Naşit 20, Ziya Keskiner ise 40 yaşındaydı.
Keskiner, 1982 yılında, usta oyuncudan beş yıl önce hayata veda etti.
EVLAT ACISI YAŞADI İkilinin en büyük mutluluğu ise oğulları Ahmet Keskiner'di.
Ancak bu mutluluk uzun sürmedi.
Ahmet, doğduğunda kalbinde delik olduğu ortaya çıkmış, Amerika'da gerçekleşmesi gereken ameliyat için çiftin yeterli maddi gücü bulunmamıştı.
Dostlarının yardımıyla, tiyatro gelirleri biriktirilerek ve gazetelerde kampanyalar düzenlenerek ameliyat masrafları karşılandı.
GÜLEN YÜZÜNÜN ARDINDAKİ DRAM Bu acı haberi, sahneye çıkmak üzere olduğu bir anda alan Adile Naşit, büyük acısına rağmen oyunu iptal etmek yerine sahneye çıkarak izleyicilerini güldürmeye devam etti.
Ancak o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Oğlunun ölümünden yalnızca bir gün sonra gelen doğum gününü bir daha hiç kutlamadı.
Cenazeye yetişmek için bindiği uçağa ise bir daha hayatı boyunca adım atmadı.
Adile Naşit, 13 Eylül 1980'de Ses Dergisine verdiği röportajda evlat acısını şu sözlerle anlatmıştı: 'Evet, daha büyüğünü yaşamadım.
Biz ana, baba, çocuk değildik.
Üç tane dosttuk.
Güzel bir arkadaştık.
Açık kalp ameliyatıydı geçirdiği.
Ve yaşayamadı.
Ondan sonraki beş sene benim için inanılmaz acılarla dolu.
Elbette Ziya Bey için de.
İşte sonra kuş, köpek, bebek böyle oyuncaklara tutkun olduk.
Balıklar yaşadı, köpek kör oldu, çiçekler büyüdü...
Böyle gidiyor yaşamın geri kalan kısmı.' Türkiye'nin hafızasında gülen yüzüyle yer eden Adile Naşit'in ardında, güçlü bir kadının sessiz acılarla örülü hayat hikâyesi yatıyor.