Haber Detayı

Bahçeli’nin ‘Terörsüz Türkiye’ çerçevesi ve son açıklamalarının şifreleri
Yazarlar hurriyet.com.tr
04/12/2025 06:28 (3 hafta önce)

Bahçeli’nin ‘Terörsüz Türkiye’ çerçevesi ve son açıklamalarının şifreleri

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TÜRKGÜN’e verdiği ve üç güne yayılan röportajında, Türkiye’nin yeni güvenlik ve siyaset denklemine aslında tek bir başlık koydu: “Terörsüz Türkiye milli ve tarihi bir hedeftir.”

Bu cümlenin yanına eklediği “Ok yaydan çıkmıştır, gemiler yakılmıştır; taviz, tehir, tereddüt yoktur” vurgusu, hem devletin kararlılığını hem de geri dönüşsüz yeni bir sürecin ilanını ifade ediyor.

Öte yandan MHP Lideri Bahçeli’yi uzun yıllar takip etmiş bir gazeteci olarak bu röportajı neden şimdi verdiğini de merak ettim.

Önce bunun yanıtı ile başlayayım:* MHP Lideri, Terörsüz Türkiye Süreci’ni tarihi bir fırsat olarak görüyor.

Bunun için de elini taşın altına koydu.

Ancak süreç tam da istediği gibi ve hızda gitmiyor.

Birinci neden bu.* İkincisi ise bu süreci bozmayı, baltalamayı, yolda yeni taleplerle saptırmaya çalışanları ve İsrail başta olmak üzere bölgedeki aktörleri açık açık uyardı.SERT GÜVENLİK SÖYLEMİ İLE KAPSAYICI BİRLİK DİLİ AYNI METİNDESöylemi, klasik “terörle mücadele” dilinden farklı.

Bahçeli, terörü yalnızca bastırılması gereken bir güvenlik tehdidi olarak değil, tamamen tasfiye edilmesi gereken tarihsel bir sorun olarak kodluyor.

Yani artık mesele “şiddetin yönetimi” değil, “şiddetin siyasi alanın dışına çıkarılması”.

Bahçeli “Terörsüz Türkiye” kavramıyla, devletin güvenlik diskurunu yeni bir hegemonik çerçeveye oturtuyor:* Röportajın en çarpıcı yanı, sert güvenlik dilinin yan yana yürüdüğü, kapsayıcı birlik mesajları.

Bir tarafta, “kararlılığımız aşınmaz ve tartışılmaz” diyen, al-ver pazarlığına kapıyı tamamen kapatan bir Bahçeli var.

Diğer tarafta ise “Kürt kardeşlerim” ifadesini özellikle öne çıkaran, dağa çıkmış ama suça karışmamış gençlere “aileleriyle kucaklaşma” çağrısı yapan bir lider görüyoruz.* Bu iki dil birbiriyle çelişkili değil; tam tersine, Bahçeli’nin kurmak istediği yeni zeminin iki ayağı:* Devlete karşı silahın meşruiyeti tamamen reddediliyor.* Toplum içindeki kırılmalar, “kardeşlik” ve “ortak kader” söylemiyle yumuşatılmak isteniyor.* Bu, MHP’nin tarihinde çok sık görmediğimiz kadar “kapsayıcı ama kırmızı çizgileri sert” bir denge.CUMHUR İTTİFAKI DENGELERİBahçeli’nin bu röportajla verdiği en net siyasi mesajlardan biri, Cumhur İttifakı içi ilişkilere dair. “Pazarlık içinde değiliz, al–ver sürecine tamamen kapalıyız; Cumhuriyet’in kurucu felsefesini zedeleyecek hiçbir yanlışın içinde Cumhur İttifakı olarak olmayız” cümlesi, hem AK Parti’ye hem de ittifaka dışarıdan bakanlara yazılmış bir not. 2013–2015 çözüm sürecinde MHP, dışarıda ve sert muhalefetteydi.

Bugün ise tablo tersine dönmüş durumda: Süreç içeride ve MHP masanın ortağı.

Bahçeli, bu röportajla şunu söylüyor: “Bu sefer süreç bizim gözetimimizde.

İlkelerimizi, kırmızı çizgilerimizi masanın üzerine biz koyuyoruz.” Bu, Cumhur İttifakı’nı sadece sayısal bir seçim ittifakı olmaktan çıkarıp ortak güvenlik hikâyesi anlatan siyasal blok hâline getiriyor.

Başka bir ifadeyle, “Terörsüz Türkiye” başarı hikâyesi yazılırsa, bunun siyasi faturası da ödülü de Erdoğan–Bahçeli ortak hanesine yazılacak.TABANA TAVİZ YOK MESAJIBahçeli’nin dilindeki ikili hedefi açıkça görmek mümkün:* MHP ve milliyetçi tabana: “Şehit ailelerinin başını öne eğdirmeyeceğiz, pazarlık yok, al–ver yok.”* Pazarlık yok, al-ver mesajı yok, çok net bir şekilde örgüte ve yöneticilerine de verilmiş net bir mesaj.* Kürt seçmene: “Kürt kardeşlerimin terörle uzaktan yakından bağlantısı yoktur; suça karışmamış olan gelsin, aileyle kucaklaşma zamanı.”* Bu, siyaset bilimi literatüründe “ikili kitleye hitap eden söylem” olarak tarif edilen bir strateji.

Aynı paragraf içinde hem Diyarbakır’ın muhafazakâr Kürt seçmenine hem Kayseri’nin milliyetçi seçmenine mesaj çıkarılabiliyor.* Burada kritik soru şu: Bu söylem, sandıkta Kürt oylarında yumuşama yaratır mı, yoksa DEM çizgisi bu süreci “yeni bir devlet kontrolü” olarak çerçeveleyip kendi tabanını daha da sertleştirir mi?

Bahçeli’nin metni, bu sorunun cevabını vermiyor; ama fırsat penceresinin iktidar açısından fark edildiğini gösteriyor.ANKARA, ŞAM VE SDG DENKLEMİBahçeli, Suriye’nin kuzeydoğusundaki SDG/YPG’nin hâlâ silah bırakmadığını, İmralı’dan gelen 27 Şubat çağrısına uymadığını, bu çağrının sadece PKK’yı değil tüm bileşenleri kapsadığını özellikle vurguluyor.

Ayrıca YPG’nin Şam’la 10 Mart mutabakatına riayet etmesi gerektiğini söyleyerek, Ankara–Şam hattına da dolaylı bir referans veriyor.Bu, “Terörsüz Türkiye”nin aslında “Terörsüz Bölge” vizyonuna bağlandığı bir nokta.

Yani:* Terörün Türkiye sınırları içinde tasfiyesi,* Irak ve Suriye’deki uzantıların da dirençsiz bırakılması,* Ankara’nın bölgesel güvenlik mimarisinde yeniden tanımlanması,* Tüm bu süreçte İsrail başta olmak üzere bölgedeki aktörlere dikkat edilmesi.FASO FİSO, BEŞİNCİ KOL VE İÇ MUHALEFETİN KRİMİNALİZE EDİLMESİBahçeli, “MHP içinden şahsıma darbe yapılacakmış” iddiasını, kendine özgü üslubuyla “hepsi fasa fiso” diyerek geçiştiriyor.

Ayrıca “Terörsüz Türkiye hedefini sulandırmaya çalışan beşinci kol faaliyetlerinden” söz ederek, süreci eleştiren kesimleri “cesaret kazanan bir küme” ama nihayetinde milli iradeye karşı pozisyon alan aktörler olarak çerçeveliyor.

Bu dilin iki sonucu var:1.

İç tartışmaları bastırma işlevi görüyor.

Parti içi muhalefet de, ittifaka dışarıdan yöneltilen “gizli pazarlık, gizli protokol” eleştirileri de “fasa fiso” diye küçümseniyor.2.

Sürece dair rasyonel itiraz alanını daraltıyor.

Çünkü “Terörsüz Türkiye”ye karşı çıkan ya da soru soran herkes, söylemin içinde kendini “gayri millî, beşinci kol” konumuna itilmiş buluyor.SONUÇ...Özetle, Devlet Bahçeli TÜRKGÜN röportajında, “süreç” kelimesini telaffuz etmeden, Türkiye’nin yeni bir sürecinin tarifini yapıyor.

Adını “Terörsüz Türkiye” koyuyor; ona tarihsel bir anlam yüklüyor; eleştiriyi kriminalize eden bir güvenlik diliyle çerçeveliyor; fakat aynı anda toplumun farklı kesimlerini kucaklamaya çalışan bir birlik anlatısı da kuruyor.

Bu, hem MHP’nin kendi tarihsel dönüşümünü, hem de başarıya ulaşması durumunda Cumhur İttifakı’nın önümüzdeki dönemde anlatacağı büyük hikâyeyi gösteriyor.

Eğer bu hikâye gerçekten sahada karşılığını bulur, terörün silahlı kapasitesi kalıcı biçimde tasfiye edilir, hukuki–siyasi reformlar toplumsal adalet duygusunu güçlendirirse, Bahçeli’nin “milli ve tarihi hedef” diye tarif ettiği “Terörsüz Türkiye” gerçekten yeni bir sayfa olabilir.Ama bu yolun üzerinde, demokrasi, şeffaflık ve hukuk devleti başlıklarının nasıl yönetileceği; süreci sadece güvenlik bürokrasisinin diliyle mi, yoksa toplumun tamamının katıldığı daha çoğulcu bir dille mi yürüteceğimiz sorusu hâlâ önümüzde duruyor.

İşte tam da bu nedenle, Bahçeli’nin röportajını sadece “bir liderin çıkışı” olarak değil, devlet aklının kendisini yeniden anlatma denemesi olarak okumakta fayda var.

İlgili Sitenin Haberleri